'Deprem'

Deprem Bölgesinde Bir Doktor: “Yıkım O Kadar Büyük ki, İnsanlar Ağlayamadı Bile”

Op. Dr. Gülfer Ergün Adıyaman şehrinde görev yapıyor. Hem hastanede gönüllü hekim olarak görev yapan, hem de özel muayenehanesinde depremzedelere barınma ve bakım imkanı sunan Ergün’le bölgedeki son durumu ve yapılması gerekenleri konuştuk.

© Özkan Bilgin - Anadolu Ajansı

Deprem bölgesindeki göreviniz nedir?

Devlet hastanesinde gönüllü hekimlik yapıyorum. Aynı zamanda hastanenin karşısında bulunan özel muayenehanemde hem hastane personeline, hem yakınlarıma, hem de sokakta kalan depremzedelere olabildiğince barınma hizmeti sunmaya çalışıyorum.

Bize biraz bulunduğunuz bölgedeki durumdan bahsedebilir misiniz?

Adıyaman’da yaşadığım için depremin ilk gününden itibaren bölgedeyim. Bulunduğumuz bölge Adıyaman’ın depremden en az etkilenen bölgelerinden biri olduğu için sadece münferit binalar yıkıldı ve depremin ilk günü ara ara kesintiler yaşanmasına rağmen elektrik, su ve ısınma ihtiyaçlarımızda bir sıkıntı yaşamadık. Ancak 15-20 km uzaklıktaki Adıyaman Merkez tamamen yok olmuş durumda. Hâliyle oradan insanlar buraya sığınmaya çalışıyor ve biz de oraya enkaz kaldırma ve yardımların dağıtılması gibi hususlarda yardım etmeye çalışıyoruz.

Eşim ve akrabalarım da sahada çalışıyorlar. Aynı zamanda evleri şehir merkezinde olup yıkılmış olan ve gece barınmak için buraya gelenler var. Ya da sabah merkeze gidip AFAD ve Kızılay gibi organizasyonların bünyesinde enkaz çalışmalarına yardım ve koordinasyon için giden depremzedeler de var. Enkazlarda çalışan, bilhassa profesyonel olmayan vatandaşların psikolojileri kötü durumda ve birçoğuna ilaçla müdahale etmek zorunda kalıyoruz.

Şu anda bilhassa çocuklu ailelerin çevre illere tahliyeleri devam ediyor. Online ücretsiz bilet alarak İstanbul ve Ankara’ya gidip oradan diğer şehirlere gidebiliyor insanlar. İlk zamanlar havaalanında yaşanan yoğunluk da düzene girmeye başlamış. Belli illerde depremzedeler için kalacak yerler ayarlandığı haberini alıyoruz. Sürekli otobüs seferleri düzenleniyor, ancak buna ulaşabilen insan sayısı da çok az. Çünkü insanların çoğu telefonsuz ve internetsiz kaldı. Cüzdanını, banka kartını alamadan evlerini terk ettiler. Şimdi kendilerine sağlanan imkânlardan yavaş yavaş birbirlerinden duya duya haberdar oluyorlar.

Müdahale ettiğiniz depremzedelerle ilgili bugüne kadarki tecrübelerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Burada çoğu insanın dile getirdiği cümlelerden bir tanesi şu: “Gördüklerimiz korku filmlerini bile aştı.” Detaylara girmek çok doğru mu bilmiyorum… Herkes binaların sallanışına, yıkılışına, insanların enkazdan canlı bir şekilde çıkışına veya enkaz altında hayatını kaybedişine şahit olmuş durumda. Biz de dahil çevremizdeki herkesin birinci derecede olmasa da enkaz altında kalmış veya yaralanmış en az bir yakını var. Deprem felaketini takip eden ilk 5 gün buradaki birçok insan ilk şokun etkisiyle ağlayamadı bile. Şu an yeni yeni durumu algılamaya ve ağlamaya başladı insanlar. Özellikle enkaz kaldırma çalışmalarında bulunan, cesetleri veya insanların o hâllerini görenler çok etkilendi ve onlara mecburen medikal destek sağlamak zorunda kaldık. Toparlayamayan çok kişi var ve bu sayı artacak.

Kendisi de depremzede olan sağlık çalışanları bu süreçle nasıl baş ediyor?

Hastanedeki sağlık personeli olarak ilk birkaç gün iki-üç kişiyle bütün hastaneyi ve acil bölümünü idare etmek zorunda kaldık. Adıyaman Merkez’de hastaneler ve belediye binası yıkıldı. Dolayısıyla bütün yaralılar buraya gönderilmek zorunda kaldı.

Fedakârca çalışan sağlık ekibimiz de büyük travmalarla karşı karşıya: Uyumadan, yemeden, içmeden gece gündüz her şeyden önce gönüllü olarak çalışan sağlık personeli depremin 5. gününde artık ciddi travma belirtileri de göstermeye başladılar. Sağlık çalışanları arasında ailesi enkaz altında kalan, hatta kendisi enkazdan kurtulanlar var. Hepsinin şu anda ayrı ayrı travmaları ve trajik hikayeleri var.

Göreve çağırıldığı için hastaneye gelen personelin kendisi depremden canını anca kurtarabildiği gibi üzerlerinde çamaşırları bile yok. Gidip üstünü değiştirebileceği, yıkanabileceği bir evi yok ve sağlık personelinin o şekilde burada çalışması bekleniyor. Özel muayenehanemde mümkün olduğunca uyuma, beslenme, kıyafet gibi konularda gelen sağlık personeline yardımcı olmaya çalışıyorum. Her türlü yardıma minnettarlar ama artık en azından sıcak suyun olduğu ve uzanıp uyuyabilecekleri bir alana ihtiyaçları var. İlk 3-4 gün herkes oturarak uyudu.

“En Öncelikli İhtiyaçlar Isınma ve Psikolojik Destek”

Şu an bulunduğunuz deprem bölgesindeki en öncelikli ihtiyaçlar neler?

Gıda ve beslenme konusunda en önemli ihtiyaçlar hallolmuş görünüyor. Şu anda en öncelikli ihtiyaç ısınma, çünkü hava sıcaklığı eksi derecelerde. Aynı şekilde çadırların kurulmasına ihtiyaç büyük. Şu an bu anlamda çalışmalar devam ediyor ama ihtiyacı karşılayacak düzeyde değil.

En temel gıda malzemeleri mevcut ancak hijyenik malzeme ve iç çamaşırı ihtiyacı var. Bölgeye destek olmak için şu an için yardım kolisi hazırlamak yerine para yardımı yapılabilir ve bunun devamının gelmesi gerekiyor.

Adıyaman Merkez’den birçok insan köylere gitti ve küçük bir köy evinde 4-5 aile birden barınmaya çalışıyor. Buralarda ilerleyen haftalarda uyuz ve bit salgınları, ishal ve vitamin eksikliği gibi hastalıklar baş göstereceğinden bir doktor olarak değerlendirdiğimde bölgedeki en büyük eksikliklerden birinin vitamin olduğunu söyleyebilirim. Zira gönderilen gıdaların çoğu kuru gıda ve genelde insanlar hep aynı şeyleri yedikleri için büyük çaplı vitamin desteği sağlanması gerekecek.

Psikolojik destek personelinin ciddi bir şekilde bölgeye aktarılması gerekiyor. İnsanlar ciddi derecede agresifleşiyor veya aşırı duygusal tepkiler verebiliyorlar. Bu da işlerin daha da zorlaşmasına neden oluyor. Aklı selim kalabilen çok fazla insan yok doğal olarak ama ruh sağlığı ciddi manada kötüleşenler var. Bu insanlara yönelik psikiyatrik-psikolojik desteklere başlanmalı.

Online psikolojik destek hizmetlerine başlandı ama daha önce de belirttiğim nedenlerle bunlara birçok insanın erişimi yok. Çoğu insan psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunun farkında bile değil. Birilerinin gelip saha saha dolaşıp bu kişileri tespit etmesi ve bu insanları yönlendirmesi lazım.

Bunun dışında kronik hastalıkları olanlar var ve belki de çok nadir olan bazı ilaçların temini zor. Çölyak hastası var, laktoz alerjisi ve benzeri bir sürü farklı hastalığı olanlar var. Belki bu hastalıklar bize lüks gibi geliyor ama örneğin çölyak hastası olan bir kişi gönderilen gıda paketlerindeki birçok şeyi yiyemiyor glüten içerdiği için. Belki şehirlerde bu ilaçların temin edilebileceği merkezler kurulursa insanlar bunları oradan temin edebilir.

“Depremzede Sağlık Çalışanları Göreve Çağrılmamalı”

Hastaneler yavaş yavaş normal işleyişine dönmeye başlıyor ama sağlık personelinin ayakta tutulması gerekiyor ki halka hizmet verebilsinler. Ailesini henüz depremde kaybetmiş veya bizzat kendisi enkazdan çıkmış sağlık çalışanlarına destek olunmalı. Okul, yurt gibi hastane dışında resmî etüdü yapılmış binaların sağlık personeline barınabilmeleri için hızlı bir şekilde açılması gerek. Zira 24 saat dışarıya çıkmadan hastanede çalışıp uyumak psikolojik olarak haftalarca tolere edilebilecek bir şey değil.

Peki şu anda sağlık personeli olarak yeterli personel var mı olduğunuz bölgede? Bilhassa yurt dışından bölgeye gitmek isteyen gönüllü doktor ve sağlıkçıya yönelik sosyal medya veya ekranlarda “artık gönüllü sağlıkçıya ihtiyaç yok gelmeyin” gibi yorumlar görüyoruz.

İrtibatta olduğum bütün sağlık çalışanlarının ortak görüşü şu: Kendisi depremzede olan bir sağlık çalışanının deprem bölgesinde görevlendirilmesi tıbbi süreç açısından sağlıklı değil. Kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını henüz giderememiş, travma yaşamış bir sağlık çalışanının sahaya sürülmesi, akut ve elimizde harici yardımın olmadığı süreçlerde normal olabilir.

Fakat depremin dokuzuncu gününde bu sürecin diğer gönüllü sağlık çalışanları tarafından desteklenmesi gerekiyor. Sahada çalışan personel aşırı gergin, ben de dâhil birçoğu depremzede ve bu insanların dinlendirilmeye ve yaslarını yaşayabilmeleri için kendilerine vakit tanınmasına ihtiyaçları var. Bebeklerini çocuklarını bir yerlere bırakıp, cenazelerini defnedip görev yerine geliyor bu insanlar. Sesimizin yetkili mercilerce duyulmasını ve bu yanlıştan bir an önce dönülmesini istiyoruz.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#1

*Tüm alanları doldurunuz

  • Neslihan
    2023-02-16 04:07:22

    İyi ki varsınız güzel insanlar…

Son Yüklenenler