'Hollanda'

Hükûmet Krizinin Nedeni Olarak Sığınmacı Kabulü Gösterildi

Hollanda Başbakanı Mark Rutte, koalisyonu oluşturan dört parti arasında sığınmacı kabulünün sıkılaştırılmasına yönelik görüşmelerin ardından basın toplantısı düzenledi ve hükûmetin istifa ettiğini açıkladı. Rutte, istifanın nedenin olarak koalisyon ortaklarının göçmen politikalarına ilişkin müzakerelerde anlaşamaması olduğunu belirtti. Perspektif, krizin arka planına ve ülkeyi bekleyen erken seçime dair bilgileri derledi.

Fotoğraf: Jeroen Meuwsen Fotografie.

7 Temmuz akşamındaki basın açıklamasında göç meselesinin büyük bir sosyal problem olduğunu belirten Rutte (VVD), “Koalisyondaki politik destek kayboldu. Bu üzücü bir durum ve göz ardı edemeyeceğimiz politik bir gerçeklik. Kabinenin istifasını Kral’a (Willem Alexander) sunacağım.” dedi. Rutte, ilk olarak seçimlerin yenilenmesine ilişkin süreci başlatacaklarını belirterek mevcut hükûmetin seçimlere kadar “geçici olarak” görevde kalacağını ifade etti.

Hükûmetin düşmesinin hiçbir zaman iyi bir şey olmadığını ve süreci tamamlayamadıkları için üzgün olduğunu anlatan Rutte, “Bazen anlaşmaya ulaşmak Hollanda gibi koalisyon ülkelerinde bile imkânsız oluyor.” diye konuştu. Rutte, göçmen politikalarına yönelik birden fazla partinin anlaşmazlığa düştüğünü ve göç politikalarının insanlar için önemli olduğunu kaydetti.

Gelişmelere ilişkin, muhalefetteki çok sayıda milletvekili Twitter’dan paylaştığı mesajlarla hükûmetin düşme kararından memnuniyet duyduğunu ifade ederek seçimlerin bir an evvel yapılması çağrısında bulundu.

Koalisyon Hükûmetini İstifaya Götüren Süreç

İstifa eden Rutte hükûmeti, 15-17 Mart 2021’de düzenlenen genel seçimden 299 gün sonra 10 Ocak 2022’de kurulmuştu. Aynı partilerden oluşan bir önceki koalisyon hükûmeti de çocuk bakım yardımı skandalının ardından genel seçimlere 2 ay kala 15 Ocak 2021’de istifa etmişti.

Hollanda’da Rutte liderliğindeki Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD), Hristiyan Demokratlar Birliği (CDA), Demokrat 66 (D66) ve Hristiyan Birlik Partisinden (CU) oluşan dört partili koalisyon hükûmeti, çarşamba gününden bu yana ülkeye gelen göçmen sayısının nasıl sınırlandırılacağına ilişkin görüşmeleri sürdürüyordu. Göç politikalarındaki fikir ayrılıkları, dört parti arasında yaklaşık bir yıldır görüş ayrılıklarına neden olmaktaydı.

Göç Politikalarındaki Anlaşmazlıklar

Ülkedeki NRC gazetesinin haberine göre, VVD’nin getirmek istediği düzenlemenin savaş bölgelerinden Hollanda’ya gelen mülteci çocukların ülkede geçici olarak kalmaları ve çatışmaların bitmesiyle ülkelerine dönmelerini öngördüğü ifade edildi.

Haberde, partilerinin anlaşamadıkları konulardan birinin de cinsel yönelim gibi nedenlerle sığınmacı statüsü kazananlar aile birleşimi hakkından tam yararlanırken savaş ve ciddi ölüm tehlikesi nedeniyle ülkesine dönemeyen sığınmacıların aile birleşiminden kısıtlı şekilde yararlanabildiği ikili bir göçmen politikası oluşturulması teklifi olduğu aktarıldı.

Haberde, çatışma bölgelerinden getirilen göçmen çocukların sayısının sınırlandırılması konusunda uzlaşmaya varılamaması hâlinde Rutte’nin partisi VVD’nin koalisyondan ayrılmayı düşündüğü ifade edildi.

Cuma günü çöken koalisyon hükûmeti, yapılan seçimlerin ardından aylarca süren müzakerelerin ardından Aralık 2021’de kurulmuştu. Hollanda basınına göre, bu koalisyon zaten başından beri sorunlu bir ortaklık ve “başarısızlığa mahkûm” bir evlilikti: Koalisyon ortakları arasındaki anlaşmazlığa yol açan başlıca konunun göç politikası olduğu açıklandı. VVD ve CDA partilerinin daha sıkı kısıtlamalardan yana olduğunu, D66 ve Hıristiyan Birliği’nin ise buna karşı çıktığını bildirdi.

Sığınmacı Kabulündeki Anlaşmazlığın Sebepleri

Koalisyon, Hollanda’daki mülteci ve sığınmacı sayısını sınırlandırmaya yönelik politikalar üzerinde müzakere ediyordu ve bu politikalar arasında ülkenin aile birleşimine yaklaşımının değiştirilmesinin de yer aldığı bildiriliyordu.

Hollanda, diğer Avrupa ülkelerinde de olduğu gibi son yıllarda sığınmacı kabulünü düzgün işletmekte zorlanıyor. Bir ilk olarak 2022’de; Sınır Tanımayan Doktorlar, ülkenin kuzeydoğusunda Almanya sınırına yakın bir köy olan Ter Apel’deki bir kabul merkezinde çoğunlukla Orta Doğulu ve Afrikalı mültecilere yardım sağlamak üzere Hollanda’ya gönderildi. Geçen yılın ağustos ayında, yaklaşık 700 kişinin kabul merkezinin dışında “insanlık dışı ve onur kırıcı koşullarda” temel ihtiyaçları karşılanmadan uyuduğunu belirten bu kurum, bir ay sonra Ter Apel’deki görevleri bittiğinde durumun düzelmiş olduğunu belirmişti.

Hükûmet bu yılın nisan ayında yaptığı bir basın açıklamasında “Avrupa kıtası içindeki ve dışındaki ülkelerde yaşanan çalkantılar” nedeniyle bu yıl 70,000 sığınma başvurusu beklediğini açıkladı. Resmî rakamlara göre, 2022’de Hollanda’ya yaklaşık 35,000 ilk giriş ve 11,000 aile birleşimi olmak üzere yaklaşık 46,000 giriş olmuştu. Ülkeye yapılan ilk kez yapılan sığınma başvuruları, 2021’e kıyasla yüzde 44 arttı.

Reuters’ın aktardığına göre, Rutte’nin bu artışa cevaben sunduğu öneriler arasında ailelerin yeniden birleştirilmeden önce en az iki yıl bekletilmesi de yer alıyordu. Politico’nun haberine göre, Rutte -buna ilaveten- zulüm ve eziyetten (İng. Persecution) kaçanlara savaştan kaçanlara göre daha fazla hak tanınmasını öngören iki kademeli bir mülteci kabul sistemi oluşturmak ve hâlihazırda Hollanda’da bulunan savaş mültecilerinin aile üyeleri için yıllık 200 kişilik bir kota getirmek istiyordu.

Koalisyonun en küçük ortağı konumundaki Hristiyan Birliği’nin (CU) lideri Mirjam Bikker, cuma günü hükûmetin düşmesiyle ilgili yaptığı açıklamada bu politika önerilerine atıfta bulundu:

“Politika önelerinde bizim için önemli olan değerlerden biri de çocukların ebeveynleriyle birlikte büyümesidir. [Ancak partiler] ortaklaşa destekleyebileceğimiz bir pakette uzlaşamadılar.”

Rutte’nin Hükûmet Krizleri Karnesi

Hollanda’nın en uzun süre görev yapan başbakanı olan Rutte, ilk kez 2010 yılında göreve gelmişti. Reuters’a göre , 56 yaşındaki Rutte “Avrupa siyaset sahnesinin emektar muhafazakârlarından biri” ve Hollandalı seçmenin büyük kısmının çocuk yardımı dolandırıcılığı skandalı da dâhil olmak üzere- Rutte dönemindeki krizlerden bıkmış olsa da ancak liderliğine açık bir alternatif bulunmuyor.

Görevde olduğu süre boyunca Rutte, küçük partilerden oluşan bir dizi koalisyona liderlik etti. Rutte’nin VVD’si parlamentodaki sandalyelerin yüzde 23’ünü elinde tutuyor. Parlamentodaki koltuk dağılımının nispi temsil sistemine göre dağıtıldığı Hollanda’da hükûmetlerin düşmesi ve erken seçime giderek yeniden seçilmeleri sıkça yaşanan bir durum. Bu olgu, Rutte’nin siyasi kariyerine özgü olmasa da yakın dönemde yaşadığı her krizden az zaiyatla ve hatta güçlenerek çıkmayı başardı. Rutte ve kabinesi 2021 yılında çoğunluğun göçmen ya da göçmen kökenli olan ebeveynlerin haksız yere çocuk yardımı dolandırıcılığı yapmakla suçlandığının anlaşılmasının ardından istifa etmiş, ancak iki ay sonraki seçimlerde partisi koltuk sayısını arttırmıştı. Rutte hükûmeti, 2012 yılında da bütçe müzakerelerinin çökmesi üzerine istifa etmiş ve daha güçlü bir şekilde yeniden seçilmişti.

Hollanda’da mart ayındaki eyalet parlamentosu seçimlerinde yeni kurulan Çiftçi Vatandaş Hareketi (BBB), büyük bir atılımla birinci parti çıkmış ve bunun sonucunda Senato’daki koltuk dağılımının değişmesiyle söz sahibi hâline gelmişti. Sığınmacı kabulündeki anlaşmazlıklara ilaveten azaltılamayan enflasyon ve kötüleşen ekonomik koşullar nedeniyle, kamuoyu araştırmalarındaki hükûmete olan halk desteğinin eridiği görülüyordu. Ülke medyasında yapılan bazı analizlere göre, Rutte’nin BBB’nin seçmen desteğini daha fazla arttırmasını beklemeden erken seçime gitmeyi tercih ettiği ve BBB’nin potansiyel seçmenlerini hedef alan bir kampanya yürüteceği düşünülüyor.

Ancak Rutte son olarak şahsen avantaj kazanmak için ülkeyi erken seçime götürdüğü iddialarının tersi istikamette olan bir karar aldığını açıkladı: 10 Temmuz’da Hollanda parlamentosunun alt kanadında hükûmetin istifasıyla ilgili oturumun hemen öncesinde yaptığı konuşmada, gelecek seçimlerde liderliğini yaptığı Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi’nin (VVD) başında olmayacağını duyurdu. Konuşmasında, “Seçimlerden sonra yeni kabine göreve başladığında siyaseti bırakacağım.” dedi. (AA/P)

bgucin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Ağırlıklı olarak ideoloji, kültür ve göç üzerine çalışan Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler