'Kovid-19'

Erasmus Öğrencisinin Kovid-19 Günlüğü

Kovid-19 birçok ülkede Erasmus öğrencilerini de yakından etkiledi. Fransa’dan bir öğrenci, kilitli kaldığı ülkede yaşadıklarını anlatıyor.

@Shutterstock değişiklikler Perspektif

Fransa’da aylar süren emeklilik reformu eylemlerine öğrencilerin de katılmasından dolayı, okulun haftada bir veya iki gün ara vermesi dışında üniversitede eğitim sorunsuz devam ediyordu. Üniversitedeki hocalar, Kovid-19 salgınının okulların kapatılmasına sebep olacak kadar yayılacağına ihtimal vermiyordu.

Fransa’da durumlar ciddileşmeye başlayınca, Türkiye uçuş yasakları hakkında konuşmaya başladı ve kısa bir süre sonra da yurtdışında geçici olarak bulunan Türk vatandaşlarına son çağrılar yapıldı. Türkiye’de o zamanlar, yani 16 Mart’ta henüz bilinen tek bir vaka yoktu. Ben de oraya virüs taşıma veya yolda hastalığa yakalanma endişesi nedeniyle dönmemeye karar verdim.

Fransa’da bazı insanlar sokağa çıkma yasağı gelmeden önce de, gönüllü bir şekilde dışarı çıkmama kararı almıştı. Ben de bunlardan biriydim. Son dersimin olduğu günden sonra dışarı çıkmamaya başlamıştım. O zamanlar Fransa’da vaka sayısı üç bine yakındı; fakat buna rağmen caddelerin yoğunluğu devam ediyordu.

16 Mart akşamı Macron’un açıklamasıyla sokak kısıtlaması resmî bir hal aldı ve dışarı çıkanların, dışarda bulunma nedenlerini belirten, kendilerinin imzaladıkları bir yazıyla çıkmaları şart koşuldu. Aksi takdirde para cezasının uygulanacağı söylendi. Bunun yanında, bu kısıtlamadan zarar görecek işletmelerle alakalı desteklerden de bahsedildi. Böylece on dört günlük bir “karantina” başlamış oldu.

O günün sabahı, Macron’un açıklama yapacağı ilan edilince böyle bir tedbirin geleceğini tahmin eden insanlar marketlere koştular ve stok yaptılar. Ben hem yurt odamın yiyecek saklama kapasitesinin yetersizliğinden hem de o kargaşa ortamına şahit olmayı istemediğimden alışverişe çıkmadım. 

Dört gün sonra artık elzem olan gıda malzemelerim tükenince kağıdımı hazırlayıp dışarı çıktım. Grenoble’ın az nüfusuna rağmen sokaklarının – çok soğuk günler dışında – insanlarla dolup taşmasına alışık olduğumuzdan kepenkleri kapalı dükkânlar, boş tramvaylar görmek tuhaftı. İnsanlar birbirinden uzak duruyor, kapalı alanlarda etraftakileri tedirgin etmemek için öksürükler tutuluyor, sokaklarda, market raflarında kimse birbirine yaklaşmamaya çalışıyordu.

Marketten çıkıp 9 metrekarelik odama döndüğümde, diğer insanlar gibi tedbir olarak aldıklarımı balkonda havalandıramıyorum, çamaşırlarımı direkt olarak makinaya atamıyorum, çünkü yurt içinde farklı bir sistemimiz var. Tek yapabildiğim aldıklarımı odanın en az kullanılan alanına koymak, bekletmek ve odamı bol bol havalandırmak.

Sağlık Bakanının Yerel Seçimde Adaylığı

27 Mart’ta Başbakan Edouard Philippe yeni bir açıklamayla sokak kısıtlaması sürecinin 15 Nisan’a kadar uzatıldığını duyurdu. Macron süreç boyunca, vatandaşların ekonomik olarak zarar görmemesi için aldıkları tedbirleri açıklamaya devam ediyor. Fakat diğer taraftan kriz sürecinin iyi yönetilmediğine dair eleştiriler de var.

15 Mart’taki yerel seçimler için şubat ayının ortasında Macron’un partisi LRem’den aday olan Benjamin Griveaux seçimlerden çekilince, Macron hâlihazırda belediye başkanı olan adayın karşısına Sağlık Bakanı Agnes Buzyn’in çıkmasını istemişti. Birçok kişi, Buzyn’in böyle bir kriz ortamında görevinden istifa edip yerel seçimlerde aday olmasını eleştirip, Macron’un istifasını istedi.

Her ne kadar Buzyn bu konuda yanlış yaptıklarını ifade etse de Fransız vatandaşlarının bu konudaki öfkeleri dinmiş değil. Bunun yanı sıra tıbbi malzeme yetersizliği, vakaların hastaların büyükşehirlerden daha az vaka olan yerlere transfer edilmesini gerektirecek kadar artması, her gün yaklaşık 500 ölüm ve 5 Nisan itibariyle 7.560’e ulaşan toplam ölü sayısı; bütün bunların hepsinin insanlarda tedirginliği büyüttüğü açık.

Karantinada Üniversite Eğitimi

Sokak kısıtlaması ilan edildiği haftanın başında, açıklamanın yapılmasıyla okulumuz online eğitime geçti ve çoğu hocamızdan dersin nasıl işleneceğiyle ilgili e-postalar aldık. Ben de bir öğrenci olarak karantinanın ilk gününden itibaren mecburi rutine uymaya çalıştım.

Her sabah belirli bir saatte kalkıp okumalarımın başına oturuyorum. Oturmaktan çok sıkılınca, dağ eteğine kurulu yurdumuzdan çıkıp izin kâğıdımız ve pasaportumuzla beraber (ne olur ne olmaz) ormanın içinde yürüyüşe çıkıyoruz. Geri dönüp ortak mutfağımızı, tuvaletlerimizi, duşlarımızı kullanırken yine tedirgin oluyorum. Odama dönüp kolonya sürüyorum. Dışarıya elimizden geldiğince az çıkmaya çalışıyoruz. Döndükten sonra diğer odalardakilerle tedbiren bir-iki gün görüşmemeye dikkat ediyoruz.

Genel olarak vaka sayısı ve ölüm oranlarını günlük olarak takip edip strese girmemeye çalışıyoruz. Sanki erken mezun olmuşum da günlük olarak akademik bilgimi geliştirmek için çalışmalar yapıyormuşum gibi devam etmeye çalışıyorum. Şehirden uzak yurdumda psikolojik olarak izoleymişiz gibi hissedip zihnen sağlıklı kalmaya çalışıyorum. Fakat mesele Erasmus öğrencileri için hayli zor. Çünkü hem bulunduğumuz ülkede hem de Türkiye’de sürecin nasıl gelişeceğini tahmin etmek mümkün değil. Bu da bizim açınızdan belirsizliği ikiye katlıyor.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler