'Filistin-İsrail'

Güney Afrika’nın İsrail’e Açtığı Soykırım Davası Başlıyor

Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açtığı Uluslararası Adalet Divanındaki soykırım davası 11 Ocak'ta görülmeye başlanacak. Peki bu dava İsrail'in Gazze'deki eylemleriyle ilgili hangi sonuçlar doğuracak?

Uluslararası Adalet Divanının (UAD) duruşma salonu. Fotoğraf: Ankor Light - Shutterstock.

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında (UAD) açtığı “soykırım” davasının ilk duruşmasının 11-12 Ocak’ta yapılacağı bildirildi. Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanlığı Sözcüsü Clayson Monyela, sosyal medya platformu X’ten yaptığı açıklamada, davanın ilk duruşmasının 11-12 Ocak’ta Lahey’de olduğunu ve avukatların bu yönde hazırlıklarını sürdürdüğünü belirtti.

Mahkeme, İsrail’e Gazze’deki Saldırlarını Durdurma Emri Verebilir

İsrail yönetimi, kendisini Gazze Şeridi’nde Filistinlilere soykırım uygulamakla suçlayan Güney Afrika’ya tepki göstermiş ancak davayı boykot etmeyeceğini duyurmuştu.

Malezya Dışişleri Bakanlığı da Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail aleyhine dava açmasını, hesap verilebilirlik için “somut adım” olarak tanımlamış ve destek vermişti.

UAD’nin dava usulüne göre, davacı ve davalı ülkeler, 15 hakimden oluşan panele birer hakim ekleyebilir. Ayrıca, davalı İsrail, duruşmada 4 avukat tarafından temsil edilebilir ve destekçisi ülkelerin temsilcileri tarafından yazılmış mektupları mahkemeye sunabilir. UAD, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını durdurması yönünde bir emir çıkarabilir.

Dava, Soykırım Sözleşmesinin 9. Maddesine Dayanıyor

Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık’ta, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’de işlediği fiillerle 1948 tarihli BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle UAD’de dava açarak İsrail için ihtiyati tedbir kararı alınmasını talep etmişti.

Başvuruda “İsrail’in eylemleri ve ihmalleri soykırım niteliğindedir çünkü hususi soykırım niyetiyle işlenmiştir.” ifadelerine yer verilirken, eylemlerin “Gazze’deki Filistinlileri yok etmek” amacı taşıdığı vurgulanmıştı.

Soykırım Sözleşmesinin 9. maddesi uyarınca, bir devletin sözleşmenin maddelerini ihlal etmesi durumunda, sözleşmeye taraf herhangi bir devlet, ihlalci devlet aleyhine UAD’de dava açabiliyor. UAD, aciliyet gerektiren durumlarda ihtiyati tedbir kararına hükmederek, söz konusu ihlallerin dava süreci sonlanana kadar durdurulmasına hükmedebiliyor.

Fotoğraf: Anadolu Ajansı.

Beyaz Fosfor Kullanıldığını Belgeleyen Fotoğraflar Kanıt Olarak Sunuldu

Uluslararası Adalet Divanına sunulan deliller arasında, AA foto muhabiri Mustafa Al-Kharouf’un 9 Ekim’de çektiği, ABD Savunma Bakanlığı Tanımlama Kodu’nun “beyaz fosfor esaslı mühimmat” için kullandığı D528 etiketli M825 ve M825A1 top mermilerinin fotoğrafına da yer verildi.

Güney Afrika’nın başvuru dosyasında bu kapsamda, 7 Ekim’den itibaren İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında, çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere 55 binden fazla Filistinlinin yaralandığı belirtilerek en tipik yaralanmaların yanıklar ve uzuv kayıpları olduğuna işaret edildi. İsrail’in Gazze’de yoğun nüfuslu bölgelerde beyaz fosfor kullandığına yönelik haberlere yer verilen dosyada, az miktarda beyaz fosforun bile derin ve ciddi yanıklara neden olabildiği, kemiklere bile hasar verebildiği ve ilk tedavinin ardından yeniden tutuşabildiği hatırlatıldı.

AA’nın dünyayla paylaştığı bu fotoğraflar, uzman bir ekip tarafından Türkçe, İngilizce ve Arapça hazırlanan “Kanıt” adlı kitapta yayımlanmıştı. Kanıt’ta, İsrail’in Gazze’de işlediği insanlık suçları belge niteliğindeki fotoğraflarla ortaya konmuştu. BM Konvansiyonel Silahlar Sözleşmesi’ne göre kullanılması suç olan ve İsrail ordusunun Gazze’nin yoğun nüfuslu sivil bölgelerinde kullandığı beyaz fosforlu top mermilerinin fotoğrafları da kitapta yer alıyor.

Kitapta ayrıca, Uluslararası Ceza Mahkemesinde Filistinli mağdurları savunan Fransız avukat Gilles Devers‘in giriş yazısı bulunuyor. Devers, bu fotoğraf ve videoları, “işlenen suçları tüm açıklığıyla ortaya koyan temel deliller” olarak nitelendiriyor.

“İsrail’e Karşı Aksiyon Almayan Ülkeler de Soykırımdan Sorumlu Tutulabilir”

Güney Afrika’nın yaptığı dava başvurusunu değerlendiren İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Abdullah Musab Şahin ise, bu dosyanın İsrail’in eylemlerinin hukuki anlamda sorumluluğunu sorgulamak için bir dönüm noktası olabileceğini belirtti. 

İsrail’in eylemlerinin uluslararası kamuoyunda giderek daha fazla eleştirildiğini ve BM Güvenlik Konseyi gibi uluslararası kuruluşların da bu konuda devreye girebileceğini belirten Şahin, Güney Afrika’nın hamlesinin İsrail’in sorumluluğunu hukuki açıdan belirginleştirme potansiyeline sahip olduğunun altını çizdi:

“Güney Afrika, taraf olduğu soykırım sözleşmesinden doğan soykırımı önleme sorumluluğunu öne çıkararak başvurusunu yaptı. İsrail dışındaki diğer devletler için ilk defa soykırımı önleme yükümlülüğünün gündeme getirilmesi oldukça önemli bir hamle. Bu yükümlülük, uzun vadede İsrail’i destekleyen veya İsrail’e karşı aksiyon almayan ülkelerin de soykırımdan dolayı sorumlu tutulabileceği manasına geliyor.” (AA/P)

bgucin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Ağırlıklı olarak ideoloji, kültür ve göç üzerine çalışan Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler