'Engellerin Ötesinde'

“Ben de Senin Gibiyim Sadece İmtihanlarımız Farklı”

Perspektif, Avrupa toplumlarında sıkça görünür olmayan Müslüman engellilere platform açtığı “Engellerin Ötesinde” serisinde kendisi engelli olan ya da engelli yakını olan bireylerle görüşüyor. Almanya’nın Frankfurt kentinde yaşayan ve yakın zamanda kitabı yayınlanacak olan Süeda Sümeyye Özçelik ile imtihanlarla başa çıkmanın yolları hakkında konuştuk.

Fotoğraf: Süeda Sümeyye Özçelik

Kendini tanıtır mısın? Boş zamanında neler yaparsın?

Adım Süeda Sümeyye Özçelik, 28 yaşındayım ve Almanya’nın Frankfurt kentinde yaşıyorum. Muhasebecilik okudum ve uzun yıllar bu alanda çalıştım. 2020 yılından beri yazı ve şiirler yazıyorum. Bu süre içerisinde inşallah bu yıl yayınlanacak bir kitap yazma imkânı da buldum.

Ailemle, arkadaşlarımla, cami ortamlarında vakit geçirmeyi, kitap okumayı, kalemimi güçlendirmeyi ve kendimi Allah yolunda geliştirmeyi seviyorum.

“Engellilik” kelimesini nasıl tanımlarsın? Bu senin kullanmayı tercih ettiğin bir kavram mı?

Öncelikle kendimi “engelli” olarak tanımlamıyorum. “Özel” olduğumu düşünüyorum. “Engel” kelimesini incelediğimizde herkesin bir engeli olduğunu fark edeceğiz, çünkü herkes her şeyi yapamıyor. O hâlde hepimiz bir yönüyle engelliyiz. Örneğin bir insan arabasını tamir edemiyorsa bu bir engeldir. Tek fark şu: Yaşadığımız çağda bazı engeller ön plandayken, bazıları konu bile edilmiyor. Hepimiz Allah’ın kuluyken birbirimizi sınıflara ayırıyoruz. Bu beni oldukça üzen bir mesele.

“İmtihanım Bana Bazen Zor Zamanlar Yaşatıyor”

Bize senin deyiminle bu özel durumundan bahseder misin? Bu özellik senin için günlük hayatta ne anlama geliyor?

Doğuştan skolyoz hastasıyım. Ayaklarımda dışa doğru eğrilik ve kalça kemiklerimde erime var. 2019 senesinde sağ kalçama protez takıldı. Rahatsızlığımdan dolayı yapamadığım bir meseleyle ilgili birilerinden yardım istemekten çekinmiyorum. Başka insanlara kıyasla daha çabuk yoruluyor ve bazen onlar kadar hızlı olamayabiliyorum. İmtihanım bana bazen zor zamanlar yaşatıyor. Ayda birkaç günüm istirahat etmekle geçiyor. O günleri değerlendirmek için fırsatlar arıyorum.

Bedenim istirahatteyken, zihnimi güçlendiriyor, kalemimi kullanıyorum. Bu yıl çıkacak olan kitabımın neredeyse yüzde 30’unu bu şekilde yazdığımı söyleyebilirim. Genel olarak bu özel durumumla başa çıkmak için çözümler üretmeye gayret gösteriyorum ve çoğunlukla da bunda başarılıyım. Herkesin her şeyi yapamadığını kalbime kabul ettirdim ve elimden gelenin en iyisini yapmak için gayret gösteriyorum.

Kimsenin bilmediği bir süper gücün ya da insanları şaşırtan bir tarafın var mı?

Benim süper güçlerim kalpten konuşabilmem, kalemim ve bu imtihanla barışık olmam. Aklımdan geçen duygu ve düşünceleri anlaşılır cümleler haline getirebiliyor, kâğıda dökebiliyorum.

Özelliğim ve şahsiyetim birçok insanın kalbinde iz bırakma potansiyelline sahip. İlk tanışmada birkaç cümleyle insanların benimle ilgili düşüncelerine etki edebiliyor, beni küçümsemelerine müdahale edebiliyorum.

İnsanlar beni bazen ön dişlerimin ayrı olmasından hatırlayabiliyor. Bu bazılarına çok basit gelebilir ancak insanlar dış görünüşteki farklılıkları akıllarında tutuyor, bu farklılıklara göre başkalarını ayırt edebiliyor. Nasıl ki dişlerimin şekli akılda kalıyorsa, rahatsızlığım da akılda kalıyor. Ancak söylediklerimin ağırlığı ile rahatsızlığım ve görünüşümden bağımsız olarak insanların akıllarında yer edinebiliyorum.

“Kendimle Yüzleşmek Zor ve Sancılıydı”

Şimdiye dek kendini en güçlü ve en zayıf hissettiğin yerler nereler? Buraları nasıl dönüştürmek isterdin?

2019 yılında “gerçek” Süeda ile tanıştım. Bu beni bayağı sarstı. O zamanlar kendimle yüzleşmek zor ve sancılıydı. Kendimi çok güçsüz ve çaresiz hissettiğim bir dönemdi. Ancak geriye dönüp baktığımda “İyi ki o günleri yaşamışım!” diyorum. Büyük bir değişim yaşadım ve yeniden doğduğumu söyleyebilirim. Kendinle tanışıp her hâlinle barıştığında gelişim asıl o zaman başlıyor. Bu tespiti bu kadar kolay bir şekilde yazdığıma bakmayın. 2-3 sene boyunca kendimle çok büyük bir savaş içerisindeydim.

Şu an daha önce hiç hissetmediğim bir güce sahibim. Kim olduğumu biliyorum ve kendimi geliştirme yolundayım. Elimde olanları ve Allah’ın nelere kadir olabileceği bilincindeyim. Dünyayı kalbinden yavaşça söküp attığında birçok engel ortadan kalkıyor zaten. Ben şahsiyetimi güçlendiriyor, Allah’a dayanıyorum. Bu bana inanılmaz bir güç veriyor. Birkaç sene içerisinde nasıl bir durumda olurum bilemiyorum. Allah güç ve kuvvet verdiği sürece bu yolda ilerlemek istiyorum. Rabbim akıbetimizi hayırlı, kolay ve güzel eylesin.

“Ben de Senin Gibiyim Sadece İmtihanlarımız Farklı”

Özelliğin konusunda “tabu” kavramların hangileri?

Maalesef ki İslam toplumunda benim gibi insanların imtihanı birçok kişi tarafından henüz tamamen anlaşılmış değil. Bizi küçük görmeleri ve acımaları kibirden gelen bir hastalık.

“Engelli”, “sakat”, “özürlü” gibi kavramlar insanların zihinlerinden silinmeli. Bu tarz kavramlar kullanarak ve aşağılayıcı bir şekilde konuşarak Hz. Eyüp’ü (as.) de aşağıladığımızı unutmamalıyız. Biz Müslümanlar edep, ahlak, ilim sahibi insanlarız. Bu tür davranışlar ve konuşmalar bize yakışmıyor. Ben de senin gibiyim sadece imtihanlarımız farklı. Ancak Allah katında aynıyız.

Bize diğerlerinden farklı davranılması ve acınması, bizim hor görülmemiz bunları yapanın kaybınadır. Bizi “normal” olarak görmeyen öncelikle kendi gözlüğünü temizlemelidir.

Özel olmayan bir bireyin hangi davranışı senin için kabul edilemezdir?

Bana acınılmasını, bakışların içinde hapis edilmeyi, bana zorla yardım edilmesini, bir işin üstesinden gelemeyecekmişim gibi muamele edilmesini, küçümsenmemi, benim adıma karar verilmesini ve kadın olarak görülmemeyi sevmiyorum.

Yapabildiklerime değil de yapamadıklarıma odaklanılmasını istemiyorum. “Sen güçlüsün” denilmesini sevmiyorum, çünkü bu ifade bana güçsüz olmamam gerekiyormuş gibi hissettiriyor. Ben bir insanım güçsüz de olabilirim, güçlü de. Bana muhabbetli, samimi bir şekilde gel ve kafandaki sorularını çözelim. Yeter ki ön yargılı davranma!

“Anlayışsızlıkla Karşılaştığımızda İmtihanımız Birse Bin Oluyor”

Hangi konuda empati ve anlayış çağrısında bulunmak istersin?

Dünyaya dalmaktan vazgeçmeli, mala sevdalanmamalı, önemli olan meselelere yönelmeliyiz. İmtihanların farklılıklarını idrak etmeliyiz. Üstünlük takvadadır. Edep, ilim ve ahlak konularına ağırlık göstermeliyiz ve en önemlisi güzel sevmeyi öğrenmeliyiz. Özel insanlar olarak özel bir imtihana tabii tutuluyoruz ve her birimiz bununla başa çıkma potansiyeline sahibiz, ancak anlayışsızlıkla karşılaştığımızda imtihanımız birse bin oluyor.

Bunun etkisi altında kalmamak için kişide çok güçlü bir özgüven olmalı ve bu hepimizde olmayabiliyor. Lütfen kim olursa olsun, karşımızdakinin her türlü duyguyu yaşayan bir kul olduğunu hiçbir zaman unutmayalım. Sözümüzü, davranışımızı tartalım. Kendimizi devamlı muhasebeye çekelim.

Düzenli gittiğin camide ya da Müslüman camia içerisinde değişmesini istediğin şeyler nelerdir?

Neredeyse hiçbir camimiz özel insanlara göre inşa edilmemiş. Bu doğrudan birçok insan engelliyor ve Allah’ın evlerine rahatlıkla girip çıkamıyorlar. Özel insanlar çekinse de cemaatimiz bu insanları ziyaret etmeli ve gereken yardımları sağlamalıdır.

“Tek Bir İnsanın Dahi Cemaatten Kopuşuna Seyirci Kalamayız”

Bizleri cemaate dahil etme çalışmaları yapılmalı. Eğer özel insanlara dahil olduklarına yönelik duyguyu verebilirsek, camiye gelmek için daha açık olacaklardır. Unutmayalım ki cemaatteki her bir insandan ümmet sorumludur. Tek bir insanın dahi cemaatten kopuşuna seyirci kalamayız.

Karşılaştığın zorlukların yapısal olarak kaldırılması için önerilerin neler?

Gittiğim birçok camide sandalye derdi ile karşılaşıyorum. Birçok camide rahat ve namaza uygun sandalyeler bulmakta zorlanıyorum. Böylelikle namaza tam olarak odaklanamıyorum.

Ayakkabılığın yanında bir çekeceğin bulunması benim için şart. Küçük olduğum için, kitaplara ve sadaka kutularına yetişmekte zorlanabiliyorum. Bunlar kolayca çözülebilecek sorunlar. Ayrıca özel insanlara göre yapılan araba park yerleri işgal edilmemeli ve engelli bir bireyin yaya yolundan geçebileceği şekilde park edilmeli.

Bu alandaki angajmanın ve yaptığın çalışmalar sana ne öğretti?

İçindeki hikmeti anlamadığımız imtihan bize yük gibi gelebilir. Benim imtihanım beni engellemekten daha çok, beni güzelleştirdi. Bana çok şey öğretti. Okuduklarımdan daha çok, hayattan çok şey öğrendim. İmtihanım beni büyüttü. Farklı bir bakış açısına sahip olabilmemi ve bu bakış açısını dünyaya sunabilmemi sağladı. Dünyadaki hayat amacımı anladım. Özelliğim olmasaydı ne halde olurdum inanın bilmiyorum.

“Yapabildiklerinize Odaklanın, Yapamadıklarınıza Değil”

Özel bireylere ya da bu bireylerin yakınlarına tek bir çağrıda bulunacak olsaydın, ne söylerdin?

Bu imtihanın cennet için bir anahtar olabileceğini unutmayın. Hele ki zihinsel özelliği olan bir insan, doğrudan cennet ehline dahildir. Özel bir bireyin çevresindeki insanlar, özellikle de ailesi kendisine o gözle bakmalıdır. Allah’ın imtihanını layıkıyla taşıyın ve sabırlı olun. Sabrınızı geçmişi düşünerek ve gelecekle ilgili endişelenerek boşuna sarf etmeyin.

Bir hastalık insanı musibetten uzak tutar ve birçok günahtan alıkoyar. Her zorluk Allah katında mükafatlandırılacaktır. 60-80 senelik hızlı geçen bir ömürde bu imtihanın size ahireti hatırlattığı ve sizi dünyaya dalmaya engellediği için şükredin. Yapabildiklerinize odaklanın, yapamadıklarınıza değil. Siz boşuna yaratılmadınız. Yaşam amacınızı bulun. Kendinize artık acımaktan vazgeçin. Siz acınacak insanlar değilsiniz. Gücünüzün farkında olun. Sizi özel kılan noktaları bulun ve Hz. Eyüp’ün (as) geçtiği imtihana layık görüldüğünüz için kendinizle gurur duyun. Ve unutmayın: Özürlü veya engelli değil, özeliz!

“Bahtıma Razı Olma Çabasındayım”

Hayattan aldığın en son ders nedir?

Bakara Suresinin 216. ayetine dikkat çekmek isterim. İnsan bulunduğu yolun doğru ve kendisi için en uygun olduğunu sanır. İnsan bir meselenin sadece bir yönünü düşünebilirken, Allah her yönünü ve sonucunu bilir. Hayat bazen planladığımız gibi gitmez. Geriye dönük baktığımızda birçok isteğimizin gerçekleşmediğine şükrederiz. Bazen de isteklerimizden çok daha güzel şeylerin gerçekleştiğini fark ederiz. İnsan her konuda Allaha tevekkül etmeli, O’na güvenmeli ve bilmeli ki, bizi yaratan her zaman iyiliğimizi ister. Bunu gerçek anlamda idrak ettiğimde çok rahatlayacağımı düşünüyorum.

Ben çok azimli bir insanım ve bazen kendime “Neden?” sorusunu çok soruyorum. Sorumu “Allah bana hayırlı, kolay, güzel olanı verecek ve bana benim için en hayırlı olan yolu gösterecek.” şeklinde cevaplamaya çalışıyorum. Bahtıma razı olma çabasındayım, çünkü ahirette beni kurtaracak olan belki de bu dünyada hoşuma gitmeyen şeyler olacaktır.

Enise Yılmaz

Bochum Ruhr Üniversitesinde hukuk eğitimi gören Yılmaz, Perspektif’in yayın kurulu üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#1

*Tüm alanları doldurunuz

  • Yaşar Koyutürk
    2024-03-06 23:12:04

    Selamun Aleyküm, Süeda kardeşimizi tebrik ediyorum. Rabbimiz çalışmalarında iki dünyalı BAŞARILAR NASİB etsin. Aynen devam, yılmak yok. İman varsa İmkan da vardır. Selam ve Dua ile 🌹🤲

Son Yüklenenler