İngiltere’nin Tartışmalı “Aşırıcılıkla Mücadele” Programını Eleştirenler Hedefte
İngiliz hükümetinin, "Prevent" (Tr. Önle) adlı aşırılıkla mücadele programının Müslümanları hedef aldığı eleştirisinde bulunan uzmanlar, "terörizme olanak sağlamak"la itham ediliyor.
İngiliz hükümetinin, “Prevent” (Tr. Önle) adlı aşırılıkla mücadele programının Müslümanları hedef aldığı eleştirisinde bulunan uzmanlar, eski İngiltere başbakanlarından David Cameron ve İslam karşıtlığıyla bilinen “Foreign Exchange” adlı düşüncü kuruluşunca “terörizme olanak sağlamak”la itham ediliyor.
İngiltere İçişleri Bakanlığının 2015’te açıkladığı aşırılıkla mücadele stratejisi, bireylerin terör bağlantılı eylemlere katılımını engellediği ve aşırıcılığa eğilim gösterenlerin tespit edildiği gerekçesiyle hükümet yetkililerince halen savunuluyor.
Tartışmalı “Prevent” programı, yerel yönetim, eğitim, sağlık, cezaevi ve dernekler gibi sözde “radikalleşme riski altındaki” kuruluş ve sektörlerde uygulanıyor. Prevent, özellikle Müslümanları hedef aldığı gerekçesiyle Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, sivil toplum kuruluşları (STK) ve uzmanlarca çok sıkı eleştiriliyor.
Prevent’i Eleştirenler “Terörizme Olanak Sağlamakla” Suçlanıyor
Eski İngiltere başbakanlarından David Cameron ile “Foreign Exchange” adlı düşünce kuruluşu, “Prevent” eleştirenleri “terörizme olanak sağlamakla” suçluyor. Irkçı ve İslam karşıtı gündemiyle bilinen Foreign Exchange, “yardım kuruluşu” statüsünde olmasına rağmen “düşünce kuruluşu” olarak tanınıyor.
Foreign Exchange’in, ırkçı ve İslamofobik politikaları nedeniyle “yardım kuruluşu” statüsünün gözden geçirilmesi için çağrıda bulunan girişimciler, bu statünün iptali için Hayır Kurumları Komisyonu’na da mektup yazdı.
David Cameron, başbakan olduğu dönemde de “Prevent” programıyla, “aşırıcı görüşler ve fikirlerin büyümesine engel oluşturacak oksijenin kesilmesinin hedeflendiği” açıklamalarına imza atarak, bu stratejinin en sıkı savunucularından biri olarak biliniyordu.
“Polis Ne Olduğunu Açıklamadı Bile ve Beni Tehdit Ediyormuş Gibi Konuşuyordu”
Filistin’le dayanışma sergilemek amacıyla kullandığı ifadeler gerekçe gösterilerek, Prevent’e ihbar edilen ve okulunda sorgulanan 12 yaşındaki kız öğrenci, o gün yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Okulumda bir yardımcı öğretmenin beni dersten alıp uzun bir masanın olduğu boş bir odaya götürmesiyle başlayan, polisle yaşadığım süreci paylaşmak istiyorum. Masanın bir ucunda oturan bir kadın polis vardı ve öğretmen onun arkasına geçmeden önce masanın diğer ucunda oturmam istendi.
O kadar korkmuştum ki, gözyaşlarımı tutamayacak kadar korkmuştum çünkü yanlış bir şey yapmış olsam bile ancak bir haftadan fazla bir süre sonra bana aktarıldı. Polis ne olduğunu açıklamadı bile ve beni tehdit ediyormuş gibi konuşuyordu. Karakola gitmemle ilgili bir şeyler söylüyordu ama ben hapse gireceğimi sanıyordum. 12 yaşımda polisle ilk yüz yüze deneyimimdi.”
Okuldan sonra babasını aradığını ve ağladığını anlatan kız öğrenci, “Ne olduğunu bildiğini sanıyordum ta ki annem ve babamın izni olmadan hiçbir uyarı veya açıklama yapılmadan bir polisin olduğu odaya kapatıldığımı öğrenene kadar.” dedi.
Prevent’in mağdurlarından 12 yaşındaki kız öğrencinin babası da “Bir ebeveyn olarak yaşayabileceğiniz korku, stres ve hayal kırıklığını hayal edin. Polisten, 12 yaşındaki kızınızın okulunda sorguya çekildiğini bildiren bir telefon alıyorsunuz. Tarafımızdan herhangi bir onay verilmemişti. Bize herhangi bir bilgi verilmemişti. Ona ne olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yoktu.” diye konuştu.
“Bu Çocuklar, Hayatlarının Geri Kalanında Damgalanıyor”
BM Terörle Mücadele ve İnsan Hakları Özel Raportörü Fionnuala Ni Aolain, yaptığı açıklamada, Prevent’le ilgili birtakım endişelerinin olduğunu ve bu endişelerini BM İnsan Hakları Konseyi’ne bildirdiğini belirtti.
Prevent’in İngiltere’deki Müslümanlar üzerinde “olumsuz ve ayrımcı” etkisi olduğunu söyleyen Aolain, “Anekdotsal kanıtlardan yargı karar alma süreçlerindeki kanıtlara, hem de hükümetin yurt içi ve uluslararası alanda sunduğu istatistiklere kadar kamuya açık deliller, bu politikanın öncelikle Müslüman azınlıkları hedef almak için kullanıldığını gösteriyor.” dedi.
Söz konusu uygulamada, “aşırılık veya radikalleşme” kavramlarının kapsamının oldukça geniş tutulduğu eleştirisinde bulunan Ni Aolain, bu stratejinin özellikle çocukları olumsuz şekilde etkilediği değerlendirmesinde bulundu. Ni Aolain, şunları kaydetti:
“BM Terörle Mücadele Özel Raportörü olarak beni gerçekten endişelendiren üçüncü şey ise bu çocukların birçoğunun, özellikle de bu çocukların bilgileri polise, güvenlik ya da istihbarat veri tabanlarına ulaştığında, hayatlarının geri kalanında esasen damgalandıkları. Dolayısıyla bu çocuk, yaşamının geri kalanında esasen güvenlik devletinin incelemesinde kalıyor.”
İngiliz hükümetine verdiği mesajında, terörizm ve şiddet içeren aşırılıkla mücadelede en iyi yöntemin, “uluslararası hukuka ve insan hakları yükümlülüklerine uygun yollar bulunması”nın altını çizen Ni Aolain, “Bunu yaparken insan hakları yükümlülüklerimizi göz ardı ettiğimizde, hükümetlerin sıklıkla yaptığı şey, tam da toplulukları yabancılaştırarak, şiddete yol açan koşulları yeniden üreterek kısır döngüye girmektir.” dedi.
“Prevent’in Amacı, Müslüman Toplumu Hedef Almak”
Aşırıcılıkla mücadele programı mağdurlarını destekleyen “Prevent Watch” adlı girişimin direktörlüğünü yapan Dr. Layla Aitlhadj da uygulamanın Müslümanları hedef aldığını ortaya koyan raporu nedeniyle “Policy Exchange” tarafından “terörizme olanak sağlamak”la itham ediliyor.
Raporun eş başkanlığını da yapan Aitlhadj, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Prevent’in 11 Eylül saldırılarının ardından uygulamaya konduğunu ve hükümet belgelerinde de “Müslüman aşırıcılığı” önlemek olarak tanımlandığını kaydetti.
Ayrımcı bir uygulama olarak nitelediği Prevent’in en fazla çocukları etkilediğini ve travmatize ettiğini dile getiren Aitlhadj, Prevent’e yapılan ihbarların yarısından fazlasını çocukların oluşturduğuna dikkati çekti.
“Beni Terörizme Olanak Sağlayan Biri Olarak Lanse Ediyorlar”
Kendisini “terörizme olanak sağlamakla” suçlayan Policy Exchange’in, “Müslüman karşıtı ve İslamofobik duruşluyla” bilindiğini söyleyen Aitlhadj, Policy Exchange’de çalışan birçok kişinin daha önce “Henry Jackson Society” adlı aşırı sağcı bir STK’de de çalıştığını belirtti.
Aitlhadj, bu kişilerin tamamının, Müslüman karşıtı, son derece İslamofobik duruş ve gündeme sahip aynı çalışma grubundan geldiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Ben, Policy Exchange raporunun büyük bir hedefiyim. Prevent’i eleştiren gözle görülür bir Müslüman kadın olarak, Prevent’e yönelik eleştirilerimi kanıtlara ve diğer STK’lerden, insan hakları savunucularından gelen desteğe dayandırdım. Bu, benim uzmanlığımın bir parçası olarak takdir edilmeli. Fakat bunun yerine sırf Müslüman olduğum için itibarsızlaştırıldım. Onlar, ismimi o kadar çok kez andılar ki, aslında o raporda en fazla bahsedilen kişi oldum.
Elbette adı geçen başka Müslüman örgütler ve kişiler de vardı ama en çok benden bahsedildi. Bunu yaparak ve beni terörizme imkan sağlayan biri olarak lanse ederek, aslında beni riske atıyorlar ve gerçekten şaşırtıcı olan şey, pek çok kişinin Policy Exchange’in bir hayır kurumu olduğunun farkında olmaması çünkü Policy Exchange ağırlıklı olarak bir düşünce kuruluşu. Ancak gerçekte bir hayır kurumu ve bu nedenle bir hayır kurumu olarak taşımaları gereken belirli yükümlülükleri var. Bu yüzden onların araştırması için Hayır Kurumu’na şikayette bulunduk.” (AA)