'Dosya: "Deprem ve Ötesi"'

Alman Kurtarma Ekibi Dönüyor: “Deprem Bölgesindeki İnsanları Unutmayacağız”

Depremin ikinci günü bölgeye giden Alman arama kurtarma ekibi bugün çalışmalarını sona erdirdi. “Afet bölgesindeki insanları unutmayacağız” diyen ISAR ekibinde yer alan Paul-Philipp Braun havalaanında Perspektif'in sorularını cevapladı.

ISAR Almanya ekibinden Paul-Philipp Braun, Perspektif'in sorularını yanıtladı.

Türkiye’deki deprem felaketinin ardından yurt dışından birçok arama kurtarma uzmanı bölgeye akın etti. Almanya’da ISAR isimli arama ve kurtarma kuruluşu da Türkiye’deki depremlerin ikinci gününde Gaziantep’e inerek Hatay’da kurtarma operasyonuna başladı. 43 kişi ve arama köpeklerinden oluşan ekipte 6 doktor, 1 veteriner ve farklı arama kurtarma personelleri bulunuyordu.

Almanya’dan deprem bölgelerine giden ekip, depremden 1 hafta sonra, Pazartesi günü Türkiye’deki arama kurtarma çalışmalarını sonlandırdı. Ekip Kırıkhan’dan Almanya’ya dönüş hazırlığındayken ISAR bünyesinde çalışmalara katılan Paul-Philipp Braun ile görüştük.

Deprem olduğunu ilk haber aldığınızda aklınızdan neler geçti?

Türkiye’de bir deprem olduğu haberi bize depremden sadece birkaç dakika sonra bir tür ön alarmla iletildi. Bu haberi aldığımızda elbette korktuk. Çünkü bu kadar kısa bir sürede bir ön alarm almamız, bizim açımızdan deprem bölgesinde gerçekten çok hızlı hareket edilmesi gerektiği anlamına geliyordu.

ISAR deprem bölgesine gitme kararını nasıl verdi?

Deprem bölgesine gitme kararı Türkiye’deki ilgili kurumlarla iletişim içinde alındı. Birleşmiş Milletler çatısı altında afetlere müdahale konusunda çalışmalar yapan INSARAG (Uluslararası Arama ve Kurtarma Danışma Kurulu) isimli bir oluşum mevcut.

ISAR olarak biz de INSARAG tarafından sertifikalandırılmış bir kurumuz ve INSARAG’ın prensiplerine uygun olarak hareket etmek durumundayız. Afet bölgesindeki koordinasyon ve yönetim kurumları bizimle iletişime geçti ve bizim hangi alanda yardım sunabileceğimizi bize ilettiler.

Peki afet bölgesine gittiğinizde nasıl bir manzara vardı?

Burada gördüklerimiz, her türlü beklentiyi kat kat aşan bir durum. Evler bütünüyle yıkılmış durumda. 10 ya da 12 katlı evler sadece bir moloz yığınına dönüşmüş. Karşılaştığımız manzara korkunç.

Biz Almanya genelindeki kurtarma ekibi olarak bölgeye intikal ettik. İlk görevimiz, arama köpekleriyle birlikte enkaz altındaki insanları aramaktı. Bunun için aile yakınları ya da yerel yetkililerin ses ya da benzeri herhangi bir yaşam emaresi aldığında bize haber vermesi gerekiyordu.

Bir enkazdan ses ya da hareket duyulduğunda arama köpeklerimiz enkaza girdiler ve bu sinyalleri doğruladılar. Böylece enkaz altında hâlâ hayatta olan insanları tespit ettiğimizde çalışmalarımız da başladı. Arama kameraları ile enkaz altındaki kişinin tam olarak nerede olduğunu tespit etmeye başladık. Bunun ardından da kurtarma teknikleri başladı.

Enkazdakileri kurtarma süreci tam olarak nasıl gerçekleşti?

Bir arama köpeğinin burnundan daha iyi bir teknik alet henüz yok! Enkaz altındaki kişi kurtarılmadan önce bir kere yerinin tespit edilmesi gerekiyor. Bu durumda arama köpekleri kesinlikle alternatifsizler.

Enkaz altından kurtarma operasyonu ise tamamen enkazın şartlarına bağlı. Bu durumda elbette sorumlu kişilerle irtibat hâlinde olmak durumundayız. Hiçbir enkaz alanı aynı değil. Katların üst üste bindiği hiçbir moloz yığını da aynı değil.

Her seferinde hangi araçlar kullanmak gerektiğine bakmak zorundasınız. Ne kadar derine inmeniz gerekiyor? Enkazda ne kadar tırmanmanız gerekiyor? Hangi ekipmana ihtiyaç duyuyorsunuz? Bütün bunlar çok yüksek bir tecrübe ve o anda karar alabilme becerisi gerektiriyor.

Deprem bölgesinde yurt içi ve yurt dışından birçok kurtarma ekibiyle de karşılaştınız. Deprem bölgesindeki yardım çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bölgeye yardımlar birkaç gün sonra başladı. ISAR Almanya, depremden ağır bir şekilde hasar alan Hatay’daki ilk uluslararası yardım ekibiydi. Biz birçok Türk ekibin çoktan sahada olduğunu ve insanları enkazdan kurtarma çalışmalarına başladığını tespit ettik.

Sizi özellikle etkileyen olay hangisiydi?

Burada gördüğümüz sahnelerin hepsi bizi bireysel olarak çok etkiledi. Birçoğumuz için 40 yaşındaki Zeynep’in kurtarılması süreci oldukça etkileyiciydi. Zeynep Hanım 100 saat enkaz altında kalmıştı ve kurtarılması 50 saat sürmüştü.

Diğer kurtarma operasyonlarımızın tamamı… Buradaki afetzedelerle, Türkiye’deki meslektaşlarımızla kurduğumuz iletişim… Bunların hepsi bir haftaya sığdırılamayacak olaylar.

Almanya’da yaşayan Türkler açısından sizin deprem bölgesine gitmenizin ayrı bir anlamı vardı. Birçok insan, “Vatanımız (Almanya), vatanımıza (Türkiye) yardım ediyor” gibi paylaşımlarda bulundu. Bölgede olan bir insan olarak bu durumun sizin açınızdan nasıl bir önemi var?

Bütün kalbimiz, burada olan insanlarla birlikte. Bunu burada iliklerimize kadar hissettik. Ne kadar çok insanın yakınlarını, arkadaşlarını kaybettiğini ve bütün bunların ne kadar korkunç olduğunu kendi gözlerimizle gördük.

Benim kendi çevremde de Türkiye’den gelen birçok insan var ve bu insanlar orada sevdiklerini kaybettiler. Deprem bölgesinden binlerce kilometre uzakta olmalarına ve orasıyla bağlantıları olmamasına rağmen afet onları da çok etkiledi.

Bütün bunlarla birlikte bizim Türkiye’de deneyimlediğimiz şey, çok büyük bir şükran duygusu, büyük bir mutluluktu. Buraya geldiğimizde de Almanya’da da Türkiye kökenli insanlardan gördüğümüz destek bizim açımızdan çok sevindirici.

Afet bölgesindeki gelişmeleri yüreği ağzında takip eden insanlara ne tavsiye ediyorsunuz?

Öncelikle çok kesin bir şekilde şunu söylemek istiyorum: Kimse kendi çabalarıyla, bir zorunluluk olmadan deprem ve afet bölgesine gelmemeli. Bölgede ISAR gibi senelerdir bu tarz felaketler hakkında hazırlık yapmış ve sayısız kurtarma operasyonuyla uzmanlık oluşturmuş birçok profesyonel ekip var.

Bizim burada kendimizi geçindirecek imkânımız vardı. Yerelde irtibatlarımız vardı. Operasyon yönetimi için bilgi ve tecrübemiz vardı. Dahası afet bölgesinde kullanılmak üzere uygun olan ekipmanımız vardı. Bireysel olarak afet bölgesine gidecek olanlar için bunların hiçbirisi geçerli değil. Bu nedenle de en temel çağrım, insanların afet bölgesine tek başına yardım için yola çıkmaması. Bununla birlikte elbette hepimiz, deprem bölgesine çok acil yardımlar gitmesi gerektiğini de biliyoruz.

Peki bütün bu felaketi uzaktan takip eden, bölgede yakınları olan insanlara neler söylersiniz?

Lütfen uzun sene tecrübesi olan, özellikle de deprem bölgesinde aktif olup insanlara yardım eden organizasyon ve kurumları destekleyin! Maddi yardımla bu kurumları desteklemek, harika bir destek. Çünkü bu bağışlarla tam olarak deprem bölgesinde insanlara yardım edilmesini mümkün kılmış oluyorsunuz.

admin

Lisans eğitimini Münster Üniversitesinde Sosyoloji ve Siyaset Bilimi bölümlerinde çift anadal olarak tamamlayan Kandemir, Duisburg-Essen Üniversitesinde sosyoloji yüksek lisans eğitimini sürdürmektedir. Ağırlıklı çalışma alanları göç sosyolojisi ve ulusaşırı Türk toplulukları olan Kandemir Perspektif dergisi editörüdür.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler