'Dosya: "Fransa Müslümanları ve Hak Arayışları"'

Fransa’da Refahın Oluşumunda Müslümanların Yeri

Fransa’da iş gücü göçünün başladığı 1960’lardan günümüze gelene kadar Müslümanların ekonomik faaliyetlerinin ülkenin refahı için anlamı ve önemi nedir? Örgün eğitim ve girişimciliğin göçmen kökenlilere ve Müslümanlara sağladığı imkânlar, onların sınıfsal pozisyonlarında çeşitlenmeye ve Fransa’nın sosyo-ekonomik dönüşümünde önemli bir etkiye sahip.

Fotoğraf: Frederic Legrand - COMEO/ shutterstock.com. Değişiklikler: Perspektif

Fransa’ya Müslüman göçü, esas olarak ülkenin ekonomik ihtiyaçlarına cevap vermekte. 1970’lere kadar, 1973’teki ilk petrol krizinden önce, iş gücü göçü Avrupa sanayileri için sabit bir kaynak oluşturuyordu. Fransa, iş gücünün büyük bir bölümünü tarihsel olarak sömürgeleştirdiği toplumlardan almaktadır. 1960’larda ve 1970’lerde göçmen iş gücünün ezici çoğunluğu, Mağrip ülkelerinin kırsal ve işçi sınıfı bölgelerinden gelen, çoğunlukla düşük nitelikli ve okuma yazma bilmeyen, son derece güvencesiz çalışma ve barınma koşullarına maruz kalan erkeklerdi. Temelde işçi sınıfına mensup olan bu göçmen işçiler öncelikle en zor görevlere gönderilen ayrı bir grup oluştururlar.

Bu kesim, Fransız sanayi sisteminin işleyişi için kesinlikle gerekliydi çünkü yerli işçilerin yapmak istemediği iş kollarında çalışıyordu. Bununla birlikte, 1980’lerin başında, Fransız sanayisi 1973 ve 1979’daki birbirine takip eden petrol krizlerinden doğrudan etkilenmeye başladı. Ardından Müslüman işçiler üzerinde somut etkileri olacak kitlesel işsizlik başladı. Bu ekonomik krizin etkilerini ilk hissedenler onlar oldular. İşten çıkarılma, iş güvencesizliği, uzun süreli işsizlik, aralıklı çalışma vb. darbelere maruz kalan ilk kişiler bunlardı. Hatta uzun bir süre en iyi yolun onları kendi ülkelerine dönmeye teşvik etmek olduğu düşünüldü.

Göçmen İşçi Çocuklarının Sınıfsal Dönüşümü

Ancak bu arada, Fransa’da doğup eğitim görmüş ve geldikleri ülkenin kültürel geleneklerinden oldukça uzak kalan çocukları oldu. Örgün eğitim sayesinde bu çocukların bir kısmı, ebeveynlerinin erişemeyeceği mesleklere ve görevlere erişebildi. Fransa’da Müslüman ailelerde doğan bu göçmen çocukların birçoğu iş gücü piyasasında ayrımcılığın etkilerinden muzdarip olsalar da bir kısmı sınıf atlamayı başardılar. Bu olay sonraki nesillerde, göçmen çocuklarından sonra gelenlerde daha da yaygın olarak görülmeye başladı. Gittikçe daha fazla Müslüman inancına sahip Fransız vatandaşın avukat, öğretmen, doktor, şirket yüksek yöneticisi vb. olmak için yüksek öğrenim yaptığını görüyoruz.

Fransa’da Müslüman inancına sahip biri için belirli konumlara erişmek her daim daha zor olsa da bu engellenme durumuna giderek daha az rastlanıyor. Neticede daha farklı şartlar söz konusu: 1960’ların ve 1970’lerin Müslüman, vasıfsız işçi konumundaki ve okuma yazma bilmeyen kalabalık işçi grubuyla karşı karşıya değiliz. Yavaş yavaş, yeni sosyal profiller ortaya çıkıyor. Fransa’daki Müslümanların içinde bulunduğu gerçeklik oldukça çeşitlendi. Bugün bile Fransa’daki Müslümanların büyük bir kısmı zor şartlara sahip iş kollarında çalışıyor olsa da başka bir diğer kısım üst-orta sınıflarda kendine yer bulabiliyor.

Müslümanların Girişimcilik Faaliyetleri

Örneğin ben sosyoloji doktoramı Fransız şirketlerinde Müslüman inancına sahip üst düzey yöneticiler hakkında yaptım. Peki, neden? Çünkü bu profildeki insanlar önemli bir toplumsal olguya tekabül etse de bunlar üzerinde hiçbir sosyal bilim çalışması yapılmamıştı. Bugün Fransa’da İslam üzerinde yürütülen çalışmaların çoğu, Müslüman inancına sahip olup ülkelerinin ekonomik ve sosyal yaşamına aktif olarak katılan önemli sayıda Fransız’ın var olduğunu görmeksizin, radikalleşmeye ve cihat iddiasındaki hareketlere odaklanmış durumda. Müslüman göçmen ailelerden gelen gençlerin girişimcilik konusundaki hevesini gösteren, benimki de dâhil olmak üzere birkaç araştırma sayabilirim. Ayrıca, İslam inancına sahip insanlar tarafından kurulmuş işletmelerin sayısı ulusal ortalamanın üzerindedir.

Bu gayretin temel nedeninin güvencesizlikten, işsizlikten, ekonomik ve sosyal istikrarsızlıktan kaçmak istemelerinden kaynaklandığı doğrudur. Kendi firmasını kurmak, genellikle kimseye bağımlı olmamak için kendi işini kurma imkânlarını yaratmak anlamına gelir. İslam inancına sahip Fransız girişimciler, özellikle dinamizmleri ve başarı arzuları ile öne çıkarlar.

Fransa’daki Müslüman Girişimci Profilleri

Buna ilaveten, farklı Müslüman girişimci kategorileri mevcuttur. Bazı girişimciler bir faaliyet alanı ve ağırlıklı olarak Müslüman bir müşteri kitlesi geliştirmiştir. Gıda, turizm veya hizmet sektöründe dinî gereklilikleri uygulayan ve ekonomik faaliyetlerini dinî inanç ve uygulamalarıyla birleştirmek isteyen girişimciler daha fazladır. Kendi dinî uygulamalarını yerine getirmeye dikkat eden, fakat yalnızca Müslüman müşteri kitlesiyle sınırlı kalmayan girişimciler de vardır. Bunlar örneğin dijital sektörde niş (özelleşmiş) pazarlara erişmek isteyen iyi diplomalara sahip genç insanlardır. Bir de kendini Müslüman olarak tanımlamakta ısrar eden ama dinî tören ve âdetlere uymayan girişimciler de vardır. Bu kişiler inançlarını yalnızca özel alanlarıyla sınırlama eğilimindedir. Onlara göre iş dünyası, dinî düşüncelerle ilgilenmek zorunda değildir. Bu nedenle, menfaatleri doğrultusunda iş dünyasının herhangi bir sektöründe çalışmaya isteklidirler.

Kısacası, günümüz Fransa’sında farklı şartlarda olan çok çeşitli Müslüman girişimciler vardır ve taşıdıkları önem giderek artmaktadır. Hatta Müslüman girişimcilerin dernek veya sendikalar aracığıyla teşebbüs ettikleri örgütlenme girişimleri de var. Bu girişimler henüz nihayete ermese de şekillenmeye devam ediyor.

Dönüşüm Hâlindeki Fransa’da Müslümanların Geleceği

Bir başka örnek, Fransa’daki doktorların dörtte birinin Fransa dışı doğumlu olmasıdır. Bu kişilerin büyük çoğunluğu Müslüman toplumlardan gelmektedir. Bu oranlamaya, ebeveynleri aracılığıyla Müslüman kökenli olan fakat Fransa’da doğmuş Fransız doktorları dâhil etmiyorum. Dolayısıyla bu hesap, Fransa’daki Müslüman doktorların oranının önemli ölçüde arttığını gösteriyor. Bu örnekle söylemek istediğim şey, Fransız toplumunun 1960’lardan ve 1970’lerden bu yana önemli ölçüde değişmiş olduğudur. İslam, Fransa’nın ikinci dini hâline gelmiştir. Müslümanlar artık sadece işçi değiller, Fransız toplumunun tüm katmanlarında bulunmaktadırlar. Ayrıca büyük bir kısmı bu ülkenin sosyal hayatına belki sessiz ama kararlı bir şekilde katılmaktadır. Fransa dinî çeşitlilik açısından zengin bir ülke ve sadece bunun farkında olması gerekiyor.

Şu an için azınlıkta kalan ama ileride büyüyebilecek bir sosyal olgunun varlığını fark ediyoruz. Bu olgu yüksek vasıflı Müslüman Fransızların başka ülkelere gitmesidir. Gerçekten de araştırmalarım sırasında üst sınıflardan daha fazla Müslüman Fransız’ın Fransa’da hüküm süren İslamofobik iklime artık daha fazla dayanamadıkları için Fransa’yı terk etmeyi düşündüklerini gözlemliyorum. Fransa kendi beyin gücünün bir kısmını örseleyerek kendisini gerçekten büyük bir kayba ve zarara uğratıyor.

Hicham Benaissa

Fransa Ulusal Araştırma Merkezinde çalışmakta olan Sosyolog Hicham Benaissa, Fransa’da ve Avrupa’da iş dünyasında İslam’ın yeri ve dönüşümü üzerine araştırmalar yapmaktadır. Benaissa son olarak, İş ve İslam: Bir Meselenin Soy Kütüğü (Fr. Le travail et l’islam. Généalogie(s) d’une problématique) kitabını yayımladı.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler