Dosya: "Emeğin Geleceği"

Ağır Çalışma Koşulları ve Erken Emeklilik Talebi: Bir Göçmen Problematiği

Zorlu çalışma koşulları, göçmen işçilerin yaşamlarını her geçen gün daha fazla zorlaştırıyor. Fiziksel ve psikolojik olarak tükenme noktasına gelen bu bireyler, erken emeklilik talepleriyle sistemin sınırlarını zorluyor.

Yaklaşık 35 yıldır inşaat sektöründe çalışan 59 yaşındaki A. Bey, son zamanlarda gittikçe artan ve dayanılmaz hâle gelen fiziksel ve psikolojik semptomları nedeniyle artık çalışamayacağını düşünüyor. 1980’lı yılların ortalarında Türkiye’den Almanya’ya gelen A., geldiği günden beri sürekli ağır işlerde çalıştı. Yıllarca taşıdığı ağır yükler, sürekli eğilip kalkma gerektiren işler ve iş makinalarının gürültüsü bedeninde kalıcı izler bıraktı. Şu an bel fıtığı, fibromiyalji, kulak çınlaması ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunları ile mücadele ediyor.

Fiziksel şikayetlerinin yanı sıra, göçe özgü stres faktörleri, ağır iş yükü, ekonomik kayıplar, travmatik yaşam olayları ve kaynak eksiklikleri de psikolojik sağlığını olumsuz yönde etkilemiş durumda. A., depresyondan muzdarip ve kendisini sürekli tükenmiş, motivasyonsuz ve kaygılı hissediyor, ayrıca uyumakta da zorluk çekiyor. Henüz emeklilik yaşına gelmediği için çalışmaya devam etmesi gerektiğinin farkında, ancak ne bedeni ne de psikolojisi artık buna el vermiyor. Bu nedenle aile hekimi aracılığıyla bir rehabilitasyon kliniğine gitmek için başvuruda bulunuyor. Böylelikle sağlık durumunun kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesini ve malulen emeklilik için tıbbi bir öneri alabilmeyi planlıyor. Ancak Almanya gibi büyük iş gücü açığına sahip ve yaşlı nüfusu giderek artan bir ülkede, bu tür bir başvurunun kabul edilmesi ne kadar mümkün?

Göçmen Kökenli İşçilerin Durumu

Almanya, göç kökenli bireylerin yoğun olarak yaşadığı bir ülke. Ülkede yaklaşık 25 milyon göç kökenli yaşıyor, bu da Almanya nüfusunun yaklaşık %30’una tekabül ediyor. Göçmen kökenliler grubunu, genellikle Almanya’ya iş gücü olarak göç etmiş ya da aile birleşimi ile gelmiş olan kişiler ve onların aile üyeleri oluşturuyor.

Bu büyük nüfus, Almanya’nın iş gücü piyasasında önemli bir yer tutuyor olsa da göçmen kökenli işçilerin karşılaştığı zorluklar, birçok ekonomik ve sosyal engeli içerisinde barındırıyor. Göçmen kökenli işçilerin çoğunlukla istihdam edildiği sektörler, genellikle fiziksel olarak zorlayıcı, düşük ücretli ve sosyal güvencenin sınırlı olduğu alanlar. Özellikle inşaat, temizlik ve gıda üretimi gibi sektörlerde yoğun fiziksel efor gerektiren işlerde çalışıyorlar. Bunun yanı sıra, geçici iş sözleşmeleri, düşük gelir, dil engelleri gibi faktörler, göçmen işçilerin mesleki gelişimlerini sınırlandırıyor. Ayrıca göçmen kökenli bireyler, Almanya’daki iş gücü piyasasında ayrımcılığa uğrayabiliyor. Bazı iş yerlerinde göçmen işçilere daha düşük maaşlar ödenirken, yerli işçiler daha iyi şartlar altında çalışabiliyor. Ayrıca göçmenler, genellikle iş gücü piyasasında dışlanma ve marjinalleşme gibi zorluklarla da karşılaşabiliyorlar.

Bu durum, iş bulma süreçlerini zorlaştırdığı gibi, göçmenlerin mesleklerinde ilerlemelerini de engelleyebiliyor. Bunun sonucunda göçmen kökenli bireyler, çoğunlukla daha düşük statüde ve zorlayıcı işlerde çalışmak zorunda kalabiliyorlar.

Ayrıca göçmen kökenli işçiler, sadece iş yerinde değil, aynı zamanda ailevi ve sosyal hayatta da birçok farklı zorluk ile karşı karşıya kalabiliyor. Birçok göçmen, ailesini geçindirebilmek için uzun saatler çalışmak zorunda. Ayrıca göçmenlerin çoğu, ülkelerinden ve ailelerinden uzakta olmanın verdiği psikolojik yükle de mücadele ediyor. Bu durum, iş hayatını ve kişisel yaşamlarını daha da karmaşık hâle getiriyor.

Zor Çalışma Koşullarının Sağlık Üzerindeki Etkileri

Göçmen işçiler, özellikle de fiziksel olarak zorlu işlerde çalışanlar, çeşitli sağlık sorunlarıyla karşılaşma riskiyle karşı karşıya. Yıllarca süren yoğun çalışma, kötü çalışma koşulları ve sınırlı sağlık hizmetlerine erişim, bu işçilerin sağlıklarını olumsuz yönde etkiliyor. Göç kökenlilerde görülen başlıca sağlık sorunları şunlar:[1]

Kas-iskelet sistemi hastalıkları: Uzun süreli ağır işlerde, özellikle sırt, diz ve eklem ağrıları gibi kas-iskelet rahatsızlıkları gelişebiliyor. Bu tür sorunlar erken iş gücü kaybına yol açabiliyor.

Kardiyovasküler hastalıklar: Stresli çalışma koşulları, düzensiz beslenme ve yüksek iş yükü, kalp hastalıklarına neden olabiliyor. Göçmenler, kötü yaşam koşulları ve sınırlı sağlık hizmeti erişimi nedeniyle bu hastalıklara daha yatkın oluyorlar.

Psikolojik rahatsızlıklar: Yoğun çalışma temposu, düşük ücretler ve sosyal güvencenin eksikliği depresyon, anksiyete ve tükenmişlik gibi psikolojik sorunları artırabiliyor. Dil bariyerleri ve kültürel uyum sorunları da rahatsızlıkların gelişmesinde etkili olabiliyor.

Yüksek kaza riski: İnşaat, temizlik gibi sektörlerde, yetersiz iş güvenliği nedeniyle iş kazaları daha sık görülüyor ve ciddi yaralanmalara yol açabiliyor. Göçmen işçilerin sağlık durumu, araştırmalarda genellikle çoğunluk toplumunun sağlık durumuna kıyasla daha kötü bir başlangıç noktasına sahip.

Almanya’da yapılan araştırmalara göre [2] Türkiye kökenli göçmenler, sadece sağlık hizmetlerine değil tıbbi rehabilitasyon hizmetlerine de genellikle geç başvuruyor ve başvurduktan sonra sağlık durumlarında Almanlara kıyasla daha az iyileşmeler gözlemleniyor. Bu bireyler, Almanlara kıyasla daha kötü bir sağlık durumuyla rehabilitasyon hizmetlerine başvuruyor. Türkiye kökenli kadınların çoğu, fiziksel hastalıkların yanı sıra psikolojik sağlık sorunları nedeniyle rehabilitasyona başvururken, erkekler genellikle kas-iskelet hastalıkları için bu hizmeti talep ediyor.

Göçmen işçilerin sağlık ve rehabilitasyon hizmetlerine geç erişmeleri, sağlıklarının kötüleşmesine ve genellikle kronikleşmiş sağlık sorunlarıyla başvurmalarına yol açabiliyor. Ayrıca göçmenlerin bu hizmetlerden yararlanma oranı, genel nüfusa göre daha düşük, bu sebeple de erken teşhis ve tedavi imkânlarından yoksun kalıyorlar. Kısacası, göçmen kökenliler sadece iş piyasasında değil sağlık hizmetlerine erişimde de dezavantajlı konumda. Bunun nedenleri arasında iletişim sorunları, farklı kültürel anlayışlar, göçmenliği özgü arka plan faktörleri yer alıyor. Bu sebeple çeşitliliğe duyarlı bir sağlık hizmeti modelinin oluşturulması büyük önem taşıyor.

Göçmen İşçilerin Çalışma Gücünü Kaybetmesi

Göçmen işçiler yaşlandıkça sağlık sorunları, eğitim eksikliği ve dil bariyerleri gibi nedenlerle iş gücü piyasasında işverenleri için daha dezavantajlı hâle gelebiliyorlar. Özellikle fiziksel olarak zorlayıcı işlerde çalışanlar, ağır çalışma koşulları nedeniyle erken yaşta iş gücünden çekilmek zorunda kalabiliyor.

Sektör Değiştirmenin Zorluğu: Uzun yıllar ağır işlerde çalışan göçmen işçilerin, yeterli eğitim ve dil becerilerinden yoksun olmaları, farklı bir sektöre geçişlerini zorlaştırıyor. Yeni beceriler edinme fırsatları sınırlı olduğu için çoğu, çok düşük ücretli işlerde çalışmaya devam etmek zorunda kalabiliyorlar.

İşverenlerin Tutumu: Yaş ilerledikçe ve sağlık sorunları arttıkça, işverenler bu işçileri daha az verimli görerek işten çıkarabiliyor veya düşük pozisyonlarla sınırlandırabiliyor. Ayrıca, sağlık nedeniyle sık izin alma ihtiyacı da işverenlerin olumsuz tutum sergilemesine yol açabiliyor.

Alternatif İş İmkânlarının Azlığı: Sağlık sorunları, ilerleyen yaş ve düşük eğitim seviyesi, göçmen işçilerin alternatif işlere erişimini zorlaştırıyor. Fiziksel olarak daha hafif işlere geçmeleri gerektiğinde bile uygun fırsatlar bulmakta zorlanıyorlar. Bu da erken işsizliğe yol açabiliyor.

Bu zorluklar, göçmen işçilerin çalışma hayatını sürdürebilme kapasitelerini ciddi şekilde sınırlayabiliyor. Sonuç olarak, bu grup, iş gücü piyasasından daha erken yaşta geride kalabiliyor, emeklilik süreçlerine girmeden önce işsizlik ile karşılaşabiliyor.

Peki, Malulen Emeklilik Gerçekçi Bir Seçenek mi?

Almanya’da malulen emekli olmak için kişilerin sağlık sebepleriyle günde üç saatten az çalışabileceklerini kanıtlamaları gerekir. Bunlar kişiye, hastalığa, hastalığın ölçüsüne bağlı olarak, bilirkişi raporları ya da tıbbi geçmişlerinin dokümanları ile mümkün olabiliyor. Bu değerlendirme, yani günde üç saatten az çalışabilme durumu kişilerin sadece mevcut meslekleriyle sınırlı değil ve her türlü uygun işi kapsamak zorunda.

• Mesleki Rehabilitasyon: Sigorta kurumları çoğu durumda emeklilik yerine genellikle mesleki rehabilitasyonu ön planda tutuyor. Mesleki rehabilitasyon, yani iş hayatına katılım süreci, sağlık sorunları veya engeller nedeniyle iş hayatına devam edemeyen kişilerin yeniden iş gücüne kazandırılmasını amaçlayan bir süreç. Bu süreç, kişilerin uzun vadeli istihdamını sağlamak için meslek değiştirme, eğitim alma veya çalışma koşullarının uyarlanmasını içeriyor. Ağır fiziksel ve psikolojik sınırlamaları olmayan kişiler belirli alanlarda sınırlandırılarak çoğunlukla mesleki rehabilitasyona yönlendiriliyorlar. Rehabilitasyon klinikleri de kişilere direkt olarak malulen emeklilik için öneri vermek yerine, onları fiziksel ve psikolojik sınırlamalarına uygun başka alanlara, çok da ağır olmayan işlerde çalışmaya yönlendirebiliyor. Mesleki rehabilitasyon konusu olduğunda da göçmen kökenliler yine dezavantajlı durumda olabiliyor. Çoğunlukla bedensel işler yaptıkları için kendi yeteneklerine uygun bir mesleki rehabilitasyon sürecine girmeleri zorlaşıyor.

• Geçmiş Tedaviler: Malulen emeklilik başvurusu yapmak için kapsamlı tıbbi raporlar gerek. Almanya’da tedavi edilmemiş hastalıklar nedeniyle maluliyet emekliliği almak oldukça zor. Tedavi sonrası iyileşme sağlanmazsa, emeklilik başvurusu yapılması mümkün. Ancak göçmen işçilerin sağlık hizmetlerini kullanma oranları genellikle düşük. Araştırmalar, göçmenlerin önleyici hizmetlere, sağlık hizmetlerine ve rehabilitasyon hizmetlerine çoğunluk toplumuna kıyasla daha az başvurduğunu gösteriyor.

Bu alandaki eksiklikler hem sağlık durumlarını iyileştirmeyi ve hem de çalışma yeteneklerini korumayı zorlaştırıyor. Erken teşhis ve tedavi imkânlarından yararlanmamış göçmen kökenlilerin, tıbbi geçmişlerini kanıtlamaları da zor ve aynı zamanda bu durum hastalıkların kronikleşmesine de neden olabiliyor. Bu durum kişilerin mevcut sıkıntılarla birlikte ve hiçbir güvenceleri olmadan malulen emeklilik için uzun süre mücadele etmelerini gerektirebiliryor O zamana kadar, kişi Krankengeld (Tr. “Hastalık parası”), Arbeitslosengeld (Tr. “İşsizlik Parası”) ve Bürgergeld (Tr. “Vatandaşlık Parası”) gibi sosyal yardımlardan faydanılabilse de bunlar tam bir çözüm olmayabiliyor.

• Bilgi Eksikliği: Ayrıca göçmen kökenlilerin sağlık ve yaşlılık sigortası ve sosyal güvenlik hakları konusunda yeterli bilgiye sahip olmamaları, bürokratik engelleri aşmalarını zorlaştırıyor. Bu durum, malulen emeklilik başvurularının daha da karmaşık hâle gelmesine yol açıyor.

Berlin Sağlık Raporu verilerine göre[3] Alman vatandaşı olmayan göçmenler, Alman vatandaşlarına kıyasla daha yüksek bir erken emeklilik riski taşıyor. 2001-2006 yılları arasında, Alman vatandaşı olmayanların erken emeklilik oranı Almanlara göre yüzde 7 daha yüksek. Ayrıca, malulen emeklilik başvuru oranları da Alman vatandaşı olmayanlarda daha yüksek. Bunun yanı sıra, Alman vatandaşı olmayan kadınların erken emeklilik riski, Alman vatandaşı kadınlara kıyasla yaklaşık 1,25 kat daha fazla. Bu oran, yaş ilerledikçe artıyor.

60 yaş ve üzeri Alman vatandaşı olmayan kadınların erken emeklilik oranı, Alman vatandaşı kadınlardan 2,5 kat daha yüksek. Erkeklerde de benzer şekilde, 50-60 yaş arasındaki Alman vatandaşı olmayan erkeklerin erken emeklilik oranı, Alman erkeklerine göre daha yüksek. 2003 yılında da Alman vatandaşı olmayanların malulen emeklilik oranı yüzde 31 iken, Almanlarda bu oran yüzde 18,6’ydı.

Bunun yanı sıra yabancılar, erken emeklilik olmadan önce, Alman vatandaşlarına kıyasla daha az tıbbi rehabilitasyon hizmeti alıyorlar.[4] Türk kökenli erkeklerin erken emekliliğinde psikolojik ve davranışsal bozukluklar, kadınlarda ise psikolojik bozukluklar en sık görülen nedenler arasında. Almanlarda ise yeni oluşumlar/hastalıklar malulen emekliliğin ana nedenleri arasında. Göçmen kökenli bireyler, sağlık sorunları nedeniyle erken emekliliğe daha erken başvuruyorlar. Özellikle psikolojik rahatsızlıklar, kas-iskelet hastalıkları ve kalp-damar hastalıkları erken emekliliğe yol açan temel hastalıklar arasında yer alıyor.

Malulen Emeklilik Başvurusu Karmaşık ve Zorlu

Girişteki örneğimize dönecek olursak, A. Bey’in durumu, Almanya’da uzun yıllar süren zorlu çalışma koşullarının ve göçmen kökenli bireylerin karşılaştığı çeşitli alanlardaki engellerin birleşiminden kaynaklanan sorunları gözler önüne seriyor. Sağlık problemlerinin giderek artması, A.’nın malulen emeklilik başvurusunda bulunma kararını almasına neden olsa da Almanya’daki malulen emeklilik süreci, oldukça karmaşık ve zorlu bir yol. Sağlık hizmetlerine sınırlı erişim, dil engelleri, bilgi eksiklikleri gibi birçok zorluk, bu bireylerin başvurularını ve süreçlerini daha da güçleştiriyor.

A. gibi bireyler için mesleki rehabilitasyon, malulen emekliliğe kıyasla daha ön planda tutulabilir. Ancak göçmen işçilerin sağlık durumları genellikle kötüye gitmeden sağlık hizmetlerine başvurmamaları ve geç başvuru nedeniyle sağlıklarının çok daha kötü bir seviyeye gelmesi, malulen emeklilik sürecini daha da zorlaştırabiliyor. Bu sebeple, alanda daha kapsamlı çözümlerin düşünülmesi ve uygulamaya koyulması gerekiyor.

Kaynaklar:

  • Brzoska, P., Voigtländer, S., Reutin, B., Yilmaz-Aslan, Y., Barz, I., Starikow, K., … & Razum, O. (2010). Rehabilitative Versorgung und gesundheitsbedingte Frühberentung von Personen mit Migrationshintergrund in Deutschland: Abschlussbericht.

Dipnotlar:

[1] Maier, C./Razum, O./Schott, T. (2008): Medizinische Rehabilitation und Behandlungserfolg bei Patienten mit türkischem Migrationshintergrund. In: Muthny, F.A./Bermejo, I. (Hrsg.): Interkulturelle Medizin. Laientheorien, Psychosomatik und Migrationsfolgen. Köln: Deutscher Ärzteverlag
[2] a.g.e
[3] Meinlschmidt, G. (2007 ve 2009): Gesundheitsberichterstattung Berlin. Basisbericht 2006/2007. Daten des Gesundheits- und Sozialwesens. Berlin: Senatsverwaltung für Gesundheit, Umwelt und Verbraucherschutz.
[4] Höhne, A. (2007): Erwerbsminderungsrenten und medizinische Rehabilitation in Deutschland unter Berücksichtigung des Migrationshintergrunds. In: Gesundheit Berlin (Hrsg.): Dokumentation 12. bundesweiter Kongress Armut und Gesundheit „Präventionen für Gesunde Lebenswelten – ‚Soziales Kapital’ als Investition in Gesundheit”. Gesundheit Berlin e.V. Berlin: Gesundheit Berlin

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler