Yeni Başbakan Scholz: “Almanya Göç Ülkesidir”
Almanya'nın yeni başbakanı Olaf Scholz, kendisinin ve hükûmetinin ilerleyen yıllarda takip edeceği politikalar ve pandemiyle ilgili konuştu.
Angela Merkel’den sonra 8 Aralık’ta göreve başlayan Yeni Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Federal Meclis’te yaptığı konuşmada, yeni hükûmetin gelecek yıllarda izleyeceği siyasete ilişkin değerlendirmede bulundu.
Salgının Durumu ve Aşılamada Yeni Hedef
Başbakan Olaf Scholz, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınla mücadeleyi kararlıklarla sürdürerek kazanacaklarını söyledi. Scholz, salgındaki durumun zor ancak çözümün de belli olduğunu belirterek insanlar arasında temasların azaltılmasını ve özellikle aşı yaptırılmasını istedi.
Yıl sonuna kadar 30 milyon aşının uygulanmasının hedeflendiğini ifade eden Scholz, salgın öncesi hayatın ve özgürlüklerin geri dönmesi için hükûmetin elinden geleni yapacağını vurguladı. Scholz “Bu salgınla büyük kararlılıkla mücadele edeceğiz ve evet, bu mücadeleyi kazanacağız.” ifadesini kullandı.
Bu mücadelede hükûmetin kırmızı çizgisi olmayacağını aktaran Scholz, salgın tedbirlerine ve aşıya karşı çıkarak nefret yayanlara tepki gösterdi. Scholz, ülkede küçük bir azınlığın demokrasiden ve toplumdan yüz çevirdiğini belirterek “Meşale yürüyüşleri, şiddet ve cinayet çağrılarıyla hepimize saldıran bu nefret dolu küçücük azınlığa demokratik hukuk devletimizin tüm araçlarıyla karşı çıkacağız.” dedi.
Ülkedeki insanların büyük kısmının dayanışma içinde olduğunun ve dikkatli davrandığının altını çizen Scholz, “Toplumumuz bölünmüş değildir.” şeklinde konuştu.
“Türeci ve Şahin Milyonlarca İnsanın Hayatını Kurtardı”
Başbakan Scholz, yeni kurulan Alman hükûmeti ile ülkeyi gelecek on yıllara hazırlayacağını ifade ederek burada “ilerici” bir siyaset izleyeceğini kaydetti.
İlerici olmanın öneminin salgın sırasında görüldüğünü aktaran Scholz, BioNTech şirketinin kurucuları Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin‘in mRNA teknolojisiyle Kovid-19’a karşı aşıyı Almanya’da geliştirdiklerini anımsattı.
Bu salgının çok daha şiddetli geçmemesini, Türeci ve Şahin’in geliştirdiği aşıya borçlu olduklarını vurgulayan Scholz, “Bu bir abartı değil. Mainz kentindeki bu iki araştırmacı, dünya çapında milyonlarca insanın hayatını kurtardı.” şeklinde konuştu.
Almanya Göç Ülkesidir
Scholz, Almanya’nın bir göç ülkesi olduğuna işaret ederek “Bu nedenle kendimizi göç ve entegrasyon toplumu olarak görmenin zamanı gelmiştir. Buna Alman vatandaşlığına giden yolu kolaylaştırmamız da dahildir. Tam siyasi katılımı ve dolayısıyla daha iyi entegrasyonu ancak bu şekilde sağlayabiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Ülkede çok sayıda göçmen kökenli kişinin yaşadığını anımsatan Scholz, “Milyonlarcası burada doğdu. Birçok aile nesillerdir Almanya’da yaşıyor. Sözde misafir işçi olarak onların ebeveynleri ve büyükanne-büyükbabası ülkemizin kalkınmasına ve refahına büyük katkı sağladı. Nüfusumuzun neredeyse dörtte birinden konuşuyoruz. Onların sosyal hayata tam olarak katılma hakkı vardır.” şeklinde konuştu.
“Almanya İçin En Büyük Tedit Aşırı Sağcılık”
Çoklu vatandaş olmaya imkan vereceklerini ifade eden Scholz, “Yasal göçü teşvik eden ve düzensiz göçü azaltan akılcı bir göç politikası izleyeceğiz.” dedi.
Scholz, güvenlik birimlerinin aşırılıkla ve organize suçla mücadele edeceğini dile getirerek “Demokrasimizin en büyük tehdidi aşırı sağcılıktır.” ifadesini kullandı.
Dış politika konularına da değinen Scholz, Avrupa Birliği’nin (AB) başarılı olması konusunda Almanya’nın özel sorumluluk taşıdığını belirterek seleflerinin izlediği politikayı takip edeceklerini söyledi.
Dış Politika Mesajları
Scholz, Polonyalı mevkidaşıyla Belarus-Polonya sınırındaki durumu görüştüğünü aktararak AB’nin doğusundaki ülkelere hibrit saldırıların son bulmasını istedi.
Ukrayna sınırında Rusya’nın askeri mevcudiyetini artırmasından da endişeli olduğunu belirten Scholz, “Toprak bütünlüğünün ihlal edilmesinin bedeli yüksek olur.” dedi.
Scholz, bu konuda transatlantik müttefiklerle tek ses olacaklarını kaydederek aynı zamanda bunun Rusya ile diyalog içinde çözülebileceğini ifade etti. (AA)