Sandığa Giden Hollanda’da Demokrasi İnancı Azalıyor
Bugün erken genel seçimler için sandığa giden Hollanda'da yapılan bir araştırma, demokratik sistemin işleyişinden memnun olmayanların daha çok sağ partilerin seçmenleri olduğunu tespit ediyor.
Hollanda’da yapılan bir kamuoyu araştırmasında, toplumun liberal demokrasi ve Hollanda’daki demokratik sisteme dair ne düşündüğü araştırıldı. “Demokrasinin Normatif Temellerini Koruma” başlıklı proje kapsamında yapılan araştırmanın ilk bulguları paylaşıldı. Bilhassa siyasi yelpazenin sağ kanadında yer alan önemli sayıdaki seçmenin demokrasinin işleyişinden memnun olmadığını vurguladı: Bu memnuniyetsizliği yaşayanların başında sırasıyla Geert Wilders’in Özgürlük Partisi (%55, PVV), Protestan Siyasi Partisi (%40, SGP) ve BBB kısaltmalı Çiftçi Vatandaş Hareketi (%39) partilerinin seçmenleri geliyor. Hollanda demokrasisinden en memnun seçmenlerin başında ise Demokratlar 66, Volt Hollanda, Yeşil Sol Parti-İsçi Partisi İttfakı (GroenLinks-PvdA) ve Hristiyan Birlik (ChristenUnie) partileri geliyor.
2000 kişinin katılımıyla temsili bir anket çalışması gerçekleştiren araştırmacılara göre, Hollandalı seçmenler genel olarak Hollanda’nın demokratik bir ülke olmasını önemli buluyor: Seçimlerin serbestçe yapılıyor olmasını değerli buluyor, hakim ve yargıçların adil hüküm vermeleri gerektiğine inanıyor ve medyanın hükûmeti eleştirebiliyor olmasından memnun durumdalar.
Liberal Demokratik Sistemi Değiştirmek İsteyenleri Fikirleri
Araştırma projesi ekibinden bulguları paylaşan siyaset bilimciler Matthijs Rooduijn, Honorata Mazepus ve Bert Bakker, özellikle 22 Kasım’daki seçimlerden sonra sağcı bir hükûmetin iş başı yapmasının oldukça mümkün olduğu düşünüldüğünde, demokrasiden memnuniyetsiz olduğunu ifade edenlerin oranının “endişe verici” olduğunu düşünüyor. Araştırmacılardan Rooduijn, sağ partilerin seçmenlerinin skaladaki “en az demokrat olan” kesim olduğunu belirtiyor.
Araştırmacılar, seçmenlerin liberal demokrasiyi nasıl değiştirmek istediklerini de soruşturdu. Anket katılımcılarına hükûmetin çalışmalarını “engellemesi” hâlinde kabinenin parlamentoyu görmezden gelip gelemeyeceği sorulduğunda, aşırı sağcı PVV, sağ popülist BBB ve Hristiyan Demokrat Çağrı (CDA) seçmenlerinin yaklaşık beşte biri bunun iyi bir yol olduğu fikrini ifade etti.
Seçmenlerin yetersiz bilgi sahibi yada yanlış yönlendirilmiş olmaları hâlinde oy verme haklarının iptal edilip edilemeyeceği sorusuna PVV ve CDA seçmenlerinin yaklaşık dörtte biri “evet” cevabını veriyor. Sol görüşlü seçmenlerin de çarpıcı bir şekilde yüksek bir oranı da bu görüşe sahip: Volt seçmeninin yüzde 20’si, Yeşil Sol Parti-İşçi Partisi İttifakı’nın yüzde 12’si ve D66 seçmenlerinin yüzde 8’i. Araştırmacılardan Mazepus’a göre bunun nedeni bu seçmenlerin bilgi karmaşası ve dezenformasyondan endişe etmeleri ve bu duruma tepkili olmaları.
“Herkesin Protesto Hakkı Vardır” Görüşüne Sağ Seçmen Daha Az Katılıyor
Seçmenlerin çoğu, “toplumdaki bireylerin ya da grupların haklarının” ihlal edilmesi hâlinde bağımsız bir mahkemenin parlamento kararını bozabileceğine inanıyor. Bu görüşe en çok D66, Volt ve Yeşil Sol Parti-İşçi Partisi İttifakı seçmenleri katılıyor. Katılımcıların büyük kısmı, “göstericiler başkalarına rahatsızlık verse bile protesto hakkının korunması gerektiği” konusunda da hemfikir.
Siyasi yelpazenin solundaki seçmenler, bu görüşe daha fazla hak veriyor. Rooduijn’e göre bu fark, iklim protestosu grubu Extinction Rebellion tarafından gerçekleştirilen otoyol blokajları gibi manşetlere taşınan güncel eylemlerle ilgili: Araştırmacılar, anket safhasının 2021’deki çiftçi protestoları sırasında gerçekleştirilmesi hâlinde sağ seçmenlerin protesto hakkını daha yoğun bir şekilde savunacağını tahmin ediyor.
Araştırmacılar, demokrasi konusundaki farklı görüşlerin büyük ölçüde sağ-sol çizgisinde ilerlediğini saptıyor. Örneğin BBB, PVV, SGP gibi iklimi koruyan politikalara ve göçmen kabulüne karşı olan seçmenler aynı zamanda demokrasiden de daha memnuniyetsiz. Volt, D66 partileri ve Yeşil Sol Parti-İşçi Partisi İttifakı seçmenleri için ise durum tam tersi.
Artık “Liberal Demokrasi”nin Kendisi Bir İhtilaf Konusu
Araştırmacılara göre, elde ettikleri bulgular Hollanda siyasetinin kültürel çatışma boyutunun doğası gereği kültürel olmayan konuları da kapsar hâle geldiğini gösteriyor. Fakat iklim politikası gibi konulardaki derin farklılıkların artık liberal demokrasinin kendisine dair görüşler için de geçerli olması, oldukça önemli ve çarpıcı bir durum.
Liberal demokrasinin temellerinin son derece politize olmuş kültürel çatışma hattının bir parçası hâline geldiğini belirten araştırmacılar, politikacıların mevcut durumda gerçek bir liderlik göstererek seçmenleri azınlık hakları ve denge-denetleme gibi konuların önemi konusunda ikna etmesi gerektiğini vurguluyor.
Hollanda’da Erken Genel Seçimler
22 Kasım’da sandığa giden Hollanda’da seçime giren 26 partiden 17 tanesinin barajı (bütün oyların 1/150’si) geçebileceği tahmin ediliyor. Erken genel seçimler, liberal siyasetçi Mark Rutte’nin liderliğindeki on üç yıllık dönemi kapatacak. Rutte’nin halefi Dilan Yeşilgöz-Zegerius (Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi – VVD) anketlerde önde gidiyor ve kazanması hâlinde Hollanda’nın ilk kadın başbakanı olacak. Fakat seçim anketlerinin ortalamasına bakıldığında PVV’nin son haftalarda yüzde 11-12 bandındaki çizgisini ani bir yükselişle 16 seviyesine çıkartması dikkat çekiyor.
Ağustos ayında kurulan Yeni Toplum Sözleşmesi Partisinin (NSC) alacağı tahmini yüzde 15’lik oy oranı düşünüldüğünde, VVD ve PVV’nin ikili ittifak olarak 76 koltuğa sahip olması artık oldukça uzak bir ihtimal. NSC ve Yeşil Sol Parti-İşçi Partisi İttifakı, Wilders’in partisiyle bir koalisyona girmeyeceklerini deklare etmişti. Politico.eu’nun seçim analizine göre, bu durumda geriye VVD, NSC ya da BBB’nin Wilders’in partisinin desteğini alacağı bir azınlık hükûmeti olasılığı kalıyor. Ancak Yeşilgöz, partisinin en yüksek oyu alması halinde bir azınlık hükûmeti kurmayı düşünmediğini söyledi.
I&O Research tarafından yapılan son ankette, seçmenlerin yüzde 63’ünün bugünkü seçimler için oy tercihini henüz kesinleştirmediği tespit edilmişti. Aşırı sağcı PVV’nin son haftalardaki ani yükselişi, sürpriz bir seçim sonucu doğurabilir. Geçici sonuçlar, saat 21 itibarıyla açıklanacak. Ardından en fazla oyu almış olan partinin lideri, hükûmeti kurmakla görevlendirilecek. 150 koltuklu parlamentoda koalisyon kurulması için en az 76 sandalyelik bir çoğunluk sağlanması gerekiyor. Hollanda’da bir koalisyonun kurulabilmesi aylar süren müzakaerelerin ardından mümkün olabiliyor. 2021’de kurulan son koalisyon, seçimden 299 gün sonra göreve başlayabilmişti. 22 Kasım 2023’teki erken seçimin ardından da bir hükûmet krizinin daha çıkması muhtemel. (P)