'Gıda Krizi ve Göç'

Küresel Bir Gıda Krizi Bir “Göç Krizi”ne Yol Açar mı?

Gıda güvensizliği tek başına göçün tetikleyicisi olmasa da, denkleme sosyo-politik çalkantılar da eklendiğinde durum değişiyor. Peki gıda krizi ve göç ilişkisinde hangi faktör ne ölçüde belirleyici oluyor?

© Shutterstock.com

Yaklaşmakta olan küresel gıda krizi, Avrupa Birliği’nden pek çok siyasi aktörün zihninde yeni bir “göç krizi” korkusu doğurdu. Şiddetli gıda kıtlığının Afrika ve Orta Doğu’dan milyonlarca insanın 2015 ve 2016 yıllarındaki gibi kaotik bir şekilde Avrupa’ya yönelmesine yol açabileceği endişeleri oldukça yaygın. Ancak “aç insanların” içgüdüsel tepkisi öncelikle kendi ülkelerinin sınırlarının içinde yiyecek aramaktır, dışında değil.

Diğer siyasi aktörlerin korkuları ise biraz daha nüanslı. Yükselen gıda ve enerji fiyatlarının istikrarsızlığa yol açabileceğini ve bunun da AB’ye yeni kitlesel göçleri tetikleyebileceğini vurguluyorlar. Gerçekten de araştırma bulguları gıda ve enerji maliyetlerindeki artışlar, sosyo-politik çalkantılar ve ardından gelen uluslararası göçler arasında güçlü bir ilişki olduğunu gösteriyor.

Bununla birlikte, ilk neo-Malthusçu yaklaşımın ve ikincisindeki nispeten daha ölçülü anlayışın altında acı bir gerçek yatıyor: gıda güvensizliği ancak “açlar” “öteki” olmaktan çıktığında manşetlere çıkıyor. 

“Gıda Güvensizliği ve Göç” Bağlantısı

“Aç bir insanın” aklından geçen ilk şeyin kendi ülkesini terk etmek olduğuna inanmak saflık olur. Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor ki en yoksul ülkelerde bile göç edenler kesinlikle yoksul olanlar değil, aksine her zaman pahalı olan bir yolculuğa çıkacak kaynaklara sahip olanlardır. Dahası, gıda güvencesi olmayan insanlar göç etmeye karar vermeden önce bu durumla birkaç başa çıkma stratejisi deneyeceklerdir –tabii ki onlar da bunu karşılayabilecek durumda olanlar.

2007-2008 küresel gıda krizinde hane halkları gıda dışı harcamalarını kıstıladılar ve öğün sayısını azaltarak daha ucuz ve genellikle de daha az besleyici ürünlerden oluşan gıdalar tükettiler. Kent merkezlerinde yaşayanlar, ölçek ekonomileri nedeniyle daha ziyade evde yemek pişirmekten genellikle daha ucuz olan sokak yemeklerine yöneldiler. Haneler, genç ve çalışabilir durumdaki çocuklarını yurt dışına göndermek yerine, geçimlerini sağlamak için fazladan iş yaparak üretken varlıklarını ve beşeri sermayelerini korumayı tercih ettiler.

Gıda satın almak için tasarruf yapmak ve kredi kullanımı yaygınlaştı. Ailenin yurt dışındaki üyelerinin gönderdiği dövizlerin hane halklarının ekonomisindeki önemi arttı. Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü (Overseas Development Institute) 2007-2008 yıllarında kendileriyle anket yapılan hanelerde göç, üretim yapılan mal varlığını satma veya rehin verme ya da (dilencilik, fuhuş, hırsızlık vb.) toplumsal olarak kabul görmeyen faaliyetlerde bulunma gibi potansiyel olarak zararlı davranışlara başvuranların oranının yüzde 5’in altında olduğunu belirtti. Gerçekten de gıda güvencesi olmayan insanlar, ülkelerini terk etme gibi zor bir kararı almadan önce tüm seçenekleri tüketeceklerdir –ki bunlar da imkânları olan az sayıda insandır.

Gıda güvensizliği ve göç arasındaki bu ilişki, denkleme sosyo-politik çalkantılar eklendiğinde değişiyor. Gıda fiyatlarındaki ani artışlar gerilim ve istikrarsızlık yaratabilir ve bu da insanları göç etmeye zorlayabilir. “Arap Baharı” bunun tipik bir örneğidir. Ancak bu senaryo göründüğü kadar basit değil.

Savaş öncesi Suriye’yi ele alalım: kötü yönetim ve sürdürülemez tarım ve çevre politikalarının damga vurduğu bir ülke Suriye. 2006-2007 kışından itibaren Suriye ve Bereketli Hilal bölgesi, kayıtlara geçen en kötü 3 yıllık kuraklığı yaşadı. Normalde Suriye’nin tarım ürünlerinin üçte ikisinden fazlasını üreten, ülkenin kuzeydoğusunda bulunan “tahıl ambarı” bölgedeki tarım sistemi çöktü ve ülke 1990’ların ortalarında gıda alanında kendine yeterlilik ilan edilmesinden bu yana ilk kez büyük miktarlarda buğday ithal etmek zorunda kaldı. Gıda fiyatları hızla yükseldi. 2007 ve 2008 yılları arasında buğday, pirinç ve hayvan yemi fiyatları iki kattan fazla arttı. Küçük ve orta ölçekli çiftçiler ve çobanlar üretimlerinin yok olduğunu gördü; çocuklar arasında beslenmeyle ilgili hastalıklar hızla arttı ve okul kayıtları yüzde 80’e kadar düştü.

Tüm bunları, kırsal kesimde yaşayan çiftçi ailelerin şehir merkezlerine kitlesel iç göçü takip etti. 2010 yılının sonunda Suriye’nin toplam kentsel nüfusu 13,8 milyona ulaşarak sadece 8 yıl içinde yüzde 50’den fazla bir artış gösterdi. Ülkenin kentsel alanlarındaki bu nüfus şokuyla ilgilenilmedi ve bu durum da Suriye’nin kaynakları üzerinde daha fazla baskı yarattı. Aşırı kalabalıklaşma, gettolaşma, yaygın eşitsizlikler, artan işsizlik ve suç oranı göz ardı edilerek büyümekte olan huzursuzluğun yakıtı hâline geldi; bu da kısa süre içinde, artık aşina olduğumuz trajik sonuçlarıyla birlikte topyekûn bir savaşa dönüştü. Ekonomik, siyasi, sosyal ve çevresel faktörler bir araya gelerek insanların yaşamlarını karmaşık yollarla şekillendiriyor.

“Kusursuz Fırtına”

Tüm bu faktörler sürmekte olan küresel gıda krizinde rol oynuyor. Şu anda yaşadığımız kriz, 2007-2008’deki gıda yetersizliğiyle ilgili krizden farklı olarak gıda tedarikiyle ilgili ve 2014’ten beri oluşmakta olan bir kriz. Covid 19 salgını ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, git gide daha sık kırılma noktasına ulaşan ve hâlihazırda çok kırılgan olan gıda tedarik sisteminin çöküşünü hızlandırdı.

Buradaki temel sorunlardan biri gıda pazarlarında ve tedarik ağlarındaki aşırı yoğunluk. Şunu düşünelim: ABD’de sadece dört mezbaha, ülkede işlenen tüm etin yaklaşık yüzde 80’ini üretiyor. Dolayısıyla, eğer çalışanları Covid 19 nedeniyle toplu hâlde hastalanmaya başlarsa, bunun büyük sıkıntılara yol açacağı aşikâr.

Aynı şekilde, Ukrayna’daki tahıl üretimi dünyada üretilen toplam tahıl miktarının yüzde 2’sinden azını oluşturmasına rağmen, Rusya ile birlikte küresel tahıl ticaretinin yüzde 30’unu gerçekleştiriyor. Dolayısıyla ikisi arasında çıkan bir savaş tüm sistemi altüst edecektir. Bunlara bir de tahılın çoğunun protein üretimine gittiği gerçeğini, enerji ve gübre gibi giderek pahalılaşan ‘hammaddeleri’ ve iklim değişikliğinin tahıl mahsulleri üzerindeki etkisini eklediğinizde ortaya yıkıcı bir sonuç çıkıyor. Peki ama bu sonuç kim için yıkıcı?

Gıda Güvensizliği Avrupa’nın Arka Bahçesini Aştı

Gelişmiş dünyadaki siyasi aktörler normalde herhangi bir zaman diliminde belirli sayıda insanın aç kalmasını sorun etmezler. Bu durum uluslararası alanda olduğu kadar ülke içinde de geçerli bir tutumdur. Yetersiz ve kötü beslenme ile ciddi gıda güvensizliği dünyadaki gelişim geriliği olan çocukların yüzde 90’ının yaşadığı gelişmekte olan ülkelerde daha yaygın. Fakat gelişmiş ülkeler, özellikle de sosyoekonomik eşitsizliklerin yüksek olduğu ülkeler de gıda güvensizliğinden muaf değil.

Hane içi gıda güvensizliğinin tipik olarak nüfusun yüzde 8 ile yüzde 20’si arasında değiştiği yüksek gelirli ülkelerde 2013 yılında tahminen 60 milyon kişi ya da nüfusun yüzde 7,2’si gıda bankalarını kullanmış. Ancak mevcut küresel gıda krizinde aç kalanlar sadece “ötekiler” değil. Yaşadığım ülke olan Birleşik Krallık’ta, gıda fiyatları Britanyalıların dörtte üçünden fazlası için önemli bir endişe kaynağı ve gıda bankasını kullananların sayısı 2021’de yaklaşık on kişide bir iken bu yıl neredeyse altıda bir oranına yükseldi. Gıda güvensizliği artık sadece düşük gelirliler arasında değil, aynı zamanda genç insanlar, çocuklu insanlar, Asyalı, Siyahi, Afrikalı ve Karayipli insanlar arasında da daha yaygın.

Benzer şekilde, küresel ölçekte de gıda güvensizliği artık sadece düşük gelirli ülkelerde değil, orta gelirli ülkelerde de daha fazla insanı etkiliyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre, Haziran 2021 ve Haziran 2022 dönemi arasında gıda enflasyonunun sırasıyla yüzde 332 ve yüzde 94 artış kaydettiği Lübnan ve Türkiye, bu durumdan en kötü etkilenen iki ülke. Bu iki ülkeyi AB siyaset çevreleri için özel kılan şey, Avrupa için “göç tamponu” rolü oynamaları. Gerçekten de Lübnan ve Türkiye dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan iki ülke: birincisi kişi başına düşen mülteci anlamında, ikincisi ise mutlak anlamda.

Küresel gıda krizleri ve uluslararası toplu göçler birbiriyle doğrudan ilişkili değil. İkisi arasında sıkı bir bağ kurmaya çalışan söylemler ve anlatılar ise rahatsız edici bir gerçeği gizliyor: Gıda güvensizliği arka bahçemizin duvarını aşıp, artık oturma odamıza rahatça kurulmuş durumda.

Kaynakça

Compton, J., Wiggins, S. ve Keats, S., 2010, Impact of the global food crisis on the poor: what is the evidence, London: Overseas Development Institute. Dosyaya şu linkten uaşılabilir: https://cdn.odi.org/media/documents/6371.pdf.

Kelley, C.P., Mohtadi, S., Cane, M.A., Seager, R. ve Kushnir, Y., 2015, Climate change in the Fertile Crescent and implications of the recent Syrian drought, Proceedings of the national Academy of Sciences, 112 (11), 3241-3246. Dosyaya şu linkten uaşılabilir: https://www.pnas.org/doi/10.1073/pnas.1421533112.

Pollard, C.M. ve Booth, S., 2019, Food insecurity and hunger in rich countries—it is time for action against inequality. International journal of environmental research and public health, 16(10), 1804. Dosyaya şu linkten uaşılabilir: https://www.mdpi.com/1660-4601/16/10/1804.

The World Bank, 2022, Why Is the World Facing a Food Crisis? The Development Podcast, 14 June 2022. Dosyaya şu linkten uaşılabilir: https://www.worldbank.org/en/news/podcast/2022/06/10/world-food-crisis-security-hunger-supply-chains-war-ukraine-development-podcast.

Dr. Dimitris Skleparis

Dr. Dimitris Skleparis, Newcastle Üniversitesi’nde Güvenlik Politikaları bölümünde öğretim görevlisidir. Skleparis, artan güvensizlik ortamında göçün nasıl yönetildiği, algılandığı ve deneyimlendiğiyle ilgili çalışmalar yapmaktadır.
Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#2

*Tüm alanları doldurunuz

  • Opinion – The Tenuous Links Between 'Food' and 'Migration' Crises - E-International Relations - Freelancespace
    2022-09-30 07:44:50

    […] and is now sitting comfortably in our living room.The article was first published, in Turkish, in Perspectif.Dimitris Skleparis is a Lecturer in the Politics of Security at Newcastle University. All content […]

  • Opinion – The Tenuous Hyperlinks Between ‘Meals’ and ‘Migration’ Crises - Olusolacoker.com
    2022-09-29 19:31:28

    […] The article was first revealed, in Turkish, in Perspectif. […]

Son Yüklenenler