Koronavirüs Hastaları Arasında Göç Kökenliler Çoğunlukta Mı?
Almanya'da koronavirüs hastaları arasında göç kökenlilerin hangi yoğunlukta olduğuna ilişkin güvenilir kaynaklar bulunmamakla birlikte, yapılan çalışmalar pandemiden en çok yoksul kesimin etkilendiğini ve yaşanan süreçte sosyal eşitsizliğin giderek derinleştiğini gözler önüne seriyor.
Geçen hafta başında Almanya’nın en büyük gazetelerinden biri olan “Bild” korkutucu rakamlarla dolu bir haber yayımladı. Haberde, Almanya’da koronavirüs enfeksiyonu sonrası yoğun bakım ünitesinde tedavi gören, bununla birlikte entübe edilen hastalar arasında çok sayıda göçmen kökenli insanların bulunduğunu yazıyordu.
Göç Geçmişi Tespiti Yapmak Mümkün Değil
Akıllara ilk olarak, “göç geçmişi olan kişilerde koronavirüs salgınına daha sık mı rastlanıyor?” sorusu geldi. Peki bahsedildiği gibi Almanya’da koronavirüs salgını, göç geçmişi olan kişilerde daha sık rastlanan bir olgu mu?
Robert Koch Enstitüsü (RKI) tarafından yapılan açıklamada hastaların göçmen kökenli olduğuyla ilgili olarak ellerinde veri bulunmadığı, RKI’ye aktarılan bilgilerin Salgından Korunma Yasası 11. maddesi çerçevesinde hastanın göçmen kökenli olup olmadığına dair bir detay barındırmadığı ifade ediliyor. Öte yandan Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) raporunda da yer alan bilgilere göre Kovid-19’un göçmen nüfusu ne ölçüde etkilediğini değerlendirmek oldukça zor.
Kovid-19 vakalarının sayısı ve özelliklerine ilişkin temel istatistikler, test ve hastaneye yatış gibi birçok kaynaktan alınan resmî istatistiklere dayalı olarak ulusal sağlık sistemleri tarafından kaydediliyor. Dahası, Almanya gibi pek çok ülke bu kayıtlı verilerde etnik köken, göçmen statüsü, doğum yeri gibi bilgileri istemiyor. Bununla birlikte Birleşik Krallık, Yeni Zelanda ve Amerika Birleşik Devletleri gibi bazı ülkelerde, etnik azınlık geçmişine sahip yerli doğumluların yanı sıra göçmen nüfusu kısmen kapsayan ulusal kategoriler kullanılarak etnik köken veya ırk soruluyor. Bu nedenle Almanya’da göç geçmişi olan kişilerin Kovid-19’a yakalanma olasılığının daha yüksek olup olmadığına ilişkin net bir şey söylemek mümkün değil.
Risk Etnik Kökene Değil, Yaşam Koşullarına Bağlı
Mediendienst Integration isimli kurumun yayınladığı verilere göre de koronavirüs hastaları arasında göç kökenlilerin çoğunlukta olduğuna ilişkin net bir tespit yapılamıyor. Bununla birlikte Almanya’da yalnızca iki federal eyalet (Bremen ve Berlin) bu konuyla ilgili rakamlar topluyor. Buna göre, örneğin Berlin’de korona enfeksiyonları, şehrin birçok göçmen kökenli veya Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelerden gelen vatandaşların yaşadığı bölgelerinde daha yaygın. Genellikle bu bölgeler aynı zamanda işsizliğin ve nüfus yoğunluğunun daha yüksek olduğu bölgeler olarak göze çarpıyor. Tüm bu bilgiler ışığında, genel olarak korona enfeksiyonlarının, göçmenlerin ve düşük gelirlilerin yaşadığı, sosyal ve ekonomik açıdan zayıf olan bölgelerde daha sık meydana geldiği söylenebilir.
ABD ve İngiltere’de yapılan araştırmalar da toplumun dezavantajlı kesiminin; örneğin daha riskli işlerde çalışan, barınma ve sağlık hizmetlerine erişimde sıkıntı yaşayan kişilerin daha sık hastalandığına işaret ediyor. Yapılan bu çalışmalar Afrikalı Amerikalıların veya isimleri İngiliz olmayan kimselerin sık hastalandığını gösteriyor. Konuya ilişkin olarak İngiliz hükûmetine tavsiyelerde bulunan enfeksiyonbilimci Müge Çevik, “Ancak risk elbette etnik kökene değil, yaşam ve çalışma koşullarına bağlı.” diyor.
Göçmenler Daha Riskli İşlerde ve Daha Az Sıklıkta Evden Çalışıyor
Bununla birlikte uzmanlar, işsizlerin pandemiye yakalanma riskinin fazla olduğunu kaydediyorlar. Almanya genelinde 2020 ortalarından itibaren sağlık sigortası verilerinin analizine bakıldığında işsiz kimselerin korona enfeksiyonu nedeniyle daha sık hastaneye gittiği bilgisine ulaşılıyor. Uzmanlar, işsiz kimselerin koronavirüse yakalanma nedeninin, bu gruptaki kişilerin önceki hastalıkları olabileceğini aktarıyorlar. Bununla birlikte göçmenlerin, ekonomik olarak salgından en olumsuz etkilenen grup olduğu düşünülüyor. Nitekim çoğu göçmen gastronomi, otelcilik ve turizm gibi pandeminin etkisi nedeniyle ayakta kalma mücadelesi veren sektörlerde çalışıyor. Bu alanlarda iş sözleşmeleri genelde kısa süreli olduğu için göçmenler arasında işsizliğin oldukça yüksek olabileceği kaydediliyor.
Araştırmaların gösterdiği gibi, göçmenlik geçmişi olan birçok insan hizmet ve bakım sektöründe; örneğin hastanelerde, ulaşım sektöründe, temizlik sektöründe veya gıda endüstrisinde çalışıyorlar. Bahsi geçen bu işler genellikle koronavirüse karşı korunmak için sosyal mesafeyi korumanın pek mümkün olmadığı işler. Hizmet sektöründe yer alan pek çok işçi tüm gün salgın riski altında çalışmaya devam ediyor. Oysa evden çalışma (homeoffice) özel temasları büyük ölçüde sınırlandırdığı için çalışanlar, yeni tip koronavirüsün hızla yayılmasından kendilerini koruyabiliyorlar.