'Ayrımcılık'

Avrupalıların Yüzde 61’i Ten Rengine Dayalı Ayrımcılıktan Şikayetçi

Avrupa genelinde ayrımcılık ciddi bir toplumsal sorun olarak yaygın biçimde hissedilirken, yapılan son araştırma etnik köken temelli ayrımcılığın en fazla Hollanda'da, dinî aidiyet temelli ayrımcılığın ise en çok Fransa'da hissedildiğini ortaya koyuyor.

©Shutterstock.com

Avrupa Komisyonu tarafından yapılan bir araştırmaya göre Avrupa ülkelerinde yaşayanların yüzde 60’ından fazlası ten rengi veya etnik kökene dayalı ayrımcılığı önemli bir sorun olarak görüyor. Avrupa Komisyonu verilerine göre, Avrupalıların yüzde 61’i ülkelerinde ten rengine dayalı ayrımcılığın yaygın olduğu görüşünde birleşirken, aynı katılımcıların yüzde 60’ı etnik kökene dayalı ayrımcılığın önemli bir sorun olduğunu ifade ediyor. Roman olma temelinde ayrımcılık ise en yaygın ayrımcılık olarak görülüyor: Katılımcıların yüzde 65’i ülkelerinde bunun yaygın olduğunu söylerken, yüzde 24’ü “çok yaygın” olduğunu belirtiyor.

Avrupa Komisyonunun 2006’dan beri düzenli aralıklarla gerçekleştirdiği ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki ayrımcılığı inceleyen Eurobarometer anketleri serisinin 2023 yılına ait raporu, Avrupa toplumunun ayrımcılıkla ilgili değişen görüş ve tutumlarının yanı sıra ayrımcılık riski altındaki çeşitli grupların toplumsal kabulü hakkında da fikir vermek amacıyla önceki yıllarda sorulan soruların birçoğunu içeriyor. Komisyonun 27 AB üyesi ülkede yaklaşık 26 bin katılımcıyla yürüttüğü anket çalışmasında, Birliğin yıllardır süren yoğun çabalarına ve ayrımcılıkla mücadeledeki kapsamlı mevzuatına rağmen toplumsal eşitlik ve ön yargılar konusundaki problemlerin devam ettiği belirtiliyor.

Her beş katılımcıdan birinin (yüzde 21) son 12 ayda ayrımcılığa uğradığını veya zorbalıkla karşılaştığını bildirdiği çalışmaya göre, Avrupa’da ten rengi, etnik köken, yaş, siyasi görüş, genel fiziksel görünüm ve sosyoekonomik duruma dayalı ayrımcılık en sık yaşanan ayrımcılık türleri arasında yer alıyor. Farklı ten rengine veya etnik kökene sahip kişilere yönelik ayrımcılığın yaygın bir problem olarak görüldüğü ifade edilen araştırmada, geçmiş yıllarda yapılan çalışmalarla kıyaslandığında ayrımcılığın giderek arttığına dikkat çekiliyor. Çalışmada, farklı ten rengine sahip kişilerin günlük hayatta ciddi zorluklarla karşılaştığı ve bu grupların toplumsal dışlanma riskinin yüksek olduğu vurgulanıyor.

Ayrımcılık ve zorbalığın, genellikle kamusal alanlarda veya iş yerlerinde yaşandığına dikkati çekilen araştırmada, bir şirket işe alım yaparken hangi kriterlerin adayları dezavantajlı duruma düşürebileceği sorulduğunda, katılımcılar en çok adayın yaşı (yüzde 52) ve giyim veya kendini sunuş tarzından ( yüzde 50) bahsederken, yüzde 43’ü engellilik, yüzde 39’u ten rengi ve yüzde 34’ü etnik kökeni dile getiriyor.

Din Temelli Ayrımcılık

AB genelinde, katılımcıların yüzde 42’si ülkelerinde din veya inanç temelli ayrımcılığın yaygın olduğunu düşünse de katılımcıların yüzde 53’ü bunun nadiren gerçekleştiğini ifade ediyor. Din ve inanç temelli ayrımcılığın yaygın bir problem olduğu düşünülen ülkeler arasında Fransa yüzde 66 ile birinci sırada yer alıyor.

Fransa’nın ardından din ve inanç temelli ayrımcılığın yaygın bir problem olduğu düşünülen ülkeler yüzde 60 ile Belçika, yüzde 58 ile İsveç, yüzde 54 ile Hollanda ve yüzde 53 Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olarak sıralanıyor.

AB genelinde katılımcıların yüzde 73’ü kendilerini bir Müslüman ile çalışırken rahat hissedeceklerini belirtirken, bu oran ülkeler arasında ciddi bir biçimde farklılaşıyor. Hollanda’da bu oran yüzde 95 iken, Romanya’da yüzde 48 ve Macaristan’da ise yüzde 50 olarak kaydediliyor. Bu veriler, Müslümanlarla çalışma konusunda ülkeler arasında önemli bir fark olduğuna ve bazı ülkelerde Müslümanlarla ilgili daha fazla toplumsal kaygı veya ön yargının olduğuna işaret ediyor.

Bununla birlikte din veya inanç temelli ayrımcılığın AB genelinde 2019’a kıyasla yüzde 5 oranında gerileyerek artık daha az yaygın olarak görüldüğü belirtiliyor.

Etnik Köken Temelli Ayrımcılık

Avrupa ülkeleri arasında etnik kökene dayalı ayrımcılığın en çok hissedildiği ülkeler yüzde 82 ile Hollanda, yüzde 77 ile Fransa, yüzde 75 ile İtalya, yüzde 73 ile İsveç ve yüzde 69 ile Belçika olarak öne çıkıyor. Araştırma kapsamında elde edilen verilere göre, Avrupa genelinde ülkeler arasında farklılıklar bulunsa da etnik temelli ayrımcılık algısı hâlâ önemli ve yaygın bir sorun olarak görülüyor.

Katılımcıların, yüzde 37’si iş yerlerinde çeşitliliği teşvik etmek için yeterince çaba sarf edilip edilmediği sorusuna “hayır” derken, yüzde 35’i “evet” cevabını veriyor. Ten rengi temelli ayrımcılığın yaygın olduğu inancında ise üye ülkeler arasında daha geniş farklılıklar gözlemleniyor. AB üyesi 17 ülkede katılımcıların yarısından fazlası bu tür ayrımcılığın kendi ülkelerinde yaygın olduğu görüşünü paylaşıyor.

Çalışmaya katılan her 7 kişiden 6’sı seçilmiş en yüksek siyasi pozisyonda farklı etnik kökene sahip birini görmekten rahatsız olmayacağını belirtirken, katılımcıların 4’te birinden fazlası bu pozisyona Roman kökenli bir kişinin seçilmesinden tamamen rahatsız olacağını ifade ediyor. Katılımcıların sadece yaklaşık dörtte biri ülkelerinde Roman nüfusun entegrasyonu için gösterilen çabaların etkili olduğunu düşünüyor. Sonuçlar ulusal düzeyde ise büyük farklılıklar gösteriyor.

En Çeşitli Sosyal Çevreye Hollandalılar Sahip

Araştırma ayrıca AB vatandaşları arasında sosyal çevredeki çeşitliliğin en yüksek olduğu ülkeler Hollanda, İsveç ve İspanya iken Polonya, Romanya ve Macaristan’daki katılımcıların sosyal çevresi en düşük çeşitliliğe sahip. AB’deki her on katılımcıdan sekizi (yüzde 80), siyahi veya Asya kökenli bir iş arkadaşıyla günlük iletişim kurarken kendilerini rahat hissedeceklerini belirtirken, yüzde 10’luk bir kesim bu konuda orta derecede rahat hissedeceklerini, yüzde 8’lik bir kesim ise rahatsız hissedeceğini ifade ediyor.

Sonuçlara genel olarak bakılacak olursa, Hollanda, İsveç ve İrlanda’daki katılımcılar her tür iş arkadaşıyla rahat hissedeceklerini söyleyenler arasında sürekli en üst sıralarda yer alırken, Bulgaristan ve Romanya’dakiler sürekli olarak bunu en az söyleyenler arasında yer alıyor.

Araştırma, AB’nin ayrımcılıkla mücadele konusunda yürüttüğü politikalara dair önemli ipuçları sunuyor ve ayrımcılıkla mücadelede farkındalık yaratma, hukuki düzenlemeler ve toplumsal katılım politikalarının güçlendirilmesi gerektiğine dikkati çekiyor. (AA, P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler