'Dosya: "Avrupa'da Yaşlı Bakımı"'

Avrupa’daki Yaşlı Bakım Sistemine Genel Bakış

Avrupa'da yaşlı nüfus ve buna bağlı olarak yaşlı bakım ihtiyacı hızla artıyor. Peki hangi ülkeler bu artan talebi karşılamaya daha hazırlıklı? Avrupa Birliği ülkelerindeki bakım sistemlerine karşılaştırmalı bir bakış.

Fotoğraf: ©beeboys/shutterstock.com

Artan ortalama yaşam süreleri ve düşük doğum oranları nedeniyle Avrupa’da nüfus hızla yaşlanıyor. Avrupa genelinde görülen bu demografik eğilim sonucu 2021 yılında tespit edilen rakamlara göre Avrupa Birliğine (AB) üye ülkelerde nüfusun yüzde 21’ini 65 yaş ve üzerindekiler oluşturuyor ve bu yaklaşık 92 milyon insana tekabül ediyor. 2050’de ise bu rakamın 130 milyonu bulacağı öngörülüyor.

Avrupa’daki 65 yaş ve üstü nüfusun büyük çoğunluğu gündelik aktivitelerini yerine getirmekte zorluk yaşıyor ve aile üyeleri veya profesyonel hizmetliler tarafından verilecek uzun süreli yardım ve bakıma bağımlı durumda. Yaşlılığa bağlı olarak bir başkasının bakımına bağımlılık oranının 2020’de tespit edilen yüzde 34.8’den 2050’de yüzde 56.7’ye çıkacağı, yani yüzde 50‘lik bir artışla önemli ölçüde artacağı tahmin ediliyor. Karşımıza çıkan bu tablo bakım hizmetlerine yönelik Avrupa’da artan finansal kaynak ve personel ihtiyacını gözler önüne seriyor.

Avrupa Ülkelerinde Bakım İhtiyaçlarının Değerlendirilmesi (İng. “Assessing Needs of Care in European Nations” – ANCIEN) adlı araştırma projesi 21 Avrupa Birliği ülkesindeki bakım sistemleri ve bunların yapısını karşılaştırmalı olarak mercek altına alıyor. 2012 yılında yayımlanan araştırma, üye ülkelerdeki bakım hizmetleri nasıl düzenleniyor ve finanse ediliyor, aile üyeleri tarafından verilen gayri resmî bakım ile devlet tarafından sağlanan resmî bakım arasındaki ilişki nedir ve verilen bakımın kalitesi nasıl sağlanıyor gibi sorulara cevap veriyor.

İncelenen 21 AB üyesi ülkenin neredeyse tamamında kamu bakım hizmetlerinden yararlanmak vatandaşların yasayla garanti altına alınmış bir hakkı. Bakımı verecek olan hizmet sağlayıcıları kendileri seçebiliyorlar. Bununla birlikte Avrupa ülkelerindeki bu bakım yardımlarının organizasyonunda ve finansmanında bazı farklılıklar göze çarpıyor.

En Gelişmiş Sistem İskandinav ve Batı Avrupa Ülkelerinde

Bakım sistemlerine göre incelenen Avrupa ülkeleri mevcut uygulamadaki benzer özellikleri göz önünde bulundurularak 4 grupta sınıflandırılıyor. Birinci grupta yer alan ülkelerdeki bakım sistemi yüksek düzeyde bir organizasyona ve nispeten iyi kamu finansmanına sahip. Bu ülkeler arasında Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda gibi Batı Avrupa ülkeleri ile Danimarka ve İsveç gibi İskandinav ülkeleri bulunuyor. Bakıma muhtaç kişiler açısından değerlendirildiğinde bu ülkelerdeki bakım sistemlerinin olumlu yanları, verilen bakım yardımının kişinin gelirine bağlı olmaması, yardım almanın yasal bir hak olması, hizmet sağlayıcının özgürce seçilebilmesi ve zorunlu bir kalite güvence sisteminin varlığı olarak özetlenebilir.

İkinci gruptaki ülkeler verilen bakım hizmetindeki farklı özellikler ve nispeten düşük kamu finansmanı ile karakterize ediliyor. Slovenya, Finlandiya, Avusturya, Letonya, İspanya, İtalya ve İngiltere’nin dâhil olduğu bu ülkelerdeki bakım sistemi bakıma muhtaç kişiler açısından yine de genel olarak tatmin edici olarak değerlendiriliyor. Bu ülkelerde vatandaşlar nakdi veya ayni yardım arasında bir tercih yapabiliyor ve yine bakım sağlayıcıları kendileri seçebiliyorlar. Bununla birlikte verilen bakım hizmetlerinin gelire bağlı olması ve zorunlu kalite güvence sistemi hususlarında bu ülkelerdeki uygulamalar arasında farklılıklar mevcut. Örneğin verilen bakım hizmetinin gelire bağlı olduğu ülkelerde zorunlu bir kalite güvence sistemi mevcutken, zorunlu kalite güvence garantisi olmayan ülkelerde sunulan bakım hizmeti kişinin gelir düzeyine bağlı değil. Bu ülkelerin bakım sistemleri koordinasyon ve kamu finansmanı açısından orta dereceli olarak derecelendiriliyor.

Bulgaristan, Çekya, Estonya ve Slovakya’nın dâhil olduğu üçüncü gruptaki ülkelerde sağlanan bakım hizmetleri birinci gruptaki ülkelerle benzer organizasyonel değişkenlere sahip olsa da bakım hizmetlerine ayrılan mali kaynaklar açısından daha gerideler. Ayrıca bu ülkelerde bakım sistemi ile sağlık ve sosyal sektörler arasındaki koordinasyon da oldukça zayıf.

Dördüncü gruptaki ülkeler Romanya, Litvanya, Macaristan ve Polonya organizasyonel değişkenler ve mali kaynaklar açısından diğer gruptaki ülkelere kıyasla nispeten daha az gelişmiş bir bakım sistemine sahip. Bu ülkeler aynı zamanda bakıma muhtaç kişilerin gözünden değerlendirildiğinde de en kötü performansı sergileyen grup olarak öne çıkıyor.

AB’nin yeni üye devletleri genellikle uzun süreli bakıma daha az fon ayırırken bu ülkelerdeki bakım sistemleri kurumsal derinlik açısından kendi aralarında ayrışıyor. Örneğin üçüncü gruptaki Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Estonya ve Slovakya oldukça gelişmiş bakım sistemlerine sahipken; dördüncü gruptaki Macaristan, Litvanya, Polonya ve Romanya’nın daha az hasta dostu bakım sistemlerine sahip olduğu görülüyor.

Hangi Ülkeler Hangi Bakımı Tercih Ediyor?

65 yaş ve üstü olup aile üyeleri veya arkadaşlarından yardım ve bakım hizmeti alanların oranı Almanya’da yüzde 17,5 civarında tespit edilirken, bu oran Avusturya’da yüzde 30, Belçika’da ise yüzde 28 olarak kaydediliyor. Almanya’da aile üyeleri ve arkadaşlardan yardım ve bakım alan 2,8 milyon kişiden yaklaşık 750 bini uzun vadeli bakım sigortasından nakdi yardım alıyor. Buna ek olarak bakım veren aile üyeleri de devlet tarafından danışma ve diğer hizmetlerle destekleniyor. Tüm bu nedenle Almanya’nın incelemeye tabi tutulan AB üyesi ülkeler içindeki konumu oldukça iyi görünüyor.

Avusturya, Finlandiya, Fransa, İspanya ve İngiltere’de çoğunlukla gayri resmî bakım tercih edilirken kişinin cepten ödemesi gereken katkı oranı yüksek. Ancak aynı şekilde gayri resmî bakım için devlet tarafından sağlanan destek de yüksek.

Son derece gelişmiş ve zengin kamu finansmanına sahip bakım sistemlerinin olduğu İsveç, Hollanda ve Danimarka’da aile ve tanıdıklar tarafından verilen gayri resmî bakım tercih edilmediğinden aile içi bakım oranı oldukça düşük. Buna karşılık bu ülkelerde sosyal bakım hizmet personeli tarafından verilen resmî bakım desteği oldukça gelişmiş durumda.

İsveç, Hollanda ve Danimarka hariç üye ülkelerin çoğu aile üyeleri, komşular veya tanıdıklar tarafından sağlanan gayri resmî bakımı desteklese de aile içi bakım için devletin verdiği destek ve kamu bakım harcamaları noktasında ülkeler arasında bariz farklılıklar gözlemleniyor. Örneğin Macaristan ve İtalya’da bakım öncelikle bir aile meselesi olarak görülüyor ve evde aile bireyleri veya gayri resmî bakım çalışanları tarafından sağlanıyor. Ancak bu durumda aileler ortaya çıkan masrafları kendi başlarına karşılamak zorunda kalıyor ve devlet tarafından kendilerine herhangi bir destek sunulmuyor. Macaristan ve İtalya’daki resmî bakım sektörü bu açıdan az gelişmiş olarak sınıflandırılıyor.

Bazı ülkelerin ise bakıma muhtaç kişilerin evde aile üyeleri tarafından bakılması için aktif teşvik sağladıkları görülüyor. En yaygın teşvikler olarak örneğin Almanya, Avusturya, Belçika ve Fransa’da sosyal güvenlik ve emeklilik sigortasına yapılan katkılar öne çıkarken Belçika ve Çekya gibi bazı ülkelerde gayri resmî bakım sağlayıcılara verilen teşvik, maaşlara yapılan ek ödemeler veya ikramiye yardımları şeklinde gerçekleşiyor. Aynı şekilde Almanya ve Fransa gibi ülkelerde bakıma ihtiyaç duyan kişilere kendilerine gayri resmî bakım sağlayacak çalışanlara ödeme yapabilmeleri için para yardımı da yapılıyor.

Odak Noktası: Aile İçi Bakım

Genel olarak değerlendirildiğinde neredeyse AB ülkelerinin tamamında bakım hizmetlerine ilişkin haklar yasal olarak garanti altına alınmış durumda ve hizmet sağlayıcılar arasında özgürce seçim yapabilmek mümkün. Aynı şekilde sağlık sistemi ve sosyal hizmetler ile bakım sistemi arasındaki koordinasyon da büyük ölçüde tatmin edici düzeyde görünüyor. Farklılıklar her şeyden önce bazı ülkelerde verilen bakım yardımlarının gelire bağlı olması ve ayrılan kamu kaynakları konusunda ortaya çıkıyor. Karşılaştırıldığında Batı Avrupa ülkelerindeki bakım sistemleri, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerindekilere göre daha zengin kamu finansmanına ve daha kullanıcı dostu düzenlemelere sahip görünüyor.

Tercih edilen bakım türüne gelince ise İskandinav ülkeleri hariç neredeyse tüm Avrupa ülkelerinde bakıma muhtaç insanların mümkün olduğu sürece evlerinde ve yaşadıkları çevrede bakılmak istedikleri, genel olarak aile üyeleri veya tanıdıklar tarafından verilen gayri resmî bakımın tercih edildiği anlaşılıyor. Bu durum Almanya’daki de dahil olmak üzere Avrupa’daki birçok bakım sisteminin az ya da çok aile içi bakıma odaklanmasının nedenlerinden biri olarak gösterilebilir.

Kaynaklar

https://ec.europa.eu/eurostat/cache/digpub/demography/bloc-1c.html?lang=en

https://ec.europa.eu/eurostat/web/products-eurostat-news/-/edn-20210930-1

https://www.boell.de/de/2014/03/03/das-deutsche-pflegesystem-ist-im-eu-vergleich-unterdurchschnittlich-finanziert#3

https://www.ceps.eu/wp-content/uploads/2013/01/ENEPRI%20PB14%20_ANCIEN_%20Assessing%20Needs%20of%20Care%20rev%20pw.pdf

Meltem Kural

Lisans eğitimini Martin Luther Üniversitesinde Tarih ve İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümlerinde tamamlayan Kural, Londra Üniversitesi SOAS’ta (School of Oriental and African Studies) Yakın Doğu Çalışmaları alanında yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Kural, Perspektif dergisinin online editörlüğünü yapmaktadır.
Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler