'Antisemitizm'

Antisemitizm Kavramının Ortaya Çıkışı ve Tarihsel Gelişimi

Yahudilere yönelik ırk yahut din kökenli bir ırkçılık olan antisemitizm, uzun bir tarihsel kökene sahiptir. Peki antisemitizm kavramı nasıl ortaya çıktı? Söz konusu ırkçılık ve düşmanlık, hangi kökene dayanıyor ve zaman içinde nasıl bir dönüşüm geçirdi?

Tuna Nehri kıyısındaki Holokost sırasında burada öldürülen Macar Yahudilerinin anısına bir Holokost anıtı. Fotoğraf: Roman Yanushevsky / Shutterstock.com

Antisemitizm kavramı, dinî bir kolektif veya ırk olarak Yahudilere karşı düşmanlık besleme, dışlama veya ön yargıya sahip olma gibi durumları tanımlamaktadır. Bu manada ilk defa 1860 yılında Avusturyalı Yahudi bilgin tarafından Fransız filozof Ernest Renan’ın “semitik ırkların ârî ırklardan daha düşük olduğu” görüşüne reddiye mahiyetinde kullanmıştır.

1879 yılında Alman propagandacı Wilhelm Marr, kurucusu olduğu derneğin Avrupa’da gerçekleştirdiği Yahudi karşıtı kampanyalara ilgi çekmek adına “antisemitizm” kavramına daha belirgin bir şekil kazandırmıştır. Her ne kadar ismi buna delalet etse dâhi, günümüzdeki yaygın kullanımına rağmen antisemitizm kavramı, tüm Samilere (Alm. “Semiten”) yönelik bir ayrımcılığı kastetmemektedir.

Sami halkları, Orta Doğu’da yaşan etnik bir gruptur. Araplar, İbraniler, Aramiler ve Süryaniler bu gruba mensuptur. Burada bahsedilen halklar, her ne kadar Sami olsa da, antisemitizmin baş kurbanları değillerdir. Zira zaman zaman bazı Araplar veya başka Samiler tarafından da Yahudi karşıtı önyargıların, ifadelerin veya eylemlerin varlığı görülmektedir. Diğer taraftan Nazilerin Yahudi Soykırımı’ndaki (Alm. “Holocaust”) antisemitizminin altında ise Yahudilerin var olduğu zannedilen biyolojik vasıflarından kaynaklanan bir nefrettir.[1]

Antisemitizmin Çeşitleri

Antisemitizmin birden fazla türü bulunmaktadır. Bunların başlıcaları şunlardır: Hristiyan antisemizmi, ırkçı antisemitizm, tâli antisemitizm, antisiyonist antisemitizm.

 1. Hristiyan Antisemitizmi (Alm. “christlicher Antisemitismus”)

Dinî önyargılar ve hınç duygularından beslenen Hristiyan antisemitizmi, Orta Çağ’dan Yeni Çağ’a süren bir anlayışın ürünüdür. Hristiyan antisemitizmin en meşhur deyimleri arasında Yahudilerin “insanları dinî amaçla kurban ettikleri“, “kuyu sularını zehirledikleri“ ve “faizci” oldukları bulunmaktadır.

2. Irkçı Antisemitizm (Alm. “rassistischer Antisemitismus”)

Diğer bir tür ise ırkçı antisemitizmdir. Irkçı antisemitizm, kutuplaşma fikri üzerine inşa edilmektedir. Bu düşünceye göre Yahudiler, içinde yaşadıkları uluslara kıyasla farklı ve aşağı bir ırktır. Söz konusu düşüncenin ideolojik temeli ırkçı kuramcıların “insan ırklarının“ eşdeğerde olmayışı fikrine dayanmaktadır.

3. İkincil/Tâlî Antisemitzm (Alm. “sekundärer Antisemitismus”)

İkincil antisemitizm, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra özellikle Almanya’da zuhur eden bir türdür. Söz konusu türde suç müdafaası büyük bir önem arz etmektedir. Bu düşünceye göre Yahudiler ve İsrail devleti Holokost’u kullanarak insanlarda sürekli olarak suçluluk duygusu ortaya çıkarmaya çalışmaktadır.

4. Antisiyonist Antisemitzm (Alm. “antizionistischer Antisemitismus”)

Antisiyonist antisemitizm, ikincil antisemitizmle benzerlik göstermektedir. Söz konusu düşüncenin merkezinde suçlunun mağdur olana dönüşmesi düşüncesi yatmaktadır. Örnek vermek gerekirse: “İsrail devletini antisemitizm ithamına maruz kalmadan eleştirmek mümkün değil.” fikrine göre Yahudiler, İsrail’e yöneltilen her türlü eleştiriyi önleyen bir sansür kampanyası yürütmektedirler.

Antisemitizmin Tarihçesi

Kavramın 19. yüzyılda ortaya çıkması, bir olgu olarak Yahudi karşıtlığının daha önceki dönemlerde var olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.

Antik Çağ’ın antisemitizmi Yahudilerin diasporada yaşadıkları yerlerde ortaya çıkabilirdi. Ancak Yahudilerin MÖ 721 tarihinden beri farklı kavimlerle bir arada bulundukları, daha sonra ise Babil’de, Roma’da ve Filistin’de diasporavari bir hayat sürdükleri görülmektedir. Bazı uzmanlara göre tarihî vakalardan bahseden Ester kitabına göre (Yahudi bayramında okunan İbranice kutsal kitabın içinde bulunan bir kitap) antisemitizm, M.Ö. 539 yılından beri Persler tarafından işgal edilen Asur (Alm. “Assyrien”), Babil ve Mâd (Alm. “Medien”) bölgelerinin bazı yerlerinde mevcut idi.[2]

Hristiyan Antisemitizmin Kaynakları

Antik Çağ’da Greko-Romen dünyada dinî farklılıklar antisemitizmin temelini oluşturuyordu. Özellikle Yahudilerin tek tanrı inancına sahip oldukları fakat yaşadıkları coğrafyada ise hükümdarlara ilah gibi tapınılması beklendiği durumları göz önüne alındığında Yahudilerin hükümdarlara böyle bir yaklaşımının olmaması, Yahudilerin itaatsizlik gibi suçlar sebebiyle dışlanmasına neden oldu. İsa Mesih’in Pontius Pilatus tarafından o dönemin yöntemine göre çarmıha gerilmesi, daha önce aynı kaynaklara inanan ve aynı inancı paylaşan topluluğun, sonrasında teolojik farklılıklar nedeniyle Hristiyanlar ve Yahudiler olarak siyasî olarak parçalanmasına neden oldu. Bu dönemden sonra iki grup birbirinin düşmanı ve rakibi oldu.[3]

Tarihçiler, Yahudilik ile Hristiyanlık arasındaki kırılma noktasının MS 70 yılında Kudüs Tapınağı’nın Romalılar tarafından yıkılması ve bunun neticesinde Yahudilerin oradan daimî bir sürgünle kovulması olduğu kanaatindedir. Bu büyük hezimet sonrası birçok tartışma alevlendi ve Yahudiler artık “Tanrı’nın oğlunun veya bizzat Tanrı’nın katilleri“ olarak tarihe geçti.[4]

Bu dönemden sonra Hristiyanlık kendi mesajını evrenselleştirmeye niyetlendi. Yeni Ahit (Alm. “Neues Testament/Evangelium”), Eski Ahit’i (Alm. “Altes Testament/Hebräische Bibel”) tamamlar mahiyette geldi. Hristiyanlar artık yeni İsrail idi. Hatta ilk dönemin bazı kilise büyükleri (Alm. “Kirchenväter”), Tanrı’nın Yahudilerle ilgi ve alakasını kestiğini, Yahudilerin asıl var olma nedeninin Tanrı’nın oğlunun dünyaya gelmesi sürecine hazırlık olduğunu öğretti. Yaptıklarına karşılık ilahî bir ceza olarak görülen bu sürgün, Yahudilerin Hz. İsa’nın kurtarıcı Mesih olduğunu reddetmeleri ve Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinde rol oynadıklarının bir göstergesi olarak nitelendirildi.[5]

Lakin Antik Çağ’da Hristiyanlık açısından önemli bir değişim söz konusu. Bu dönemde antisemitizm daha çetrefilli bir hâle dönüştü. Bunun nedeni, Hristiyan ve Yahudiler arasındaki Eski Ahit ve Mesih’in çarmıha gerilmesi tartışmalarıdır. Artık Yahudiler; hem pagan/Yahudi olmayanların (Alm. “heidnisch/nichtjüdisch”) hem de Hristiyan dünyasının onları aşağılayarak hor görmelerinin farkındaydılar.[6]

Filistin’in Helenleştirilmesi, IV. Antiochos Epiphanes (ö. MS 164) döneminde hızlandırıldı. Bunun nedeni, burada kök salmış halkların asimile edilmelerinden ziyade, Yunan hükümdarının Yahudilerin dinlerine olan düşmanlığıydı. Buradan hareketle birçok Yahudi, İskenderiye’ye göç etmek zorunda kaldı.

Göçün sonucu olarak İskenderiye’de yaşayan yerel halk tarafından yeni yerleşen Yahudilere karşı gizli-saklı bir antisemitizm oluşmaya başladı. Siyasî açıdan bu durum, Yahudilerin imtiyazlarını çoğaltma taleplerinin yasaklanışıyla sonuçlandı. Öte yandan Romalı Yahudilerin birçoğu İmparator Claudius (ö. M.S. 54) taratından sürgün edildi. MS 66-70 tarihindeki Yahudi isyanı Caesarea (Kayserya), Skythopolis (Beyt Şean), Ashkelon (Aşkelon) ve Ptolemais (Akka) gibi birçok kentte beraberinde katliamlar (Alm. Judenpogrome) getirdi.[7]

Toplumsal ve edebî antisemitizm, imparatorluğun daha sonraki zamanlarında da sürüyordu. Yahudiler bu bölgelere kölelik, ticaret veya iltica yoluyla geliyor, sayıları gittikçe artıyordu. İlginç olan, onlar hakkında uydurulan yalanlardı. Sözde kökleri Mısırlılara veya cüzzama sahip olan insanlara dayanan Yahudiler, eşek ve domuza hürmet eder; ister köle ister asker olsun sebt olarak bilinen her yedinci günlerini tembellik için boş tutardı. Bunun haricinde Yahudilerin başkalarıyla düzenlenen ziyafet, antlaşma, ayin ve kurban törenlerine katılmayıp, bilakis başkalarını kendi turbalarına (koro) davet etmek için çaba sarf ettikleri söylenirdi.[8]

Sonuç olarak antisemitizmin çağdaş bir problem olmadığını ve günümüz söylemlerinde olduğu gibi sadece Müslümanlara hasredilemeyeceği görülmektedir. Ayrıca genelde Avrupa ve özelde Almanya’da hayat süren Yahudilerden birçoğunun isimlerini, soyadlarını veya din değiştirdikleri de akıllarda tutulması gereken bir vakadır.

Dipnotlar

[1] Michael Beerenbaum: “Anti-Semitism“, Encyclopaedia Britannica’da: 20.07.1998. URL: https://www.britannica.com/topic/anti-Semitism (Son Erişim 06.02.2020).

[2] Konrat Ziegler / Walther Sontheimer: Der Kleine Pauly. Lexikon der Antike in fünf Bänden. Cilt 1. Deutscher Taschenbuch Verlag: München, 1979. s. 400.

[3] Michael Beerenbaum: “Anti-Semitism“, Encyclopaedia Britannica’da: 20.07.1998. URL: https://www.britannica.com/topic/anti-Semitism (Son Erişim 06.02.2020).

[4] a.g.e.

[5] Michael Beerenbaum: “Anti-Semitism“, Encyclopaedia Britannica’da: 20.07.1998. URL: https://www.britannica.com/topic/anti-Semitism (Son Erişim 06.02.2020).

[6] Konrat Ziegler / Walther Sontheimer: Der Kleine Pauly. Lexikon der Antike in fünf Bänden. Cilt 1. Deutscher Taschenbuch Verlag: München, 1979. s. 401.

[7] a.g.e. s. 400-401.

[8] a.g.e. s. 401.

Furkan Şahin

Lisans eğitimini Osnabrück Üniversitesi’nde İlahiyat ve Almanca Dili ve Edebiyatı bölümlerinde çift anadal yaparak tamamlayan Şahin, yine aynı üniversitede yüksek lisans eğitimi görmektedir. Furkan Şahin’in ağırlıklı çalışma alanları kelam ve felsefedir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler