'Dosya: "Yeni Göçmenler"'

Tersine Beyin Göçü: “Farklı Bir Yaşam ve Çalışma Stili Mümkün”

Tersine beyin göçü gerçekleştiren kişiler ne tür motivasyonlara sahip? “Home Office” gibi yeni çalışma stillerinin getirdiği esneklik ne tür potansiyelleri barındırıyor? Almanya’dan Türkiye’ye dönen bilgi sistemleri yöneticisi Abdullah Kaya ile tersine göç ve evden çalışma biçimleri hakkında konuştuk.

© Gorodenkoff/ shutterstock.com

Beyin göçü, nitelikli iş gücünün başka bir ülkeye -geri dönmemek kaydıyla- göç etmesi durumudur. Tersine beyin göçü ise giden yüksek nitelikli iş gücünün yeniden köken ülkelerine geri dönmesi olarak tanımlanır. Beyin göçü gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş olan ülkelere doğru gerçekleşirken, tersine beyin göçü gelişmiş ülkelerden daha az gelişmiş ülkelere doğru gerçekleşen göçü niteler. Peki tersine beyin göçünün motivasyonları nelerdir? Gitmeye yahut geri dönmeye insanları ne teşvik eder? Bu sorunun cevabını bulmak için Almanya’dan Türkiye’ye dönmüş bilgi sistemleri yöneticisi Abdullah Bey ile görüştük.

Almanya’dan Türkiye’ye Tersine Beyin Göçü

Abdullah Bey’in göç tecrübesi, tersine beyin göçü denilen olgunun bir örneği. Kendisi 2005 yılında henüz 19 yaşındayken dil öğrenimi ve eğitim amaçlı Almanya’ya gelmiş. Bonn-Rhein-Sieg Yüksekokulunda İşletme Enformatiği alanında eğitimini tamamladıktan sonra uzun yıllar Almanya’da çeşitli firmalarda ve serbest meslek erbabı olarak çalışmış.

Almanya’da eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye’ye döneceğinden emin olan Abdullah Bey, pandemi döneminde Türkiye’deki Alman menşeili bir firmadan iş teklifi alınca planı hızlandırmış: “Tanınmış bir Alman firmasının yürüttüğü bir proje vardı. Dünya genelinde yürütülen büyük çaplı bir proje olması sebebiyle ilgimi çekti ve kabul ettim. 2020 yılında bu şirkette çalışmaya başladım. Evden çalıştığımız için Almanya’da bir süre daha kaldık. Bu sene mayıs ayında Türkiye’ye geldik. Yine de temelli geldik diyemeyeceğim. Çünkü Almanya’da da devam eden projelerim var ve bunları uzaktan yönetiyorum.” Abdullah Bey’in tecrübelerinden hareketle “evden çalışma”, iş hayatında ülke sınırlarının aşılmasında ve potansiyellerin farklı ülkelerde kullanılmasında önemli rol oynamış.

“Çocuklarımın Kendi Kültürleri İçerisinde Büyümelerini İstedim”

2014 yılında mühendislerle yapılan bir araştırma, Türkiye’ye tersine beyin göçündeki sosyal ağların rolünü inceliyor. Bu araştırmaya göre dönüş kararında da aile ve akrabalık ağları ana etkenlerden biri. Bunun dışında kendi ailesini kuran göçmenler aileye yönelik bakım, yükümlülük ve sorumluluklar kapsamında da dönüş kararı alabiliyor. Eşlerin yaşadığı zorluklar, dil bariyeri ya da yaşanan sosyal statü kaybı gibi unsurlar da dönüş kararında etkili.

Abdullah Bey de Türkiye’ye geri dönmekteki birinci önceliğinin daha çok gelir ya da daha yüksek bir statü olmadığını belirtiyor. Özellikle ailevi, sosyal bağlar ve kültürel sebeplerden dolayı göç ettiğini ifade eden Abdullah Bey şöyle devam ediyor: “Evlendikten ve çocuk sahibi olduktan sonra beklentiler ve öncelikler de değişiyor. Ben çocuklarımın kendi kültürleri içerisinde büyümelerini, örf ve âdetlerini yaşamalarını, akrabaları ile iyi bağlar kurmalarını istedim. Eşim ve benim ailelerimiz Türkiye’de. Eşimin de çalışma isteği olduğunu biliyordum. Kendisi üniversite eğitimi sonrası Almanya’ya geldiği için önünde dil gibi birtakım engeller vardı. Dil sorununu halletse bile Türkiye’deki gibi bir çalışma ortamını yakalayamayacağı aşikârdı. Bu sebeplerle Türkiye’ye geri göçtük.”

Alman firmasındaki iş mantalitesine yabancı olmadığı için işinden hayli memnun olduğunu söyleyen Abdullah Bey, pandeminin etkisinin de şu anki çalışma stili üzerinde büyük etkisi olduğunu belirtiyor. Abdullah Bey, işi dolayısıyla Türkiye’ye yerleşmiş olsa da evden çalışmaya devam ediyor. Şirketin İstanbul’da olduğunu ama kendisinin Antalya’da yaşadığını ifade eden Abdullah Bey şöyle devam ediyor: “Pandeminin bizim sektöre getirdiği pozitif etkilerinden birisi, istediğim yerde yaşayabilme lüksüm oldu. Birçok kişi için hayal sayılabilecek bu imkân, pandemiyle gerçek oldu.”

“‘Ya Başaramazsam’ Gibi Bir Düşüncem Yoktu”

İş teklifini kabul ettiğinde bu işin evden çalışma imkânı verdiğini bilmediğinden bahsediyor Abdullah Bey: “Mevcut işime başlarken, evden çalışma mevzusu konuşulmamıştı. Ben evden çalışacağımı bilmeyerek kabul etmiştim bu işi. Çünkü şansımı Türkiye’de denemeyi kafama koymuştum. ‘Ya yapamazsam’ gibi bir düşüncem de yoktu. Almanya’ya dönmemeyi kendime empoze etmiştim.”

Bir ülkede yeniden hayat kurmak birçok zorluğu beraberinde getirse de Abdullah Bey, başarısız olma ihtimalini aklına bile getirmemiş. Ona göre bu tutumun arkasında Almanya’daki göç tecrübesi yatıyor:

“Almanya’daki ilk zamanlarımda çok sıkıntı çektim. Fakat zamanla kabuğumu kırdım. Almanya bana nerede olursam olayım, ne iş yaparsam yapayım o işte başarılı olabileceğime dair bir inanç ve özgüven verdi. Örneğin şu an bana ‘Çin’de bir iş var, halledip gelebilir misin?’ dense, asla ‘Orada ne yaparım?’ diye düşünmem. Kazandığım bu özgüven, göçün benim üzerimdeki olumlu etkilerinden biri.”

Tüm bu kararlığına rağmen Abdullah Bey, Türkiye’deki Alman menşeili bir firmada değil de, Türk mantalitesine göre iş yapılan, sabah 8 akşam 5 çalışılan bir şirkette çalışıyor olsa, şu an başka şeyler söyleyeceği kanaatinde: “İş görüşmeleri yaparken Türkiye’nin önde gelen savunma sanayi firmalarından da iş teklifi almıştım. Eğer o teklifleri kabul etseydim, şu an çok zorlanıyor ve belki de orada çalışmıyor olurdum. Böyle bir durumda Almanya’ya dönmek ilk düşüncem olmasa da başka şekilde ya da farklı firmalarda çalışmaya yönelebilirdim.”

Hayatının büyük bir bölümünü Almanya’da geçiren Abdullah Bey, iş için Türkiye’ye geri dönerken Almanya ile bağlarını tamamen koparmak istemediğini de ifade ediyor ve göçün kendi zorluklarına da vurgu yapıyor: “17 yıl Almanya’da yaşadım. Hayatım tamamen oradaydı. Açıkçası şu an Türkiye’ye yeniden alışmaya çalışıyorum. Türkiye benim için senede iki-üç haftamı geçirdiğim bir tatil yeri gibiydi. Türkiye’de hiç çalışmamıştım, buraya yabancıydım. Bir Alman firmasında devam etmek benim için daha yumuşak bir geçiş. Her iki işim dolayısıyla sürekli Almanya’ya gidiş gelişlerim oluyor. Tersine beyin göçü diyorlar buna ama bizim durum tam da böyle değil. Hiçbir yerle bağını koparmıyorsun. Aile ve akrabalarım Türkiye’de, tüm sosyal hayatım ise Almanya’da. Şöyle düşünün: Bir odadan çıktığınızda, arkanızda aralık bir kapı bırakıyorsunuz. O odaya yeniden dönme lüksünüz var. Asıl kazanım, o kapıların çok olması.”

“Evden Çalışma, Beni Daha Özgür Biri Yapıyor”

Abdullah Bey’in yaşamındaki dönüm noktasını belirleyen şey aslında çok büyük oranda “evden çalışma” sistemi: “Bana ‘Evden çalışma bitti, artık büroda çalışacaksın’ deseler, şu anki çalışma stilimi korumak için şartları zorlarım. Çünkü bu durum beni daha özgür biri hâline getiriyor.”

Kendisi yine de Almanya gibi Türkiye’de de yaşamanın zorlukları olduğunun bilincinde: “Almanya’dan buraya dönüp burada kalıcı olanlar var. Almanya’dan dönüp yapamayıp tekrar dönenler de var. Yaşam memnuniyeti beklentilerle alakalı. Türkiye’de Almanya’daki düzeni arayıp hayal kırıklığı yaşamak mümkün. Çocuklarımızın Türkiye’de istediğimiz ortamda yetişmesi için çok daha fazla maddi harcamada bulunmamız gerekiyor. Bunu karşılayabilecek durumumuz olduğu müddetçe burada yaşama lüksümüz de var demektir.”

Göçün getirdiği kazanımlar, değişen çalışma stilleriyle birlikte sınırları aşıyor. Bu esneklik, kişilerin sahip olduğu potansiyelleri de daha kolay gerçekleştirebilmelerine katkı sağlıyor. Yeni göçmenler, kalifiye iş gücü olmalarının yanı sıra birer “dünya insanı”lar. Yüksek nitelikli ve esnek çalışma şartlarına sahip insanlar için Almanya, Türkiye, Çin veya başka bir ülkede çalışacak olmak pek de fark yaratmıyor. Hayattaki kişisel önceliklerine göre hareket edip, iş hayatında tüm potansiyellerini yer ve zaman ayırt etmeksizin kullanabiliyorlar. “Eski” göçmenlerle “yeni” göçmenler arasındaki en büyük fark belki de bu. Evden çalışma esnekliğiyle gelen bütün bu hareketliliğin sağladığı potansiyel, ülkeler arası gidiş gelişler, hem bireylere hem de geniş çapta işverenlere yeni bir çalışma stilinin mümkün olduğunu ve “beyin” potansiyelinden -göç bilfiil gerçekleşmese de- azami yararın sağlanabileceğini ortaya koyuyor.

Kaynaklar

Bakırtaş, T., & Kandemir, O. (2010). Gelişmekte olan ülkeler ve beyin göçü: Türkiye örneği. Kastamonu Eğitim Dergisi, 18(3), 961-974.

Çalış, Ö. A. S. (2019). Türkiye’ye tersine beyin göçü: nitel bir araştırma.

Kaya, M. “Beyin Göçü/Erozyonu”, İş Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi, Yıl: 2003/ Cilt: 5 Sayı: 2 Sıra: 13 / No: 152.

Sunata, U. (2014). Tersine Beyin Göçünde Sosyal Aglarin Rolü: Türkiyeli Mühendislerin Almanya’dan Geriye Göç Deneyim ve Algilari. Turk Psikoloji Yazilari, 17(34), 85.

https://www.iienstitu.com/blog/beyin-gocu-nedir-sebepleri-nelerdir

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler