'Müslüman Karşıtı Irkçılık'

Ortadoğu’daki Gelişmeler Avrupa’daki İslam Karşıtlığını Nasıl Etkiliyor?

7 Ekim’den bu yana dünya gündemini etkisi altına alan Gazze'de yaşanan gelişmeler uluslararası kamuoyu tarafından endişeyle takip ediliyor. Tüm bu olaylar neticesinde Batı'daki mevcut Müslüman karşıtı ırkçılığın da arttığına işaret eden gelişmeler yaşanıyor.

Fotoğraf: @Mesut Zeyrek - Anadolu Ajansı

Ortadoğu’da tırmanan İsrail-Filistin çatışması, 7 Ekim’den bu yana dünya gündemini etkisi altına almış durumda. Ancak bu çatışma sadece bölgeyi etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda Avrupa’nın siyasi ve toplumsal dinamikleri üzerinde de derin etkilere neden oluyor. Öyle ki Avrupa’da tüm bu olayların neticesinde Müslüman karşıtı ırkçılığın arttığına dair bazı ipuçları var.

Resmî istatistikler sınırlı olsa da, Müslüman kuruluşlar ırkçı retoriğin hem çevrimiçi hem de çevrimdışı ortamlarda endişe verici bir şekilde arttığını rapor ediyor. Birleşik Krallık’ta İslamofobi vakalarını kaydeden sivil toplum kuruluşu “Tell Mama”, İsrail-Filistin çatışmasının başladığı 7 Ekim’den bu yana ülke genelinde 200 olay belgelediğini bildirdi. Bu, 2022’deki aynı döneme göre beş kat bir artışa tekabül ediyor.

İngiltere’de İngiliz-Filistinli Cerrahın Evine Baskın

Gazze’deki hastanelerde İsrail saldırılarında yaralananları tedavi eden Filistin asıllı İngiliz vatandaşı cerrah Ghassan Abu Sitta, bu hafta Londra’dan aldığı endişe verici bir telefonla terörle mücadele memurlarının evini ziyaret ettiğini öğrendi. Sınır Tanımayan Doktorlar (İng. “Doctors Without Borders“) gönüllüsü olan ve hâlâ bölgede bulunan Abu Sitta, BBC’ye ziyaretin “taciz ve susturma amaçlı vahşi bir girişim” olduğunu belirterek hukuki danışmanlık aradığını ifade etti. Londra Metropolitan Polisi, bir kişinin “savaş bölgesine gitmeyi planladığı” ihbarları üzerine “Kuzey Londra’da bir adrese gittiklerini” doğruladı.

Avrupa’da, bazı Müslümanlar ve Araplar, İsrail’e sıkı destek veren Birleşik Krallık ve AB ülkelerinin bu tutumu nedeniyle Filistinlilere duydukları dayanışmayı dile getirdiklerinde hedef gösterildiklerini söylüyorlar. Aynı zamanda, Gazze’deki sivil ölümlere karşı gösterilen empatinin de yetersiz olduğunu düşünüyorlar.

Fransa’da Yasaklanan Filistin’e Destek Gösterileri

Fransa, Avrupa’daki en büyük Yahudi ve Müslüman topluluklarına ev sahipliği yapan ülke. Ancak Müslümanlar, Filistin yanlısı gösterilerin tümünün yasaklanması kararının ardından çok daha fazla hayal kırıklığı yaşadılar. Yetkililer, bu yasağı “kamu düzenini koruma” amacıyla getirdiklerini açıklasa da, eleştirmenler, yasağın ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini iddia ederek mahkemeye başvurdu ve davayı kazandılar. İçişleri Bakanlığı’na rapor veren yerel yetkililer, bundan sonra bu tarz gösterilerin durum bazlı olarak yapılıp yapılmayacağına karar verecek. Bordeaux’da imamlık yapan Tareq Oubrou, “Protestoların yasaklanması, birçok Müslümanın hissettiği hayal kırıklığı ve haksızlık duygusunu artırıyor.” açıklamasında bulundu.

Ülkedeki güvensizlik, özel yaşam alanlarını da etkiliyor. Bu hafta, Paris’in bir banliyösünde, üç çocuklu Müslüman bir anne, komşusuyla bir anlaşmazlık yaşadı ve taraflar karşılıklı olarak polis şikayetinde bulundu. Müslüman kadının avukatı Nabil Boudi müvekkilinin beş saat boyunca gözaltında tutulduğunu söyledi.

Boudi’ye göre müvekkili, binada çalışanlarla Arapça konuştuğu için komşusu tarafından polise şikayet edildi. Avukat, müvekkilinin Müslümanlar arasında yaygınca kullanılan “selamun aleykum” gibi ifadelerinin komşusu tarafından tehdit olarak yorumladığını ve ayrıca komşunun İsrail’deki olaylara dikkat çekerek Arapça konuşmanın utanç verici olduğunu söyledini aktardı. Boudi, “Böyle bir şeyin yaşanması delice.” dedi. Komşu, Liberation gazetesi tarafından incelenen bir polis raporuna göre Boudi’nin müvekkilinin kendisine tehditlerde bulunduğunu iddia etti.

Almanya’da Caminin Kapısına Haç ve Davud Yıldızı Çizildi

Almanya’nın Bochum şehri yakınlarındaki Dahlhausen beldesinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliğine (DİTİB) bağlı Sultan Ahmet Camii’nin kapısına gamalı haç ile Davud Yıldızı sembolleri çizilerek, caminin panjurları yakılmaya çalışıldı. DİTİB Dahlhausen Sultan Ahmet Camisi Dernek Başkanı Güngör Kadir Güven, dün gece camiye yapılan bu saldırıyı sabah namazına gelen cemaatin fark ettiğini söyledi.

Caminin önce yakılmaya çalışıldığını belirten Güven, “Daha sonra giriş kapısına gamalı haç ve Davud Yıldızı sembolü çizildi. Birkaç denemeye rağmen neyse ki panjur alev almadı, şayet alev almış olsaydı bu bir facia olurdu. Camiye yapılan bu saldırıyı en sert biçimde kınıyoruz. Fail ya da faillerinin bir an önce yakalanarak adalete teslim edilmesini talep ediyoruz.” dedi. Cami yönetimi ve cemaati olarak endişe duyduklarını ifade eden Güven, saldırıya dair bilgileri polis ile paylaştıklarını aktardı. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.

Fotoğraf: @DİTİB – Anadolu Ajansı

Almanya’da Irkçı Fişleme Pratiği Artış Gösteriyor

Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) Başkanı Aiman Mazyek, kendisi gibi toplum liderlerine yönelik “sözlü şiddetin” son birkaç günde “büyük ölçüde arttığını” söyledi. Almanya’da faaliyet gösteren İslam ve Müslüman Düşmanlığı Karşıtı İttifak CLAIM‘den (Alm. Allianz gegen Islam – und Muslimfeindlichkeit) Rima Hanano Berlin’de Müslüman nüfusun yoğun olduğu bölgelerde, “herhangi bir makul şüphe olmaksızın Müslüman olarak algılanan insanlar üzerinde artan polis kontrolleri görüyoruz.” açıklamasında bulundu: “Bu açık bir şekilde ırkçı fişleme pratiği oluşturuyor.”

Almanya’nın güneyindeki Regensburg şehrinde geçen hafta, bir genç, Suriyeli bir genci köprüden kasıtlı olarak iterek ciddi şekilde yaralanmasına neden oldu. Aşırı sağcı olduğu yetkililer tarafından uzun süredir bilinen saldırgan, cinayet teşebbüsü suçlamasıyla gözaltına alındı. Ancak gerçek sarsıntıyı Avrupa’da yaratan olay, ABD’de altı yaşındaki Wadea Al-Fayoume‘un öldürülmesi olmuştu. Will County Şerif Ofisinden yapılan açıklamada, 71 yaşındaki Joseph M. Czuba’nın motivasyonunun “çocuğun ve annesinin Müslüman olması ve İsrail-Filistin çatışması” olduğu belirtilmişti.

Amerika’da Artış Gösteren Müslüman Karşıtlığı

Ülkenin en büyük Müslüman sivil haklar örgütü olan Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) saldırıyla ilgili yaptığı açıklamada yetkilileri ve basın mensuplarını, ülkedeki azınlıkları risk altına sokabilecek ve 11 Eylül saldırıları sonrasındakine benzer bir nefret atmosferini körükleme konusunda uyarmıştı.

CAIR, son birkaç gündür onlarca nefret içerikli mesaj aldıklarını ve bu mesajların 11 Eylül terör saldırıları ve eski ABD Başbakanı Donald Trump’ın “Müslüman Yasağı” (İng. Müslim Ban) ilanının ardından aldıkları mesajlarla karşılaştırılabilir olduğunu belirtmişti. Mesajların Müslüman karşıtı ve İslam düşmanı hakaretlerin yanı sıra, şiddet tehditleri ve Gazze’deki sivillerin öldürülmeleri üzerine sevinç ifadeleri içerdiği ifade edilmişti.

“Bu açık demokraside en üst düzey liderlik kademelerinde sahip olduğumuz tüm eğitim, bilgelik ve yaşam deneyimine rağmen, bazı konular söz konusu olduğunda kendimizi hâlâ Orwellvari zihin kontrolü, psikolojik manipülasyon ve (diğer tarafı) canavarlaştırma atmosferlerine bu kadar kolay kaptırabilmemiz sinir bozucu.” ifadelerine yer verilen açıklamada, liselerde ve üniversite kampüslerinde Müslüman ve Arap öğrencilere yönelik taciz ve tehditler de açıkça kınanmıştı. (AA/P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler