Dosya: "Emeğin Geleceği"

Uzaktan Çalışma ve Değişen İş Koşulları: Yeni Normalin Gerçekleri

Covid-19 salgını, uzaktan çalışmayı hayatımızın ayrılmaz bir parçası hâline getirdi. Başlangıçta bir zorunluluk olarak görülen bu model, iş dünyasında köklü değişimlere yol açtı. Ancak uzaktan çalışmanın bireyler ve şirketler için sınırları, avantajları ve geleceği hâlâ tartışma konusu.

Uzaktan çalışmak, bugün daha önce hiç olmadığı kadar yaygın. Peki uzaktan çalışmaya dair eğilimler ve farklı sektörlerden çalışanların deneyimleri neler? Dijitalleşme ve küreselleşmenin etkileriyle şekillenen yeni çalışma modellerinin iş-yaşam dengesine, verimliliğe ve iş gücü piyasasına etkisini değerlendiriyoruz.

Uzaktan Çalışmanın Yükselişi: Rakamlarla Bir Değerlendirme

Öncesinde Almanya’da pek yaygın olmayan uzaktan çalışma, pandemi kapanmalarıyla birlikte zorunlu olarak hayatlarımıza girdi. Mümkün olan her iş sektörüne yayılan uzaktan çalışma, salgın sonrasında kalıcı hâle gelmesine rağmen bazı büyük şirketlerde tersine bir trend de görülüyor.

Salgın öncesinde Almanya’da işletmelerin dörtte biri çalışanlarına bu imkânı sunmasına rağmen, yaklaşık 10 kişiden biri iş yerinden bağımsız bir çalışma stiline sahip. Burada iki farklı çalışma şekline değinebiliriz. Evinin dört duvarı arasında “home office” olarak çalışanlar ve nerede çalıştığı fark etmeksizin “mobil” olarak çalışanlar. Home office olarak adlandırılan uzaktan çalışma kullanımı salgın öncesinde yavaş da olsa bir artış gösteriyordu. 2013 yılında özel sektörde en az 50 çalışanı olan işletmelerde çalışanların yüzde 19’u evden çalışırken, bu oran 2017’de yüzde 22’ye yükselmişti. Ancak home office çalışanların yüzde 63’ü yalnızca saatlik olarak evden çalışıyordu ve tam gün evden çalışma nadir görülen bir uygulamaydı.

Covid-19 Salgını Birçok Değişimi Zorunlu Kıldı

Almanya’da mikro nüfus sayımına göre (Mikrozensus) salgın ile birlikte tam zamanlı uzaktan çalışma oranı 2020’de yüzde 21’e, 2021’de yüzde 24,2’ye ve 2022’de yüzde 24,2’ye yükseldi ve sabitlendi. Bu artış, uzaktan çalışmanın ne kadar hızlı bir şekilde benimsendiğini gösteriyor.

Avrupa genelinde de benzer bir eğilim gözlemleniyor. 2021 yılında, Avrupa Birliği’nde istihdam edilen bireylerin yüzde 13,5’i evden çalışıyordu. Ülkeler bazında incelendiğinde, Hollanda’da çalışanların yüzde 53,2’si, İsveç’te yüzde 45’i ve Finlandiya’da yüzde 40,6’sı en azından zaman zaman evden çalışıyordu.

Bu veriler, uzaktan çalışmanın birçok sektörde kalıcı hâle geldiğini ve gelecekte de bu trendin öngörülebileceğini gösteriyor. Fakat sadece zorunluluklar uzaktan çalışmayı gerekli kılan tek şart değil. Salgın ile birlikte dijitalleşme de hızla yayıldı. 2015 yılında yalnızca iki yönetim kurulundan biri yeni dijital tekniklerin şirkete kazandırılmasını konuşurken, bu sayı 2021’de yüzde 74’ü buldu. Yeni dijital transformasyon ise iş dünyasının dinamik bir şekilde dönüşmesini sağladı ve iş koşullarının esnekliğine imkân tanıdı.

“New Work” olarak da adlandırılan çalışma türleri, sadece mekân faktörünü değil, esnek zaman faktörünü de dikkate alıyor. Bu çeşitlilik yalnızca çalışanlara farklı olanaklar sağlamakla kalmıyor aynı zamanda, özellikle müşterilerle çalışılan hizmet sektöründe müşteriye özel tasarlanmış hizmet olanaklarının sunulmasını mümkün kılıyor.

Uzaktan Çalışma Motoru Olarak Nitelikli İş Gücü Eksikliği

Nitelikli iş gücü eksikliği, esnek çalışma modellerinin yaygınlaşmasını hızlandıran önemli bir diğer faktör. İşletmeler açık pozisyonlarını doldurmakta zorlanırken, birçok Avrupa ülkesinde gelecekte de iş gücü daralmasının devam etmesi bekleniyor. Bu nedenle, şirketler mevcut çalışanlarını elde tutmak ve yeni yetenekleri çekmek için daha esnek çalışma koşulları sunmaya yöneliyor.

Ekonomi ve Sosyal Bilim Enstitüsü’nün (WSI) 2023 yılında yaptığı İşyeri Temsilcileri Anketi verilerine göre, açık pozisyonları doldurma konusunda sıkıntı yaşayan işletmelerin yüzde 60’ı, çalışanlar için daha cazip hâle gelmek adına harekete geçiyor. Bu şirketlerin yüzde 70’i uzaktan çalışma imkânlarını artırırken, yüzde 63’ü esnek çalışma saatleri sunuyor. Home office ve esnek çalışma saatleri, iş-özel hayat dengesini desteklerken, bunun başarılı olabilmesi için çalışma saatlerinin önceden planlanması ve çalışanların karar süreçlerine katılımı kritik önem taşıyor.

Uzaktan çalışmanın çalışanlar üzerindeki etkileri, bireysel deneyimlere ve çalışma koşullarına bağlı olarak değişiyor. Yapılan araştırmalar, uzaktan çalışmanın çalışanların psikolojik sağlıklarını, iş memnuniyetlerini ve performanslarını etkilediğini gösteriyor. Esneklik olumlu etkiler getirirken, evden çalışmak sosyal izolasyon ve motivasyon düşüklüğü gibi olumsuz etkilere de yol açabiliyor.
Münih Belediyesinde yönetici asistanı olarak çalışan Jale Hanım* 45 yaşında ve hibrit çalışma modelini takip ediyor. Ona göre uzaktan çalışmanın en büyük avantajı çocuğuna yakın olabilmek:

“Hibrit çalışmayı seçmemin en büyük sebebi, bir anne olarak çocuğumun okul saatlerine uyumlu şekilde evde olabilmek. Tam zamanlı evden çalışmak çocuğumun yanında olma motivasyonuma uygundu ama çok tek yönlüydü. Bu yüzden hibrit çalışmayı tercih ettim.”

Uzaktan Çalışma Esneklik mi, Yoksa İzolasyon mu Sunuyor?

Ev ortamında bazen dikkatinin dağıldığını ve ev işleriyle meşgul olmanın iş verimliliğini olumsuz etkilediğini söyleyen Jale Hanım, tamamen evden çalışmanın sosyal izolasyona neden olduğunu ve motivasyonunu düşürdüğünü belirtiyor.

Benzer şekilde Berkay Bey* sosyal izolasyonun kendisini negatif etkilediğinden ve ekip etkileşimine fiziksel olanak tanımadığından bahsediyor. Münih’te çalışan 25 yaşındaki Berkay Bey, meslek eğitimi alırken farklı çalışma modellerini deneyimleme imkânı bulmuş:

“Şu anda belediyede memur olarak idari meslek eğitimi alıyorum. Bazı birimler evden çalışma imkânı sunarken, diğerleri hiç sunmuyor. Uzaktan çalışırken ofiste çalıştığım zamana kıyasla daha az verimli çalıştığımı fark ettim. Şahsen evden çalışmayı da pek sevmiyorum. Yaklaşık dört yıl önce, pandemi başladığında öğrenci olarak tamamen dijital eğitime geçtik ve bu bende büyük sorunlara yol açtı. Yüz yüze iletişim eksikliği nedeniyle derslerden verim alamadım ve bu benim eğitimim için bir dezavantaj doğurdu.”

Bu açıdan hibrit çalışma modelinin kendisi için uygun olduğunu belirten Berkay Bey, hem iş arkadaşlarıyla yüz yüze iletişim kurabildiğini hem de evde geçirdiği zamanı daha verimli kullanabildiğini anlatıyor. Ona göre bu çalışma modelinin avantajları arasında günlük hayatı daha iyi planlayabilmek ve iş-özel hayat dengesini sağlamak bulunsa da dikkat dağınıklığı ve verimlilik düşüşü gibi dezavantajlar da var. Ayrıca, evden çalışırken sosyal etkileşimin azalmasının ekip ruhunu olumsuz etkilediğini de ifade ediyor.

“İletişim konusunda büyük bir zorluk yaşadığımı söyleyemem. Çünkü şu an çalıştığım yerde, pandemi sürecinde pek çok şey dijital hâle getirildi. Dijital olarak iş konularını tartışmak veya benzeri görevleri yerine getirmek mümkün. Ancak burada meslektaşlar arası sosyal etkileşimin eksikliğini hissediyorum. Birlikte kahve içmek veya küçük sohbetler etmek gibi gündelik etkileşimler kayboluyor. Evden çalışırken, tamamen iş odaklı bir iletişim söz konusu oluyor ve bu da ekip ruhunun gelişmesini zorlaştırıyor.”

39 yaşındaki Said Bey* elektronik devre tasarımcısı olarak yarı iletken sektöründe çalışıyor. Pandemi döneminde tamamen evden çalışmaya geçen Said Bey, yol için harcanan vakitten tasarruf etmenin avantaj olduğunu belirtirken, iş ve özel hayatın iç içe geçmesinin iş-yaşam dengesini olumsuz etkilediğini ifade ediyor. Ayrıca ekip içi iletişimin azalması ve bireysel çalışmaya yönelmenin şirket kültürünü olumsuz etkilediğini düşünüyor:

“Uzaktan çalışma durumunda şirkette ortak bir kültür inşa etmek daha zor. Bayramlar, doğum günleri, veda kutlamaları veya yıllık gezi gibi ortak paylaşımlar uzaktan çalışınca aza iniyor. Oysa bunlar ortak bir aidiyet oluşturmak adına önemli şeyler.”

Said Bey aynı zamanda şu anda çalıştığı şirket ve sektördeki birçok firmanın uzaktan çalışmaya karşı olduğunu belirtiyor. Hâlihazırda tamamen ofiste çalıştıklarını ve bunun gerekçesi olarak disiplin, iş kültürü, iş güvenliği ve gizliliğin öne sürüldüğünü söylüyor.

“Evden çalışmanın yok sayılmayacak kadar mümkün olduğunu pandemi bize zorla da olsa gösterdi. Çevrimiçi çalışmanın dezavantajlarından kurtulmanın bir yolu bulunabilirse belki tekrar daha aktif hâle gelir.”

Münih’te yaşayan Jale Hanım’a göre ise evden çalışma şirket aidiyetine bir engel değil:

“Benim çalıştığım belediye uzaktan çalışmayı mümkün kılacak sistemler oluşturmaya başladı. Belediye uzaktan çalışmanın düşünülemez olduğu bir düşünceden home office’e doğru açılım yaptı. Birçok şirket veya işyeri artık haftanın en az bir veya iki günü evden çalışmayı standart hâle getirdi. Bence uzaktan çalışmak, kişinin şirketle aidiyet kurmasını daha da kolaylaştırıyor.”

İşverenler ve Yöneticiler İçin Yeni Zorluklar

Uzaktan çalışma, işverenler ve yöneticiler için ekip yönetimi, üretkenlik takibi ve çalışan bağlılığını sağlama gibi yeni zorlukları beraberinde getiriyor. Ayrıca, iş sağlığı ve güvenliği konuları da uzaktan çalışma bağlamında yeniden ele alınması gereken önemli hususlar.

Ofiste daha az fiziksel varlık, büyük ofis alanlarına olan ihtiyacı, dolayısıyla sabit maliyetleri düşürse de çalışanlara ekipman sağlamak maliyeti yükseltiyor. Jale Hanım ve Berkay Bey örneğinde, hassas verileri korumak adına çalıştıkları belediye hem iş bilgisayarı hem de iş telefonu sunuyor. İşe gidiş gelişlerin azaldığı uzaktan çalışmada emisyon salınımının azalmış olması, sürdürülebilirliği odağına alan şirketler için de büyük avantaj.

Çeşitli sektörlerde “ofise dönüş” trendi gözlemlense de gelecekte, hibrit çalışma modellerinin daha da yaygınlaşması ve dijital dönüşümün hız kazanması öngörülüyor. Bu süreçte, şirketlerin esnek ve yenilikçi yaklaşımlar benimsemesi, çalışanların ihtiyaçlarına duyarlı olması ve teknolojik altyapılarını güçlendirmesi kritik öneme sahip. Ayrıca yasal düzenlemelerin güncellenmesi ve çalışan haklarının korunması, uzaktan çalışmanın sürdürülebilirliği açısından gerekli.

*Röportaj veren kişilerin isteği üzerine isimler anonimleştirilmiştir.

Kaynaklar

  • Ahlers, E. (2025). Homeoffice: Gekommen, um zu bleiben – Der Trend zum orts- und zeitflexiblen Arbeiten und das Potenzial für eine gute Gestaltung. In B. Kohlrausch, E. Peters & K. Schulze Buschoff (Hrsg.), Was von Corona übrig bleibt: Erwerbsarbeit, Sozialstruktur, gesellschaftliche Folgen (S. 53–72). Campus Verlag.
  • Emmler, H. (2025). Arbeiten im Homeoffice vor und nach Corona – Wer es kann, wer es möchte und wer es darf. In B. Kohlrausch, E. Peters & K. Schulze Buschoff (Hrsg.), Was von Corona übrig bleibt: Erwerbsarbeit, Sozialstruktur, gesellschaftliche Folgen (S. 21–52). Campus Verlag.
  • Grunau, P., Ruf, K., Steffes, S., & Wolter, S. (2019, 11. Juni). Mobile Arbeitsformen aus Sicht von Betrieben und Beschäftigten: Homeoffice bietet Vorteile, hat aber auch Tücken (IAB-Kurzbericht Nr. 11/2019). Institut für Arbeitsmarkt- und Berufsforschung (IAB).
  • Heilmann, T., Kümmerling, A., & Rinke, T. (2021). Homeoffice und mobile Arbeit – Potenziale und Handlungsbedarfe (Weiterdenken: Diskussionspapier des Landesbüros NRW der Friedrich-Ebert-Stiftung, 2021/7). Friedrich-Ebert-Stiftung.
  • Seidler, C., & Keuken, K. (2023, 3.). Homeoffice: Was sollten Unternehmen bei der Anordnung von Präsenz beachten? Human Resources Manager. https://www.humanresourcesmanager.de/arbeitsrecht/homeoffice-was-sollten-unternehmen-bei-der-anordnung-von-praesenz-beachten/

Elif Kılıç

Ludwig-Maximilians Üniversitesinde sosyoloji alanında yüksek lisans yapmakta olan Elif Kılıç, çalışmalarında sosyolojik teoriye odaklanmakta ve Almanya’daki Müslüman bireylerin ötekileştirme deneyimleri ile kimlik müzakerelerine yönelik niteliksel araştırmalar yürütmektedir. Kılıç, aynı zamanda Perspektif’in yayın kurulu üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler