'Fransa'

Paris’te Yeni Aktörler, Değişen Çerçeve

Fransa devleti Müslümanları Fransa İslam Forumu etrafında toplamayı hedefliyor. Bu forum oluşturulurken Alman İslam Konferansı’nın model alındığı ifade ediliyor. Almanya’da olduğu gibi Fransa’da da neyin nasıl görüşüleceği İslami sivil toplum kuruluşlarına bağlı.

@jxdbzxy / Shutterstock

Fransa’da son bir yılda Müslümanlar bağlamında yaşanan siyasi gelişmeler elinizdeki Perspektif dergisinde sürekli işlenen konular arasında yer aldı. Zira bu konu ve zaman diliminde tartışmalı ve hareketli gelişmeler yaşandı. Hatırlanacağı üzere söz konusu dönemi Cumhurbaşkanı Macron’un yaptığı konuşma başlattı. Macron’un 2 Ekim 2020 tarihinde Les Mureaux’da yaptığı konuşmada kamuoyuyla paylaştığı hedefler hükûmetin ana maddelerinden biri oldu. Fransa Devlet Başkanı o konuşmasında ‘‘İslamist ayrılıkçılıkla mücadele’’ amacıyla uygulamada neler yapılması gerektiğine değinmişti. Kamu ve özel sektörde tarafsızlık ilkesinin güçlendirilmesi, okul eğitimi, dernekler hukuku ve yurt dışından gelen imam uygulamasına son verilerek imamların Fransa’da eğitilmesinin sağlanması gibi maddelerle de zorunlu gördüğü adımları somutlaştırmıştı.

Geriye şöyle bir göz attığımızda yeni yasal düzenlemelerle siyasi hedeflerin önemli bir kısmının gerçekleştiğini görüyoruz. ‘‘Cumhuriyet İlkelerini Güçlendirme Yasası’’ resmî adıyla bilinen ama ‘‘İslamcı separatizmle mücadele yasası’’ olarak da anılan yasayla tarafsızlık ilkesi, okul eğitimi ve dinî dernek hukuku gibi alanlarda devletin daha fazla kontrolünü beraberinde getiren kanunlar yasama eliyle yasalaştı. Siyasi hedeflerin ikinci ayağı olan imamlar meselesinde -Fransa İslam Konseyi CFCM bağlamında- atılan adımlarsa konuyu hedeflenen noktadan başka bir mecraya getirdi. Bu yazıda ne separatizmle mücadele yasasının ne de imamlar meselesinde cereyan eden olayların detaylarına değinilecektir, zira bunlar geçmişte ele alınmıştı. Gelinen son noktada Fransa’da devlet tarafından oluşturulan yeni kurumsal aktör ile camileri temsil eden sivil yapı hakkında değerlendirmede bulunulacaktır.

Bu yazının kaleme alındığı sırada bünyesinde Fransa’daki cami cemiyetlerinin önemli bir bölümünü temsil eden sekiz federasyonun yer aldığı, kısa adı CFCM olan Fransa İslam Konseyi’nin feshedilmesi bu kurumun temsilcileri tarafından tartışılıyordu. Yine bu temsil kurumu hakkında Cumhurbaşkanı girişte değindiğimiz konuşmasında, ‘‘Valiler, belediye başkanları kimle nasıl görüşeceğini bilemiyor. Bu yüzden CFCM ile çalışıyoruz.’’ açıklamasında bulunuyordu. Bu açıklamadan aylar sonra İçişleri Bakanı CFCM ile iş birliğinin bittiğini ilan etti.

Buna ek olarak da ulusal düzeyde Fransa İslamı Forumu’nun oluşturulması gündeme geldi. Başlangıç ve sonuç birlikte düşünüldüğünde çok tezat ve çarpık bir durumun varlığı ortada. Yola çıkarken CFCM bağlamında tespit edilen hedefe bir adım yaklaşmak şöyle dursun, oyunun kurallarının ve aktörlerinin yeniden şekillendiği bir tablo ortaya çıktı. Bu gelişmeler de suların hâlâ durulmadığını gösteriyor. Peki, Fransa İslam’ı Forumu derde derman olabilecek mi?

Yeni Siyasal Araç: Fransa İslamı Forumu (FORIF)

Avrupa ülkelerinde bugün bu ülkelerin nüfusunun bir parçası olan Müslümanlarla ilgili meseleler birçok düzlemde tartışılıyor. Bunların başında hukuk, ilahiyat, eğitim ve güvenlik alanları geliyor. Tüm bu alanların yanı sıra bu konular ilgili devletlerin gündeminde siyasi bir mesele olarak da duruyor. Buna göre ortada yeni dinî bir azınlık söz konusu ve bu azınlığın tarihî süreç içerisinde şekil almış uygulamadaki sisteme dâhil edilmesi öngörülüyor. Bu da alanı kaçınılmaz olarak siyasi bir mesele hâline getiriyor.

Öte yandan ‘‘Müslüman’’ dendiği zaman, kendisini İslam dinine mensup olarak gören bir bireyin İslam’ı nasıl anladığı, yorumladığı ve yaşadığı dikkate alınarak dışarıdan bir tanımlama şeklinde birden fazla vasıf kullanılıyor. Bu sayede ‘‘Müslüman’ın’’ muhafazakârı, liberali, kültüreli, gelenekseli veya fundamentalisti olabiliyor. Dünyanın neredeyse her yerinde bu tanımlamalarla karşılaşmak mümkün. Fransa’da devlet, FORIF (Fr. Forum de l’islam de France) ile farklı anlamlarla vasfedilen Müslüman aktörleri bir masa etrafında toplayacağa benziyor. Bu tespitimizi Almanya modeline binaen ifade ediyoruz. Zira Fransa’da yetkililer FORIF’i oluştururken Alman İslam Konferansı’nı model olarak dikkate alacaklarını belirtmişlerdi. Farklı vasıflarla anılan Müslüman aktörler Alman İslam Konferansı’nın kuruluşundan bu yana görüşme masasında yer almıştı.

Fransa Devlet Başkanı’nın çizdiği hedefler doğrultusunda ve edinilen son tecrübelerin ardından Fransa İçişleri Bakanlığı bu siyasi meselede yeni bir araç oluşturdu. Devlet ulusal düzeyde Fransa İslam’ı Forumu, valilikler nezdinde de Fransa İslam’ı Bölgesel Toplantıları (Fr. Assises territoriales de l’islam de France, ATIF) vasıtasıyla Müslüman aktörlerle, İslami kuruluşlarla müzakere platformunu oluşturdu. Basına yansıyan bilgilere göre İçişleri Bakanlığı nezdinde FORIF bünyesinde dört grubun oluşturulması planlanıyor. Bu gruplarda Fransa’da imamlar, Müslüman karşıtı eylemler, yöneticilerin yetiştirilmesi ve yasalar çerçevesinde ibadet hakkının uygulanması konuları ele alınacak. Bu arada bir üniversitede imam eğitimi alanında bir ilahiyat programının oluşturulması da gündemde. Yerel düzeydeyse ATIF’lerle valiliklerde İslami aktörlerle bölgesel toplantılar başlamış durumda. Cami inşası veya mezarlıklar gibi yerel meselelerin görüşüleceği bu toplantılarla iletişim ortamının sağlanması hedefleniyor.

Bir masa etrafında belirli bazı konuları görüşmek bir yöntem olarak sorun teşkil etmez. Aksine diplomaside, ticarette, iç politikada, sivil hayatta ve hatta özel hayatta kullanılan bir yöntemdir. Bir ailedeki krizi aşmak veya iki devlet arasındaki bir savaşı sonlandırmak bir masa etrafında yapılan görüşmelerle olur. Yani devletin siyasi bir sorun olarak gördüğü bir mesele hakkında ilgili aktörleri bir masa etrafında toplaması bazen doğal bazen de zorunlu olabilir. Dolayısıyla Fransa’nın FORIF ile böyle bir girişimde bulunması -yukarıda da değindiğimiz gibi- başlangıçta doğal gözüküyor. Asıl sorun ise neyin nasıl görüşüleceğinde saklı.

Çizdiğimiz bu tablo bir realiteyi nötr şekilde ifade ediyor. Ancak meselenin kendisi, devletin öncülüğünde yapılması ve dolayısıyla siyasi olması nedeniyle nötr/tarafsız değil. Otorite gücünün dönüştürücü etkisi üzerine yapılan akademik çalışmaları, geliştirilen teorileri dikkate aldığımızda ‘‘Fransa’da İslam‘‘ meselesinin nasıl bir tarihî süreçten geçtiği daha iyi anlaşılır. Bir yanda ulusal bir kamu gücü diğer yanda bu ulusal çerçevenin bir parçası olan Müslümanlar ve bu kitleyi farklı oluşumlarla temsil eden yapılar meselenin iki tarafı olarak sahnede yer alıyorlar.

Bu tabloyu asimetrik bir durum olarak ifade etmek de mümkün. Ancak asimetrik durum tanımlamasının benzer iki yapı arasındaki orantısızlığı ifade etmek için kullanıldığını hesaba kattığımızda olayı asimetrik olarak tanımlamak gerçekçi gözükmüyor. Çünkü bir yanda devlet kurumlarının diğer yanda da birey ve sivil toplum kuruluşlarının yer aldığı bir çerçevede benzer iki yapı söz konusu değildir. Bu iki taraf arasında ama ilişkisel, birbiriyle bağımlı bir durum mevcuttur. Bu durum içerisinde karşılıklı sınırlar ve hareket alanlarını hukuki düzen belirler. Kanunlar devlete görev ve yetkilerini, birey ve sivil topluma da hak ve ödevlerini gösterir. Bu açıdan baktığımızda Fransa’daki İslam siyasetinde bazen özne bazen nesne olan Müslüman birey, grup ve kuruluşların nasıl bir durum içerisinde oldukları, içinden geçilen -geleceğin temel taşlarının atıldığı günümüzdeki- tarihî süreçte hayati soruların başında yer alıyor.

Sivil Taraf Olarak İslami Kuruluşlar

Fransa’daki İslam’ın gelecekte nasıl bir şekil alacağı hususunda İslami sivil topluma daha fazla iş düşüyor. Aynı şekilde FORIF bünyesinde neyin nasıl görüşüleceği noktasında da İslami sivil kanat anahtar rol oynayabilir. Kendi dinî meseleleriyle ilgili bir alanda oluşturulan bir platformda onların gayreti, pozisyonu ve üretkenliği bu noktayı etkileyici bir hüviyete sahip olacaktır. Örneğin imam eğitimi meselesi İslami kuruluşların temel meselelerindendir. Uzun vadede imamların Fransa’da mı yetişmesi gerekiyor yoksa Türkiye, Fas veya Cezayir’den gelen imamlarla mı yola devam edilmeli? İmamların başta maaşları olmak üzere özlük hakları ne düzeyde olmalıdır? Fransa’ya yerleşik hâle gelmiş Müslümanların kendi gelecekleriyle doğrudan ilintili bu ve benzer sorulara cevap verici çalışmalar yapması şart.

Bu çalışmaları yapmakla mükellef olan yapıların başında ölümü ilan edilen Fransa İslam Konseyi’nin bünyesinde birlikte çalışmış çatı kuruluşları geliyor. Bu çatı kuruluşlarına Fransa’daki camilerin önemli bölümü üye. Yani bu kuruluşlar dinî hayatın merkezi olan camileri ulusal düzeyde temsil ediyorlar. Dolayısıyla yaşanan bir dinin topluma ve kamuoyuna yansıyan meselelerinden yerel camileri temsil eden üst çatı kuruluşları sorumludur.

Bunu niçin yazıyoruz? Bir yanda Fransa İslamı Forumu isimli bir diyalog mecrasının yeni oluştuğu diğer yanda da Fransa İslam Konseyi’nin feshedilmesinin tartışıldığı bir ortamda neyin ne olduğunu iyi hatırlamak gerekiyor. FORIF bünyesinde Müslümanlarla ilgili kamuoyunda tartışılan meseleleri farklı kesimlerden aktörlerle konuşmak başka; inanç esasları, dinî kaynakları ve gelenekleri olan bir dinin yaşanması ve temsiliyle ilgili mevzuları konuşmak başkadır. Devlet FORIF ile ikinci alana müdahale etmeye başlarsa anayasal düzen açısından haddini aşmış olur. Dinî cemaatler bir diyalog ortamı olan FORIF’e yoğunlaşarak kendi asli meselelerinden koparlarsa bocalamış olurlar.

Bu karmaşıklığın olmaması ve dinî konularla ihtiyaçların dinî kuruluşlar tarafından ele alınması için cami merkezli İslami kuruluşlar arasında CFCM bünyesinde yapılan iş birliğinin artırılarak devam ettirilmesi gerekiyor. FORIF gibi bir yapı olsa da olmasa da buna ihtiyaç var. Kuruluş temsilcilerinin bu günlerde fazlaca kendi grup çıkarları ekseninde ve devlet merkezli düşünmeleri nedeniyle bu boyutun ihmal edildiği görülüyor. Hâlbuki imam eğitimi, günlük hayatta ibadet, dinî eğitim veya cami inşası gibi konularda Fransa’daki Müslümanlar gerçekliği içerisinde yapıcı, kalıcı ve sürdürülebilir çözümler bulabilmek her kesimin faydasına olacak olan asli bir görevdir. Bu görevin tam anlamıyla yerine getirilmesi zamanla -FORIF gibi- diğer oluşumları geçersiz kılabilecektir. Her ne kadar bu günlerde CFCM yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalsa da meseleler etrafında birlikte çalışma ihtiyacı ortadan kalkmış olmayacaktır. Müslüman topluluğun sivil kuruluşlar etrafında birlikteliğinin nasıl sağlanabileceğini ve güçlendirilebileceğini tekrar tekrar düşünmek sadece bugünün meselesiymiş gibi gözükse de yarınları da etkileyecek bir sorumluluktur. Kazançlarını sadece Müslümanlar değil tüm Fransa görebilecektir.

Ünal Koyuncu

Siegen Üniversitesi siyaset bilimi, sosyoloji, tarih dallarında yüksek lisans eğitimini tamamlayan Koyuncu’nun uzmanlık alanları göç, entegrasyon, diaspora politikaları ve Avrupa ülkelerinde Müslümanlar gibi konulardır. Koyuncu, İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) bünyesinde Ülke Masaları’nı koordine etmektedir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler