'Engellerin Ötesinde'

“Hayatım Boyunca Birçok Şeyi Engelim Sayesinde Öğrendim”

Perspektif, Avrupa toplumlarında sıkça görünür olmayan Müslüman engellilere platform açtığı “Engellerin Ötesinde” serisinde kendisi engelli olan ya da engelli yakını olan bireylerle görüşüyor. Bu sene kaptanlığını yaptığı kısa boylu Alman milli takımı ile dünya şampiyonu olan medya tasarımcısı Furkan Altun ile sorunlara karşı sıra dışı çözümler bulmanın yolları hakkında konuştuk.

Fotoğraf: Furkan Altun

Kendini tanıtır mısın? Boş zamanında neler yaparsın?

İsmim Furkan Altun, 1990 Almanya doğumluyum. Köln şehrinde medya tasarımcısı olarak çalışıyorum. Pek boş zamanım olmasa da, olan kısımlarda elimde kamera ile dışarıya çıkar, fotoğraf çeker, doğayı ve insanları izlerim.

2012 yılında SC Karlscheuren’de kanat ve forvet mevkiinde futbol oynamaya başladım. 2017 ve 2023 yıllarında World Dwarf Games (WDG), yani Dünya Kısa Boylular Oyunları kapsamında kaptanı olduğum kısa boylu Alman milli takımı ile dünya şampiyonu olduk.

Yine WDG kapsamında düzenlenen spor müsabakalarında futbol, voleybol, bayrak yarışı ve gülle atmada altın madalya sahibiyim.

Yaklaşık 30 yıl önce başlatılmış olan WDG, 29 ülkeden 500’den fazla kısa boylu sporcuyu bir araya getirerek voleybol, badminton, basketbol, atletizm gibi bireysel ve takım spor dallarında müsabakalar düzenliyor.

“Engellilik” kelimesini nasıl tanımlarsın? Bu senin kullanmayı tercih ettiğin bir kavram mı?

Benim için engellilik bir kusurdan ziyade daha çok bir özellik. Bu yüzden “engeli olan insan” tanımlamasının daha doğru olduğunu düşünüyorum.

Bize engelinden bahseder misin? Bu engel senin için günlük hayatta ne anlama geliyor?

Kısa boyluyum. Almanya’da 150 cm’in altında bir boya sahip olan erkekler “kısa boylu” ve bununla birlikte engelli olarak kabul edilir. Kadınlarda ise boyu 140 cm’in altında olanlar engelli tanımına girer. Şunu da eklemekte fayda var: Kısa boylu çocukların çoğunluğu, ebeveynleri veya aile fertleri arasında kısa boylu olmayan ailelere doğuyorlar.

Günlük hayatımda pek sıkıntı çekmiyor olmama rağmen, yüzde yüz bağımsız bir yaşama sahip olduğumdan da bahsedemem. Örneğin alışverişte yetişemediğim alanlar olduğunda genellikle yardıma ihtiyacım oluyor ve birisini beklemek durumunda kalabiliyorum. Bazen ulaşamadığım bir yere tırmanarak veya bir paspasın sapı gibi aletlerden yardım alarak ulaşmaya çalıştığım da oluyor.

Şimdiye dek kendini en güçlü hissettiğin yerler nereler?

Hayatım boyunca öğrendiğim ve bana değer katan birçok şeyin, yaratıcı ve pratik zekamın engelim vesilesiyle ortaya çıktığını ve geliştiğini gördüm. Her gittiğim yerde ve her girdiğim ortamda bağımsız bir şekilde hareket edebilmem için otomatik olarak çözümler arıyorum.

Örneğin arkadaşlar ile beraber yemek yapmak için bir araya geldiğimizde ve mutfakta bir yere ulaşabilmemi mümkün kılacak bir sandalye veya taburenin olmadığı durumda farklı bir yol ve alternatif bularak sorunumu çözmeye çalışırım. Genel olarak karşılaştığım “standart” sorunlara sıra dışı çözümler bularak üstesinden gelirim.

Engellilik konusunda “tabu” kavramların hangileri ve engeli olmayan bir bireyin hangi davranışı senin için kabul edilemezdir?

Benim durumla ilgili de “cüce”, veya genel olarak “sakat” ve “yazık” kelimelerinin kullanılması beni rahatsız ediyor. İnsanlar kendilerini bu konuda kontrol etmeli ve bu gibi kavramları artık lügatlerinden çıkarmalılar.

Cüce kelimesi masallarda kullanılan bir tabirdir ve bir tür “yaratığı” simgeler. Bir insanın durumu kime ve neye göre “yazık” olarak tanımlanmalı?

Zaten kişiye cümle içinde “engelli” sıfatını verdiğiniz anda zaten onu diğerlerinden ayırmış oluyorsunuz. “Engelli olmak, acı çekmeye neden olan zor bir kaderdir” şeklindeki algının toplumumuzda var olan yaygın bir önyargı olduğunu düşünüyorum. Her insan potansiyel bir engellidir ve engelli olmak dünyanın sonu değildir.

Engeli olan insanların kategorize edilmesi, onlara çeşitli sıfatların atfedilmesi ve onlara farklı varlıklarmış gibi yaklaşılması benim için kabul edilemez.

Ayrıca iyi niyet olarak kabul edilse de engelli bir birey sizden yardım istemediği sürece ona yardım etmemelisiniz. Örneğin sormadan tekerlekli sandalyede oturan bir kişinin birden arkadan başka biri tarafından itilmesi gibi.

Yaşadığın şehirde değişmesini istediğin şeyler neler?

Hemen hemen her günüm Almanya’da turistik, kalabalık ve çeşitli kültürlerden insanların bir arada yaşadığı şehirlerden biri olan Köln’de geçiyor. Burada engeli olan bir bireyin sıra dışı olarak görülmemesi çok rahatlatıcı. Sadece eski ve/veya yeni binaların ve tüm halka açık alanların farklı engeli olan insanlara uygun ve ulaşılır biçimde inşa edilmesini önemli buluyorum. Bu talebim her şehir için geçerli.

Düzenli gittiğin camide ya da Müslüman camia içerisinde değişmesini istediğin şeyler neler?

Dinimiz engeli olan bireyler için entegrasyonu, topluma dahil edilmelerini ön görürken maalesef bu bireylerin camilerimizde abdest almalarını kolaylaştıracak imkanlar sağlanmıyor. Böyle hoşgörülü bir dinin mensupları olan insanların engellilere karşı daha duyarlı olmasını sabırsızlıkla bekliyorum ve elimden geldiğince bu konuyla ilgili duyarlılığı arttırmaya gayret ediyorum.

Karşılaştığın zorlukların yapısal olarak kaldırılması için önerilerin neler?

Şehir planlamasına engelli dernekleri ve federasyonları daha çok dahil edilmeli ve engeli olan insanların hayatını kolaylaştıracak projelerin uygulanması zorunlu hâle gelmeli.

Bunun dışında kısa boylu sporcularımızdan bazılarının bir gün başarılarından dolayı daha çok takdir edilmelerini, devlet tarafından desteklenmelerini ve paralimpik oyunlarında daha çok temsil edilmelerini istiyoruz.

Şimdiye dek seni en çok etkileyen anekdotu bizimle paylaşır mısın?

Maalesef çok sık yaşadığım bir durumu anlatayım: Camide cemaatle namaza durduğumuzda genelde arka safta duran bir amcanın beni tutup arkaya çekmesi çokça başıma gelir. Çocuk olduğumu zannedip arka saflara ait olduğumu düşünmeleri beni çok üzer.

Engellilik alanındaki angajmanın/yaptığın çalışmalar sana ne öğretti?

Birçok farklı engelli derneklerinde aktif oldum ve her defasında yeni tecrübeler edindim. Her bireyin kendine ait bir özelliği ve değeri olduğunu tekrar hatırlıyorsunuz. Saygının ve sevginin ne kadar önemli olduğunu ve her insanın insan olarak kabul edilmesi gerektiğini öğreniyorsunuz.

Engelli bireylere ya da engelli bireylerin yakınlarına tek bir çağrıda bulunacak olsaydın, ne söylerdin?

Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez.

Enise Yılmaz

Bochum Ruhr Üniversitesinde hukuk eğitimi gören Yılmaz, Perspektif’in yayın kurulu üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler