Ailelerin Perspektifinden Okullu ve Oruçlu Olmak
Müslümanlar yaşadıkları ülkelerde çoğunluk olup olmadıklarına göre ramazanı biraz daha farklı deneyimleyebiliyor. Özellikle okul çağındaki çocuklar ramazanda çoğu zaman nasıl ve neden oruç tuttukları sorusuyla karşılaşabiliyor. Ailelerle çocuklarının ramazan deneyimleri üzerine konuştuk.
Ramazan, dünya genelinde 1,8 milyar Müslüman için oruç, dua ve içe dönüşün gerçekleştiği kutsal bir ay. Bu ayda Müslümanlar geçmiş eylemlerini gözden geçirir, kendilerini geliştirmenin yollarını düşünür, kötü düşünce ve davranışlardan kaçınırlar. Kişinin hem bedensel hem de ruhsal gelişimi için büyük önem arz eden bu ay, yalnızca yetişkinler için değil aynı zamanda Müslüman gençler ve çocuklar için de özel bir anlam ifade ediyor. Avrupa’da yaşayan Müslümanlar için ise ramazan ayı çoğunluğu Müslüman olan ülkelerinde yaşayanlara göre daha farklı bir deneyim sunabiliyor. Özellikle de okula giden çocuklar ve gençler için… Almanya, Fransa ve Hollanda’da yaşayan üç anne ile çocuklarının okuldaki ramazan deneyimleri üzerine konuştuk.
Çocuklar Oruç Konusunda Ebeveynleri Örnek Alıyor
Almanya’da yaşayan İlknur Hanım, 3 çocuk annesi. Biri 9. sınıfa, diğeri 4. sınıfa giden iki kızı, bir de anaokuluna giden oğlu var. İlknur Hanım kızlarının ikisinin de eksiksiz şekilde oruç tuttuklarını söylüyor ve ekliyor: “Her ne kadar dersler bu yıl online da olsa sınavlar devam ediyor. Ramazanın ilk günü de sınav vardı; fakat kızım sınavı da olsa oruç tutuyor. Geçtiğimiz yıllarda beden eğitimi derslerinin olduğu günlerle de tutuyordu. Bu durumla ilgili herhangi bir sorun yaşamadı şu ana kadar.”
İlknur Hanım, öğretmenlerin zaman zaman çocukların oruç tutmasıyla ilgili soruları olduğunu söylüyor. “Bu çocuklar oruç tutuyor ama ailesinin zoruyla mı tutuyor yoksa kendi isteğiyle mi tutuyor diye merak ediyor öğretmenler. Kızım birkaç kez öğretmenlerinin bu konuyla ilgili sorular sorduğundan bahsetti bana. O zaman kendisi ‘Ben zorlanmıyorum, kendi isteğimle orucumu tutuyorum ve tutmaya devam edeceğim’ demiş.” Anne babasının oruç tuttuğunu gören, onları rol model alan çocukların oruç tutmaya hevesli olduklarını söylüyor. İlknur Hanım, herhangi bir sağlık problemi olmadıktan sonra çocukların oruç tutmasında herhangi bir sakınca olmadığını belirtiyor.
“Ağaç Yaşken Eğilir”
Hollanda’da yaşayan ve 3 çocuk annesi Hava Hanım ise çocuklarının ramazanı daha farklı deneyimlediğini aktarıyor. Hava Hanım’ın biri ortaokul ikisi üniversiteye giden üç çocuğu var. Çocuklarının üçünün de ilkokulda İslam okuluna gittiğini söyleyen Hava Hanım, büyük kızı ve oğlunun ilkokuldan sonra devlet okulunda devam ettiğini, şu an ortaokula giden oğlunun ise İslam okuluna devam ettiğini söylüyor. Çocuklarının hepsi oruç tutan Hava Hanım, ortaokula giden oğlunun da iki yıldır tam olarak oruç tuttuğunu belirtiyor.
Çocuklarının İslam okuluna gitmesiyle ilgili şunları söylüyor Hava Hanım: “Burada yaşarken ve oturduğumuz muhitte İslam okulu varken başka okula vermek istemedim çocukları. Bu şekilde çocukların dinî alt yapısını okulda daha iyi atacağını düşündüm. Okulu araştırdım, beğendim. Ben ramazan ayını çocuklarıma okulda anlatıldığı kadar anlatamazdım belki. Ramazan ayında bu aya dair birçok farklı aktivite yapıyorlar. Örneğin boyama yaparken tema ramazan oluyor, zekatla ilgili bilgi veriliyor, peygamberimizden bahsediliyor, iftar programları oluyor… Bunların hepsi çok güzel. O düşünceyle İslam okuluna verdim ve çok memnunum. Çocukların gelişimi açısından bu yaşlar çok önemli. Ağaç yaşken eğilir.”
“Dinî Temeli İyi Olan Çocuklar Karşılaştıkları Sorunları Aşabiliyorlar”
Fransa’da yaşayan ve iki çocuk annesi olan Halime Hanım da çocuklarının iki yıldır oruçlarını tam olarak tuttuğunu söylüyor. Halime Hanım’ın kızı 6. sınıf, oğlu 5. sınıf öğrencisi. Çocukların önceki yıllarda tekne orucu tuttuğunu söyleyen Halime Hanım, son iki yıldır pandemi nedeniyle derslerin uzaktan olmasının çocuklar için ramazanı kolaylaştırdığını söylüyor. Gelecek haftalarda oğlunun tekrar okula gitmeye başlayacağını söyleyen Halime Hanım, okulda öğretmenlerin ve sınıftaki diğer çocukların, oruç tutan çocuklara saygı gösterdiğini, herhangi bir sorun yaşanmadığını aktarıyor. Beden eğitimi dersi dersinde de öğretmenlerin oruç tutan çocukları çok zorlamadığını belirtiyor.
Hava Hanım da ilkokuldan sonra devlet okuluna devam eden kızı ve oğlunun ramazan döneminde herhangi bir sorun yaşamadıklarını aktarıyor. Ramazanla ve oruçla ilgili soru soranların olduğunu ama bu soruların yalnızca meraktan olduğunu söylüyor. Hava Hanım şöyle devam ediyor: “Çocuklarımdan bu konuda hiçbir şikâyet duymadım. Beden eğitimi gibi daha fazla enerji gerektiren derslerde de herhangi bir sorun olmadı. Küçükken iyi bir dinî temele sahip olan çocuklar daha sonra herhangi bir zorlukla karşılaşsalar bile onu bir şekilde aşıyorlar. Bilinçli oluyorlar. Ben böyle düşünüyorum.”
İlknur Hanım da Hava Hanım gibi çocukların sınıf arkadaşlarının oruçla ilgili sorular sorduğunu fakat bunun yalnızca meraktan kaynaklandığını aktarıyor. “Neden oruç tutuyorsun? Sıcak değil mi? Nasıl dayanıyorsunuz? Acıkmıyor musun? Susamıyor musun? Kaça kadar oruç tutuyorsun? gibi sorular sorabiliyor çocuklar. Çocuğa ibadetleriyle ilgili bu gibi sorular sorulduğunda çocuk kendini düzgün ve özgüvenli bir şekilde ifade edebiliyorsa öğretmenler ve arkadaşları da çocuğa saygı duyuyor” diyor İlknur Hanım.
“Öğretmenlerin ve İdarecilerin Bakış Açısı Çok Önemli”
Her ne kadar oruçla ilgili bir sıkıntı deneyimlemese de kızının önceki lisesinde Ramazan Bayramında bir sorun yaşadıklarını söylüyor İlknur Hanım. Almanya’da 16 eyaletin 10’unda Ramazan ve Kurban Bayramlarında bir dilekçe vererek okuldan izin almak mümkün. İlknur Hanım ve ailesi, Kuzey-Ren Vestfalya eyaletinde yaşamalarına rağmen bu konuda sorun yaşadıklarını belirtiyor.
Yaşadıkları deneyimi bu şekilde aktarıyor İlknur Hanım: “Kızımın Fransızca öğretmeni bayramın ilk gününe sınav koymuş. Halbuki öğretmen o günün Müslümanların bayramı olduğunu biliyor ve çocuğun o gün okula gitmeme hakkı bulunuyor. Kızım öğretmenine sınavı başka bir gün yapmayı önermiş, öğretmen de ‘Beni ilgilendirmez’ demiş. Kızım o gün okula gitmedi. Öğretmen de daha sonra sınavla ilgili zorluk çıkardı. Sınıf öğretmeni ve okul müdürüyle görüştük. 5-6 ay sürdü bu problem. Yine o dönemde taşınmamızın da vesilesiyle okulu değiştirmeye karar verdik. Hem bizim için hem de çocuk için epey yıpratıcı oldu bu süreç.”
Bunun haricinde herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmadıklarını söyleyen İlknur Hanım, tam aksine, özellikle ilkokul öğretmenleri ve yöneticilerinin her zaman ramazan konusunda ilgili ve anlayışlı olduklarını anlatıyor. Geçtiğimiz günlerde okul müdürünün derslerle ilgili bilgilendirme için mesaj atarken mesajın sonunda ramazanın geldiğini ve tüm Müslüman ailelerin ramazanını kutlayıp sağlık ve sıhhat dilediğini aktarıyor. Yine küçük kızının okulunda eğitim-öğretim yılının ilk günü düzenlenen programda çocuklara “Teşekkür Ederim” ilahisinin söyletildiğini belirtiyor. “Türkçe bilmeyen çocuklar da söylemişti hatta. Benim çok hoşuma gitmişti bu program. Kısaca şunu görüyoruz, öğretmenlerin ve idarecilerin bakış açısı çok önemli. Ayrıca tek bir olumsuz deneyim, tüm bu olumlu deneyimleri gölgelememeli.”
İlknur Hanım son olarak öğrenciler ve onların okuldaki deneyimleriyle ilgili ailelere büyük sorumluluk düştüğünü belirtiyor. Velilerin gerek idarecilerle gerekse öğretmenlerle iletişimi iyi tutması gerektiğini aktarırken, okuldaki eğitimcilerin aileyi iyi tanımaları takdirde çocuğa dair sorularının da ortadan kalktığını ifade ediyor. Ayrıca çocuğun okulda karşılaştığı sorunlarda çocukla iletişim hâlinde olup, çocuğun haklı olduğu hususlarda arkasında durmanın önemli olduğunu vurguluyor.