Hollanda’da Türkçe Edebiyat, Türkiye’den Göç Edenlerin Edebiyatı Mı?
Hollanda’da Türkçe edebiyat ile uğraşan Ferda Güneş Aydın, Murat Tuncel ve Muzaffer Yanık ile ülkedeki Türkçe edebiyatın dünü, bugünü ve yarınını konuştuk.
Hollanda’da Türkçe edebiyat ile ilgilenen önde gelen isimlerden biri olan Murat Tuncel 1989 yılında Hollanda’ya göç etmiş. Asıl mesleği öğretmenlik olan Tuncel, Hollanda’da Eğitim Bakanlığına bağlı temel eğitim kurumlarında anadil dersleri ve Rotterdam’daki bir yüksekokulda Türk Dili ve Edebiyatı dersleri vermiş. Tuncel’in bugüne kadar yayımlanmış büyükler için on altı, çocuk ve gençler için ise altı tane roman, öykü ve masal kitabı var. Uzun yıllardır Hollanda’da yaşayan Tuncel eserlerini Türkçe kaleme aldığı için kendini “Türk edebiyatçı” olarak tanımlıyor.
Hollanda’da Türkçe edebiyat alanında tanınmış diğer bir isim Ferda Güneş Aydın. Güneş Aydın yazı dili Türkçe olsa da kendisini evrensel düzeyde konumlandırdığını belirtiyor: “Ben yazarların kimlik kaygısından yoksun, yapıtlarıyla dünyayı kucakladığını varsaydığımdan ne kendime ne de diğer yazarlara böyle bir sınırlama yapıyorum.” diyor. Göçmen bir ailenin çocuğu olarak 1992’de Hollanda’ya göç eden Güneş Aydın’ın Dokunmak Acıtmamalı Teni, Alahçın, Beyaz Serçe ve Ermiş adlı üç eseri var.
Ferda Güneş Aydın: “Göç Yeni Bir Kimliğe Evrilme Serüveni”
Başka bir ülkeye göç etmek insan hayatında derin izler bırakan bir deneyim. Bu deneyim hayatın her alanında etkisini gösterdiği gibi, insanın algılayışında da değişikliklere neden oluyor. Göç olgusunu salt bir yer değiştirmenin ötesinde, yeni bir coğrafyada öz kimlikle var olurken yeni bir kimliğe evrilme ve uyum serüveni olarak değerlendiren Güneş Aydın, göçün ulusal edebiyatları ve dünya edebiyatını besleyen kaynaklardan biri olduğunu düşünüyor. Göçün kendisini de etkilediğini vurgulayarak, “Belki bu yapıtlarıma konu olarak yansımamış olabilir, ancak duygu olarak kesinlikle kurduğum her sözcüğün bağrından haykırıyor.” diyor.
Öğrencilik yıllarından beri çok küçük yaşlarda tanıştığı “göç” deneyimini kültürel bir zenginlik olarak tanımlayan Murat Tuncel ise, bu deneyimin sadece edebi anlamda değil, hayatının bütününde yer aldığını belirtiyor. Tuncel, “Eğer alabilirseniz göç ettiğiniz her yer size kültürel bir zenginlik katar.” diyerek göç deneyimlerinin eserlerindeki konu çeşitliliğinde de etkisi olduğunu aktarıyor.
Murat Tuncel: “Hollanda’daki Türk Yazarlara Yönelik Önyargılarla Mücadele Etmek Durumundasınız”
Edebiyatçılar için Avrupa’da Türkçe edebiyat eserleri üretmek bir takım zorlukları da beraberinde getiriyor. Tuncel Hollanda’da Türkçe kitap yayımlatmanın ve bu kitabı okuyucuya ulaştırmanın zorluklarından bahsediyor. Ülke dilinde kitap yazan Türkiye kökenli yazarların ise Hollanda edebiyat çevrelerinde “Türk yazarlara” yönelik var olan çeşitli ön yargılarla mücadele etmek zorunda kaldığını vurguluyor.
Güneş Aydın, Avrupa’da Türkçe edebiyat üretmenin bir başka zorluğuna işaret ederek dilin dinamik ve değişken bir olgu olduğunu, yurt dışında yaşamanın anadilde de değişimlere neden olduğunu belirtiyor. Bu durumda insanın kimliği gibi dilinin de bir “ara dünyada” kaldığını savunan Güneş Aydın, “Bu bazen yazımda okuyucuyu etkileme, okurun yüreğine dokunabilme anlamında tıkanıklığa neden olabiliyor.” diyor.
Avrupa’da Türkiye kökenlilerin yaptığı edebiyat için çoğu zaman misafir işçi edebiyatı, yabancı edebiyatı, göç edebiyatı, kültürlerarası edebiyat gibi pek çok farklı tanımlama kullanılıyor. Güneş Aydın bu tanımlamalara katılmadığını belirterek, “Kendimi göçmen edebiyatı gibi kavramlarla sınırlamıyorum.” diyor. Güneş Aydın’a göre edebiyat dünya edebiyatı ve ulusların edebiyatı olarak iki ana başlık altında toplanıyor.
Tuncel de “göç edebiyatı” gibi tanımlamaları doğru bulmuyor. Kendi yaptığı edebiyatı bu tanımlamaların hiçbirinde konumlandırmadığını ifade eden Tuncel şöyle diyor: “Bana göre edebiyatın göçeri, göçmezi diye bir ayrım olamaz. Siz hangi dilde edebiyat yapıyorsanız ve kendinizi hangi dilde daha çok kanıtlamışsanız o dilin yazarı ve edebiyatçısı olursunuz.”
Göç Kökenli Edebiyatçılar Kime Hitap Ediyor?
Avrupa’da Türkçe yazan yazarlar yaşadıkları ülkelerde kendileri gibi göç kökenlilere hitap etmek gibi bir kaygı taşıyor mu? Geniş bir konu yelpazesinde eserler veren Tuncel bu soruya, yazarken tek kaygısının kalıcı ve her kesimden okuyucuyu cezbedecek içerikler ortaya çıkarmak olduğu cevabını veriyor. Eserlerinin birçok dile çevrilmiş olmasını da buna bağlayan Tuncel, “Sadece bulunduğumuz ulusal sınırlar içinde yaşamak ya da sadece Avrupa’daki Türkçe okur için yazmak bence yazarın kendini sınırlaması demek.” diyor.
Güneş Aydın da “Türkçe konuşan, Türkçe düşünen, Türkçe duyumsayan her birey benim hedef kitlemdir.” diyerek okuyucu kitlesini sınırlandırmayı doğru bulmadığını aktarıyor.
Muzaffer Yanık: “Edebi Bir Otorite Yok”
Avrupa’da Türkçe edebiyat yapan edebiyatçılar için bir başka mesele de yaşadıkları ülkelerde eserlerini bastırabilecek yayınevlerinin olmaması. 1981 yılında aile birleşimiyle Hollanda’ya göç eden Muzaffer Yanık, Hollanda’daki Türkçe edebiyat çevrelerini yakından tanıyan ve pek çok edebiyat oluşumunun merkezinde yer alan bir isim. Yanık Hollanda’da Türkçe edebiyat eserlerini, içeriği kriter alarak basabilecek herhangi bir yayınevinin olmadığını, dahası edebiyat konusunda yazılanları inceleyip eleyebilecek edebi bir otoritenin bulunmadığını belirtiyor.
Hâl böyle olunca Avrupa’da Türkçe eser üreten yazarlar Türkiye’deki yayınevlerine yöneliyor. Tuncel, piyasa kaygısından çok asıl sorunun eserin nerede yayımlandığı değil, enternasyonal edebiyat eseri üretebilmek olduğunu savunuyor. Bir yazarın işleyeceği her konunun sınırları aşabilme potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Tuncel, önemli olanın ele alınan konunun uluslararası niteliklerinin de göz önünde bulundurularak işlenmesi olduğunu düşünüyor.
Güneş Aydın bu konuda farklı bir noktaya işaret ederek Avrupa’da yaşayan yazarların Türkiye’de haksız bir rekabetle karşı karşıya geldiklerini belirtiyor. Türkiye’deki güncel yaşam ve gelişmelerden uzak olan yazarların toplumun nabzını yakalama konusunda zorluk yaşadığını savunarak, “Bu konu seçiminde sizi kitlelere ulaştıracak doğru içeriği yakalama bağlamında bir engel teşkil ediyor.” diyor.
Bu hususta Tuncel de, Türkiye’de Türkçe edebiyat yapanların konularındaki çeşitlilik artışına karşın, Avrupa’da Türkçe edebiyat yapanların ele aldıkları konuların göç tecrübeleriyle sınırlı kaldığına işaret ediyor. Tuncel ayrıca dilin kullanımında Avrupa’daki Türk edebiyatçıların dildeki son gelişmeleri takip edemedikleri için Türkiye’de edebiyat yapanlardan daha geride kaldıklarını belirtiyor.
Avrupa’daki Türkçe Edebiyat ve Genç Nesil
Avrupa’daki Türkçe edebiyatın sadece Türkiye’den çeşitli nedenlerle göç eden kişiler tarafından yapıldığı görülüyor. Bu durum akıllara “Dördüncü nesil gelecekte Türkçe edebiyata ilgi duyacak mı?” sorusunu getiriyor. Tuncel, Avrupa’da yapılan Türkçe edebiyatın genellikle Türkiye’den gelen orta yaş üzeri aydın kesimin meşgul olduğu bir alan olduğunu doğruluyor. Aynı zamanda sayıları şimdilik az da olsa Türkçe edebiyata ilgi duyan yeni genç yazar ve şairlerin var olduğunu ve gelecekte bu alanın onların çabaları ve özverileriyle güçleneceğini söylüyor.
“İkinci ve üçüncü nesil yaşadığı ülkenin diliyle düşünüp bu dille duyumsuyor.” diyen Güneş Aydın, yeni nesillerin Türk edebiyatından ziyade içine doğdukları dilin edebiyatıyla ilgili olduğunu ifade ediyor. Ancak bunun ileriki yıllarda olumlu yönde değişeceğini umduğunu belirtiyor.
Gelecekte gençlerin Avrupa’da Türkçe edebiyatın geliştirilmesinde oynayacağı rol konusunda daha karamsar bir tablo çizen Yanık ise, Hollanda’da doğup büyüyen gençler arasında böyle bir çaba olmadığını aktarıyor. Bu konudaki en büyük sorunun dilin, dolayısıyla edebiyatın diğer yaşam alanlarına entegre edilememiş olması olduğunu savunan Yanık, “Bizde edebiyatın yeri belli, türkü söyleriz, şiir okuruz. Ama edebiyatı diğer yaşam alanlarına aktarabilmiş değiliz. Ne şiir ne de müzik burada bu gençler arasında bir yaşam alanına sahip değil.” diyor. Hollanda’da Avans Üniversitesi, Yüksek Mesleki Eğitim bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışan Yanık, “Bir pedagog olarak baktığımda bunun kaçırılmış bir fırsat olduğunu görüyorum.” diyor.
Hollanda’daki Türkler Ne Okuyor?
Peki Hollanda’da yaşayan Türkiye kökenliler neler okuyor? Tuncel’e göre Hollanda’daki Türkiye kökenlilerin ne okuyup ne okumadığını en iyi kütüphanelerde Türkçe kitaplara ayrılan raflar yansıtıyor. 90’lı yıllarda Hollanda kütüphanelerinde (merkez ve semt) en az dört beş rafın Türkçe kitaplara ayrıldığını, şimdilerde ise sadece merkezi kütüphanelerde birer raf kaldığını belirterek, insanların edebiyattan çok Türkiye siyasetiyle ilgilendiklerini belirtiyor.
Türkiye siyasetine ilgiyi siyasetin günlük hayata bir yansıması olarak belirten Yanık, Hollanda’daki Türk toplumunun ideolojik anlamda parçalanmışlığına işaret ediyor. Bunun Türkçe edebiyat oluşumlarına da yansıdığına dikkat çekerek, “Hollanda Türk toplumu ideolojik ve dinî gruplara bölünmüş olduğundan Hollanda’da oluşan edebiyat çevreleri, toplumun geneline hitap eden bir oluşum hâline gelemediler.” diyor. Edebiyat oluşumlarını herkesin kendi ideolojisi için bir tanıtım platformu olarak görmeye başladığını belirten Yanık, bunun bir sonucu olarak yalnızca belli bir gruba hitap eden oluşumların varlığından söz ediyor.
Yazarların Avrupa’da Türkçe edebiyata katkı sağlamak isteyen burada doğup büyümüş göçmen kökenli gençlere de tavsiyeleri var. Tuncel gençlere her iki dilin edebi dilini de çok iyi öğrenmeleri ve her iki dilde de aynı edebi yetkinlikte yazmaya çaba göstermelerini öneriyor. Her şeyden önce çok iyi bir okuyucu olmanın önemine değinen Tuncel, dünya ve Türk edebiyatından edebi değeri olan iyi örnekler kadar kıyaslama yapabilmek için arada kötü örneklerin de okunması gerektiği görüşünde. Hollanda’daki Türkiyeli toplumun çok az bir bölümünün okuma alışkanlığı olduğunu da belirten Tuncel, “Kitap okutabilirsek, dergileri de okurlar sanırım.” diyor.
Güneş Aydın da anadil öğreniminin önemine dikkat çekerek çocuklara öncelikle “ana dilin yapısal ve anlamsal kurallarını öğretmek zorundayız.” diyor. Anadiline hâkim olmayan bireylerin başka bir dili de kusurlu konuşup yazacağını belirten Güneş Aydın, ayrıca gençlere hayal güçlerini geliştirmek için çaba sarf etmelerini ve düzenli olarak farklı bakış açısı içeren kitaplar okumalarını tavsiye ediyor.
Hollanda’da Edebiyat Dergileri
Hollanda’da Türkçe yazın faaliyetleri bugün dijital dergi yayıncılığı ile devam ediyor. Türkçe şiir ve edebiyat konusunda ilk ciddi dergi, 10 yıl önce Halit Umar, Murat Tuncel ve Muzaffer Yanık’ın birlikte çıkardığı Anafilya dergisi. Kısa sürede büyük başarı yakalayan dergi 7 yıl yayın yaptıktan sonra derginin ana sorumlusu Halit Umar’ın yaşlılık nedeniyle ayrılmasının ardından yayın hayatına son vermiş.
Hollanda’da şu anda 3 yıldan beri Şair Ali Şerik’in çıkardığı ve Türkiye’den edebiyatçıların da destek verdiği Kara Zambak isimli dijital bir edebiyat dergisi var. Tuncel Hollanda’daki Türkçe edebiyat faaliyetleri ile ilgili olarak kendisinin 80’li yılların sonunda Hollanda’ya geldiğini, bu alandaki çalışmaların kendisinden çok daha önce ülkeye göç eden edebiyatçılarla başladığını aktarıyor. Bu bağlamda Murtaza Vural’ın “Terim ile Suladım Hollanda Lalelerini” adlı şiir kitabının Hollanda’ya göçü anlatan ilk kitap olduğunu belirtiyor.