'Futbolda Saha Dışı'

Katar Dünya Kupasının Ardından

Bu yıl Katar’da gerçekleştirilen 2022 Dünya Kupası Arjantin’in zaferiyle sona erdi. İşte tartışmalar eşliğinde başlayıp, tartışmalar eşliğinde biten turnuvadan akıllarda kalanlar.

©A.RICARDO / Shutterstock.com

Yıllar önce Lübnan milli takımının bir maçından sonra Lübnanlı bir genç kadının şöyle bir paylaşımı vardı sosyal medyada: “Bu akşam hayatımda ilk kez Lübnan’ın gerçekten bir ülke olduğunu hissettim.” Onlarca farklı etnisiteye sahip, sınırları başkaları tarafından çizilmiş bir ülkenin vatandaşının yaşadığı onca etnik çatışma sonrası ülkenin var olduğunu bir milli maçtan sonra hissetmesi futbolun birleştirici gücünü tekrar anlamamız için sağlam bir örnek gibi duruyor. Dünya Kupası ise bu olgunun zirve yaptığı bir organizasyon.

Küreselleşme rüzgarlarının güçlü estiği 90’lı yıllarda Şampiyonlar Lig’i turnuvasının başladığı Avrupa’da, futbolda milli takım etkisinin azalacağı, kulüplerin hatta zamanla sermaye gruplarını temsil eden kulüplerin öneminin artacağı konuşulmuştu. Kısmen sermaye kontrolündeki kulüplerin futboldaki ağırlığı gerçekleşse de milli takımların ve Dünya Kupası’nın önemi sanılanın aksine azalmadı. Şimdiye kadar ve son olarak Katar 2022’de bunun birçok örneğini yaşadık ve yaşamaya devam edeceğiz.

Futbol ve Aidiyet Hissi

Milli takım ve aidiyet meselesini biraz bizim ilahiyatçıların tebessüm ederek anlattıkları domuz eti meselesinde dindar olsun olmasın Müslümanların benimsediği hassasiyete benzetebiliriz aslında. Yurt dışına çıkan Türklerin dinin yasakladığı birçok günah konusunda özenli davranmazken söz konusu domuz eti olunca oldukça hassas davranmaları gibi. Bu aslında sosyolojik bir kırmızı çizgi ve bir nevi “son tahlilde ne olursa olsun ben buraya aitim” beyanıdır.

Milli takım için de benzer bir ilişki söz konusu. Örneğin birkaç yıl önce Esad rejimi  nedeniyle ülkelerini terketmek zorunda kalan Suriyelilerin Dünya Kupası play-off maçında İstanbul’da topluca maçı seyredip ülkelerinin milli takımını desteklemelerini hatırlayalım. Ne olursa olsun, ülke yönetimiyle, hükûmetle ne sorun yaşanırsa yaşansın milli takım son tahlilde “ben oralıyım” demenin ve aidiyet hissini yeniden yeşertmenin bir enstrümanı olmaya devam ediyor. Aynı şekilde Fas’ın yarı finale kalarak turnuvayı dördüncü olarak bitirmesi ve bu zamana kadar bir Arap ülkesinin dünya kupasında sergilediği en büyük başarıyı elde etmesi hiçbir siyasi girişimin başaramayacağı kadar hızlı ve etkili bir şekilde dünyanın her tarafındaki Arapları duygusal olarak birleştirdi.

Bu ve benzeri örnekler ve futbolla ilgi olsun olmasın milli takımın başarıları sonrası gece geç saatlara kadar sokaklara dökülerek ülkelerinin başarısını kutlayan insanlar bize ulus devletler var oldukça, Dünya Kupası’nın kitleleri heyecanlandıran ve harekete geçiren en önemli spor organizasyonu olarak kalmaya devam edeceğini gösteriyor. Elbette zamanın ruhuna uygun biçimde değişip dönüşerek.

Turnuvadan Akılda Kalanlar

Katar Dünya Kupası’nın simgelerinden biri, kendisi de eski bir futbolcu olan ve şu anda Liberya Devlet Başkanlığı yapan George Weah’ın, ABD milli takımında oynayan oğlu Timothy Weah’ı seyrederkenki görüntüsü oldu. Benzer şekilde, neredeyse tamamı Avrupa’da eğitim almış, Afrika’nın duygusu ve oyun estetiğine sahip ama Avrupa rasyonelitesi ile oynayan Fas’ın belki de bundan sonra Afrika takımlarına örnek olacak başarısı da turnuvaya damga vuran bir başka hikayeydi. İsviçre milli takımının Arnavut oyuncularıyla Sırbistan’ı yenmesinin ardından Kosova’da halkın sokaklara dökülüp İsviçre’nin galibiyetini (bir o kadar da Sırbistan’ın mağlubiyetini) kutlamalası bu turnuvadan akıllarda kalan başka bir örnek oldu.

Fakat şüphesiz bu turnuvada diğerlerinden farklı olarak en çok ses getiren olay turnuva boyunca Filistin’e verilen destek mesajları oldu. Arap futbol severlerin yanı sıra İngiliz ve Arjantinli taraftarların da stadyumda açtığı Filistin bayrakları ve dayanışma ifadeleri medyada geniş yer tuttu. Bu nedenledir ki Katar’daki turnuvada muhtemelen en çok zorlanan İsrail basını oldu. Bilhassa canlı yayınlarda sürekli olarak “ Filistin’e özgürlük” sloganlarına muhatap olan İsrail televizyonları maç önceleri ve sonraları canlı yayında taraftar görüşü almakta hayli zorlandılar. Son olarak iki İngiliz taraftarla İngiltere’nin çeyrek finale kalmasını konuşurken röportajın sonunda gelen “Yaşasın özgür, bağımsız Filistin” sloganı İsrailli muhabire zor anlar yaşattı. Fas milli takımının galibiyeti kutlama pozunda Filistin bayrağı kullanması da dünya kamuoyunda hayli tartışıldı. Belki de, “Araplar Filistin meselesine uzak” klişesi halkların ve devlet yönetiminin birbirinden ayrı düşünülmesi gerektiği gerçeği ile yıkıldı. Katar Dünya Kupası birçok kez Filistin meselesinin dünyaya tekrar hatırlatıldığı bir platforma dönüştü.

Batı Medyasında Katar 2022

2022 Dünya Kupası’nın Katar’a verilmesi dünya basınında çok tartışılmıştı. İşçi hakları ve hayatını kaybedenler meselesi bu tartışmaların en anlamlı tarafıydı belki de, ama şampiyona boyunca Batı medyasında ırkçılık boyutuna varan yorum ve haber içerikleri meselenin insan haklarını savunmak mı yoksa Doğu’yu ve ona ait herşeyi kendi durduğu yeri mutlaklaştıran bir üstten bakışla aşağılamak mı olduğu konusunda Batı’nın samimiyetini sorgulayan tartışmalar da yaşandı. Bir Alman televizyonu sunucusu galibiyetlerini kutlayan Faslı futbolcuların işaret parmaklarını havaya kaldırarak verdikleri pozu DEAŞ teröristlerinin selamına benzetti; Danimarka televizyonunda yine başka bir sunucu Faslı futbolcuların galibiyeti kutlarken annelerine sarılmalarını birbirine sarılan 3 maymunun görseli ile açıklayan ırkçı bir yoruma imza attı; ve son olarak turnuvanın galibi Arjantin milli takımının kaptanı Lionel Messi’ye Katar Emiri’nin giydirdiği geleneksel kıyafete yönelik yapılan ırkçı yorumlar ve Katar’ın bu hareketle kendi reklamını yaparak Arjantin’in başarısını gölgelediği ithamları ile turnuva son buldu.

Turnuva hazırlıkları sürecinde hayatını kaybeden işçiler ve genel olarak Katar’daki işçi hakları ve emek sömürüsü meselesine dair haklı itiraz ve eleştirileri göz ardı etmeden, Katar 2022’nin beklentilerin çok üstünde bir organizasyon olduğu gerçeğini de kabul etmek gerekiyor. Bu gerçekten hareketle bundan sonraki turnuvaların alışıldığı üzere çoğunlukla Batılı ülkeler yerine farklı coğrafyalarda düzenlenmesinin futbolun daha çok sevilmesi adına faydalı olacağını düşünüyorum.

Hakkında yapılan tüm olumsuz haberlere ve tartışmalara rağmen öncekilerden oldukça farklı bir hikaye ve heyecan sundu Katar Dünya Kupası finalleri. Sıradaki organizasyon Kuzey Amerika’da ve eminim ki orada da zamanın ruhuna uygun daha birçok hikaye okuyup yazacağız. Futbol dediğimiz aslında bir insan hikayesi oyunu vesselam.

Erdal Hoş

Sakarya Üniversitesi’nde öğretim elemanı olarak görev yapan Erdal Hoş, TVNET’te futbol yorumculuğu ve Yeni Şafak Gazetesi’nde spor yazarlığı yapmaktadır.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler