'KÜLTÜR PERSPEKTİFİ'

Betül Mis: “Doğa, Sanatım İçin İlham Kaynağı Oldu”

Almanya’da yaşayan Betül Mis, kurutulmuş çiçekler, reçine ve farklı materyallerle takılar üretiyor. Kültür Perspektifi Serisi'nin üçüncü söyleşisi için sosyal medyada “betüliful” ismiyle eserlerini paylaşan Betül’le doğanın sanat için sunduğu kaynağı konuştuk.

Betül Mis, Witten/Herdecke Üniversitesinden felsefe, siyaset ve ekonomi alanında lisans mezunu ve Speyer Üniversitesinde kamu iktisadı alanında yüksek lisans eğitimi alıyor. Instagram: instagram.com/betueliful

“Bitkilerle Çalışma, Yaratılış ve Yaradan Hakkında Muhakemeye Yol Açıyor”

View this post on Instagram

 

A post shared by betüliful® (@betueliful)

Alıştığımız takılardan daha farklı şeyler üretiyorsun. Dahası masalsı bir üretim sürecin de var. Tasarımlarınla neyi arzuluyorsun?

10 yaşımdan bu yana takı tasarlıyorum. O zamandan beri sanatın tadına varmak ve ayrıca takıların hediye olarak verildiği anların bir parçası olmak birincil hedefimdi. Sosyal medya hesabım olan Betüliful’da çiçek hediyeleri, gelin buketleri ya da annem tarafından dikilen ve kurutulan çiçekleri reçine içerisinde muhafaza ediyorum. Bitkilerle çalışmanın yaratılış ve Yaradan hakkında muhakemeye yol açan büyüleyici bir etkisi var. Doğa, sanatım için ilham kaynağı oldu ve başkalarının Allah’ı hatırlaması için de ilham kaynağı olmasını istiyorum.

Yazar Sophie Mereau şöyle diyor: “Hisseden bir kalp olmadan doğanın güzelliği neye yarar?” Bu sebeple ben, günlük hayatımızda sanki tesadüf eseri belirirmiş gibi gözüken çiçekler aracılığıyla bir hikâye anlatmaya ve gözlerle gönülleri bir düşünce yolculuğuna çıkarmaya gayret ediyorum. 

Çiçeklerin solma süreci, insanın ölümüne kadar olan yaşam evreleriyle eşdeğer. Solduktan sonra çiçeklerin kokusunun hâlâ devam ediyor olması, bana ölümden sonra devam eden hayatı ve Allah ile bir aradalık düşüncesini çağrıştırıyor. Solmalarına rağmen çiçekler de göz alıcı estetiklerini koruyorlar ve böylelikle fâniliği kuşanarak yaşamın her evresinde bir tılsımın olduğunu sembolize ediyorlar. Her çiçeğin solma süreci, insanların yaşam öykülerine benzer şekilde çok farklı cereyan ediyor. Bütün bu alegoriler ile insan ve doğa arasındaki bağlantı hakkında daha pek çok şey, benim yaptığım şeyi izleyenleri tabiatla daha uyumlu olmaya bir davet aslında.

“Sanat İcra Eden Bir Müslüman Tevazu Sahibi Olmayı Öğreniyor”

Avrupa’da birçoğu göçmen kökenli olan Müslüman sanatçı ve zanaatkarlar, klasik İslam sanatlarından başlayıp çağdaş sanata gelen geniş bir yelpazede eserlerini üretiyorlar. Peki, onları ve eserlerini ne kadar tanıyoruz? Kültür Perspektifi Serisi’nde sanat ve yaşama dair soruları muhataplarına soruyoruz. Söyleşilere buradan ulaşabilirsiniz.
TIKLA

Bu anlattıklarından hareketle senin sanatında dinî düşüncenin etkili olduğunu anlıyorum. Peki kültürel arka planın yaptığın işin neresinde?

Ebeveynimin bana kattığı ve benim her defasında yeni girişimlerle kendimi yeniden keşfettiğim şartlar, sağlıklı bir tutumda bulunmam noktasında benim için hediye görevi gördü. Daha geniş anlamda bunlar benim Türk-Kürt köklerim, ebeveynimin göç hikâyesi, memleketim Speyer, eğitimimde edindiğim deneyimler, yaz dönemi süresince bahçe yaşantımız, İslam ve daha birçok şey… Özellikle dinî anlatı, dinî metaforlar ve resimler iç dünyamda derin bir iz bıraktı. 

Aslında dinî anlatıda da çiçek desenleri çok zengin bir şekilde kullanılmış: Hz. İbrâhim as.’ın gülizara evrilen ateşi, gül suyu (gülâb), ramazan ayındaki güllaç tatlısı, hacıların Mekke ve Medine’den beraberinde küçük hediye olarak getirdiği gül kokulu tespihler, bülbül, bir şefkat metaforu olarak gül, Orta Doğu’nun gül ülkesi olarak İran, Arap alfabesinde lalenin Allah’a atıfta bulunması (hem Allah lafzının, hem de lale kelimesinin ebcette sayısal değer olarak 66 ile ifade edilmesi), gül kokulu Hz. Muhammed (s.a.v.)’in bir sembolü olarak gülün kullanılması, büyüleyici nebatat ve faunaya sahip bir cennet ve daha birçok şey…

Bütün bu kültürel ve dinî aktarımlar benim anlattığım hikâyeyi çerçeveleyen ve yaptığım şeyde bağlam oluşturmamı sağlayan içerikler. Buna karşılık olarak da yaptığım şey bana kültürel ve dinî niteliğime yeni bir yaklaşım kazandırıyor. Fordist bir çağda sanat icra eden bir Müslüman en başta Yaratıcının emsalsiz sanatı karşısında tevazu sahibi olmayı öğreniyor.

View this post on Instagram

 

A post shared by betüliful® (@betueliful)

Peki Almanya’da Müslüman bir kadın olarak bulunmak senin için ne anlama geliyor?

Göçmen kökenli ve görünür bir Müslüman kadın olarak, çeşitli potansiyel ayrımcılık mekanizmalarına maruz kalmak mümkün. Allah’a şükür ki fiziksel ayrımcılıkla oldukça nadiren karşılaştım. Benim düşünceme göre daha korkutucu olan siyaset, medya ve toplumsal söylemin marjinalleştirilmiş mağdurlara karşı katı bir sağ söyleme kayması ve onları ümitsizlik ve atalete sürüklemesi. Buna rağmen, barışçıl insanların sayısının yine de düşmanlık niyeti barındıranların sayısını aştığına inanıyorum.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler