'Gazze Şeridi'

Gazze’deki Ateşkesin Ardından Trump’ın Tepki Çeken “Temizlik” Planı

Trump’ın Gazze’yi ‘temizleme’ planı, Filistinlilerin zorla yer değiştirilmesini öngörüyor ve uluslararası hukuku ihlal tartışmalarını alevlendirdi. Peki ateşkesten bu yana bölgedeki son durum ne ve bu tartışmalı planın riskleri neler?

Fotoğraf: Noam Galai/Shutterstock

ABD Başkanı Donald Trump, Gazze’nin “temizlenmesi” için Filistinli mültecilerin başta Ürdün ve Mısır olmak üzere komşu Arap ülkelerine sürgün edilmesini önererek büyük bir tartışma başlattı. Trump, bu mültecilerin “geçici ya da uzun vadeli” olarak farklı bölgelere yerleştirilmesini öngören planını, Ürdün Kralı II. Abdullah ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile yapacağını söylediği görüşmelere dayandırdı. Bu planın çıkış noktası, Trump’ın Gazze’nin bir yıkım alanına döndüğünü söyleyen “Bu şu an resmen yıkım alanı. Orayı tamamen temizleyip, ‘Bitti’ demeliyiz.” ifadeleriyle medyaya yansıdı.

Trump, Filistinliler için komşu Arap ülkelerinde yeni konutlar inşa edilmesi gerektiğini belirtti. Bu planın Filistinlilere yeni bir başlangıç sağlayabileceğini iddia eden Trump, Gazze’nin coğrafi olarak çok önemli bir konumda olduğunu ve yeniden yapılandırılması gerektiğini dile getirdi. Ancak, Ürdün ve Mısır’ın Gazze’den mülteci kabul etmeyeceğini net bir şekilde ifade etmesi bu planın uygulanamazlığını gösteriyor.

Trump’ın Önerisi, Yeni Bir Nakba Planı mı?

Bölgede “yüzyıllardır birçok anlaşmazlık” olduğunu söyleyen Trump, Filistinli mültecilerin Arap ülkelerine “yerleştirilmesinin geçici ya da uzun vadeli olabileceğini” söylüyor. Trump’ın Gazze’yi “temizleme” planı, Filistin hakları grupları ve uluslararası hukuk uzmanları tarafından “etnik temizlik çağrısı” olarak nitelendiriliyor.

Filistin’deki Adalah (Tr. Adalet) adlı hukuki danışmanlık merkezinin direktörü Hassan Jabareen, bu planın savaşı devam ettirecek nitelikte olduğunu ve Filistin halkının yurtlarından zorla çıkarılmasını amaçladığını belirtti. Bu tür bir zorunlu yer değiştirme, uluslararası hukukta savaş suçu olarak kabul ediliyor.

Paris Siyasi Bilimler Akademisinde (Sciences Po Paris) uluslararası hukuk dersleri veren ve Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) danışmanlarından biri olan Omer Shatz da, Trump’ın sözlerinin İsrail’deki bazı aşırı sağ politikacıların söylemlerini yansıttığını ifade ederek, bu planı “çok tehlikeli” olarak nitelendirdi. Shatz, bu tür çağrıların insanlık dışılaştırma ve soykırımı teşvike yakın olduğuna dikkat çekti.

Trump’ın görüşleri, Gazze’nin işgal altındaki bir bölge olarak statüsünü göz ardı eden ve uluslararası toplumun Filistin meselesindeki yükümlülüklerine ters düşen bir yaklaşım olarak yorumlanıyor. Filistin Yönetiminden yetkililer ise “yeniden yerleştirme veya yeniden işgalle sonuçlanacak her türlü planın” kendileri için kırmızı çizgi olduğunu belirtiyor.

Filistinlilerin tarihsel tecrübesine göre Gazze dışında yeniden yapılanmaya olanak tanımak için geçici bir yer değiştirme teklifine güven duymak pek mümkün değil. Bu plan 1948 yılında yaşanan Büyük Felaketi anımsatıyor.  İsrail’in kurulmasının ardından yaklaşık 700 bin Filistinlinin yurtlarından sürüldüğü 1948’deki Nakba (Büyük Felaket) ile başlayan ve defalarca tekrarlanan yerinden edilmelere bir yenisinin eklenmek istendiği düşünülüyor. O dönemde birçok kişi, yalnızca geçici bir süreliğine ayrıldıklarını düşünmüş ve yıllarca geri almayı umdukları evlerinin anahtarlarını saklamıştı.

Trump’ın Planına Yönelik Bölgesel ve Uluslararası Tepkiler

Gazze’yi “temizleme” planına Filistinliler, insan hakları kuruluşları ve bölge devletleri karşı çıkarken İsrail’deki aşırı sağcı kesimler, planı sonuna kadar destekliyor. Trump’ın planına karşı Filistin, Arap ülkeleri ve uluslararası toplumlardan ciddi tepki geldi.

Hamas, yazılı bir açıklamayla Trump’ın “temizlik” teklifini kesin bir dille reddettiklerini duyurdu. Açıklamada, Gazze’deki halkın “bu suça teslim olmayacağı” ve kendi topraklarının üzerinde kararlılıkla duracağı ifade edildi. Filistin Ulusal Girişim Hareketi Genel Sekreteri Mustafa el-Bergusi de Trump’ın planını kesin bir dille reddederek bunu “etnik temizlik” girişimi olarak nitelendirdi. Filistinli siyasi yetkililer, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’deki Filistinlilerin başta Ürdün ve Mısır olmak üzere Arap ülkelerine sürgün edilmesi çağrısını reddettiklerini belirterek, Trump’ın ifadelerinin İsrail’in hedefleriyle “uyumlu” olduğunu da dile getirdi.

Mısır ve Ürdün ise mültecilerin kendi topraklarına kabul edilmesine karşı olduklarını defalarca ifade etti. Mısır, Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin topraklarından sürülmesini reddettiğini açıklayarak, bölgenin istikrarına yönelik bu tehdit konusunda uyardı ve uluslararası topluma iki devletli çözümün fiilen uygulanması çağrısı yaptı. Aynı şekilde Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi de, ülkesinin Filistinlilerin topraklarında kalma hakkını destekleme konusundaki kararlılığını vurgulayarak Filistinlilerin tehcir edilmesine yönelik her türlü girişimi reddettiğini belirtti.

Trump’ın planına karşı İran tarafından da bir açıklama geldi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Esmaeil Baghaei, ABD Başkanı Donald Trump’ın Filistinlileri Gazze Şeridi’nden çıkarma fikrini kınayarak ve bu bölgenin Filistinlilerin “anavatanları” olduğunu vurguladı. Ayrıca Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü de bu planın kabul edilemez olduğunu dile getirdi. 

Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) adlı sivil haklar savunucusu grup, Trump’ın önerisini “hayal ürünü ve tehlikeli saçmalık” olarak nitelendirirken, bu öneriyi aynı zamanda bir “etnik temizlik planı” olarak tanımladı. CAIR açıklamasında, “Filistin halkı Gazze’yi terk etmeye istekli değil ve komşu ülkeler İsrail’in Gazze’yi etnik olarak temizlemesine yardımcı olmaya istekli değil,” ifadelerine yer verildi.

Planı destekleyenler ise İsrailli aşırı sağcılar. Trump’ın, Gazze’nin “temizlenmesi için” bölgedeki Filistinlilerin Ürdün, Mısır ve diğer Arap ülkelerine sürgün edilmesi teklifi İsrail’deki aşırı sağcıları memnun etmiş durumda. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Filistinlilerin sürgün edilmesini “harika bir fikir” olarak nitelendirerek, bu planı gerçekleştirebilmek için “uygulama planı” oluşturacaklarını söyledi. Kendisine yöneltilen “Arap karşıtı, ırkçı, kolonyalist, işgal yanlısı” gibi suçlamaları reddetmek yerine açıktan kabul eden Smotrich, İsrail’de “Batı Şeria Valisi” şeklinde de anılan bir siyasetçi.

Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşmasının uygulamaya girmesinin ardından Ulusal Güvenlik Bakanlığı görevinden istifa eden Yahudi Gücü Partisi lideri Itamar Ben-Gvir de ABD Başkanı’nın teklifini memnuniyetle karşıladığını belirterek Trump’a teşekkür etti.

Etnik Temizlik Çağrıları Arasında Gazze’nin Geleceği

Trump’ın Gazze’ye yönelik çağrısı, etnik temizlik ve zorla yer değiştirme tartışmasını yeniden gündeme getirdi. Ancak, bu planın uygulanabilirliği büyük bir belirsizlik içeriyor ve bölgedeki çatışmayı daha da derinleştirme riski taşıyor. Filistin halkı ve Arap ülkeleri, kendi topraklarında kalma hakkını savunurken, uluslararası toplumun bu süreçte nasıl bir rol oynayacağı kritik bir soru olarak önümüzde duruyor.

Gazze’de ise, son 15 ay boyunca savaşın zorluklarına katlanmış olan halk arasında, mevcut ateşkesin devam etmesi hâlinde büyük ölçekte kalıcı bir göç eğilimine dair bir işaret bulunmuyor. Bölge sakinlerinin zorla yerinden edilmesi ise savaş suçu oluşturuyor.

Ateşkesin Ardından Gazze ve Batı Şeria’da Güncel Durum

Filistin Merkezi İstatistik Bürosu tarafından (PCBS) 2024 sonunda paylaşılan bilgilere göre, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze nüfusu yaklaşık 160 bin kişi azalarak 2 milyon 100 bine inmiş durumda. Bu rakam, bölge nüfusunun yaklaşık yüzde 6’sına denk gelmekte. Ayrıca, 55 binden fazla kişinin öldüğü ve 11 bin kişinin ise kayıp olduğunu bildirilmişti. Bu rakamlara ek olarak, ateşkesten yaklaşık 100 bin Filistinli, bölgedeki yoğun saldırılar nedeniyle Gazze’yi terk etmek zorunda kalmıştı.

Ateşkesin devreye girmesinin ardından Birleşmiş Milletler “sahadaki ihtiyaçların çok büyük olmaya devam ettiği” konusunda uyarıda bulunurken, 300 binden fazla yerinden edilmiş Filistinli Güney Gazze’den kuzeye geçmiş durumda. Geri dönenlerin çoğu, Kuzey Gazze’deki yıkılmış evlerinin kalıntılarının yakınında geçici barınaklar kurarak hayatlarına “sıfırdan” yeniden başlıyor.

Ateşkesin ne kadar süre kesintiye uğramadan devam edebileceği de cevaplanmaya bekleyen ayrı bir soru. Gazze’nin kuzeyine geri dönüşler sürüyor olsa da can kaybına sonuçlanan bazı İsrail saldırıları yaşandı. Filistin resmî haber ajansı WAFA’da yer alan bir haberde, 27 Ocak’ta İsrail askerlerinin Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Nusayrat Mülteci Kampı’nda Filistinlilere ateş açtığı belirtildi. Gazze’de ateşkesi ihlal eden bu saldırıda bir çocuk hayatını kaybetti.

Ancak bunlar olurken bir yandan da İsrail’in Batı Şeria’daki baskısının arttığı gözlemleniyor. BM’nin özel raportörleri ve bağımsız uzmanlar, İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistinlilere yönelik baskısının arttığını söylüyor. Uzmanlar Batı Şeria’da artan baskıyı, İsrail’deki aşırı sağcılar tarafından eleştirilen ateşkes sonrası Netanyahu’nun bu politikacıları ve destekçilerini sakinleştirme yöntemi şeklinde yorumluyor. Bu da gelecek aylarda İsrail’in odak noktasının Batı Şeria olabileceğini gösteriyor. (AA/P)

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler