Hollanda’da 30 Yıllık Tartışma: İmam Eğitimi
Hollanda’da bir imam eğitimi oluşturulması talebi 1982 yılından beri dile getiriliyor. Başarısız modellerin yanı sıra yeni kurulan fakültelerle birlikte imam eğitimi Hollanda’da önümüzdeki senelerde ana tartışma konusu olacak gibi.
1993 yılında Hollanda Parlamentosu’na ülkede imam eğitimi imkânlarının araştırılması için bir önerge verildi. 1995 yılında Eğitim Bakanlığı geniş kapsamlı bir araştırmada Hollanda’da imam eğitimi önündeki engelleri ve mevcut imkânları ele aldı. 2002 yılında yurt dışından gelen imamların “vatandaşlık kursları”na katılımı zorunlu hâle getirildi. En önemli dönüm noktası ise 2004 yılında Eğitim Bakanlığı’nın Hollanda’nın mevcut eğitim kurumlarında ulusal bir imam eğitimi çağrısında bulunması ile yaşandı.
İmam eğitiminin Hollanda siyasi ajandasına girişi 1982 yılına dayanıyor. O tarihte Waardenburg Çalışma Komisyonu Hollanda’da bir imam eğitimi tesis edilmesini tavsiye etmişti. İmamlarla ilgili en önemli gelişmelerden biri ise 30 Mayıs 1986’da yaşandı. 1986 yılında Hollanda’da imamlara papazlar, rahipler ve hahamlarla aynı resmî statü verildi. Bu karar imamların, Hollanda toplumundaki diğer din adamlarıyla aynı imkânlara kavuşmasına yol açtı.
Bütün bunların neticesinde Amsterdam Vrije Üniversitesi’nde 2005/2006 öğretim yılında ilk program, 2006/2007 yılında Leiden Üniversitesinde ikinci, Inholland Yüksekokulu’nda da üçüncü program tesis edildi. Fakat bütün bunlardan bir “imam eğitimi” programı oluşamadı.
İmam Eğitimi Müslüman Cemaatin Sorumluluğunda
2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre Hollanda’da 500’e yakın cami var. Ülkede yaklaşık 300 imam olduğu tahmin ediliyor. Bunun dışında yaklaşık 75 Müslüman din görevlisinin Hollanda hapishaneleri ve hastanelerinde devlet memuru olarak manevi rehberlik verdiği biliniyor. Devletle yapılan anlaşmaya göre CMO (Devlet ile Müslümanlar Arası İletişim Organı, 2004 yılında devlet tarafından muhatap olarak kabul gören resmî temsil kurumu), manevi rehber olarak görevlendirileceklere bir “icazet” veriyor. Bu kişiler ancak ondan sonra dinî açıdan yeterli manevi rehberler olarak devlet tarafından istihdam edilebiliyorlar. Manevi rehberlerden farklı olarak imamlar konusunda tek yetki, Müslüman cemaatlerin. CMO’nun manevi rehberlere belge vermek dışında imamlar üzerinde bir etkisi yok.
Hollanda’da imamlar cemiyetlerin çalışanı. Aralarında Türkiye’den gelmiş, Hollanda’da kısa bir süre dinî hizmet verenler olduğu gibi, Hollanda’da büyümüş ve yetişmiş imamlar da var. Aynı şekilde Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan gelen imamlar da Hollanda’da görev yapıyorlar. Bu durumda görevlendirilecek bir imamın hangi kriterlere sahip olması gerektiği de ilgili cemiyetin inisiyatifinde.
“İmam Eğitiminde Ortak Standartlar Belirlenebilir”
Bünyesinde olan 250 tane cami barındıran CMO’nun Başkanı Halil İbrahim Karaaslan, kurumun imamların eğitimi ya da istihdamı ile ilgili karar almadığını vurguluyor. Bu anlamda CMO’nun tek fonksiyonu, üye kuruluşları bir araya getiren platformlar sağlamak.
Ülkedeki devlet üniversitelerinde imam eğitimiyle ilgili girişimler başarısızlıkla sonuçlanmış durumda. Karaaslan’a göre bunun nedeni, Müslüman kurumların bu eğitimleri desteklememesi. “Bu üniversitelerden mezun olanlar, bir camide doğrudan imamlık yapacak kalitede görülmüyorlar” diyen Karaaslan, şu an CMO bünyesindeki çatı kuruluşlarla imam eğitimi konusunda bir proje yürüttüklerinden bahsediyor. Bu proje Vrije Üniversitesi ile ortaklaşa, CMO bünyesindeki 10 kurumun da iştirakiyle imam eğitiminin Hollanda’da tesis edilmesi üzerine kurulu. Karaaslan projeyi şöyle anlatıyor: “Söz konusu program bir lisans ya da yüksek lisans programı değil, ‘uzmanlık sınıfı’ denilebilecek bir eğitim. Vrije Üniversitesi’nde şu an 20 kadar imam, Hollandaca dili, Hollanda’nın kültürü, politikası, sistemine dair eğitim alıyor. İlk kez düzenlenen bu eğitim başarılı olursa 1 sene daha sürecek. Ayrıca üniversitenin imam eğitimi için bir lisans programı açma planı da var. Ama şu anda hangi Müslüman kuruluşun bu inisiyatifi destekleyeceği konusunda bir kesinlik yok.”
Karaaslan, söz konusu lisans programına dair farklı model arayışı içinde olduklarından bahsediyor. Örneğin imam eğitiminin yüzde 70’inin üniversitede, geri kalan kısmının ise ilgili Müslüman kuruluşta pratik olarak yapılması gibi öneriler var. Karaaslan şöyle devam ediyor: “Önceden bu tarz girişimler, Müslüman kuruluşlar dahil edilmediği için başarısızlıkla sonuçlandı. Bu kez cemaatler de işin içine katılıyor. Ama sonuçta nasıl bir modelin ortaya çıkacağı belli değil. Görüşmeler sürüyor.”
Karaaslan’a göre gençleri imam olmaya yönlendirmek için ek çalışmalar gerek: “Gençlerin kafasında imamlık konusunda netlik yok. Başlangıç maaşı ne kadar, yükselebilir miyim, topluma ne faydam olur, bir imam ne yapar? İmam eğitiminin bir kısmı da bu profili netleştirmek olmalı.”
Karaaslan, mevcut durumda cemaatlerin kendi personellerini yetiştirmelerinin dezavantajlarına değiniyor: “Cemaatlere yönelik imam eğitimi, ortak bir imam profili oluşmasını zorlaştırıyor. Bir cemaatte eğitim alan kişinin, başka bir cemaatte imamlık yapması kısmen zor. Bu durum bir imam için ‘mesleki imkânların’ azalması demek.”
CMO bünyesinde bir imam eğitiminin gerçekleşmesi ya da CMO’nun bu eğitime öncülük etmesi şu an mümkün değil. Karaaslan bunun nedeninin cemaatler arasındaki güvensizlik olduğu görüşünde. “Oysa merkezî bir imam eğitimi ve merkezî atama sistemi bana kalırsa daha gelecek vadeden bir sistem. Böyle bir sistem imamların eğitiminde ve istihdamında asgari ücret gibi ortak standartlar da getirebilir. Fakat böyle bir modelin mümkün olmadığını da söylemek gerek. Cemaatler haklı olarak kendi yetkilerini devretmek istemiyorlar. Diğer yandan Hollanda’daki imam eğitimi girişimleri de herkes tarafından kabul edilebilecek bir rüşte ulaşmış değil.”
Karaaslan’a göre yurt dışından gelen imamların komple engellenmesi yalnızca bir “zaman meselesi”: “Hollandalı Müslümanlar olarak öngörülü olmalı ve imam eğitimine daha büyük önem vermeliyiz. Hollanda’da imam eğitimi yalnızca devletin talebi değil, Müslümanların da ihtiyacı.”
Yeni Bir İmam Eğitimi Modeli: İslam Teoloji Fakültesi Amsterdam
Amsterdam’da 2018 yılında açılan İslam Teoloji Fakültesi’nin rektörü Bahaeddin Budak, Hollanda’da hapishanede Müslüman mahkumlara manevi rehberlik yapmış, İslam okullarında din dersi vermiş ve bu dersin materyallerini geliştirmiş bir eğitimci. Budak 11 yıl da Inholland Üniversitesi’nde İslam Din Dersi Bölüm Sorumlusu olarak çalışmış.
Amsterdam’daki İslam Teoloji Fakültesi’nin müfredatında imam eğitimi de var. Fakültede ilk modülde imam ve manevi rehberler, ikinci modülde ise İslam din dersi öğretmenleri yetiştiriliyor. Fakültenin ilk 2 yılı hem İslam din dersi öğretmeni, hem de manevi rehber ya da imam olmak isteyenlere yönelik. Öğrencilerin ilk sene herhangi bir okulda İslam din dersi alanında, ikinci sene ise imam ya da manevi rehberlik alanlarında staj yapmaları gerek. Bu iki staj neticesinde öğrenciden imamlık/manevi rehberlik ile İslam din dersi öğretmenliği arasında karar vermesi bekleniyor. Bu sene ilk kez öğretime başlayan fakültenin şu an lisans düzeyinde 10 öğrencisi var.
Budak’a göre Hollanda’da imam eğitimi henüz emekleme safhasında. Budak, “Meslek eğitimi aslında devamlılık arz eden, sistematik bir eğitim. Bu göz önünde bulundurulduğunda imam eğitimi konusunda Hollanda’nın karnesinin iyi olduğu söylenemez. Biz bu açığı doldurmak amacıyla eğitimlerimize başladık.” diyor.
Fakültenin şu an itibariyle Hollanda’da akreditasyonu yok. Budak, yasal mevzuata göre okulun ancak ilk mezunlarını verdikten sonra akreditasyon başvurusunda bulunacağından bahsediyor: “11 yıllık üniversite idareciliği tecrübesinden hareketle şu an eğitimimizi, ilk mezunlarımızın ardından akreditasyon alacak şekilde dizayn ettik. Dolayısıyla akreditasyon konusunda bir endişemiz olmadığını söyleyebilirim.”
Türkiye’deki teoloji anlayışından daha farklı bir eğitim mantığıyla hareket ettiklerini belirten Budak, ezbere dayalı olmayan bir yaklaşıma sahip olduklarını belirtiyor: “Biz kavramaya dayalı bir eğitim mantığı yürütmeye çalışıyoruz. Talebenin araştırmacı bir ruha sahip olmasını arzu ederken, öte yandan 1400 yıllık İslam literatürünü ve geleneğini kucaklıyoruz. Spesifik bir din yorumunu öncelemiyor ya da sadece belli bir literatürü benimsemiyoruz. Yeter ki ele aldığımız kaynaklar ilmî araştırma kriterlerine uyum sağlasın. Bu şekilde öğrencinin araştırarak, anlayarak, farklılıkları görerek, kıyas ederek bir sonuca varmasını arzu ediyoruz. Programımızda Hristiyanlık tarihi ya da Musevilik gibi diğer dinlere dair bilgiler de sunuluyor. Bu derslerin bir kısmı, bu dinlerin bizzat mensubu olan akademisyenler tarafından veriliyor. Ayrıca öğrencilerin Hollanda’ya dair spesifik bağlam bilgileri de edinmesi gerek.”
Budak, fakülte mezunlarının imam olarak çalışması konusunda ise bir uyarıda bulunuyor: “Mevcut durumda çok nitelikli bir imam eğitimi vermiş olsak da, öğrencinin imam olup olmamak konusundaki kararı, cemiyetlerdeki iş imkânlarıyla alakalı.”
Hollanda’da manevi rehberlerin maaşı en az 2.500 civarında ve bu kişilerin tatilleri, ek primleri gibi her türlü sosyal hakları güvence altında. Bu açıdan bakıldığında “imamlık” İslam teolojisi eğitimi alan bir öğrenci için cazibeli hâle getirilmeli. Budak, bu konuda Müslüman cemaatin öz eleştiri yapması gerektiği görüşünde: “Mevcut durumda imamların istihdamında ciddi düzelmeler olsa da, genelde küçük cemiyetlerde sorunlar devam ediyor. Avrupa’da kalıcılığımızı sağlamlaştırmak istiyorsak, imamlarımıza buradaki yaşam kriterleri üzerinden standartlar sunmalıyız.”
Hollanda’da devletin camilerdeki imamları finanse etmesi hukuken mümkün değil. Budak, devletin finansman yoluyla müdahalesinin “devlete uygun bir din oluşturma çabası”nı yansıtacağı görüşünde: “Finansman konusu Müslüman cemaatin kendi mesuliyeti. Bana kalırsa bu mesuliyetimizi ciddiye alma sorunumuz var. Bundan sonra bu durum elbette iyileştirilecektir. Camilerdeki insanlar duyarsız değiller. Fakat büyük teşkilatların insanlara bu ufku vermesi gerek.”
Budak’a göre finansman sorunu çözülmeden, imam eğitimini tartışmak çok mantıklı değil: “İmam eğitiminin kendisi, imam bulma ve imamı istihdam etme sorunlarını ortadan kaldırmaz. Devletin ajandaları olabilir, ama biz kendi ev ödevlerimize bakalım. Biz imam eğitimi programını başlattık.
4 yıl sonra imam yetiştirmiş olacağız. Eğitim açığını böylece kapattık. Şimdi sıra bizden mezun olan talebenin çalışma şartlarını düzenlemekte.”
“İmamların Maaştan Çok Daha Önemli Motivasyonları Olmalı”
Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyonu’na bağlı Hilversum Camisi’nin 29 yaşındaki genç imamı olan Muhammed Dalmaz, 100 kişilik bir cemaate imamlık yapıyor.
Mısır ve Türkiye’de dinî eğitim gördükten sonra lisans eğitimini Rotterdam İslam Üniversitesi’nde alan Dalmaz, imam olmaya ailesinin teşvikiyle karar vermiş. Babası ve amcaları imam olan Dalmaz, İslami ilimlere küçük yaşından beri ilgi duymuş. Görev yaptığı camide haftanın her günü eğitim var. 9-15 yaş arası çocuklara dinî eğitim hem hafta sonu, hem de hafta içi okuldan sonra devam ediyor. Buna gençlere ve esnaflara yönelik sohbet halkalarıyla yaşlı ve hasta ziyaretleri eklendiğinde Dalmaz’ın görev yelpazesi hayli genişliyor.
Dalmaz’a göre imamların akademik eğitim alması mutlak bir şart değil. “Bir imamın fıkhi temel sabiteleri elbette bilmesi gerekir. Cemaate daha iyi hizmet sunmak adına akademik eğitim büyük katkı sağlar. Ama cemaat genelde halktan, kendi dilini konuşabilen, hemhal olabileceği imamlar istiyor. Bu durumda akademik eğitim bana kalırsa olmazsa olmaz değil.”
Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyonu’nda imamların federasyona bağlı çalışan olduğunu belirten Dalmaz, aile mesleği olan imamlıkla ilgili iyileştirmelere de tanık olmuş: “Eskiden imamların çalışma şartları oldukça kötüydü. Şu an ciddi iyileştirmeler söz konusu. Her şey bir yana, bu işe talip olanların insanların gönüllerine girme, onlara bu dünya imtihanında yardımcı olma motivasyonuna sahip olması lazım. Bir Müslüman gencin bağımlılıktan kurtulmasına yardımcı olmak, kötü alışkanlıklarını terk etmesi için yol göstermek; bütün bunlar bir imam için eşsiz tecrübeler. Eğer imamlık bir ‘meslek’se, bunlar mesleki tatmin için yeterli şeyler.”