'Dosya: "Yurt Dışı Seçmen"'

Avrupa’daki Türk Vatandaşları Türkiye’deki Seçimlere Nasıl Bakıyor?

Türkiye dışında yaşayan Türk vatandaşlarına ülkedeki seçimlere katılım motivasyonlarını ve siyasetten beklentilerini sorduk.

© Davut Çolak - Anadolu Ajansı

Türkiye’deki seçimleri Türkiye’de yaşayanlar kadar yurt dışında, özellikle de Batı Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenli vatandaşlar da yakından takip ediyor. 2012’de tüm Türk vatandaşlarına yaşadıkları ülkelerde tanınan oy kullanma hakkı Türkiye’deki mevcut siyasi tartışmaları yoğun Türk nüfusu barındıran Avrupa ülkelerine de taşımış görünüyor. Avrupa’da yaşayan 3 Türk vatandaşıyla Türkiye seçimlerine ve siyasetine olan ilgilerini ve bunun nedenlerini konuştuk.

Hikmet Kural, 62 yaşında; Almanya’nın Wuppertal şehrinde ikamet ediyor. Özel bir şirkette SAP danışmanı olarak çalışan Hikmet Bey aynı zamanda farklı kültürler arasında yakınlaşma sağlamayı hedefleyen bir dernekte aktif. Oy kullanmayı vatandaşlık görevlerinin en önemlilerinden biri olarak gördüğü için seçimlere katıldığını ve oyunu kullandığını ifade eden Hikmet Bey, “Yalnız itiraf etmek gerekir ki vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu seçim sandıklarına imkânsızlıktan gidemediler.” diyor.

Türkiye seçimlerinde oy verirken tercihini belirleyen hususlar konusunda ise hak, hukuk ve adaletin devlet garantisi altında olduğunu ve katılımcı demokrasiyi ön plana çıkaran parti programlarını ve pratik uygulamaları göz önünde bulundurduğunu vurguluyor: “Batıda yaşayan her vatandaşımız gibi dünyayı çok dilde takip eden birisi olarak ister istemez ülkemiz partilerini değerlendirirken yaşadığımız ülkelerin demokratik değerleriyle bir karşılaştırma yapıyoruz.”

Yurt dışında yaşayan Türkiye kökenlilere oy kullanma hakkının tanınması uzun zamandır tartışılan ve her seçim dönemi gündeme gelen bir konu. Hikmet Bey’e bu tartışmaları nasıl değerlendirdiğini sorduğumuzda demokratik hak olarak bakıldığında yurt dışında oy kullanılmasına karşı olmanın pek akılcı olmadığını, ancak bu hakkın yaşadıkları ülkelerde Türk toplumuna da artı değer katmadığını belirtiyor. Buna ek olarak, “Yurtdışında kullandığımız oylar ülkemiz seçimlerinde sonucu değiştirici bir etki yapmıyor.” tespitinde bulunuyor.

Bununla birlikte Türk vatandaşlarının yerleşik oldukları ülkelerde devlet ile zaten kabul görme konusunda sıkıntılar yaşadığını ve Türkiye seçimlerine katılan vatandaşlar arasında da hâlihazırda eksik olan birliktelik ruhunun mevcut partizan tutumlar sayesinde daha da yıprandığını belirtiyor: “Oysa buradaki problemlerin çözümü için milletimizin bir lobi oluşturması gerekiyor. Burayı seçim bölgesi yapmak ise hem kendi aramızdaki ayrışmayı artıracak hem de mevcut yabancı düşmanlığını daha da körükleyeceğinden yurt dışındaki Türk varlığının particilikten arınmış bir şekilde desteklenmesi gerektiğini ve oy verme hakkının sadece Türkiye’de yaşayan vatandaşlara verilmesi gerektiğini düşünüyorum.” diyor.

“Yurt Dışındaki Türk Toplumundan İstifade Edilmeli”

Hikmet Bey Türkiye’deki siyasetçilerin yurt dışında yaşayan Türklere yönelik politikaları konusunda ise Türkiye’deki siyasi partilerin karar mekanizmalarına genellikle tabanı ortak etmediklerini ve parti başkanları tarafından tek kişinin idare ettiği birer yapıya dönüştüklerini, bunun da mevcut problemlere karşı çözüm sunacak politikaların üretilmesine engel teşkil ettiğini söylüyor. “Siyasi partiler Batı’da yaşayan, kendi sahasında uzman ve dünyayı tanıyan Türk toplumundan daha iyi istifade etmek için onları Ankara’daki parti karar mekanizmalarına ortak etmeliler” diyerek yurt dışında yaşayan Türklerin gerçeğine ve gündemine uzak, parti merkezinden herhangi birinin onların sıkıntılarını çözecek politikalar üretmeye yeterli olamayacağını vurguluyor.

Hikmet Bey’in Türkiye siyasetinden beklentileri de var. Yurt dışındaki orta sınıf meslek gruplarının Türkiye’de yenilikçi yatırımlarının teşvik edilmesi, bilhassa enerji konusunda Batı’daki uygulamaları yapacak şirketlerin bilgi ve pratik tecrübelerinin ülkeye kazandırılması gerektiğini söylüyor. Ayrıca beyin göçünün acil tedbirlerle durdurulmasını, siyasette barış ve uzlaşma dilinin hâkim olmasını istiyor.

“Seçim Sonuçları Üzerinden Yapılan Ötekileştirme Üzücü”

Almanya’nın Duisburg şehrinde yaşayan İlhan Yapıcı, 64 yaşında ve bir taksi şirketi işletiyor. Kendisini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak gördüğü için her vatandaş gibi seçimlerde oyunu kullandığını ifade eden İlhan Bey için oy verdiği partiyi seçerken tercihini belirleyen şeyler, öncelikle hayatını şekillendiren dinî hassasiyetlerinin gözetilmesi ve hizmet odaklı siyaset anlayışı olmuş. Vaadedilenlerden ziyade hangi parti programının daha uygulanabilir ve gerçekçi olduğunun kendisi için daha önemli olduğunu söylüyor.

“Avrupa’daki Türkler, Almanya özelinde düşünecek olursak 60 yıllı aşkın göç geçmişine rağmen hâlâ T.C. kimliğini tercih ediyorlarsa elbette her Türk vatandaşı gibi oy kullanmaya da hakları var” diyen İlhan Bey, bu konudaki tartışmayı seçim sonuçlarından hareketle başlatılan suni bir tartışma olarak değerlendiriyor. Pek çok Avrupa ülkesinin yurt dışında yaşayan vatandaşına oy kullanma hakkı tanıdığını ve bunun Türkiye’ye has bir uygulama olmadığını belirterek, “yurt dışı oyları iddia edildiği gibi genel sonuç üzerinde belirleyici bir etkiye sahip de değil, rakamlar bunu gösteriyor. Buna rağmen seçim sonuçları üzerinden bize uygulanan ötekileştirme ve ayrıştırıcı dil Türkiye’ye gönülden bağlı olan bizleri derinden üzüyor.” diyor.

Yurt dışında yaşasalar da bir Türk vatandaşı olarak zorunlu askerlik, bürokratik işlemler ve Türkiye’deki yatırımlarıyla ilgili pek çok konuda Türkiye yasalarına tabi olduklarını ve seçimlerde oy kullanmanın da en temel vatandaşlık haklardan biri olarak tartışma konusu yapılmaması gerektiğini düşünüyor.

Türkiye’deki siyasi partilerin yurtdışındaki vatandaşlarını hep arka plana attığını, ancak bunun son yıllarda değiştiğini belirten İlhan Bey, “Arkası daha sağlam vatandaşlar olduk.” diyor. Bununla birlikte yurt dışındaki Türk vatandaşlarına yönelik hâlen yapılması gereken pek çok şey olduğunu belirtiyor: “Eksiklerimiz yok mu elbette var. Öncelikle yurt dışına giden beyin göçünün önüne geçebilmek ve yurt dışında yetişmiş donanımlı gençlerimizi Türkiye’ye çekebilmek için olabildiğince hızlı ve etkili çözümler geliştirilmeli. Ayrıca vatanımıza arabayla yaptığımız ziyaretlerde İstanbul Avrupa yakasından sonra Alman araç sigortasının geçerliliği bitiyor. Devlet bu araçlara kısa süreli sigorta imkânı sağlayabilir ve bu sayede gelir de elde eder.”

İlhan Bey yurt dışından getirilen mobil cihazların Türkiye’de kayıtsız kullanım sürelerinin uzatılmasının da özelikle Türkiye’ye sık sık veya uzun süreli seyahat eden vatandaşların mağdur olmaması için öncelikli olarak ilgilenilmesi gereken konulardan bir diğeri olduğunu söylüyor.

“Hiçbir Partinin Programı Uzun Vadeli Düşünülmüş Değil”

Zeynep Hancı* 35 yaşında bir öğretmen. Belçika’nın Brüksel şehrinde ikamet ediyor. 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde oy kullanmadığını çünkü siyasette müthiş bir gerilim ve öç alma havası hissettiğini söylüyor. “Hiçbir partinin programını uzun vadeli düşünülmüş ve sağlam bulmadım. Her birinin mevcut durumda seçmeni kendi tarafıma nasıl çekerim düşüncesiyle hızlıca yapılmış çalışmaları vardı. Ayrıca seçim iki kutup üzerinden kıyasıya bir düşmanlıkla ilerledi. Bu kavganın içerisinde yer almak istemedim. Ülkeye ne yazık ki katabilecekleri bir değer olduğunu düşünmüyorum.”

Türkiye seçimlerinde oy verirken Zeynep Hanım için belirleyici olan yurt dışında yaşayan bir vatandaş olarak her şeyden önce Türkiye’nin dış politikadaki imajı olmuş. “Bizim gibi yurt dışındaki vatandaşlarla kurulan bağ çok değerli ve bu minvalde sağlanan kolaylıklar karar aşamasında etkili oluyor.” diyen Zeynep Hanım, ama hepsinden öte ülke içerisinde barış ve huzurun tesisi, ekonomik istikrar ve dindarlığa saygı gibi konuların kendisi için önemli olduğunu belirtiyor.

Yurt dışında oy hakkı konusunda ise güncel tartışmalardan bağımsız olarak ciddi bir kararsızlık yaşadığını belirtiyor Zeynep Hanım. Teorik olarak bakıldığında oy kullanma hakkının hem aidiyet hem de hak talebi noktasına son derece önemli olduğunu, bu düşünceyle çok defa oy kullandığını ve bundan çok da mutlu olduğunu söylüyor. “Ancak son zamanlarda yaşananlar beni farklı bir düşünceye sevk etti. Avrupa’daki Türkler olarak aslında burada bir avuç insanız. Günlük hayatımızda ne kadar farklı düşüncelerimiz olsa da birbirimize çok ihtiyacımız var. Burada yaşayanlar bilir; herkes her derneğe gider, her cemaatin eğitiminden istifade eder, her kermese katılır. Günün sonunda bilinçli veya bilinçsiz bir dayanışma içerisinde yaşıyoruz. Ancak seçimlerle birlikte Türkiye’deki siyasi kavgalar bize de sıçradı. Çok iyi geçinip anlaşan insanlar siyasi partilerin saha çalışmaları nedeniyle kavga etmeye başladılar.” diyerek bu durumun Türk toplumunun birliğine zarar vermeye başladığını ve Avrupa’daki Türkler olarak Türkiye siyasetinden bağımsız olarak düşünmeleri gerektiğini söylüyor.

Türkiye’deki siyasi partilerin yurt dışında yaşayan Türklere yönelik politikalarını ise şöyle yorumluyor Zeynep Hanım: “Anavatanla ilişkimiz noktasında çok şey değişti bence. Öncesinde köken ülkemizle bağımızı koparmamak için bireysel çabalar sarf ediyorduk. Artık bunlar kurumsal hâle geldi.”

Türk devletinden beklentileri ise büyük oranda yurt dışında yaşayan Türklerin kimliklerinin korunması ile ilgili. “Türklerin manevi ve geleneksel değerleri çok zengin. Bugün Avrupa medeniyetinde bu değerlere çok ihtiyacımız var. Bu yüzden yurt dışında yaşayan Türklerin kökenleriyle bağlarını kuvvetlendirecek çalışmaların yapılması oldukça önemli.” diyor.

Seçimler dışında Avrupa’daki Türklere ilginin az olduğuna dikkat çekiyor Zeynep Hanım: “Partiler sadece seçim döneminde gelir, gezer, ‘çok çalıştım’ diyerek resim çekip gider. Kendilerini ise bir daha görmeyiz. Bu siyasi anlayışla da görmemek sanırım en iyisi, çünkü olgunlukla siyaset konuşabilen bir millet değiliz henüz.”

*İsmi kendi isteği üzerine değiştirilmiştir.

Meltem Kural

Lisans eğitimini Martin Luther Üniversitesinde Tarih ve İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümlerinde tamamlayan Kural, Londra Üniversitesi SOAS’ta (School of Oriental and African Studies) Yakın Doğu Çalışmaları alanında yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Kural, Perspektif dergisinin online editörlüğünü yapmaktadır.
Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler