“İslam Haritası”nın Ardından: Avusturya’da Camilere Yönelik Saldırılar Arttı
Avusturya'da İslam Haritasının paylaşılmasının ardından, Müslümanlara yönelik ırkçı saldırılar artarken, özellikle camiler ırkçı grupların hedefi hâline geldi.
Avusturya’da 27 Mayıs tarihinde Müslümanlara ait 600’ün üzerinde kurumun fişlendiği dijital haritanın kamuoyuyla paylaşılmasının ardından, Müslümanlara yönelik ırkçı saldırılar artarken, özellikle camiler ırkçı grupların hedefi hâline geldi.
Avusturya İslam Cemaati (İGGÖ) Başkanı Ümit Vural, Müslümanlara ait kurumların fişlendiği “İslam Haritası” adlı uygulamanın kullanımının tamamen sonlandırılması gerektiğini belirterek, “Bu olaydan sonra Müslümanlara yönelik saldırılar arttı. Camilerimize çirkin levhalar asıldı.” dedi.
Başta Viyana olmak üzere ülkenin çeşitli şehirlerindeki camilere son iki günde İslam karşıtı kışkırtıcı levhalar asıldı.
Viyana Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Heinz W. Engl, Viyana Belediye Başkanı Micheal Ludwig ve son olarak ülkedeki en büyük dinî cemaatin lideri Kardinal Christoph Schönborn’un da tepki gösterdiği dijital harita baskılar nedeniyle şimdilik çevirim dışı olsa da son olaylar, iddia edildiği üzere haritanın toplumda şeffaflığa değil ırkçı grupların amaçlarına hizmet ettiğini göstermiş oldu.
Avusturya’da Müslümanları temsil eden İslam Cemaati Başkanı Vural, yaptığı açıklamada, Müslümanlara ait kurumların fişlendiği “İslam Haritası” adı verilen dijital çalışmanın yeni bir durum olmadığını ancak iktidarın Siyasal İslam Dokümantasyon Merkezi eliyle buna sahip çıkmasının konuyu çok farklı bir boyuta taşıdığını anlattı.
“Müslümanları Tehlikeli Olarak Gösteren Bir Adım”
Başkan Vural, Müslümanlara ait bütün kurumların Siyasal İslam Dokümantasyon Merkezi tarafından bir haritada toplanmasının kendileri için kabul edilemez olduğunun altını çizerek, “Bu, Müslümanların genel olarak tehlikeli olduğu anlamına gelebilecek bir adım. Biz bu internet sitesini bir an evvel çevirim dışı olması gerektiğini, tehlikeli olabileceğini söyledik ve üzgünüm ama bütün endişelerimiz haklı çıktı. Bu olaydan sonra Müslümanlara yönelik saldırılar arttı. Camilerimize çirkin levhalar asıldı.” diye konuştu.
Vural, fişleme çalışmasının şeffaflık ya da bilimsellikle izah edilebilecek bir yanının olmadığına değinerek, söz konusu çalışmayı yapan ekibin hazırladıkları içerikleri ilgili derneklere gönderdiğini, bu derneklerden gelen düzeltme taleplerinin dikkate alınmadığını ifade etti.
Haritanın tamamen tek taraflı verilere dayanarak hazırlandığını belirten Vural, “Burada ‘siyasal İslam’ ifadesi öyle bir hale geliyor ki, tabiri yerindeyse kafalarına göre inananları siyasal İslam’ın temsilcisi olarak gösteriyorlar.” dedi. Vural, Avusturya İslam Cemaati’nin ülkedeki 16 inanç toplumundan biri oluğunu, son yıllarda Müslümanlara yönelik siyaset ve müdahalelerin diğer cemaatlere göre farklı olduğunu kaydetti.
İlkokullarda başörtüsü yasağı, Siyasal İslam Dokümantasyon Merkezi’nin kurulması gibi çeşitli konuların yanlışlığını siyasi muhataplarına anlatamadıklarını dile getiren Vural, şöyle devam etti: “Müslümanların farklı bir muameleye tabi tutulduklarını çok net bir şekilde görüyoruz. Biz burada eğer resmî olarak tanınmış bir din isek diğer 15 inanç toplumuna karşı muamele nasılsa aynı muameleyi istiyoruz, farklı veya özel bir muamele istemiyoruz.”
Vural, Müslümanların Avusturya’nın bir parçası olduğunu, varsa sorunların diyalog yoluyla çözüme kavuşturulabileceğini belirterek, birlikte yaşamı olumsuz etkileyecek söylem ve yaklaşımlardan uzak durulması gerektiğinin altını çizdi.
Kimlikçi Siyaset Vurgusu
Avusturyalı aktivist ve eğitmen Martin Weinberger ise Başbakan Sebastian Kurz ve ekibinin, bilimsel olarak tanımı yapılmamış “siyasal İslam” ifadesini kullanarak, belirli bir kimliği ön plana çıkartan ülkedeki diğer unsurları yok sayan “kimlikçi siyaset” yaptığını, İslam Haritasıyla bu siyasi tutumun doruğa ulaştığını anlattı.
Weinberger, iktidarın “siyasal İslam” ifadesini kullanarak ülkedeki Müslümanları potansiyel şüpheli olarak göstermeye çalıştığını, Müslümanların ise siyasal İslamcı olmadıklarını kanıtlamak için çeşitli niyet okuyucu yaklaşımlarla karşı karşıya bırakıldığını, bu durumun çok kaygı verici olduğunu ifade etti.
İlkokullardaki başörtüsü yasağından İsrail bayrağına devlet binalarında yer verilmesine kadar yapılanların kimlikçi siyasetin tezahürleri olduğuna değinen Weinberger, “İslam Haritası bilime aykırı olduğu için Viyana Üniversitesi tarafından desteklenmedi. Bu aynı zamanda hukuka da aykırı, bizim bir anayasamız var ve bu anayasaya saygı duyulması gerekiyor. Bu nedenle Müslümanları tehlikeye atan, ülkeyi ayrıştıran, bölen bu siyaseti engellemek için sesimizi çok güçlü bir şekilde yükseltmemiz gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Fişleme Yapılıyor İddiası
İktidardaki merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ve Yeşiller Partisi, koalisyon hükûmetinin öncülüğünde kurulan Siyasal İslam Dokümantasyon Merkezi, Müslümanlara ait 600’ün üzerinde cami ve eğitim merkezi gibi çeşitli kuruluşların hangi çatı derneğine bağlı olduğu, dünya görüşleri, yöneticileri ve adresleri gibi detaylı bilgilerin yer aldığı “İslam-Landkarte” adı verilen bir dijital haritayı kamuoyuyla paylaşmıştı.
Viyana Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ednan Aslan’ın öncülük ettiği ekibe hazırlatılan çalışmaya tepki gösteren çeşitli kesimler, dijital haritanın Müslümanları potansiyel suçlu gösterdiğini, bir tür fişlemeyi andırdığını ve yolsuzluk soruşturmalarından bunalan hükûmetin bir kez daha çıkış yolu olarak Müslümanlar üzerinden toplumu manipüle etmeye çalıştığını belirtmişti. (AA)