'Çevre '

Gezegeni Korumaya Yönelik İslami Bir Yaklaşım: Mizan Çevre Sözleşmesi

Dünyanın önde gelen İslam alimleri tarafından hazırlanan "Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme", çevreye karşı ahlaki sorumluluk konusunda kapsamlı bir İslami bakış açısı sunuyor. Sözleşme, çözüm için bozulan ilahi dengenin yeniden kurulmasına işaret ediyor.

Fotoğraf: Netfalls Remy Musser - Shutterstock.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) Dünya İçin İnanç Girişimi çatısı altında yürütülen ve dünyadaki Müslüman düşünce liderlerinin öncülüğünde hazırlanan ortak çalışma metni “Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme” (İng. Al-Mizan: A Covenant For The Earth), 27 Şubat 2024’te “İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilikle mücadele için etkili, kapsayıcı ve sürdürülebilir çok taraflı eylemler” temasıyla Nairobi’de gerçekleşen Birleşmiş Milletler Çevre Genel Kurulu’nda tanıtıldı. Ekolojik sorumluluk konusunda İslami bir bakış açısının ana hatlarını çizen ve iklim krizi, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevre kirliliğiyle mücadele için kolektif eylemi teşvik eden sözleşme, çevresel sorunların çözümünde tüm insanlığın birlikte hareket etmesi gerektiğini belirtiyor.

Arapça’da “denge” anlamına gelen “Mizan” sözleşmesinin taslağı dünyanın dört bir yanından çevre konularında uzman Müslüman düşünce liderlerinden oluşan bir ekip tarafından ve 300’den fazla İslami ve uluslararası kuruluşa danışılarak hazırlandı. Sözleşmenin hazırlanması amacıyla oluşturulan çekirdek kadroda, Dr. Iyad Abumoghli (Başkan), Prof. Dr. İbrahim Özdemir, Prof. Dr. Abdelmajid Tribak, Aishah Ali Abdallah, Doç. Dr. Evren Tok, Fatima Saleh Al-Khulaifi, Sidi Fazlun Khalid ve Kamran Shezad gibi isimler yer alıyor.

Üsküdar Üniversitesi Felsefe Profesörü, Çevre Ahlakı Forumu Direktörü Prof. Dr. İbrahim Özdemir sözleşmeye ilişkin şunları söyledi:

“Belge, başta Müslüman topluluklar olmak üzere, dünyanın ortak mirası olan doğal kaynaklar ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve iklim değişikliğiyle ilgili olarak insanlara sorumluluklarını hatırlatırken, İslam’ın temelini oluşturan değerlerinden yola çıkarak insanlığın doğal dengeye saygı duymasının kutsal bir amaç olduğunun altını çiziyor. Torunlarımıza temiz, sağlıklı ve mutlu olabilecekleri bir çevre bırakmak için çalışıyoruz.”

Çözüm İçin Dengeyi Yeniden Kurma Mücadelesi

Toplamda 125 sayfadan oluşan sözleşme metni, İnsanlık Mirası: Elimizle Yaptıklarımız, Kainat ve Yeryüzündek İşaretler; Çevre Ahlakı ve İslam Ahlakı; Tabii Kaynakların Paylaşılmasında Eşitlik, Hakkaniyet ve Adalet; Yeryüzünü Korumak İçin İlkeler ve Uygulamalar şeklinde başlıklandırılmış beş bölümden oluşuyor. Bölümlerde Kuran’dan, İslam hukukundan, İslam’ın temel prensiplerinden ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in doğa ve diğer canlılarla ilgili öğreti ve ilkelerinden bahsedilirken, bunların günümüzde nasıl uygulanması gerektiğine dair önemli bilgilere de yer veriliyor. Sözleşme, çözüm için dengenin kurulmasını işaret ediyor.

“İnsanlık Mirası: Ellerimizle Yaptıklarımız” başlığını taşıyan sözleşmenin ilk bölümünde, içinde bulunduğumuz dünyanın  hâlihazırda tahrip edilmiş, bozulmuş ve tehlikeli derecede istikrarsız olduğundan bahsediliyor. İnsanoğlunun dünyanın çehresini ve dengesini değiştirdiğini, tamir ve yeniden inşa için mücadele ettiğini aktarıyor. Sözleşmede, zehirli maddelerin havayı ve suyu kirlettiği, atmosferin yanan fosil yakıtlardan kaynaklanan sera gazlarıyla aşırı yüklendiği, toprakların erozyon sonucu aşındığı, okyanusların plastik atıklarla dolduğu, buzulların eridiği, ölümlerin, kuraklığın, orman yangınlarının, kasırgalar ve sellerin sıklığı ve şiddetinin gittikçe arttığı kaydediliyor. Bununla beraber yoksulların, zulüm görenlerin, mültecilerin, çocukların, kadınların, yaşlılar ve engellilerin  bu yıkımdan en yüksek zararı gören gruplar olarak büyük bir bedel ödedikleri aktarılıyor.

Sözleşmeyle ilgili olarak  öne çıkan diğer başlıklar ise şöyle:

İslami Ahlak Tasavvuru

Sözleşmenin odağında İslami öğretilerin ve bunların çevre yönetimiyle ilgisinin araştırılması yer alıyor. İslam çevre ahlâkının temel unsurlarından ilki olan Tevhid’e (Allah’ın Birliği) vurgu yapılıyor ve Allah’ın, her bir türün, her neslin ve yaratılmış her bireyin de Rabbi olduğu aktarılıyor. Bununla birlikte yazarlar hilafet (emanet bilinci ve ahlaki sorumluluk) ve merhamet gibi temel İslami ilkeleri tartışarak İslam’ın çevre ahlakını geniş bir biçimde ele alıyorlar. Bu ilkeler, insanların dünyanın sorumlu muhafızları olarak hareket etmeleri için verilen buyruklar olarak yorumlanıyor.

Sözleşme, İslami öğretilerin insanlar ve doğal dünya arasında daha uyumlu (mizan) bir ilişkiye nasıl ilham verebileceğini, sürdürülebilirliği, çevreyi korumayı ve tüm canlılara saygıyı nasıl teşvik edebileceğini açıkça ifade ediyor. İnsanoğlunun, Allah’ın yaratışındaki normlarına veya yollarına saygısızlık etmeden (sünnetullah fî halkihî) veya Allah’ın hukukundaki hükümlerini ihlâl etmeden (ahkâmullah fî şer’ihî) çevrenin tüm bileşenleriyle münasebet kurması gerektiği kaydediliyor. İlişkilerin ve tüm ekonomik faaliyetlerin, Allah tarafından yaratıldığı ve sürdürüldüğü şekliyle bu ezelî kozmik dengeye (al-mîzân) dayanması gerektiğinin altı çiziliyor. Bununla birlikte İslam ülkelerindeki ve tüm dünyadaki eğitimcileri, el değmemiş doğadaki tabiî yaratılış hakkında öğrenmenin sevincini tecrübe etmeye, tabiattaki canlıları anlamaya, onlara saygı duymaya ve özen göstermeye teşvik edecek şekilde doğa ile bir temas geliştirmeye davet ediyor.

Adalet, Sosyal Eşitliksiz  ve İş Birliği Çağrısı

Belgenin önemli bir bölümünde, çevre sağlığı ve sosyal eşitlik pahasına sınırlı bir dünyada sınırsız büyüme ve tüketime öncelik veren ve teşvik eden hâkim ekonomik paradigmalar eleştiriliyor. Sözleşmede yüksek eğitimli tüketici nüfusa sahip ileri sanayi ülkelerinin, yoksul toplumlar pahasına iklim değişikliğinde ve gezegenimizin bozulmasında daha büyük pay sahibi olduğu aktarılıyor; sürdürülebilir kalkınmaya yönelik ulusal ve uluslararası taahhütlere rağmen çevrenin bozulmaya devam ettiği ve  zengin-yoksul arasındaki makasın giderek açıldığı bilgisine yer veriliyor. Yazarlar, Kur’an’ın ana kavramlarından olan mizan teriminden hareketle gezegenimizin ekolojik sınırlarına saygı duyan ve adil kaynak dağılımı sağlayan daha sürdürülebilir bir ekonomik modele geçilmesini salık veriyorlar.

Sözleşmede, Müslüman hukukçular, ekonomistler ve çevreciler, gerçek hayat kalitesini artırmak, kaynak tüketimini istikrara kavuşturmak ve azaltmak için kendi ülkelerinin yönetimleri ve yerel topluluklarla birlikte çalışmaya davet ediliyor. Bununla birlikte belge, çevre sorunlarının küresel bir tehdide dönüştüğü günümüzde uluslararası iş birliğinin şart olduğunu belirterek, daha fazla kaynağa sahip olan ve çevrenin bozulmasında daha büyük paya sahip zengin ulusların bu sorunları aşma konusunda özel bir sorumluluk üstlenmeleri gerektiğini vurguluyor. Sözleşme, müşterek harekete geçme ve uluslararası iş birliği çağrısında bulunarak toplulukları küresel vatandaşlık ve ortak sorumluluk ruhu içinde birlikte çalışmaya davet ediyor.

Manevi Eğitimle İlgili Yükümlülükler

Eğitim pek çok toplumsal sorunda olduğu gibi çevre sorunlarının çözümünde de başvurulan bir araç. Çevre eğitimi, insanları çevre konusunda bilgilendirmeyi hedefleyen, insanoğlunun gezegenle nasıl uyum içinde yaşayabileceğine ilişkin görüş geliştirmesine olanak sağlayan, onlara ekolojik etkinliklerde katılımcı ve karar alıcı olarak sorumluluk üstlenmelerine yardımcı olabilecek faaliyetleri içeriyor. Bu münasebetle Mizan, İslami öğretilerin  çevre yönetimine dair tutum ve davranışları nasıl etkileyebileceğini ele alırken, çevre eğitiminin de İslami eğitim ve din dersleri müfredatına dahil edilmesini tavsiye ediyor.

Öte yandan sözleşme, çevre sorunları ve iklim değişikliğinin oluşturduğu risklere karşı acil dönüştürücü önlemlerin alınmasının gerekliliğine vurgu yapıyor, Allah’ın muhteşem ve hassas bir dengeyle yarattığı ve insanoğluna emanet ettiği çevrenin bozulmasını durdurmak ve sürdürülebilir bir geleceği teminat altına almak için politikalarda, gündelik yaşam biçimlerinde ve zihinlerde köklü değişikliklere ihtiyaç olduğunun da altını çiziyor.

İslam toplumunun çevre konularındaki müşterek sesini temsil eden tarihî bir belge niteliğinde olan Mizan, sunduğu kapsamlı tahlil, ahlaki çerçeve ve pratik klavuz ilkeler sayesinde ekoloji sorunlarını İslami bir perspektiften anlamak ve bunlarla ilgilenmek isteyen kimseler için önemli bir kaynak teşkil ediyor.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler