'Ter Apel Krizinin Ardından'

Hollanda’nın Ukrayna Göçü ile Değiş(k)en Mülteci Politikası

Hollanda’daki sığınma merkezlerinde şimdiye kadar benzeri görülmemiş bir yoğunluk var. Savaştan kaçıp ülkede sığınma arayan insanlara yönelik politikalar ise ayrımcılık konusunda alarm veriyor. Peki ülkenin iltica sistemi ve değişen mülteci politikası ne durumda?

Kaynak: Anadolu Images

Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya karşı açtığı savaş sonucunda Ukraynalı göçmenler ülke içinde yer değiştirdi veya komşu ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliğine (UNHCR) ait “Operational Data Portal” verilerine göre 24 Şubat 2022’den itibaren komşu ülkelere göç eden Ukraynalı sayısı 6 milyon 377 bin 256. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde geçici koruma veya benzer ulusal koruma statüsü verilen Ukraynalı göçmen sayısı ise 3 milyon 822 bin 552.

Birçok Avrupa ülkesi 2015’te yaşanan Suriye krizinin aksine Ukraynalı göçmenlere kapılarını çekincesiz bir şekilde açarak rutin hâle gelen katı göçmen politikalarını Ukraynalı göçmenlere yansıtmadan kısa sürede kitlesel göç akınını yönetme çabasına girdi. Fakat son aylarda Hollanda’da yaşanan insani krizler göç yönetiminin sanıldığı kadar pürüzsüz işlemediğini ortaya koyuyor.

Hollanda’daki sığınma merkezlerinde şimdiye kadar benzeri görülmemiş yoğunluk, göçmenlerin barınma ve temizlik gibi temel ihtiyaçlarında büyük problemler yaşamasına neden oluyor. Gerek yaşanan yoğunluk gerekse söz konusu sorunlar hükûmetin, belediyeleri göçmen kabul etmeye zorlayan olağanüstü hâl yasasını yürürlüğe koymasıyla sonuçlandı. Böylece belediyeler, kayıt merkezinin bulunduğu Ter Apel’deki yoğunluğu azaltmak adına sığınmacıların kalabileceği her ortamı değerlendirme çabasına girdi. Fakat bazı belediyeler Sığınmacı Kabul Merkezi Kurumu (Hl. “Centraal Orgaan Opvang Asielzoekers”-COA) ile anlaşmalarını iptal ederek krizin daha da büyümesine sebep oldu. Güvenlik ve Adaletten Sorumlu Devlet Bakanı Eric van der Burg, yaptığı açıklamada Hollanda’da bulunan 344 belediyenin yaklaşık yarısının sığınmacı kabulünde yardımcı olmadığını belirtti.

Belediyelerle ilgili gündeme gelen bir diğer tartışma, belediyeleri, sığınmacıları kabul etmede zorunlu kılan olağanüstü hâl yasasının Ukraynalılar dışındaki sığınmacılar için de kullanılıp kullanılmayacağı tartışması. Temsilciler Meclisi talebi üzerine ortaya atılan tartışma sonucunda bu yasanın olağanüstü durumlarla başa çıkmak için kullanılabileceği ve bunun dışında düzenli olarak kabul edildiği varsayılan diğer sığınmacılar için yapısal nitelikte sorun olsa da kullanılamayacağı belirtilmiştir.

Belediyelerin Ukraynalı sığınmacıları kabul ederken diğer ülkelerden gelen sığınmacıları kabul etmemesi Hollanda İnsan Hakları Enstitüsü (Hl. “College voor de Rechten van de Mens” – CvdRM) tarafından ayrımcılık suçu olarak tanımlandı. Üstelik Güvenlik ve Adaletten Sorumlu Devlet Bakanı Eric van der Burg’un kabul merkezlerindeki yoğunluk nedeniyle işlemlerin aksamasını bahane göstererek belediyelerin istedikleri kadar Ukraynalı sığınmacı kabul edebileceğini açıklaması [1] söz konusu ayrımcılığın meşrulaştırıldığının bariz bir yansıması oldu.

Zaten Geçici Koruma Yönergesi sayesinde sığınma başvurusunda bulunmalarına gerek olmayan Ukraynalı sığınmacıların diğer sığınmacıların önüne geçirilmesi ayrımcılığı gözler önüne serdi. Ayrıca Ukraynalı sığınmacıların aksine diğer sığınmacıların barınma sıkıntısı çekmesi ve Ter Apel’deki görüntüler belediyelerin etnik köken temelinde ayrım yaptığını gösteriyor.

Ter Apel’de dışarıda uyuyan kalabalığa resmî kurumlar tarafından getirilemeyen yardım, insani yardım kuruluşları tarafından sağlanmaya çalışılsa da polis engeliyle karşılaştı. Sokakta kalan sığınmacılar için insani yardım kuruluşlarının desteği ile dağıtılan çadırlar polis tarafından güvenlik gerekçesiyle kaldırıldı ve insanlar yine dışarıda uyumaya zorlandı. Hollanda Mülteciler Konseyi (Hl. “VluchtelingenWerk”) Başkanı Frank Candel, söz konusu olayın açıklanamaz olduğunu ifade ederek kabul merkezlerinin yasal asgari gereklilikleri karşılaması için mahkemeye gideceğini duyurdu.

Ter Apel başvuru merkezinde yaşanan iltica krizleri uzun ve kısa vadeli önlemlerin yetersiz olduğunu ortaya koyuyor. İltica prosedürü aşamasında birçok sığınmacı, yetersiz sığınma merkezleri nedeniyle uzun süredir Ter Apel’de kayıt için bekletildiğini ve dışarıda kaldığını ifade ediyor. Mevcut soruna çözüm için ise Hollanda’nın yolcu gemilerini sığınma merkezi olarak kullanması kararı alındı. Hükûmet Ukraynalılar dışındaki mültecilerin gemilerde kalacağını açıklayarak bir kez daha hem STK’lardan hem de BM’nin mülteci kanadı UNHCR Hollanda’dan tepki çekti.

Hollanda hükûmetinin tutarsız göç yönetme politikasının yanında son zamanlarda sığınmacılara yönelik halk tepkisinden de söz edilebilir. NOS’un haberine göre Albergen’de devlet tarafından satın alınarak sığınma merkezi olarak kullanılmak istenen otel, çevredeki vatandaşların tepkisine neden oldu. Belediye sakinleri otelin sığınma merkezi olarak kullanılmasını protesto ederek oteli devlet satın almadan almak istediğini belirtti. Dolayısıyla Hollanda toplumu da kendi içinde sığınmacılara karşı tutumlarında ikiye ayrılmış durumda.

Alınan ve uygulanan kararlardan sadece Ukrayna dışından gelenler değil, Ukrayna’dan geçici oturum iznine sahip olarak Hollanda’ya gelen kişiler de etkileniyor. Belediyelerin üstündeki yükü hafifletmek amacıyla Ukrayna’da geçici oturum iznine sahip üçüncü ülke vatandaşlarının 19 Temmuz 2022’den itibaren Hollanda’da Geçici Koruma Yönergesine (RTB) tabi olmayacağı belirtildi. Bu durum söz konusu kişilerin Hollanda belediyelerinden barınma, geçim yardımı, eğitim ve tıbbi bakım talep edemeyecekleri anlamına geliyor.

Peki Hollanda mülteci politikası ulusal ve uluslararası hukukta hangi mekanizmalar üzerinden şekillendiriliyor? Hollanda’da Ukraynalı mültecileri diğer sığınmacılardan farklı kılan statü nedir?

Hollanda Mülteci Politikası

Hollanda hükûmeti mültecilerin korunmasına ilişkin iki önemli uluslararası anlaşma olan Cenevre Mülteci Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi temelinde ve iç hukuku şekillendiren Yabancılar Yasası direktiflerinde hareket etmektedir. Bir kişinin Hollanda’da iltica başvurusunda bulunabilmesi için Cenevre Mülteci Sözleşmesinde belirtilen mülteci kapsamına girmesi gerekmektedir.

Hollanda’ya Belçika ve Almanya üzerinden kara yoluyla varıldığında sığınma arayan kişi Hollanda’nın Groningen eyaletinde bulunan Ter Apel’deki Göçmen ve Vatandaşlık Kabul Dairesi’ne (Hl. “Immigratie-en Naturalisatiedienst” – IND) iltica başvurusunu yapmaktadır.[2] Ter Apel’deki yoğunluk nedeniyle sığınmacılar için Budel, Zevenaarve Bant’a da kayıt merkezleri açılmıştır.[3] Uçak veya deniz yoluyla gelinmesi hâlinde ise Hollanda’nın havalimanı olan Schiphol başvuru merkezinde iltica başvurusu yapılmaktadır.[4] IND, başvuruları değerlendiren merciidir. Başvuru sonrası başlayan süreçte sığınmacının oturma izni alıp almadığı 6 ila 15 ay arasında IND tarafınca bildirilmektedir.

Mülteciler Hollanda’ya sığınma başvurusunda bulunduklarında devletin görevi sığınmacıların kabulünü organize etmektir. COA uygulayıcı görevinde kabul merkezlerini organize ederken belediyeler COA’ya başvuran sığınmacıların barınma ihtiyacını karşılamaktadır. İlticanın kabulüyle birlikte sığınmacılar ülke genelinde belediyelerin kararına bırakılarak açılan sığınma merkezlerine aktartılmaktadır. Bu aktarım belediyelerin nüfus büyüklüğüne bağlı olarak gerçekleştirilmektedir. Ayrıca sığınmacının barınma ve gelirinden sorumlu olan da belediyedir. Bunun dışında zamanı ve kriterleri belediyelere bağlı olmakla birlikte entegrasyon gerekliliklerini başlatmak belediyelerin sorumluluğundadır. Bu bakımdan Hollanda mülteci politikasının işleyişinde belediyeler önemli bir yere sahiptir. Devlet, mülteci politikası bağlamında COA tarafından koordine edilen talepler doğrultusunda hareket etmekte, COA ise genel manada sığınmacının kabulü, rehberliği ve çıkışıyla ilgilenmektedir.

Ukrayna’dan Gelen Göç Dalgası ve Ukraynalı Sığınmacıların “Özel” Statüsü

2 Mart 2022’de Avrupa Komisyonu, savaştan kaçan Ukraynalılara daha hızlı ve etkili yardım sunabilmek için 2001’de kabul edilen Geçici Koruma Yönergesini uygulayacağını açıkladı. 2015’te yaşanan Suriye krizine rağmen somut anlamda hiç kullanılmamış olan Yönerge, Ukraynalıların göçü ile faal hâle getirildi. Bunun sonucunda ise 2015’te yaşanan insani krizde birçok insan hayatını kaybederken Ukrayna’dan yaşanan göçte birçok Avrupa Devleti devletinde “medenilik”, “Avrupalılık” ve “kendine benzerlik” kavramları öne çıkartıldı.

Yönerge ile AB içindeki Ukraynalılara geçici koruma (İng. “temporary protection”) sağlanarak bir yıllık sürede oturma hakları, barınma, sosyal yardım, eğitim, sağlık ve istihdam ihtiyaçlarının karşılanması, ulusal sığınma sistemleri üzerindeki baskının hafifletilmesi planlanmıştır. Çatışmanın devam etmesi ve gelenlerin güvenli bir şekilde geri dönememesi hâlinde sürenin iki yıl daha uzatılması kararı alınmıştır. Ayrıca sınırların geçişini kolaylaştırmak adına denetimler artırılmış ve sınırda yardım kuruluşlarının da desteğiyle insanların ihtiyaç duyabilecekleri birçok hizmet sunulmaya çalışılmıştır.

29 Temmuz 2022 itibariyle Hollanda’da kayıtlı Ukraynalı sayısı 71 bin 750’dir. Hollanda’ya gelen Ukraynalı göçmenlerden, Ukrayna ve AB arasında imzalanan Ortaklık Anlaşması [5] gereği Ukrayna vatandaşı olup biyometrik pasaporta sahip olanlardan vize talep edilmemiş ve 2018/1806 Yönetmeliği [6] gereği vizesiz gelenlerin kalış süreleri 90 gün olarak belirlenmiştir. Gerektiğinde 90 günlük ikamet izninin uzatılabilmesine imkân sunulmuştur. Ukraynalılara sığınma başvurusu yapmayı gerektirmeyen Geçici Koruma Yönergesinin geçerli olmasıdır. Hollanda özelinde 1 Nisan 2022 tarihinden itibaren olağanüstü hâl yasası olarak uygulanmaya başlanan Ukrayna’da Yerinden Edilmiş Kişilerin Kabulüne İlişkin Yönetmelik, Yönerge’ye atıfta bulunarak belediyelerin Ukraynalı mültecileri kabul etmelerini zorunlu hâle getirilmiştir. Bu düzenleme ile belediye başkanlarının belediyelerine gelenleri kayıt altına alarak temel ihtiyaçların giderilmesi için gerekli tedbirleri alması sağlanmıştır. Bu durum pratikte yaşanan aksaklıkları gidermek adına belediye başkanları için önlem alma zorunluluğu getirmiştir.

Yönetmelikte altının çizilmesi gereken husus ise Yönetmeliğin belediyeleri diğer ülkelerden gelen sığınmacılara kıyasla Ukraynalı mültecilere öncelik vermeye zorlamıyor oluşudur.[7] Gelenler Kraliyet Mareşosesi tarafından uygun yerlere sevk edilerek sığınma merkezlerinde kalabilmeleri için belediyenin Kişisel Kayıt Veritabanı’na (Hl. “Basisregistratie Personen” – BRP) kayıt olmaları gerekmektedir. Yeni gelenlerin entegrasyonuna büyük önem veren Hollanda’da, geçici olduğu düşünülen Ukraynalıların entegrasyon zorunluluğu da bulunmamaktadır. Fakat isteğe bağlı olarak belediyeler gönüllüler aracılığıyla dil dersi vermektedir. Belediyenin sunduğu bazı dil dersleri ücretsizken diğer dil dersleri için Ukrayna’dan gelen mülteciler kendi ceplerinden ödeme yapmaktadır.[8]

Geçici Koruma Yönergesinin sunduğu imkânlardan bir diğeri de Ukraynalı mültecilere geçici yardımdır. Ayrıca Ukraynalı mültecilere evini açan ev sahipleri de olmuştur. Verilen maddi yardım normalde aylık 260 Euro iken aile yanında kalanlar için ek ödenek tahsis edilebilmektedir. Söz konusu yardım ise kayıtlı oldukları belediyelerden banka hesabı, nakit veya ayni yardım olarak alınabilmektedir. Yardım alan mülteci yerini değiştirmiş veya maaşlı bir iş bulmuşsa bu durumu belediyeye bildirdiğinde yardımı kesilmektedir. Yine Geçici Koruma Yönergesi sayesinde Ukraynalı mültecilerin belediyelere kayıt olmaları hâlinde maaşlı bir işte çalışmaları mümkündür.

1951 Cenevre Mülteci Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin aksine, Ukraynalı mülteciler için AB genelinde geçerli kılınan Yönerge ve Hollanda ulusal mülteci politikası pratikte etnik köken temelinde ayrımcılığın önünü açmaktadır. İki yakın tarihli kriz olan 2015 Suriye krizi ve 2022 Ukrayna krizi kıyaslandığında başta Avrupa genelinde özelde ise Hollanda’da izlenen göç yönetimi bunu açıkça ortaya koyuyor. Rusya-Ukrayna savaşından kaçanlara uygulanan politikalar ile diğer etnik kökenlerden sığınmacılara uygulanan politika farklılığı, farkındalık oluşturmak için bir davet olarak görülebilir. Her ne kadar Hollanda iyi niyet göstergesi olarak ülkesine sığınmacı kabul etmeye devam etse de yaşanan insani krizler, alınan kararların siyasi çıkarlardan öteye geçemediğini de ortaya koyuyor.

Kaynaklar

[1]“Mensenrechtencollege: alleen Oekraïners opvangen is discriminatie”, NOS, 29 Temmuz 2022, https://nos.nl/artikel/2438686-mensenrechtencollege-alleen-oekrainers-opvangen-is-discriminatie

[2]“Asiel aanvragen in Nederland”, age.

[3]Rijksoverheid, “Extra aanmeldcentrum asielzoekers komt in Bant”, 6 Temmuz 2022, https://www.rijksoverheid.nl/actueel/nieuws/2022/07/06/extra-aanmeldcentrum-asielzoekers-komt-in-bant

[4]“Asiel aanvragen in Nederland”, age.

[5]“Associatie-overeenkomst tussen de Europese Unie en haar lidstaten, enerzijds, en Oekraïne, anderzijds”, EUR-Lex, 22014A0529(01), 29 Mayıs 2014.

[6]“Verordening (EU) 2018/1806 van het Europees Parlement en de Raad van 14 november 2018 tot vaststelling van de lijst van derde landen waarvan de onderdanen bij overschrijding van de buitengrenzen in het bezit moeten zijn van een visum en de lijst van derde landen waarvan de onderdanen van die plicht zijn vrijgesteld”, EUR-Lex, 32018R1806, 1 Ocak 2021.

[7]“Regeling opvang ontheemden Oekraïne”, Wettenbank, 1 Nisan 2022.

[8]“Aankomst, registratie en verblijf van vluchtelingen uit Oekraïne”, age.

Bahar Cebe

Bahar Cebe, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans eğitimini İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamlamıştır. Hollanda’daki Türkler ve yurt dışındaki Hollandalılar konularında araştırmalar yapan Bahar Cebe, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde başladığı doktora eğitimine devam etmektedir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler