'Dosya: "Yeni Göçmenler"'

Yükselen Bir Fenomen: Türkiye’den Avrupa’ya Beyin Göçü

Türkiye’den yurt dışına yönelik beyin göçü, son yıllarda ciddi bir artış gösteriyor. Göç eden grubun yaklaşık yarısını 20-35 yaş arasındaki gençler oluşturuyor. Bu durum, söz konusu göç hareketliliğini incelenmesi gereken önemli bir fenomen olarak karşımıza çıkarıyor.

©Shutterstock.com

1950’lerin başında bilim insanlarının ve teknoloji uzmanlarının Kanada ve Amerika’ya göçünü anlatmak için Londra Kraliyet Cemiyeti sözcüsü tarafından ilk kez kullanılan “brain drain” kavramı, daha sonraları, “teknik becerilere sahip kişilerin kendi ülkelerindeki fırsat eksikliği nedeniyle yabancı ülkelere büyük çapta göç etmesi” şeklinde daha geniş bir anlam kazanmıştır. Türkçeye “beyin göçü” olarak çevrilen bu ifade günümüzde yüksek tahsilli, mesleğinde uzmanlaşmış, üstün zekaya yahut kapasiteye sahip kabiliyetli kişilerin çeşitli sebeplerle yurt dışına giderek oralara yerleşmeleri olarak tanımlanmaktadır. Beyin göçü kavramı yalnızca az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere yapılan nitelikli insan göçüyle sınırlı değildir. Zira beyin göçü, gelişmiş ülkeler arasında da gerçekleşmektedir. Ülkeler kendi aralarındaki bu göçü “beşeri kapitalin uluslararası dolaşımı” şeklinde adlandırmaktadırlar.

Beyin göçü ilk kez 20. yüzyılın başlarında sosyolojik bir olgu olarak ele alınmıştır. Bu göçün motivasyonları temel olarak itici ve çekici sebepler olarak iki alanda incelenmektedir. İtici sebeplerden başlıcaları; köken ülkede gelişmişlik oranının düşük olması, işsizlik oranlarının yüksek olması, maaş politikalarının dengesizliği nedeniyle nitelikli insanların düşük ücretlere çalıştırılması, idarecilerin nitelikli olmaması, ülkedeki nitelikli insanların yetkinliklerine uygun alanlarda istihdam edilmemeleri, araştırma şartlarının elverişli olmaması ve gençlere fırsat eşitliği sunulmaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Çekici sebepler ise göç edilmek istenen ülkedeki ekonomik şartların daha iyi olması, yetkinliklerine uygun bir maaş kazanma arzusu, yaşam kalitesinde artış beklentisi, gelişmiş ülkelerin eğitim olanaklarından ve araştırma koşullarından istifade edebilme beklentisi, prestijli bir eğitim fırsatı yakalama isteği gibi sebeplerdir. Genel itibarıyla itici sebepler göç edilmek istenen yerdeki memnuniyetsizlikleri ifade ederken, çekici sebepler göç edilecek yere dair beklentileri ifade etmektedir.

Türkiye’den Yurtdışına Beyin Göçü Oranlarında Artış

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’den yurtdışına göç edenlerin oranı 2016 yılından 2019 yılına kadar neredeyse iki katına çıkmıştır. 2019 yılında göç eden nüfusun yaş gruplarına bakıldığında, en fazla göç edenlerin yüzde 15 ile 25-29 yaş grubu gençler olduğu görülmektedir. Bu yaş grubunu yüzde 13 ile 30-34 yaş ve yüzde 12 ile 20-24 yaş grubu izlemektedir. Diğer bir ifadeyle göç edenlerin büyük çoğunluğu eğitimlerini tamamlamış, ekonomik verimlilikleri yüksek kişilerdir.

Türkiye’den her yıl 50 bin öğrenci eğitim almak için yurtdışına gitmektedir. İstatistikler, beyin göçünün itici ve çekici sebeplerinin Türkiye’nin genç nüfusunu da derinden etkilediğini göstermektedir. Araştırmalar, genç nüfusun yarısından çoğunun imkânı olsa yurt dışında yaşamak istediğini göstermektedir. Yaş ortalaması düştükçe, yurtdışında yaşamak isteyenlerin oranında artış görülmektedir.

Uluslararası Göç Örgütü verilerine göre, Türkiye’nin en fazla göç verdiği ülkeler sırayla Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya ve ABD’dir. En çok göç eden meslek gruplarının başında mimarlar, mühendisler, akademisyenler ve sağlık çalışanları yer almaktadır. 2021’de 1405 doktorun Türkiye’den başka bir ülkeye göç ettiği görülmektedir. On yıl öncesi ile kıyaslandığında, göç eden hekim sayısının 27 kat arttığını görülmektedir. Ayrıca Avrupa’daki nitelikli elemanlara yönelik ihtiyaç da bu göçü tetikleyen çekici sebepler arasında yer almaktadır. Örneğin 2021 yılında yapılan bir araştırmaya göre, Avrupa’nın 1 milyon yazılımcıya ihtiyacı olduğu ve özellikle Almanya’nın yazılımcı istihdamında ön plana çıktığı bildirilmektedir. Bu durum Türkiye’den Almanya’ya yazılımcıların göçünü pekiştirmektedir.

Türkiye’den En Fazla Beyin Göçü Alan Avrupa Ülkeleri

Daha önce de belirtildiği üzere Türkiye’nin en fazla göç verdiği ülkelerin başında Almanya gelmektedir. Almanya’da 1 Mart 2020’de yürürlüğe giren “Nitelikli İş Gücü Göç Yasası” üniversite mezunlarının yanı sıra, mesleki eğitimi ve tecrübesi bulunan kişilere de Almanya’nın kapılarını açmaktadır. En çok tercih edilen ikinci ülke ise Fransa’dır. G7 ve G8 güçlerinin bir üyesi olan Fransa’nın güçlü bir ekonomiye sahip olduğu bilinmektedir. İşsizlik oranının yüzde 9 olduğu ülkede çalışmak isteyen yetenekli mühendis ve teknisyenlerin istihdam şansı yüksektir.

Türkler tarafından en çok tercih edilen üçüncü ülke ise Hollanda’dır. Hollanda Göç ve Vatandaşlık Kurumu (IND) tarafından verilen rakamlara göre, 2016 yılında Türkiye’den 540 kişi beyin göçü kapsamında Hollanda’ya gitmiş; 2017’de ise bu sayı 780’e çıkmıştır. 2018’in ilk 11 ayında Türkiye’den 1020 akademisyen ve yüksek eğitimli kişinin Hollanda’ya iş başvurusunda bulunduğu belirtilmektedir. Ayrıca 2019 yılında Türkiye’deki önemli kuruluşlardan 100’e yakın Türk mühendisin Hollanda’ya göçtüğü tespit edilmiştir. Hollanda hükûmetinin mühendislere vatandaşlık sözü vermesinin “beyin göçünü” hızlandırmada etken rol oynadığı belirtilmektedir.
Tüm bunların haricinde Batı Avrupa’da hâlihazırda 6 milyona yakın Türkiye kökenli toplumun varlığı, bu ülkelerdeki nitelikli iş gücüne olan ihtiyaç, uzun yıllardır Türkiye ve Batı Avrupa ülkeleri arasında gerçekleştirilen anlaşmaların buradaki Türkiye kökenlilerin yaşamlarını kolaylaştırması, bu ülkelerdeki alım gücünün Türkiye’ye nazaran daha yüksek olması, uzun yıllık tatil süreleri ve ülkelerin gelişmişlik düzeyi gibi faktörler, Türkiye’den Batı Avrupa’ya yönelik beyin göçünü artıran etkenler arasındadır.

Akademik Göç

Uluslararası akademik hareketlilik her geçen yıl artış göstermektedir. İstatistiklere göre 2005 yılında 2.7 milyon olan uluslararası öğrenci sayısı, 2019 yılında iki katının üstüne çıkarak 6.1 milyona ulaşmıştır. ABD, Avustralya, Birleşik Krallık, Almanya ve Kanada uluslararası öğrenciler için en popüler ülkelerin başında gelmektedir. Buna göre ABD, dünya genelindeki uluslararası öğrencilerin yüzde 16’sına ev sahipliği yaparken bu oran Avustralya ve Birleşik Krallık’ta yüzde 8, Almanya’da ise yüzde 5’tir. Bu durum, Türk uluslararası öğrencilerin tercihleriyle de benzerlik göstermektedir. Türkiye dışında okumayı tercih eden öğrencilerin en çok göç ettiği ülkeler sırasıyla ABD, Almanya ve Birleşik Krallık’tır.

Eğitim amacıyla başka bir ülkeye göç eden birçok öğrenci, daha iyi yaşam koşullarına sahip olma motivasyonuyla köken ülkesine geri dönmemeyi tercih edebilmektedir. Araştırmalar kişilerin göç ettiği ülkede kalıp kalmamaya dair kararlarını etkileyen en önemli faktörlerin ev sahibi ülkenin göç politikaları, ülkedeki iş olanakları ve köken ülkedeki sosyo-ekonomik koşullar olduğunu göstermektedir. Örneğin yapılan bir araştırmaya göre Almanya’da yaşayan uluslararası öğrencilerin yüzde 66’sı eğitim sonrasında bu ülkede yaşamaya devam etmek istediğini belirtmektedir. Bu durum başta eğitim motivasyonu ile gerçekleştirilen göçün, beyin göçüne dönüştüğünü göstermektedir. Burada köken ülke, uzun yıllardır yatırım yaptığı emek ve beyin gücünü kaybederken, yeni ev sahibi ülke çok daha az bir yatırımla büyük fayda elde etmektedir.

Gizli Beyin Göçü

Beyin göçünün gerçekleşmesi, yalnızca fiziki bir eylem değildir. Bazı meslek grupları, uzaktan çalışmaya da elverişlidir. Örneğin yazılım mühendisliği, fiziki göç gerekmeksizin iş gücü ihtiyacını karşılama avantajına sahiptir. Bu açıdan bakıldığında, bu meslek grubundan yapılan beyin göçünün diğerlerinde olduğu gibi tamamen fiziki bir göç olduğunu söylemek güçtür. Anavatanından ayrılmadan gelişmiş ülkelerle iş bağlantıları kurarak oradaki şirketler adına çalışan pek çok yazılımcı bulunmaktadır. Bu durumda kişi, sahip olduğunu bilgiyi başka bir ülke için kullanırken kazandığı geliri temel olarak yaşadığı ülkede tüketmektedir. Özellikle korona dönemiyle daha da popüler hâle gelen uzaktan çalışma yöntemi, gizli beyin göçünü artıran bir etmen olarak karşımıza çıkmaktadır.
Göçen Her Beyin Aynı mı?

Bilindiği üzere hekimlik, uzmanlıkta çok uzun yıllar gerektiren bir meslek dalıdır. Bir hekimin ihtisasını tamamlayıp, uzman olarak herhangi bir branşta hizmet verebilmesi için on yıldan fazla süren bir eğitim sürecine dâhil olması gerekir. Ancak bazı meslek gruplarının üniversite diplomasına gerek olmadan, internetten takip edilebilen çevrimiçi kurslar ve sertifika programları sayesinde de kısa sürede uzmanlık derecesinde hâkimiyet kazanılmasına elverişli oldukları bildirilmektedir. Bu sebeple göçen her beynin geride bıraktığı boşluğun aynı olduğunu söylemek mümkün değildir. Hekimlik geride bıraktığı boşluğun telafisi çok zor olan bir meslek grubu iken; bilişim sektöründeki pek çok pozisyon biraz gayretle elde edilen sertifika programları ve kurslar sayesinde kısa sürede eleman açığını kapatmanın daha kolay olduğu meslek gruplarındandır.

Beyin Göçünün Faydaları Var mı?

Yaygın görüşün aksine bazı uzmanlar beyin göçünün pek çok ekonomik, sosyal ve kültürel faydaları olduğundan bahsetmektedirler. Göç eden bilim insanları gittikleri ülkelerde yaptıkları çalışmaları yayın yolu ile tüm dünyaya, dolayısıyla kendi ülkelerine aktarabilir. Göç eden bilim insanlarının akademik birikimlerinden hem kolay seyahat imkânları vasıtasıyla hem de -özellikle pandemi koşulları sebebi ile yaygınlaşan– çevrimiçi canlı dersler sayesinde belirli amaç ve sürelerle yararlanılabilmektedir. Ayrıca göç ettikleri ülkelerde başarı yakalayan bilim insanları, köken ülkelerinin göğsünü kabartacak akademik çalışmalara imza atarken bu ülkelerin itibarını da artırmaktadır.

Göçmenlerin anavatanlarıyla kurduğu bağlantılar sayesinde finansal ve fikrî açıdan köken ülkelerinin ekonomisine katkı sağlayabilmeleri de mümkündür. Bu sayede göç alan ve göç veren ülke arasında bilgi transferi hızlanabilmekte, ekonomik ve teknolojik ortaklıklar gelişebilmektedir. Günümüzde ulaşım ve iletişim sektörü sayesinde yaşanan gelişmeleri yakalamak için fiziksel olarak aynı ortamda bulunmamıza gerek olmadığını göz önüne aldığımızda göç eden nitelikli kişilerin istedikleri takdirde uzaktan da olsa kendi ülkelerine fayda sağlayabilecekleri akılda tutulmalıdır.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler