UNICEF: Filistinli Çocuklar İşgal ve Çatışmalar Nedeniyle Ömür Boyu Mahrumiyet Çekiyor
7 Ekim'den beri Gazze Şeridi'nde devam eden İsrail bombardımanında 2360 çocuk hayatını kaybetti. UNICEF, birkaç ay önce yayımladığı bir raporda, on yıllardır süren çatışma ve işgalin Filistinli çocuklar üzerindeki etkilerini incelemiş ve hak ihlallerine, ömür boyu süren yoksunluk ve mağduriyetlere dikkat çekmişti.
7 Ekim’de abluka altındaki Gazze Şeridi’nde başlayan ve devam etmekte olan saldırılar çoğu çocuk binlerce masum sivilin hayatını kaybetmesine, yaralanmasına ve yüz binlerce ailenin yerinden edilmesine yol açtı. Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşları 21 Ekim’de, İsrail’in saldırıları sonucunda felaketin yaşandığı Gazze için dünyaya “Gazze için daha fazlasını yapın” çağrısında bulunmuştu. Açıklamada, “Gazze’de 1,6 milyondan fazla kişi kritik düzeyde insani yardıma ihtiyaç duyuyor. Çocuklar, hamile kadınlar ve yaşlılar en savunmasız kişiler olmaya devam ediyor. Gazze nüfusun yaklaşık yarısı çocuk.” ifadeleri yer almıştı. UNICEF, 24 Ekim akşamı yeni bir açıklama yayınlayarak Gazze Şeridi’ndeki çocuk ölümlerine dair uluslararası kamuoyunu bilgilendirdi.
UNICEF: “Gazze’de 2360 Çocuk Öldürüldü”
UNICEF, 7 Ekim’den bugüne kadar abluka ve bombardıman altındaki bölgede 2 bin 360 çocuğun öldüğünü bildirdi. Aynı açıklamada 5 bin 364 çocuğun da yaralandığı aktarılırken, bu rakamların bölgeden gelen haberlerden derlendiğini ifade etti.
UNICEF Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Adele Khodr, “Çocukların öldürülmesi ve sakat bırakılması, kaçırılması, hastane ve okullara yapılan saldırılar, insani yardım erişiminin engellenmesi çocuk haklarının ağır bir şekilde ihlal edilmesidir.” sözleriyle son durumu değerlendirdi.
Çatışmanın taraflarını ateşkese çağıran UNICEF, insani yardımların bölgeye erişiminin sağlanmasını ve tüm rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. 2,3 milyonluk Gazze nüfusunun önemli bir kısmının akut su sıkıntısı çektiğini, bu durumun özellikle çocuklar için ciddi sonuçlar doğurduğu vurgulandı.
SOS Çocuk Köyleri adlı kuruluş da yaptığı açıklamada, tüm tarafları çocukları korumak ve uluslararası insan haklarına saygı göstermek için acil adımlar atmaya çağırdı ve ayrıca mevcut durumun, ebeveynini kaybetmiş veya kaybetme riski taşıyan çocuklar için özellikle dehşet verici olduğunu vurguladı.
Çatışmalardan Önce Çocukların Durumu: Ömür Boyu Süren Yoksunluk ve Mağduriyet
Ancak hayat 7 Ekim’den önce de Filistinli çocuklar için son derece zordu. 2023’ün Eylül ayında UNICEF tarafından yayımlanan “Filistin’de Çocuk Hakları ve Refahı: Bir Değerlendirme” başlıklı rapor Filistin Devleti’nde çocukların onlarca yıldır devam eden işgal ve çatışmalar nedeniyle ömür boyu süren hak ihlalleri ve yoksunluklarla mücadele ettiğini ortaya koyuyor.
Yoksulluk içinde yaşayan insanların büyük bir kısmını ise gençler oluşturuyor. 17 yaş ve altındaki bireylerin yüzde 35’i göreceli maddi yoksulluk sınırının yüzde 60’ının altında yaşıyor. Hane halkının büyüklüğü ve hanedeki çocuk sayısı, yoksulluğun derinliğinde önemli bir etken. Filistin Devleti’nde 2017 yılında ortalama hane halkı büyüklüğünün beş kişi olduğu düşünüldüğünde, bu hanelerin yaklaşık yüzde 8,6’sı göreceli yoksulluk sınırının yüzde 40’ının altında, yüzde 20,1’i ise göreceli yoksulluk sınırının yüzde 60’ının altında yaşıyor.
Raporda çocuk yoksulluğunun altında yatan faktörlerden bazıları işçilerin hareketliliğindeki kısıtlamalar, Gazze Şeridi’nin kapatılması ve COVID-19 salgını olarak gösteriliyor. Ayrıca, ulusal yoksullukla mücadele politikalarındaki zayıflıklar nedeniyle ekonomik büyümenin pek çok faydası yoksullara ulaşmıyor. Ayrıca, Filistin Devleti’nde yaşayan çocukların neredeyse yüzde 75’inin çok boyutlu yoksunluktan muzdarip olduğu ifade ediliyor. Filistin Devleti genelinde neredeyse her üç çocuktan biri (yüzde 32,1) çok boyutlu yoksulluk, yani en az iki farklı alanda yoksunluk çekiyor. Gazze Şeridi’ndeki çocukların çok boyutlu yoksul olma ihtimali Batı Şeria’daki çocuklara kıyasla yüzde 15 oranında daha fazla.
Yetersiz Beslenme ve Temiz Suya Ulaşım Problemleri
Çocukların önemli bir kısmının yaşına göre kısa ve/veya aşırı kilolu olması nedeniyle yetersiz beslenme de endişe veren bir konu. Bodurluk kız ve erkek çocuklar arasında ya da bölgeler arasında büyük farklılıklar göstermemekle birlikte, refah arttıkça azaldığı görülüyor. IYCF kısaltması ile ifade edilen bebek ve küçük çocuk beslenmesi (İng. Infant and young child feeding) uygulamalarının Gazze Şeridi’nde Batı Şeria’ya kıyasla, kırsal bölgelerde ise kentsel alanlara ve kamplara kıyasla daha kötü olduğu belirtiliyor.
Raporda, Filistin’deki her 10 haneden sadece 4’ünde koli basili bakterisi içermeyen ve ihtiyaç duyulduğunda temin edilebilen tüketilmeye uygun bir içme suyu kaynağına erişim olduğu vurgulanıyor. Tüketime uygun hâle getirilmiş içme suyuna erişim oranı, coğrafi konum ve refah seviyesine göre değişirken Gazze Şeridi’ndekilerin yalnızca yüzde 4,3’ü, Batı Şeria’dakilerin ise yüzde 66,2’si içme suyuna erişebiliyor. Rapor, Gazze Şeridi’ndeki pek çok hanenin içme suyunu kamyonlarla taşıyarak temin ettiğini tespit ediyor.
Eğitime Erişimdeki Sıkıntılar
Rapor, 6-15 yaş arası çocukların okula devam oranının genel olarak yüksek olduğunu ve yüzde 96,9’a ulaştığını tespit ediyor. Filistinli çocukların yüzde 86’sının 20 yaşına kadar temel eğitimlerini tamamladığı tahmin edilse de ortaöğretim düzeyinde cinsiyetler arasında bir fark mevcut; kızların dörtte üçü (yüzde 73) okulu bitirirken erkeklerin sadece yarısı (yüzde 51) eğitimlerini tamamlayabiliyor.
Kız çocukların okula devam oranları genellikle erkek çocuklardan daha yüksek seviyede ve cinsiyetler arasındaki fark çocukların yaşı arttıkça açılıyor. Ancak, 16-17 yaş arası her beş çocuktan birinden fazlası ortaokula gidemiyor: Okula gitmeme oranları kırsal kesimdeki ve en yoksul beşte birlik dilimde yer alan çocuklar arasında en yüksek düzeyde.
Rapor, Filistin’deki çocukların temel öğrenme hedeflerini karşılayamadığını, 5-6 yaş arası çocukların sadece yüzde 50’sinin okuma-yazma ve aritmetikte asgari yeterlilik seviyesini karşılayabildiğini vurguluyor. Gazze Şeridi’ndeki çocuklar, Filistin Devleti’ndeki tüm çocukların yaklaşık yüzde 40’ını teşkil etmesine rağmen, temel öğrenme hedeflerini karşılayamayan çocukların büyük kısmını oluşturuyor.
Rapora göre, Filistin’de teknik ve mesleki eğitime katılım oranı düşük seviyede seyretmeye devam ediyor. 2018 yılında 10-12. sınıf öğrencilerinin sadece yüzde 3’ü mesleki eğitime kaydolmuştu. Tercih edilen uzmanlık alanları erkek öğrenciler için endüstri eğitimi ve kız öğrenciler için ev ekonomisi olup endüstri uzmanlığı açık ara en popüler tercih olarak öne çıkıyordu. Rapor, yeni ulusal stratejilerin geliştirilebilmesi için daha fazla analiz yapılması gerektiğini gündeme getiriyor.
Çocukların Oyun Alanlarına Erişimi Sınırlı
Filistinli çocuklar, işgal de dahil olmak üzere uzun süren çatışmalar ve yetersiz alt yapı yatırımları nedeniyle boş zaman geçirme, oyun oynama ve kültürel ve sanatsal faaliyetlere katılma haklarını kullanma konusunda önemli engellerle karşı karşıya kalıyor. UNICEF raporundaki bulgulara göre spor, Filistin’in siyasi gündeminde öncelikli bir konuma sahip değil ve yeterince desteklenmiyor. Doğu Kudüs, Gazze Şeridi ve mülteci kampları da dahil olmak üzere Batı Şeria’daki şehirler gibi kentsel alanlarda, çocukların egzersiz yapması ve eğlenmesi için oyun alanlarına ve/veya güvenli alanlara erişim oldukça sınırlı: “Gazze Şeridi’nde 16 yıldır süren abluka, spor malzemeleri ve tesisleri de dahil olmak üzere temel ihtiyaç maddelerinde ciddi kıtlığa yol açtı. Üstelik Gazze Şeridi’nde oyun alanları için uygun arazi neredeyse yok.”
UNICEF’e göre tüm bu faktörler, çocukların spor ve açık hava etkinliklerine katılma fırsatlarını sınırlıyor ve Filistinli çocukların haklarını iyileştirmek için çalışan az sayıda kuruluşun, çocukların özgür oyun ve spora erişimlerini artırma çabalarına da ket vuruyor. En son olaylardan önce Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da 1,1 milyon çocuk insani yardıma ihtiyaç duyuyordu; bu da her iki bölgedeki toplam çocuk nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturuyordu.
Filistin’de tekrarlanan insani krizler, işgal, uzun süreli çatışmalar ve Gazze Şeridi’nin abluka altında olması çocukların yaşamını ve refahını derinden etkiliyor. UNICEF raporunda da vurgulandığı gibi, mevcut durumda çocukların yaşadıkları toplumda karşılaştıkları baskılar, ekonomik ve sosyal güvensizlik nedeniyle ruh sağlıkları olumsuz etkileniyor. Şiddete tanık olmak ya da daha kötüsü şiddete maruz kalmak stres ve kaygı yaratıyor:
“Bunun açık örneği, çocukların evlerinin yıkılarak onların büyümeleri ve gelişmeleri için güvenli bir ortamdan mahrum bırakmalarıdır. Çatışmaların devam ettiği bölgelerde yaşayan çocuklar travma sonrası stres bozukluğuna, kabuslara ve anksiyeteye neden olan şiddete maruz kalıyor.”