Fransız Okullarında Müslüman Çocuklar Karikatür ve Terörizm Çıkmazında
Fransa’da okullarda sonbahar tatilinden sonra ilk kez dersler pazartesi günü başladı. Derslerin ilk konusu ise tatil öncesi yaşanan Samuel Paty cinayeti ve Hz. Muhammed’e dair karikatürlerdi. Peki Fransa’daki öğrenciler okulların ilk gününü nasıl yaşadı? Öğretmenlerin Müslüman öğrencilere yönelik tavrı nasıldı? Perspektif Fransa’daki Müslüman öğrencilerle konuştu.
Fransa’nın doğusundaki Alsace Bölgesinde sıradan bir ev. Dinlenmeyle ve neşeyle geçen iki haftalık tatili geride bırakan 15 yaşındaki Gül, pazartesi günü okula gitmek için hazırlandı. Genelde tatil sonrası arkadaşlarına kavuşmak için sabırsızlanan Gül’ün üzerinde bu sefer o heyecandan eser yoktu. Aklında soru işaretleri vardı. Hz. Muhammed’e dair karikatürleri derste gösterdikten kısa bir zaman sonra öldürülen Samuel Paty elbette okulda tartışma konusu olacaktı. Buna hazırlıklı mıydı? Tartışmalar ne yönde seyredecekti? Bu sorularla okulun yolunu tuttu.
Fransız hükûmeti geçen hafta derslerin sabah saat 8’de değil, 10’da başlayacağını duyurmuştu. O saate kadar öğretmenlerin derse ve gündeme hazırlanıp görüş alışverişinde bulunmalarını sağlamak için bu iki saatlik zaman dilimine ihtiyaç duydukları belirtilmişti. Birkaç gün önce ise bu uygulamanın iptal edildiği, derslerin 8’de başlayacağı ve saat 10’da sadece saygı duruşuna geçileceği duyuruldu.
“Kim Öldürdü Söyleyin!”
Gül sabah 8’de okuluna vardı. Dersler beklenilen konuyla başladı. Ama orta son sınıf öğrencisi Gül, tartışmanın bu kadar sert geçeceğini ummuyordu. “Samuel Paty’yi kim öldürdü? Kim?!” Öğretmen sürekli bu soruyu soruyor ve duymak istediği cevabı alınca duruyordu: “Bir Müslüman!” Gül, “Müslüman biri cinayet işleyemez. İslam dininde bu yoktur.” dese de öğretmenin alaycı bakışına, susturmak için “Evet, doğru” deyip yine aynı meseleye dalışına şahit oluyordu. Dersler peş peşe işleniyor, her birinde bir Müslüman’ın masum bir öğretmeni öldürdüğü anlatılıyordu. Gül, bu durumu şöyle anlatıyor: “Öğretmenler ‘Müslüman’ kelimesini kullandıkça yüreğim hopluyordu. Bir baskı hissettim. ‘Konuşmam lazım. Ben susarsam, herkes susarsa, kimse doğruyu bilemez.’ diye düşündüm.”
Gül sonunda derste başka bir öğretmenin “İnsanlar artık sokakta öldürülmekten korkar oldu” dediğini anlatıyor. Onun için bardağın taştığı yer de burası olmuş. “Kendimi tutamadım ve annem dâhil tanıdığım birçok başörtülü kadının sokakta yürürken kötü bakışlara maruz kaldığını, başörtülerinden dolayı hakarete uğradıklarını anlattım. Sabahtan beri üzerimdeki baskının son raddesine geldiğimi gözümden akan yaşlar gösterdi ve ağlamaya başladım. Sesim titriyordu. Bunun üzerine öğretmen söylemini değiştirdi ve terörün dini olmadığını, bunu yapanın ancak canavar ruhlu biri olduğunu söyledi. Sınıfta kimse yorum yapmayınca öğretmen karşıma geçmişti ve iki büyük insan gibi karşılıklı tartışmıştık.”
“Kendi Yurdunuza Dönün Türkler”
Fransa’da okulların açıldığı ilk gün gözyaşı döken tek öğrenci Gül değildi. Bourgogne Bölgesi’nde yaşayan ve ortaokul 2. sınıfa giden 12 yaşındaki Ali de o gün eve ağlayarak döndü. Şok olan aile, çocuklarını teselli etmeye çalışsa da Ali ancak birkaç saat sonra olanları anlattı. Müzik öğretmeni derste küçük öğrencilere bir video izletmişti. O videoda bir adam “kendi yurdunuza dönün Türkler” yazılı bir panoyu işaret ediyordu. Derste Türk ve Arap çocuklar da vardı. Müzik dersinde hoş vakit geçirmeyi bekleyen Ali hayal kırıklığına uğramış, dahası kendisini aşağılanmış hissetmişti.
Fransa’da Samuel Paty’nin canice öldürülmesinden sonra toplumsal atmosfer oldukça yaralanmış durumda. İslam’ın terörizmle bağdaştırılmaması için mücadele veren Müslümanlar sosyal medyada seslerini duyurmaya çalışıyor. Müslümanların lehine konuşan ve aslında onların damgalanmasına karşı çıkan solcular ise “İslamcı-solcu” (islamo-gauchiste) yaftasına maruz kalıyor. Laiklik Gözlemevi Başkanı Nicolas Cadène, Fransa’da son zamanlarda laikliğin korunmasından ziyade Müslümanların damgalandığı bir noktaya gidildiğini söyledikten sonra toplumsal bir linçe uğramıştı.
İlkokul Sıralarında “Terörizm”
Yaşanan olayların yorumu ve derste nasıl işleneceği de öğretmenden öğretmene değişiyor. Fakat şu sıralar Fransa’da terör ve şiddet gibi büyük travmatik olaylar, okullarda öğretmenler tarafından her zaman yapıcı bir şekilde işlenmiyor. Paris’teki Katolik bir okulda eğitim gören Elif’in öğretmeni için de bu durum geçerli. Ortaokul 1. sınıf öğrencisi olan küçük kız, karikatürleri ve Samuel Paty saldırısını sağdan soldan duymuş, kulaktan dolma bilgiler edinmişti; ama olaya vakıf sayılmazdı. Elif okulların açıldığı gün eğitime en sevdiği Matematik dersiyle başlamıştı. Fakat sevinç ve özlemle başlayan ders hüzünlü bitmişti. Matematik öğretmeni söz konusu karikatürlerden bahsetmişti. Öğretmen, Müslümanların Charlie Hebdo’ya sinirlendiğini ve bunun üzerine “saçma sapan işler” yaptığını söyledi. Böylece “Müslümanlar”ın tamamını suçlayıcı ifadeler kullanan öğretmen Elif’in de kendisini suçlu hissetmesine yol açmıştı.
Tartışma ilkokullara da indi. Perspektif’te bildirim yapan bir veliye göre Reims şehrinde bir ilkokul öğretmeni, öğrencisinin defterine bir not yapıştırdı. Bu notta Samuel Paty’nin derste karikatür gösterdiği için bir “İslamcı terörist” tarafından öldürüldüğü yer alıyordu. Fakat bu notta İslam ve radikalleşme arasındaki farka dair ayırt edici bir ifade bulunmuyordu.
Doğru Tepki Vermeyen Çocuklara Soruşturma
Hatice Hanım, dün çocuklarını okula uğurlarken derslerde Samuel Paty cinayetinin işleneceğini tahmin etmişti. Çocuklarının neyle karşılaşacağını bilemeyen anne, onları okula gönderirken konuya vakıf olmadıkları için ve henüz çocuk hâlleriyle belki ağızlarından yanlış bir ifade çıkar korkusuyla onları tembihlediğini anlatıyor: “Onları uyardım. ‘Aman yavrum, saldırı konusu açılırsa bir şey demeyin.’”
Hatice Hanım endişelenmekte haklıydı. Zira Paris Akademisi Müdürü, okullarda “sorunlu” bir harekette bulunanın savcılığa şikâyet edilmesi gerektiğini bildirmişti. Müdür, bir dakikalık saygı duruşuna uymak istemeyen veya Samuel Paty cinayetini haklı çıkaran ifadelerde bulunanların bildirilmesini, bu kişilerin sadece akademiye değil savcılığa da yönlendirilmesini talep etti.
“Çocukların Savcılık Koridorlarında İfade Vermesi Mantıklı Mı?”
Bu talep karşılık da buldu. Pazartesi günkü saygı duruşundan sonra Strazburg sSavcılığı (Bas-Rhin) “terörizmi savunma” suçundan dolayı 12 yaşlarındaki iki öğrenciye yönelik soruşturma başlattı. Samuel Paty cinayetini haklı çıkaran ifadeler kullandıkları iddia edilen ortaokul öğrencileri ifade verecek. Soruşturmayı Strazburg Adli Polisi’nin (DIPJ) bölgeler arası yönetimi ve Bas-Rhin Kamu Güvenliği Departmanı (DDSP) yürütecek. Benzer bir olayı 8 ve 9 yaşlarındaki iki çocuk ilkokulda yaşadı. Küçük yaştaki öğrenciler hakkında Strazburg Savcılığı sosyal bir değerlendirmeden geçmeleri gerektiğine karar verdi.
Yine Strazburg yakınlarında bulunan Mutzig’de 14 yaşındaki iki öğrenci hakkında saygı duruşuna geçmek istemedikleri için soruşturma açıldı. Saverne Savcılığı cezalandırılmalarını gerektirecek şiddet içeren davranışları olmadığı için sadece velilerinin okula çağırılmasına karar verdi.
Peki olaya vakıf olmayan 8 yaşındaki bir çocuğun ağzından yanlış bir cümle çıktığında hakkında soruşturma açılması mantıklı mı? Hatice Hanım bu soruya bir soruyla cevap veriyor: “Bu çocuğa pedagojik destekle doğrunun anlatılması mı daha mantıklı, yoksa savcılık koridorlarında ifade vermesi mi?”
2015 yılında Charlie Hebdo saldırıları sonrası, 8 yaşındaki öğrenci Ahmet olayı anlamamış olacak ki teröristleri desteklediğini söylemişti. İlkokula giden Ahmet “terör eylemi savunmak”tan ötürü şikâyet edilmişti. Hatice Hanım ve diğer ebeveynler, çocuklarının savcılık koridorlarında ifade vermemesi adına onlara “susun” demeye devam edecek gibi görünüyor.