Fransa’da Abaya Yasağının İlk Haftasında Neler Yaşandı?
Fransa'da Danıştay, Eğitim Bakanlığının okullarda abayayı yasaklayan kararına yönelik yapılan itirazı reddetti. Yasağın yürürlükte kalması, sadece laiklik ve dinî ifade özgürlüğüne dair tartışmaları devam ettirmekle kalmadı, eğitim sistemi ve kimlik tartışmalarındaki önemli sorunları da gündeme getirdi.
Fransa’da mahkeme, abaya yasağının “özel hayata saygı, ibadet ve eğitim haklarının yanı sıra ayrımcılığa karşı prensibi” ihlal etmediğini gerekçe göstererek, okullarda abaya yasağını onayladı. Danıştay, kararında kız öğrencilerin abaya denilen uzun elbiseyi ve erkek öğrencilerin de kamis denilen entariyi dinî bir saikle giydiklerini ve bu amaçla kullandıklarını savundu. Mahkeme, mevzuatın okullarda öğrencilerin dinî aidiyetini gösteren bir simge takmalarını veya kıyafet giymelerini yasakladığını belirtti.
Fransa’da Tartışmalı Abaya Yasağı Kararı
Fransa Eğitim Bakanı Gabriel Attal’ın, 27 Ağustos’ta abaya ve entari tarzı uzun elbiselerin laikliğe aykırı olduğu gerekçesiyle okullarda giyilmesine müsaade etmeyeceğini açıklaması tartışmalara neden olmuştu. Hükûmet Sözcüsü Olivier Veran, 28 Ağustos’ta ülkedeki okullarda giyilmesinin yasaklanacağı abaya ve benzeri uzun elbiseler için “politik bir saldırı aracı” olduğu yorumunu yapmıştı. Attal, 31 Ağustos’ta konuk olduğu France Inter radyosunda, yeni eğitim öğretim dönemi itibarıyla kızların giydiği abayaların yanı sıra erkeklerin giydiği entarilerin de yasaklanacağını açıklamıştı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da, okullarda öğrencilerin abaya giyme yasağına ilişkin taviz vermeyeceklerini yinelemişti.
Bakan Attal, abaya kontrolünün yoğun olarak yapılması gerekeceğini düşündükleri eğitim kurumlarına (48 bin okul, 10 bin kolej ve 513 lise) ilave personel gönderdiklerini açıkladı. Yasağın uygulanması için sağladıkları personel desteğinin 2 bini aştığını da belirtti.
Peki, okul çağında 12 milyon öğrencinin olduğu Fransa’da kaç öğrenci yasak kapsamında alınan kıyafetlerle okula geldi? Attal, yasağın uygulandığı ilk gün olan 4 Eylül’de okula abaya ile gelen 298 öğrenci tespit edildiğini, bu öğrencilerden 67’sinin ise yasağa uymadığı için evlerine gönderildiğini söyledi. Abaya yasağı kararı ADM Derneği (Action droits des musulmans) tarafından temel özgürlüklere aykırı olduğu gerekçesiyle Danıştaya taşındı ve 7 Eylül akşamı itibarıyla bu itiraz reddedildi. Le Monde gazetesi, reddedilen bu başvurunun dışında başka itirazların da yapıldığını ve yasal sürecin başladığını yazdı.
Doktora araştırmacısı ve hukukçu Rim-Sarah Aloune, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Danıştayın ret kararını değerlendirdi. Aloune, Danıştayın abayayı dinî kıyafet olduğuna hükmeden kararında hukuken zayıf argümanlar kullandığını ve kıyafetin tanımına dair bazı maddi hatalar yaptığına dikkat çekti. Bu nedenle yeni bir hukuki belirsizlik oluştuğunu ve bunun gelecekteki bireysel davalarda farklı mahkeme kararlarına yol açabileceğini düşünüyor.
Abaya Yasağını Protesto Etmek Amacıyla Kimono Giydiler
28 Ağustos’ta Libération gazetesinde yayımlanan bir makalede, mevcut yasaların güncellenerek netliğe kavuşturulması gerektiğine ve bir genelge üzerinden çıkan abaya yasağının bir dinî inanca karşı pozisyon alma anlamına geldiğine dikkat çekilmişti:
“1905 ve 2004 tarihli yasalarda görünür dinî semboller nispeten açık bir şekilde yasaklanmışken, din propagandası uğruna istismar edilebilecek kültürel semboller konusunda durum pek net değil. … Fransa hiçbir din, inanç ya da kültürle savaş hâlinde değil. Ancak yine de dinî baskı uygulamak için kıyafetleri ya da herhangi bir sembolü istismar edenlere engel olunmalı. … Laiklik ilkesi, din ve vicdan özgürlüğü veyahut kadınların diledikleri gibi giyinme hakkına aykırılık teşkil etmez. Laiklik ilkesi sorun değil, çözüm getirir.”
4 Eylül itibarıyla uygulamaya sokulan yasaktan etkilenen öğrenci ve velileriyle görüşen Médipart, okul müdürlerinin abaya giyen öğrencileri reddetmekle yetinmediğine dikkat çekti. Tanıklıklardan oluşan haberde, veliler çocuklarının “aşağılanma” ve “damgalama”ya uğradığını belirterek durumdan şikâyetçi oldular. Mütevazı bir moda akımı olarak abayanın son 20 yılda yaygınlaştığına ve öncesinde geleneksel bir Bedevi giysisi olduğuna dikkat çeken tarihsel yorumlar ve başta Fransa İslam Konseyi (CFCM) tarafından bunu bir dinî kıyafet olmadığına dikkat çeken eleştiriler, abayanın laiklik temelinde yasaklanmasının bir yanlış ve mağduriyetler yaratan bir hak ihlali olduğunu vurguluyor.
Le Monde gazetesi, bir başka haberinde, abayanın dinî bir kıyafet olduğunu savunan bir dinî otorite bulmak zor olsa da Müslüman aktivistler ve diğer hak savunucularının yasağa karşı çıkmakta kararlı davrandıklarını, yasağı ayrımcı ve keyfi bulduklarını ve her kadının kendi bedenini kontrol etme hakkına sahip olduğunu savunduklarına değiniyor. Benzer bir eleştirel tavrı okul ortamında eyleme döken bazı öğrenciler ise, yasağın Müslüman öğrencilere karşı keyfi ve hedef alıcı karakterini göstermek ve protesto etmek amacıyla okullara vücudu bütünüyle örten ve bol kesimli bir Japon kıyafeti olan kimonoyla okullara geldi. Lyon kentinde kimono giydiği için sınıftan çıkarılarak derslere katılmasına izin verilmeyen bir kız öğrenci, “dinî aidiyeti nedeniyle ayrımcılığa uğradığı” gerekçesiyle şikayetçi olacak. Öğrenci adına açıklama yapan vekili Av. Nabil Boudi, okul müdürünün genç kıza giydiği kıyafetle okulda kalamayacağını söylediği aktardı ve bu olayın Bakan Attal’ın yakın zamanda verdiği talimatların tehlikeli bir yöne gittiğinin göstergelerinden biri olduğuna işaret etti.
Yasağı Protesto Eden Eğitim Personeli İhanetle Suçlandı
Öğretmen sendikaları, hükûmetin, bu konuyu ön plana çıkararak, okullardaki personel eksikliği, öğretmen maaşlarının yetersizliği, okulda akran zorbalığı gibi sorunları gizlemeye çalıştığını savunuyor. Öğretmen sendikası Snes-FSU Genel Sekreteri Sophie Venetitay, 28 Ağustos’ta konuk olduğu France İnter radyosunda, eğitim-öğretim yılı başlangıcının ana meselesinin abaya olmadığını belirtti. Venetitay, “(Abaya meselesi) yeni eğitim öğretim yılında okullardaki sorunların tamamının üstünü örtmemeli” ifadesini kullanarak, okullardaki öğretmen eksikliğine ve sınıflarda çok sayıda öğrenci olduğuna dikkati çekti.
Bu kapsamda Stains’deki bir ortaokulda görev yapan bazı öğretmenler, 6 Eylül’de kendilerine ayrılan kaynakların yetersizliğini ve abaya yasağını protesto etmek için greve gitti. Tesettür ve başörtüsüne karşı olumsuz görüşleriyle tanınan yazar Fatiha Agag-Boudjahlat, bu eylemi eleştirdiği ve okullarda artan “cemaatçiliği” kınadığı yazısında, öğretmenleri misyonlarına ihanet etmekle ve öğrencilerini bir getto ortamına hapsetmekle suçladı.
Öte yandan, 2004 sonrası mevzuatın bıraktığı boş ve doğrudan net tanımlanmamış alanlardan dolayı okul müdürlerinin ve diğer idari personelin hangi kıyafetlerin tartışmalı olduğuna bizzat karar vermeleri gerekiyordu. Yasağın başlamasından önce medyaya konuşan bazı eğitim personeli sendikalarının temsilcileri, okul personelinin günlük okul hayatında gerilim yaratan bizzat karar alma zorunluluğundan artık kalkacak olmasından ötürü memnuniyet duyduklarını belirmişti: Buna karşılık, bu yasaklamanın mağdur olacak öğrencileri kamu okullarından ayrılarak özel İslami okullara kaydolmaya sevk edeceği uyarısında bulunanlar da olmuştu. (AA/P)