'Engellerin Ötesinde'

“Oğlumun Lügatinde ‘Zorluk’ Diye Bir Kavram Yok”

Perspektif, Avrupa toplumlarında genellikle görünmez olan Müslüman engellilere platform açtığı “Engellerin Ötesinde” serisi kapsamında kendisi engelli olan ya da engelli yakını olan bireylerle konuşuyor. Hollanda'da yaşayan Ali Andal ile oğlu Akif ve engelli Müslümanların topluma dahil edilmesi hakkında konuştuk.

Akif Andal'ın babası Ali Andal

“Engellilik” kelimesini nasıl tanımlarsınız? Bu sizin kullanmayı tercih ettiğiniz bir kavram mı?

Engellilik, Rabbimiz tarafından bize verilen, herhangi bir organımızı kısıtlı kullanabilme veya herhangi bir şekilde kullanamama hâli. Biz bu ifadeyi kullanıyoruz, zira “sağlam” diye nitelendirdiğimiz birçok kişi de belli açılardan engelli olabiliyorlar. Biz de “sağlıklı” olarak nitelendirilen kişiler olarak birçok şeyi yapamıyor, bazı konularda “engelli” hâle gelebiliyoruz.

Sizce “engel” nerede başlıyor?

Bana göre gerçek “engel” insanların zihinlerinde başlıyor. İnsan istedikten sonra yapamayacağı hiçbir iş yok. Bu tıbbi bir engele sahip olan bireyler için de böyle. Yeter ki insanlar onlara güvensin ve yolları açılsın. Biz onları “engelli” deyip bir yere kapattığımızda esasen biz onları engellemiş oluyoruz.

Ali Andal’ın oğlu Akif Andal

Bize oğlunuz Akif’in engelinden bahseder misiniz? Bu engel sizin için günlük hayatta ne anlama geliyor?

Oğlum Akif doğumunda oksijensiz kaldığı için bedensel bir engeli var. Günlük hayatta onun bu durumu benim için tevekkül ve sabır anlamına geliyor.

Tedavisi için Almanya, İstanbul, Ankara ve Adana’da gitmediğimiz hastane, termal tesis, denemediğimiz alternatif tedavi yöntemi kalmadı. 2 yıl boyunca her hafta tedavisi için Duisburg’a gidip geldik. Tedavilerin faydası olup olmadığından emin değiliz, onu sadece Allah bilir. Biz ailesi olarak görevimizi yaptık ve oğlumuzun engelini Allah’ın ona ve bize verdiği bir nimet olarak kabul ediyoruz.

Akif’in engelini öğrendiğinizde aklınıza neler geldi?

Oğlumun rahatsızlığını Türkiye’de yaşadığım şehirdeki çocuk doktorundan öğrendim. Teşhise ailecek çok üzüldük. Daha sonra artık bizim için yepyeni bir hayat ve yoğunluk başladı.

Şimdiye dek kendinizi en güçlü ve en zayıf hissettiğiniz yerler nereler? Buraları nasıl dönüştürmek isterdiniz?

Kendimi en güçlü hissettiğim zamanlar Rabbimin bize bahşettiği sabrı hissettiğim zamanlar. Oğlum gibi engelli bireylere hizmeti ahirete yatırım olarak görüyorum. Zayıf hissettiğim anlar tabii ki oluyor. Engelli olmayan arkadaşları gibi her zaman her yere gidemiyor ya da onlar gibi istediği hayalleri kuramıyor. Geleceği konusunda ümitsizliğe kapıldığım zamanlar olsa da oğluma yalnız ve bağımsız yaşayabilmesini mümkün kılacak özgüveni vermeye çalışıyoruz.

Akif’in kimsenin bilmediği bir süper gücü ya da insanları şaşırtan bir tarafı var mı?

Evet, var. Akif çok zeki ve yıllar önce yaşananları dahi rahatlıkla hatırlıyor. Çok iyi makaleler yazabildiği gibi sosyal medyayı da çok iyi kullanabiliyor. Ayrıca insanlarla çok çabuk kaynaşabiliyor.

Engellilik konusunda “tabu”lar neler sizce?

Oğlumla ilgili “bu çocuk sakat” gibi ifadelerin kullanılması hoşuma gitmiyor.

Engeli olmayan bireylerin, engellileri toplumdan soyutlayarak uzaklaştırmaları kabul edilemez bir şey benim için. Ayrıca engellileri zayıf, biçare ve aciz görmeleri ve onlara acımaları beni rahatsız ediyor.

Oğlunuzun engeli konusunda hangi konuda empati ve anlayış çağrısında bulunmak istersiniz?

Oğlumun “sağlıklı” insanlar gibi toplum içerisinde hareket etmesi, toplumun her alanına dahil olması ve dahil edilmesi gerektiği ve onun da “normal” bir insan olarak toplumun bir parçası olduğu noktasında anlayış ve empati çağrısında bulunmak isterdim.

Yaşadığınız şehirde değişmesini istediğiniz şeyler nelerdir?

Hollanda’da yaşadığımız şehirde zaten engelli bireylere karşı bir duyarlılık söz konusu. Engelli bireylerin ve yakınlarının sorunlarına değer veriliyor ve hâlihazırda bu sorunlara karşı genellikle çözümler üretiliyor. Ancak Türkiye’deki kaldırımların, yolların engelliler için ulaşılabilir kılınması, engellilere yönelik hizmetlerin geliştirilmesi ve onlara karşı davranışların değişmesi gerekiyor.

Düzenli gittiğiniz camide değişmesini istediğiniz şeyler nelerdir?

Tüm camilerin engelli bireylere erişilebilir ve uygun hâle getirilmesi, onlara görevler verilerek cemaat ve topluma dahil edilmeleri, cemaat ve toplumun bir parçası olduklarının onlara hissettirilmesi gerekiyor.

Akif’in engeli nedeniyle karşılaştığı zorlukların yapısal olarak kaldırılması için önerileriniz neler?

Oğlumun lügatinde “zorluk” diye bir kavram yok. Kendisi bir şekilde sorunlarını çözüyor ve zorlukların üstesinden gelebiliyor. Biz de gerektiğinde, örneğin cami yönetimi ile konuşarak, kendileriyle yaşadığımız sorunları paylaşarak bunlara çözüm bulunmasını sağlayabiliyoruz.

Şimdiye dek sizi en çok etkileyen anekdotu bizimle paylaşır mısınız?

Çoğu zaman ümitsizliğe düşebiliyorum. Ama oğlum beni bu duruma düşüren sorunlara karşı bir çare buluyor ve kimsenin kolay kolay cesaret edemediği işleri yapmaya çabalıyor. Bu yüzden oğlumun yetenekleri ve başarıları beni her daim çok etkiliyor.

Kendi çektiği videoları Youtube’a yükleyerek Youtuber olması, öğrendiği yazılım ve web tasarımı ile profesyonel siteler yapması, gittiği cami ve okullarda hayatını anlatarak birçok evladımızın hayata bakışını olumlu yönde değiştirmesi, fizyoterapistine İslam’ı anlatarak ve camiye alıştırarak Müslüman olmasına katkı sağlaması, yine kendi kendine öğrendiği DJ’lik ile 50 bin kişinin karşısında konser vermesi… Bunlar benim kesinlikle cesaret edemeyeceğim şeyler. İşte bu yüzden de oğlum ve yaptığı şeyler benim şükür sebebim.

İnsanların engelli bireyler hakkında yanlış düşündüğü 3 şeyi söyler misiniz?

“Sen engellisin yapamazsın.”
“Sen okuyup kendini geliştiremezsin.”
“Sen bu hâlini kabullenmelisin.”

Engellilik alanında oğlunuzun doğumundan sonra öğrendikleriniz size neler kattı?

Engelli kardeşlerimizle bir tura katılmıştım. Onların tertemiz hâl ve hareketleri, ahlakları beni hayata sabırla tutunmaya iten etken oldu. Gördüğüm her engelliye şefkatle yaklaşmayı, onlarla sohbet etmeyi öğrendim.

Engelli bireylere ya da engelli bireylerin yakınlarına tek bir çağrıda bulunacak olsaydınız, ne söylerdin?

Engelli bireylerin yakınları engelli kardeşlerimizin yaşadıklarını görmeleri, anlamaları, onlarla empati kurabilmeleri için 1 saat dahi olsa onların engellerini dikkate alarak hareket etmeyi deneyimlesinler. Bu deneyimden sonra engelli kardeşlerimizdeki sabrın bizlerde olmadığını fark edeceklerdir.

Engelli kardeşlerimize de evlere kapanmamalarını ve toplumun içine girerek mücadele etmelerini öneriyorum.

Enise Yılmaz

Bochum Ruhr Üniversitesinde hukuk eğitimi gören Yılmaz, Perspektif’in yayın kurulu üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler