Dinî Davranışlar, İş Yerlerinde Artık Daha Fazla Görünüyor
Montaigne Enstitüsünün raporuna göre, 2020 yılında Fransız şirketlerinde dinî davranışlar daha fazla görünür hâle geldi.
Fransa merkezli düşünce kuruluşu Montaigne Enstitüsünün “İş Başında Din: Diyaloğa İnanmak, İşlemelerde Dinî Olgunun 2020-2021 Barometresi” (Fr. Religion au travail : croire au dialogue Baromètre du Fait Religieux en Entreprise 2020-2021) başlıklı raporunun tespitine göre iş hayatında dinî davranışlar ve pratikler son yıllarda daha fazla gözlemleniyor.
Çalışmanın Kapsamı, Bulguları ve “Görünmezlik” Vakası
Çalışma, İş Yerinde Din Olgusu Gözlemevi’nin (Fr. l’Observatoire du Fait Religieux en Entreprise) direktörü olan Lionel Honoré yönetiminde gerçekleştirildi. Mülakatlar ve sahada gözlemler gibi nitel araştırma metotlarıyla tamamlanan çalışmada yöneticilerden bin 123 tanıklık kullanıldı. Toplamda ise yaklaşın 25 bin çalışan ve yöneticinin görüşlerine başvuruldu. Sonuçlar, hem kamu otoriteleri hem de özel aktörler için önerilerle birlikte 6 Mayıs 2021’de yayımlandı.
Çalışmanın bulguları, önceki yılın istikrarlı trend grafiğini yeniden onaylayarak her 3 Fransız şirketinden 2’sinde dinî inanç temelli davranışların gerçekleştiğini ortaya koyuyor. Dinî pratiklerin gözlemlendiği vakaların yüzde 70’inin negatif olarak algılanmadığı ve şirketlerin iş akışına engel oluşturmadığı aktarılıyor. Dinî davranışların yüzde 19,5’luk küçük bir kısmının yönetim müdahalesi gerektiren problemli bir hâl olduğu tespit ediliyor. İş yerlerinde hâkim olan dinî davranış çeşidi ise “görünmezlik”. Çalışanların çoğunluğu ayrımcılığa ve damgalamalara (Fr. stigmatisation) maruz kalmamak için dinî inançlarını gizli tutuyor.
“Görünmezlik” vakası, iş yerinde dinini görünür kılmamayı seçen çalışanların davranış çeşitlerini ifade ediyor. Buna göre çalışan dinî bir sembol takmaktan, toplum içinde dua etmekten vazgeçebilir veya sadece çalışma saatinin ayarlanmasının nedenini belirtebilir. Çalışma bu tutumun 2 ana sebebi olduğunu söylüyor: Birincisi, çalışanın işyerinde dindarlığını ifade etme ihtiyacı hissetmemesi ya da meslekî rolüne öncelik vermeyi seçmesi. Bu durum, kişisel ve gönüllü bir seçim olabiliyor. İkinci senaryo ise bir dine ait olmakla bağlantılı damgalanma riskleriyle ilişkili. Çalışan, dinî davranışın onu olumsuz bir şekilde tanımlayacağından korktuğu için işyerinde dinini gizlemeyi seçebiliyor. Bu nedenle dinî pratiklerden uzak durmak empoze edilebiliyor ve bu durum çalışanda bir hayal kırıklığı hissi yaratabiliyor.
Katılımcıların yüzde 66 buçuğu iş yerinde nadiren de olsa dinî inanç temelli davranışların gerçekleştiğini gözlemliyor. Dinî inanç temelli davranışların yüzde 54’ünde yönetim müdahalesi gerektiği belirtiliyor. Katılımcıların yüzde 21’i zaman zaman ya da düzenli olarak din sebebiyle ayrımcılık olaylarının gerçekleştiğini paylaşıyor. Rapora göre çalışanların yüzde 29’u esnek mesai saatleri talep ediyor. Yüzde 24’ü ise görünür bir dinî sembol giyiyor. Yüzde 12’lik bir kesim ise mesai aralarında ibadet ediyor.
Rakamların Gösterdikleri
2012’den beri her yıl tekrarlanan çalışmada ilk defa iş yerlerindeki dinî pratiklerin ayrıntıları incelenirken ayrıca dinlerin kimliklendirmesini araştırıldı. Araştırmaya göre en sık karşılaşılan din İslam (yüzde 73), ardından Katoliklik (yüzde 20), Musevilik (yüzde 15) ve Evanjelik mezhepler (yüzde 13) geliyor. İslam’ın ise tezahürü diğer dinlere göre daha heterojen ve her zaman işlevsel yönlere sahip değil.
Her türden Fransız şirketinde din görünür olmasına rağmen endüstriyel sektör, işyerinde dinsel ifadelerin% 15’ini tek başına temsil ediyor ve bu minvalde çalışmanın merkezinde yer alıyor. Taşımacılık ve lojistik, inşaat sektörü ve toplu perakende gibi sektörler yakından takip ediyor. Aslında bin ila 5 bin çalışanı olan şirketler ve 5 bin çalışanın üzerindeki şirketler, vakaların sırasıyla yüzde 21 ve yüzde 22’sini oluşturuyor.
Çalışmaya katılan bireylerin profilleri de değerli bilgiler sunuyor. Çalışanlar ve işçiler vakaların yarısından fazlasını oluşturuyor. Teknik denetçiler ise yüzde 16 oranında. Üst düzey yetkililer yüzde 5 ve üst düzey yöneticiler yüzde 6 oranında temsil ediliyor. Vakaların çoğu aynı anda hem erkek hem de kadınları kapsıyor. Dinî davranışların yüzde 16’sı ise sadece kadınlar ve yüzde 32’si ise sadece erkekler tarafından gerçekleştiriliyor. Bununla birlikte, en sorunlu davranışlar çoğunlukla düşük sosyoekonomik statüye sahip nispeten genç erkeklerin eylemlerinden kaynaklanıyor.
Çalışma, son olarak, giderek daha fazla şirketin dinî hükümleri kendi iç düzenlemelerine dahil ettiğini ve özellikle çalışanları için eğitim de dahil olmak üzere bir dizi aracı eğitmek gibi belirli sayıda aracı uygulamaya koyduğunu tespit ediyor. Bununla birlikte, hem kamu yetkilileri hem de şirketler tarafından, bu olguyu daha iyi yönetmek ve daha da önemlisi dinî pratik ve ifadelerin iş yerlerinde desteklenmesi için hala daha çaba gösterilmesi gerektiği uyarısında bulunuyor. Bu gerekliliğe cevaben, rapor önceki yıllarda yaptığı tavsiye adımlarını yeniden ele alıyor ve kamu idaresini ve şirket iç düzenlemelerini iyileştirmeyi hedefleyen 10 maddelik bir yapılabilecekler listesini kamuoyuyla paylaşıyor. (P)