Avusturya’da Müslüman Mahkumlar: “Birilerinin Orada Olması Gerek”
Avusturya’da Müslüman mahkumlara yönelik manevi rehberlik hizmeti 45 gönüllü tarafından sürdürülüyor. Müslüman mahkumların sorunlarını ve manevi rehberlerin sırtındaki yükü bu hizmetin koordinatörlerinden Mehmet Işık’la konuştuk.
Avusturya’da toplamda 9.000’e yakın mahkum var; bunlardan 2.000 kadarının Müslüman olduğu biliniyor. Mahkumların etnik kökeniyle ilgili sayılar her dönem değişse de Türk mahkumların sayısı hayli yüksek. Avusturya toplumunda Müslümanların oranı yüzde 8 iken, hapishanedeki Müslüman mahkumların oranı ise yüzde 20’nin üzerinde. Bu nedenle hapishanelerde Müslüman mahkumlara yönelik manevi rehberlik çalışmaları oldukça önemli.
Ülkede Müslümanların resmî temsil kurumu olan Avusturya İslam Cemaati (IGGÖ) hapishanelerdeki Müslüman manevi rehberlik çalışmalarını bir dernek bünyesinde koordine ediyor. “Hapishane ve Ceza İnfaz Kurumlarında Müslümanlara Yönelik Manevi Rehberlerin Desteklenmesi Derneği” ismini taşıyan dernek bu alanda Avusturya’daki tek muhatap. Derneğin amaçları arasında cezaevindeki Müslümanlara manevi destek sunarak etik değerlerin aktarımını sağlamak var. Derneğe bağlı olarak Avusturya genelinde hizmet veren 46 tane Müslüman manevi rehber var; bunlardan 45’i bu hizmeti gönüllü olarak yapıyor. Yani Hollanda ve Belçika’dakinden tamamen farklı olarak Avusturya’da Müslüman hapishane manevi rehberleri devletten tek kuruş bile almıyorlar.
Avusturya’da Hapishane Manevi Rehberleri Tamamen Fahri
Mehmet Işık, Aşağı Avusturya Eyaleti’ndeki 10 cezaevinde Müslüman mahkumlara yönelik manevi rehberlerin koordinatörü, aynı zamanda da IGGÖ bünyesindeki derneğin de başkan yardımcısı. Eyalette hangi imam ve manevi rehberlerin hangi cezaevine gideceğini o ayarlıyor. İdari görevlerinin yanı sıra aynı zamanda 15 senedir Müslüman mahkumlara yönelik bizzat manevi rehberlik yapıyor. “Avusturya’daki manevi rehberlik sistemi yalnızca Katolik kilisesi için kurumsallaşmış durumda. Cezaevlerinde Katolik manevi rehberler var. Fakat onların dışındaki manevi rehberler bu işi kendi imkânlarıyla, tamamen fahri olarak yapıyorlar.” diyor.
Işık cezaevinde Müslüman mahkumların talep etmesi durumunda cezaevlerine gidiyor. “Bazen haftada 10 kere talep oluyor, o zaman mahkumlarla görüşmek için gidiyorum. Bunun dışında başka bir cezaevindeki küçük mescitte iki haftada bir Cuma namazlarını kıldırıyorum.”
Diğer ülkelerde olduğu gibi Avusturya’da da koronavirüs nedeniyle hapishanelerde cemaatle namazlar iptal edilmiş durumda. Fakat bu durum manevi rehberlik çalışmalarını durdurmamış: “Salgın nedeniyle mahkumlarla telefon üzerinden görüşüyoruz, aramızda bir cam oluyor. Ramazanda bu şekilde Müslüman mahkumlarla sohbet ettik. Sadece bu hafta üç kere erkek mahkumlara, bir kere de kadın mahkumlara manevi danışmanlık yaptım.”
“Cezaevinde İhtiyaç Çok Büyük”
Işık’ın cezaeviyle ilk ilişkisi bir ziyaretle başlamış: “Almanca bilmeyen bir amcamızın akrabası cezaevindeydi. Yolu bilmediği için benden rica etti, birlikte gittik. Orada sorumlu olan idareci, çok fazla Müslüman mahkum olduğunu ve ihtiyaç olduğunu söyledi. Birisinin gelip gitme imkânı olup olmadığını sordu. Bunun üzerine mahkumlara bayramda hediyeler götürerek başladık. Bugün itibariyle 15 senedir Müslüman mahkumlarla ilgileniyorum.”
İslam din dersi öğretmeni ve sosyolog olan Işık, cezaevlerinde mahkumlara daha iyi yardımcı olabilmek adına Viyana Üniversitesi’nde hem hapishane hem de hastanelerde manevi rehberlik konusunda sertifika programına katılmış. Mahkumlardan en çok gelen sorular arasında günahların affedilip affedilmemesi, ibadetlerin nasıl yapılacağı ve pişmanlık konuları olduğunu söylüyor. Işık Müslüman kadın mahkumların da manevi danışmanlık ihtiyacı olduğunu ifade ediyor. “Kadınlar için sorumlu ayrı bir rehber olsa da bazen kadınlar bir ‘imam’la görüşmek ihtiyacı duyabiliyorlar. Bu durumlarda biz gidip hanım kardeşlerimizle görüşüyoruz.”
Avusturya Hapishanelerinde Bayram
Işık mahkumların hepsine bayram hediyesi dağıttıklarını anlatıyor. Bu hediye paketlerinde bir tesbih, takke, şeker ve hadis kartları oluyor. Bu sene de bayramda hücreleri tek tek gezerek hediyeleri dağıtacaklarından bahsediyor. Her bayramda sponsorlar aracılığıyla mahkumlara tatlı dağıtımı da yapılıyor.
Bu sene Avusturya’daki birçok cezaevinde ramazan mukabele ile geçmiş. Bazı cezaevlerinde vakti olan imamlar mahkumlara günlük mukabele bile yapmışlar. Cuma namazları ise peyderpey kılınmak zorunda. Cumaları namaza en fazla 25 kişiyi alınıyor. Bundan fazla mahkumun bir arada olması güvenlik açısından mümkün olmuyor. Oruç tutan mahkumlara iftar vaktinde yemeklerini ısıtmaları için ufak portatif ocaklar dağıtılıyor. Ramazan sonrasında bu ocaklar toplanıyor.
Işık beklenmedik bir şekilde hapishanede ramazanla ilgili çok güzel bir atmosferin yaşandığını aktarıyor: “Dışarıda belki oruç tutmayan mahkumlar, cezaevinde maneviyata yönelerek namaz ve oruca başlayabiliyor. Birçok mahkum ramazanın bu kadar güzel geçeceğini tahmin etmediklerini söyler bize. Müslüman mahkumların özellikle ramazanda aynı koğuşta birlikte kalmalarını cezaevi yönetimlerinden talep ediyoruz. O zaman cemaat duygusu ve dayanışmayı daha iyi yaşayabiliyorlar.”
“Bir Katkım Olursa Bu Benim Kazancım”
Tecavüzcüler, uyuşturucu satıcıları ve cinayet işleyenler… Hapishanede Işık’ın ilgilendiği mahkumların suç sicili kabarık. Fakat Işık mahkumların suçlarıyla ilgilenmediğini söylüyor: “Ben hiçbir mahkuma neden orada olduğunu sormam. Kendisi anlatırsa dinlerim. Bu insanlar bir hata ettiler. Hatalarının cezasını da mahkeme verdi. Orada kalacaklar ve umulur ki ıslah olacaklar. Sonrasında hayata geri dönecekler. Eğer ıslah olmazlarsa topluma, belki benim bir sevdiğime zararları dokunacak. Eğer bu süreçte onların suçlarından tövbe etmeleri ve o işlerden el çekmeleri konusunda bir katkım olursa bu hem benim, hem de insanlık için bir kazanç.”
Aynı zamanda bağımlılık danışmanı olan Işık’a göre cezaevleri aynı zamanda ıslah süreci için bir fırsat sunuyor: “Bir alkol bağımlısına ya da tacizciye dışarıda ulaşmak zordur. Ama cezaevinde bu kişinin gidecek başka yeri yoktur, ona orada ulaşabilirsiniz. Eğer başarabilirseniz, onu oradan alıp kurtarabilme imkânınız var. Ben eğer alkol bağımlısı bir gencimizi cezaevinde terapiye ikna edebilirsem bu bir kazançtır.”
Mahkumlara merhametle yaklaşmak oldukça zor bir iş. Işık bu konudaki dengeyi şu şekilde koruduğunu aktarıyor: “Özellikle tecavüzden hüküm giydiği söylenen mahkumlarla konuşurken ‘Söz konusu çocuk benim çocuğum da olabilirdi’ diye düşünmemeye çalışırım. Eğer ön yargılı olursam, mahkuma faydam dokunmaz ve mahkum pişmanlık etse bile o pişmanlığı görmeyebilirim. O nedenle mahkumlara o an gördüğüm halleriyle davranıyorum.”
“Birilerinin O Anda Orada Olması Gerek”
Manevi rehberlik, insanların en zor anlarında yanlarında olmak zorunda olmak demek. Işık, salgın dönemindeki tecrübelerini aktararak bu zorluğa işaret ediyor: “Geçtiğimiz haftalarda Kovid-19 teşhis edilen bir hastayı ziyarete gittim. Bu kardeşimiz son günlerini yaşıyordu ve yasak olduğu için ailesiyle de dört hafta boyunca görüşemiyordu. Başında Kur’an okuduk ve ben yanındayken vefat etti. Bunlar elbette üzücü anlar. Ama birilerinin o anda orada olması gerek. Şükür ki Allah bizi insanlara zor zamanlarında yardım etmek için seçmiş.”
Bütün bu görüşmeler esnasında edindiği zihin yüküyle nasıl başa çıktığı sorulduğunda ise şöyle cevap veriyor: “Cezaevinden çıktıktan sonra duyduklarımı orada bırakabiliyorum. Eve getirmiyorum. Bazen duyduğum olaylar ağır geliyor. Mesela cezaevinde bir mahkum kendisini asmıştı, onun cenazesini yıkamıştım. Bu baş edilmesi zor bir durumdu. Bu gibi durumlarda ormanda koşarım, kendi kendime konuşurum. Yaşadıklarımla bu şekilde başa çıkabiliyorum.”
“Çocuklarımıza Ayırdığımız Zamanı Mahkumlara Ayırıyoruz”
Her şeye rağmen Işık 15 yıl içerisinde birçok mahkumda büyük değişimler gözlemlediğini anlatıyor. Dışarıda gördüğü mahkumların hepsi, onun nasihatleriyle hayatlarının değiştiğini aktarmışlar: “Hayatına çeki düzen veren insanları görünce zahmetlerinizin boşa gitmediğini görüyorsunuz.”
Yine de hapishane manevi rehberliğini diğer gönüllü çalışmalardan ayıran bir ayrıntı var: Mahkumlara ayırdığınız emek ve zamanın dönüşümünü hemen göremiyorsunuz. Işık bu durumu şöyle anlatıyor: “Ben kurban görevlisi olarak birçok ülkeye gittim. Orada bir aileye bir kilo et verdiğimizde nasıl sevindiğini anında görürdük. Ama mahkumlarla çalışırken bu geri bildirimi anında göremezsiniz. Anlattıklarınız, aylara, hatta yıllara yayılan o konuşmalar ne zaman sonuç verir, kişinin ıslah olmasında etkili olabilir misiniz, bunu hemen deneyimlemeniz mümkün değil. Ama şunu söyleyebilirim: Bir Cuma namazı kıldırdığınızda, bir sorularına cevap aldıklarında mahkumların rahatladıklarını görüyorsunuz.”
15 yıl boyunca neredeyse her bayramı cezaevinde geçiren Işık için bu zorlu çalışma alanına devam etmek için çok açık bir neden var: “Avusturya’da Müslüman mahkumların oranı çok yüksek. Belki bu oranın inmesine bir katkımız olur düşüncesiyle gayret ediyoruz. Mahkumlarla tamamen Allah rızası için görüşüyoruz. Bunca senedir çocuklarımıza ayıracağımız zamanı onlara ayırmışız. Bir katkımız olursa, ne mutlu!”
Esim 20haziran günü avusturya kontrol ortasında yakalandı hangi cezaevinde bilmiyorum beni iki gün sonra aradi +43bir numara ile gelen aramada klagenfurt yazıyordu daha aramadı beni avukat istedi ben Türkiye antalyadayim küçük cocuklarimla dua icindeyiz multeci yakalattı arabada ilk defa böyle bir iş yapıyor ve arkass kurbanı oldu esim sessiz efendi bir insandı hayat şartları onu burda alıp oralara götürdü akıbeti neolacak bilmiyorum bana yardımcı olacak bir insan varmi Allah im bilir ismi Süleyman sezer dualarım rabbime kimsesizlerin kimsesi olan Rabbım onuda kimsesiz bırakmaz inşallah devletimize başvuru yaptım konsolosluğa avukat hukuk talebi haber beklemek çok zor Allah imtihanimizi kolay eylesin