Macron ve Fransa Açısından Almanya’daki Seçimlerin Önemi
Merkel'in ardından Avrupa Birliği'nin başrolüne geçmesi beklenen Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un politikaları, Almanya'daki hükûmet kurma sürecinin uzaması halinde sekteye uğrayabilir.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Almanya ve Fransa arasındaki ikili ilişkilerdeki istikrarın da bir sembolü olarak görevine veda ediyor. On altı yıllık şansölyelik döneminde 4 farklı Fransa Cumhurbaşkanı’yla çalışan Merkel’in ardından yeni bir dengenin sağlanması gerekebilir. Merkel’in gidişinin Berlin-Paris hattında ve Avrupa Birliği (AB) politikalarında neleri değiştireceği ise bir merak konusu.
Fransız medyasına yansıyan haber ve yorumlara göre; Merkel döneminin sona ermesiyle birlikte Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, AB bölgesinin en güçlü lideri olarak ortaya çıkabilir. Lakin, 26 Eylül günü gerçekleşecek seçimin sonuçlarına göre oluşacak koalisyon, Macron’un bu olası yükselişine ket vurabilir.
Almanya’da Hükûmet Kurma Sürecinin Olası Etkileri
Merkel’in halefinin başbakan olarak göreve başlayana kadar haftalar ve hatta aylarca sürebilir. Bu geçiş döneminde, Macron’un AB bünyesinde gerçekleştirmek için girişimlerine karşı hükûmet kurma süreci uzamış bir Almanya’nın nasıl cevap vereceğine dair bir belirsizlik oluşabilir.
Kağıt üzerinde Fransa ve Macron için avantajlı görülebilecek bu durum, aslında çeşitli problemler barındırıyor. Uzmanlara göre; Almanya’da böylesi bir belirsizliğin vuku bulması, Fransa’nın 2022’deki AB dönem başkanlığı ve nisan ayındaki cumhurbaşkanlığı seçim süreci nedeniyle Macron için bir dezavantaja dönüşebilir.
Fransa’nın Kesin Bir Tercihi Yok
Fransa’nın hesaba katması gereken bir diğer faktör ise Merkel’in ardından bırakacağı boşluğun kim tarafından nasıl doldurulacağı olabilir. Fransa’nın Almanya’yla olan ilişkilerinde büyük ortak pozisyonunu alması, kısa süreli bir fayda sağlamakla sınırlı kalacağı düşünülüyor. 16 yıllık Merkel döneminin ardından, Almanya’nın yeni lideriyle nasıl çalışacağı tekrardan öğrenilmesi gereken bir durum.
Fransız medyasına yansıyan haberlere göre; hükûmetteki kaynaklar, seçimlerin favorisi Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) adayı Olaf Scholz ile Merkel’in desteklediği Hristiyan Demokrat Birliğinin (CDU/CSU) adayı Armin Laschet arasında net bir tercih yapmadıklarını söylüyorlar. Her iki adayın da Macron ile uyumlu çalışacağı öngörülüyor.
Koalisyonun Küçük Ortakları
CDU veya SPD ile bir araya gelen potansiyel küçük koalisyon ortakları söz konusu olduğunda, işlerin karmaşıklaşması muhtemel. Hür Demokrat Parti (FDP) tarafından savunulan mali ortodoksluk, ikinci bir AB kurtarma planı için herhangi bir Macron planının önüne geçebilir. Fransız kaynaklar, Şansölye olarak FDP desteğine bağlı olarak Scholz’u yeni borç konusunda geçmişte gösterdiğinden daha az esnekliğe zorlayabileceğini söylüyor.
Bir Alman koalisyonunun olası üyeleri olarak da gösterilen Yeşiller, yeni harcamaları çok daha fazla destekleyebilir. Alman birliklerinin çatışma bölgelerine gönderilmesi gibi bazı savunma girişimlerini de destekleyebileceği konuşuluyor. Almanya’nın 20. yüzyıldaki militarizminin bıraktığı izler nedeniyle; askeri müdahaleler, Alman siyasetinde bir tabu konumunda.
Karşılıklı Bekleyiş
Fransa’daki kaynaklar, yeni hükûmetin herhangi bir AB ve küresel sorunu çözmeden önce kendi iç gündemine odaklanmasından dolayı, Almanya’nın meselelere geç dahil olmasından çekiniyor. Fransa’nın hükûmet kurma sürecini bekleyişi, yakın gelecekteki tek belirsizlik olmayacağa benziyor.
Almanya da, aynı zamanda, AB ya da küresel düzeyde yeni bir büyük projeye girişmeden önce Nisan 2022’deki Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucunu beklemesi gerekecek. (P)