"Ayrımcılık"

İslamofobi Raporu Müslümanlara Yönelik Ayrımcılığı Gözler Önüne Seriyor

Hollanda’daki İslamofobi İzleme Projesi periyodik olarak ülkedeki İslamofobi ve ayrımcılık verilerini yayınlıyor. Son çalışmanın ana bulguları alarm verir nitelikte.

2016 yılında Hollanda’da ciddi gelişmeler kaydedildi. 9 Aralık’ta popülist Özgürlük Partisi PVV’nin Başkanı Geert Wilders, “Daha fazla Faslı istemiyoruz” çağrısıyla bir gruba hakaret ve ırk ayrımcılığından suçlu bulundu. Hollanda’da Wilders, İslamofobiyi örgütleyen ve teşvik eden ana siyasi aktör. Mahkeme tarafından verilen ceza büyük önem taşıyor, zira hâkimler bu kararla birlikte Wilders’in şimdiye dek birçok kez istismar ettiği ifade özgürlüğünün sınırlarını belirgin bir şekilde çizmiş oldular. İkinci büyük gelişme ise şubat ayında Enschede kentindeki bir camiye karşı gerçekleştirilen kundaklama girişiminin terörist bir eylem olarak kabul edilmesiydi. Emsal niteliğindeki bu kararla birlikte 2016 baharında bir camiye düzenlenen kundaklama saldırısının beş faili 4’er yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Müslümanlara dinlerinden ötürü gerçekleştirilen ayrımcı eylemlerin faillerinin cezalandırılması konusunda yetkililerin farkındalıklarının ve adlî çabaların artması, Müslümanlara yönelik nefret ve karalama eylemlerine cezai yaptırımlardaki genel artıştan anlaşılabiliyor. Bir diğer önemli gelişme ise, aşırı sağcı gruplarda ve bu grupların “İslamlaşma” aleyhindeki kampanyalarındaki artış.

Müslüman Karşıtı Ayrımcılıkla İlgili Başvurular

2015 yılında, bir önceki yılla karşılaştırıldığında Hollanda’daki ayrımcılıkla mücadele merkezlerine Müslüman karşıtlığıyla ilgili müracaatlarda genel bir artış gözlemlendi. Bölgesel düzlemde faaliyet gösteren ayrımcılık karşıtı kurumlara, Müslümanlara yönelik gerçekleştirilen toplam 240 ayrımcılık vakası bildirildi. Bu rakam, toplamda bildirilen şikayetlerin yüzde 5’ini oluştururken, önceki yılda kaydedilen Müslümanlara yönelik ayrımcılık vakalarıyla karşılaştırıldığında yüzde 45’lik bir artış gözlemleniyor. 2015 yılında Hollanda’da polise Müslümanlara yönelik ayrımcılıkla ilgili 439 adet şikâyet başvurusunda bulunuldu. Bu rakam bir önceki senenin rakamlarının iki katından fazlası; aynı zamanda emniyet güçlerine ulaşan tüm ayrımcılık raporlarının yüzde 9’unu oluşturuyor. 2015’te internet ortamındaki ayrımcılık alanında uzmanlaşmış kurumlara ulaştırılan raporlar arasında, Müslümanlara yönelik ayrımcılık en önemli şikâyet kategorisi oldu. Toplamda sayısı 445’i bulan bu şikâyetler bir önceki yıla oranla iki kat artmış durumda. Başvuruların çoğu, mültecilerin kabul edilmesine ilişkin tartışmalar ve Avrupa’da gerçekleştirilen terörist saldırıların olduğu bir bağlamda yapılmıştı. 2016’da toplam 72 camiye saldırı vakası bildirildi; bu durum bir önceki yıldaki başvuru sayısının iki katına çıktığını gösteriyor. Bu artışın sebeplerinden biri de çok sayıda camiye, gamalı haç üzerinde bir kartal motifi bulunan broşürlerin ve İslamofobik tehdit mesajlarının gönderilmesiydi.

İnternette Müslüman Karşıtı Söylem

Hollanda’da üçüncüsü yayınlanan İslamofobi İzleme Raporu için, Müslümanlar ve İslam’a dair internet platformlarında kullanılan söylem konusunda özel bir çalışma yürütüldü. Bunun için kullanılan veri bankası, popüler internet platformu GeenStijl’in (GS, 2003’ten itibaren) ve video yayını yapan PowNed’in (PN, 2009’tan itibaren) web verilerinden oluşuyordu. GeenStijl, “politik olarak doğru olmamak” gibi bariz bir niyetle yayına başlamıştı.

Bu araştırma, “konu modellemesi” (İng. “topic modeling”) metodunu nitel söylem analizi yaklaşımı ile ele aldı. “Konu modellemesi”, bilgisayar bilimlerinde geliştirilen nispeten yeni bir istatistiksel model. Bu modellemenin bir avantajı, büyük veri dosyalarını analiz etme imkânı sağlaması. Bu nicel programın, daha nitel bir yaklaşımla birleştirilmesinin sağladığı pek çok avantaj var. “Konu modellemesi”, anlamlı bir analizin oluşturulabilmesi için gerekli olan nitel analiz ile araştırmacının sezgisini birleştirerek nesnel kalıpları ortaya koyuyor.

Konu modelleme aracı Big Text Tool’un merkezi işlevi ise, belirli bir araştırma temasının (konunun) ne sıklıkla işlendiğini göstermesi. İslamofobi İzleme Raporu’nda sıklığı tartışılan konu ise “İslam” ve “Müslümanlar” oldu. Tema başına bir dizi anahtar kelime verildi. Bu anahtar kelimeleri içeren metin pasajları ortaya çıkarıldı ve programda daha ayrıntılı olarak incelendi. Programın bir diğer önemli fonksiyonu, anahtar kelimelerin aranabilmesi ve sözcüğün seçili bir korpusta (veri bankası) ne sıklıkta ve hangi bağlamda karşımıza çıktığını göstermesiydi. Bu sayede kelimelerin kompozisyonları, kelime kombinasyonları ve frekansı da dikkate alınabiliyor. Dahası, program sonuçların görselleştirilmesi için grafikler oluşturma imkânına da sahip. Bu işlevlerin tamamı İslamofobi İzleme Raporu için uygulandı.

Yukarıda kısa bir metodik izahatın bulunduğu araştırmada en fazla sürekliliği gösteren en önemli konu kategorileri şu temalar oldu:

– Orta Doğu’daki kriz
– Toplumsal cinsiyet ilişkileri
– Bir din olarak İslam
– Mülteciler ve toplumların onlara bakışı
– Siyahilik-karşıtı ırkçılık
Entegrasyon ile ilgili problemler
– Geert Wilders, PVV ve Hollanda politikası
– İslam Eleştirisi

“Kültürel Bir Tehdit” Olarak Müslümanlar

Araştırma sonucunda Müslümanların sıklıkla, aralarındaki farklılıklar göz ardı edilerek, kültürel bir tehdidi temsil eden büyük homojen bir grup olarak tanıtıldığı ortaya çıktı. Bu bakış İslam’ı kapalı, tek parçalı bir bütün olarak görmektedir. Buna ek olarak, “İslam kültürü”, “Batı kültürüne” kıyasla belli bir hiyerarşi içinde daha düşük seviyede bulunan bir kültür olarak tasvir edilmektedir. İslam üstü örtülü ya da açık olarak, gelişmemiş, geri kalmış ve Orta Çağ’a ait olarak görülmektedir. Bu kavramlar, “biz”in -tamamıyla olmasa da birçok açıdan- “onlar”ın zıddı olduğunu göstermek için kullanılmaktadır. “Bizler moderniz, eşitiz, özgürlük aşığıyız ve her türlü kabiliyet ve kapasiteye sahibiz.” Kültürel tehdit hissiyatı, “diğerlerinin” aşağılıklarını vurgulamak ve kişinin kendi üstünlüğünü ima etmek suretiyle savuşturulmaktadır.

“Geri Kalmışlık” Söylemi

Müslüman/İslam söyleminin araştırıldığı webloglarda “geri kalmış/çağdışı” ifadesinin kullanımının yüzde 90’ı doğrudan Müslümanları/İslam’ı, onların fikirlerini, geleneklerini, uygulamalarını, ilişkilerini ve kurumlarını ifade etmektedir. Örneklerden bazıları şunlardır: “çağdışı nefret sakalları” ve “geri kalmış cahiller”. Ayrıca bu tanımlama; “geri kalmış çöl dini”, “geri kalmış kültürel gelenekler” ve “geri kalmış çöl ideolojisi” gibi İslam dinine, kültürüne veya ideolojisine atıfta bulunmak için de bir sıfat olarak kullanılır. İslam Peygamberi Muhammed veya cami gibi İslam dininin temel bileşenleri, “gericiliğin üreme alanı olan camiler” ifadesinde olduğu gibi geri kalmışlıkla bağdaştırılmaktadır.

Cinsiyet ve Cinselliğe Dair Atıflar

Cinsiyet ve özellikle de Müslüman kadınların konumu, Müslümanların kültürel bir tehdit olarak algılanmasının merkezinde yer almaktadır. İslam’da kadınların konumuyla ilgili uygulamalar, İslamofobik söylemin saldırdığı başlıca hedeftir. Burada birtakım söylem sorunları ön plana çıkmaktadır. Cinsiyet ve cinselliğe ilişkin olarak kullanılan söylemler; kıyafet, dış görünüş, cinsiyet ve cinsel baskıyla ilişkilendirilmektedir. Sık kullanılan örnekler şunlardır: “Başörtüsü, köle, tecavüze uğramış.” Ayrıca tavuk ve penguen gibi hayvan metaforları, Müslüman kadınları tanımlamak için kullanılmaktadır. “Elbise” sözcüğü erkekler için de kullanılmakla birlikte, “nefret sakalı” ve “sakallı maymun” gibi ifadeler dış görünüşe atıfla kullanılan diğer ögelerden yalnızca birkaç tanesidir.

Her iki weblog’da da açıkça hedef hâline getirilen diğer bir öge ise “başörtüsü”dür. Müslüman kadınların kendi seçimlerini yapabilme özgürlüğü reddedilmekte; onların kendi tecrübeleri ve fikirleri için muhakeme gücüne sahip oldukları kabul edilmemektedir. Bu durum da Müslüman kadınların başörtüsü giydiklerinde yalnızca birer mağdur ve hatta suçlu olarak görülmelerine neden olmakta ve Müslüman kadınlar “insan dışı”laştırılmaktadırlar. Bu durum bir paradoks doğurmakta; Müslüman kadınlar özgürleştirilme adına baskıya maruz kalmaktadır.

“Siyasi Bir Tehdit” Olarak Müslümanlar ve İslam

Müslümanların kültürel bir tehdit olduğu yönündeki İslamofobik algıya ek olarak, Müslümanlar siyasi bir tehdit olarak da algılanmaktadır. Çoğu kez, “paralel toplum” yaratmaya çalışan, güvenilmez olarak nitelendirilen bir “beşinci kol” ya da “sahtekârlar” olarak tasvir edilmektedirler. Aynı zamanda Avrupa kültürü ve medeniyetinin yıkılması için uğraşan yabancı yöneticilerin çıkarlarına hizmet eden Truva atları olarak da görülmektedirler. Bu zihniyette siyasi sol işbirlikçi rolünü oynamaktadır. Bu durum çevrimiçi platformdaki Müslüman karşıtı söylemde Hollanda Nasyonal Sosyalist Hareketi (NSB) retoriğinin çok sık görülmesini de açıklamaktadır.

İspanya İç Savaşında (1936) ortaya çıkan “beşinci kol” kavramı ise düşmana içeriden destek veren ve direnişi zayıflatan düşman kuvvetlerinin organize komplosu anlamına geliyor. İkinci Dünya Savaşı’nda bu kavram, işgal altındaki ülkelerdeki Naziler ve faşistler ile Hollanda’da NSB’de örgütlenen kişiler gibi genel olarak Alman kökenli kimseler için kullanılıyordu. Müslümanlar için bu kavram, film yapımcısı Theo van Gogh’un İslamcı bir terörist saldırıda öldürülmesinden önce bu kavramı 2003 yılında bir köşe yazısında kullanmasından sonra yaygınlaştı.

Kullanılan Nefret Unsurları

Araştırmada aşağılama, hor görme, rezil etme ve hakaret amaçlarıyla bir dizi nefret söylemine rastlanmaktadır. Müslümanları anlatmak için özellikle hayvan metaforlarının kullanıldığı görülmektedir. Bunların en yaygını “keçi” olmakla birlikte, “sıçanlar”, “maymunlar”, “domuzlar”, “köpekler” -önce de bahsi geçen– “penguenler” de Müslümanları tanımlamakta kullanılan hayvan metaforlarıdır.

İncelenen weblog’larda, Müslümanlar özellikle kültürel ve siyasi bir tehdit ve nefret nesnesi olarak görülmektedir. Müslümanlar, “biz” grubunun çevrimiçi tartışma malzemesi durumundadır. Karşıt argüman ve diyaloglarda Müslümanların öznelliğinden nadiren bahsedilmektedir.

Devlet yetkilileri, siyasiler ve medya elitleri, “gerçek” kurbanlar olan ve ayrımcılığa uğrayan “biz”i gözden çıkartarak, Müslümanlara pozitif ayrımcılık yapmakla suçlanmaktadır. Genel olarak bakıldığında bu tartışmalar entelektüel düzeyde değildir; teorik kavramlar ve tarihsel bilgi neredeyse yok denilecek kadar azdır. Weblog’larda ifade edilen Müslüman karşıtı söylem çoğunlukla güncel ve anekdotlara dayalı konulardan oluşmaktadır. Nefret içeriğinden dolayı birçok yazı moderatörler tarafından kaldırılmış olsa da konuşmaların ayrımcı karakteri hâlâ gözle görülür niteliktedir.

Peki, bu söylemlerin çevrim dışı hayatta etkileri var mıdır? Bu konu hakkında sistematik bilgimiz henüz yok, ancak kimi zaman bu olumsuz söylem ve tavırlar gerçek hayatta da karşılık buluyor. İslamofobi İzleme Raporu için toplanan verilerin de gösterdiği gibi, özellikle olayların niteliğine bağlı olarak, Müslümanlara ve İslami unsurlara yönelik saldırıların seviyesi giderek
artıyor.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler