'Dosya: "Avrupa'da Yaşlı Bakımı"'

Yaşlılık Psikolojisi: “Yaşlılığı Anlamak Yoktur, Yaşlıyı Anlamak Vardır”

Yaşlılık dönemi, herkesin eninde sonunda yaşayacağı bir dönem. Bu dönem, özellikle köken ülkelerinden farklı bir yerde çalışıp yaş almış insanlar açısından özel bir anlama sahip.

Hemen hepimizin mutlaka deneyimleyeceği bir dönem olmasına rağmen yaşlılık kavramı hakkında düşünmek ve bir gün yaşlanacağımızı bilerek yaşamak, çoğumuzun kaçındığı bir durum. İnsanoğlu olarak o an sahip olduğumuz her ne varsa, onu hiç kaybetmeyeceğimizi düşünmeye meyilliyiz. Paramızın bir gün bitebileceğini düşünmek istemeyiz. Vaktimizi çoğu zaman kıymetini bilerek geçirmeyiz. Gençliğimizi elimizden gitmeyecek gibi yaşarız ve sağlığımızın kıymetini en çok elimizden gittiğinde anlarız. Sahi, yaşlılık hakkında, yaşlı insanlarımız hakkında düşündüğümüzde aklımıza ne geliyor? Yaşlı bir insanın ruh hâli nasıldır? İçinde bulunduğu dönemde temel ihtiyaçları nelerdir? Biz onlarla yaşarken nelere dikkat etmeliyiz?

Yaşlılıkta Yeni Duygu ve Davranış Örüntüleri

İnsanın gelişimsel dönemlerinden sonuncusu olan yaşlılık döneminin birçok açıdan kısıtlayıcı olduğu söylenebilir. Yaşlandıkça bedende ve zihinde görülen değişimler, artan yorgunluk hissi, unutkanlık, görme, işitme, tat alma gibi duyularda görülen zayıflıklar ve bilişsel zafiyetler nedeniyle gençken ve nispeten sağlığımız yerindeyken hayatın çeşitli alanlarından aldığımız hazlar giderek azalmaya başlar. Eskiden rahatlıkla yapılabilenler, artık kolaylıkla yapılamaz veya yapılmak istenmez hâle gelir. Bedende, zihinde ve hayat tarzındaki tüm bu değişimler, yaşlı insanlarda yetersizlik, özgüven eksikliği, depresyon, kaygı, hırçınlık gibi duygulara ve dürtüsel davranışlara neden olabilir. Özellikle unutkanlığın (demans) arttığı ve bilişsel yetilerin zayıfladığı insanlarda düşünce-davranış kontrol mekanizmasının da zayıflamasıyla huysuzluk ve dürtüsellik gibi bazı duygu ve davranış örüntüleri nispeten daha sık görülebilir.

Yaşlı insanlar arkadaşlarının, akrabalarının ve eşlerinin yaşlanması, hastalanması veya vefat etmesiyle içine kapanabilir, empati kurmak suretiyle aynı durumları yaşama ihtimali üzerinde yoğun şekilde düşünebilir. Böyle zamanlarda psikolojik olarak hassas oldukları düşünülebilir ve her zamankinden daha çok sosyal desteğe, yakın iletişime, sevgi ve şefkate ihtiyaç duyabilirler. Dolayısıyla onlara toplumla etkileşim hâlinde olabilecekleri imkânlar sunmak, kendilerini ifade edebilecekleri sosyal aktiviteler için onları teşvik etmek, yaşlılığın getirdiği yalnızlık hissi ile nispeten kolay şekilde baş etmeleri adına yapılabilecek önemli adımlardandır. Örneğin, zaman zaman geniş aile veya arkadaş yemekleri düzenlemek, ev ve bahçe işlerini yapmak, halk kütüphanesi ve eğitim merkezlerindeki gönüllü faaliyetlere katılmak, cami cemiyetlerinde aktif rol almak, yaşıtlarının bulunduğu kurs ve etkinliklerde bulunmak veya çeşitli hobi gruplarına dahil olmak gibi birçok seçenek yaşlıların hafıza gelişimlerini olumlu yönde etkiler, yeni ve sağlıklı ilişkiler kurmalarına aracılık eder, zihinsel ve duygusal iyi oluşlarını artırır ve fiziksel olarak canlı kalmalarına yardımcı olur.

“Misafir İşçi” Etiketi

Parmak izlerimiz gibi birbirimizden farklı olan karakterlerimiz, aile yapılarımız, yetiştiğimiz ortamlar ve hayata bakış açılarımız aynı olguları farklı şekilde deneyimlememize ve algılamamıza neden olur. Benzer şekilde yaşlılık dönemi de sağlık durumu, yaşanılan ev ortamı, sahip olunan sosyal destek düzeyi ve diğer çevre koşullarına göre her birey tarafından farklı deneyimlenir. Dolayısıyla Hipokrat’a atfedilen “Hastalık yoktur, hasta vardır” sözü gibi biz de “Yaşlılığı anlamak yoktur, yaşlıyı anlamak vardır” diyebiliriz.

Yaşlı bir insanı anlamak onun nasıl fiziksel, duygusal, bilişsel ve sosyal değişimlerden geçtiğini anlamakla, diğer bir deyişle onu benzersiz yaşam deneyimiyle ele almakla mümkündür. Benzer şekilde, bir yaşlıyı anlamak için onun duygularını, sorunlarını ve ihtiyaçlarını kavramak son derece önemlidir. Bunu başarmak her zaman kolay değildir çünkü yaşlı insanlar her zaman tüm duygularını, sorunlarını ve ihtiyaçlarını açık bir şekilde paylaşmayabilirler. Bu tür durumlarda onlara karşı şefkatli ve ilgili şekilde yaklaşarak her zaman yanlarında olduğumuzu ifade etmek bize karşı daha şeffaf olmalarına yardımcı olabilir.

Bir yaşlıyı anlamanın onun yaşlanma koşullarını ve yaşlandığı çevreyi anlamaktan geçtiğini ifade etmişken hayatının uzun bir dönemini kendi köken ülkesinden uzakta geçiren büyüklerimize de değinmek gerekir. Diline ve kültürüne yabancı olunan bir ülkede yıllarca ağır işlerde misafir işçi etiketiyle çalışan ve bunun ağırlığı ile yaşayan/yaşlanan insanların durumu hiç şüphesiz kendi köken ülkesinde yaşayıp çalışan ve yaşlanan insanlardan farklı değerlendirilmelidir.

“Gurbet” ve Yaşlılık

“Sene 1970, 25 yaşındasınız. Anadolu’dan kalkıp Almanya’ya geliyorsunuz. Geride anne-babanız, eşiniz, çocuklarınız ve arkadaşlarınız. Dilini ve kültürünü bilmediğiniz bu ülkeye tek bir amaçla geldiniz: Ailenize refah bir hayat sunabilmek. Ülkeye ayak bastığınız andan itibaren size buranın yabancısı olduğunuz ve geçici süreliğine burada olduğunuzu her fırsatta hatırlatılıyor ve size bir isim veriliyor: ‘Gastarbeiter’. Ailenizden uzakta yıllarınız geçiyor. Şanslıysanız senede bir defa birkaç haftalığına ailenizi görebiliyorsunuz. Onları her ziyaret ettiğinizde yokluğunuzda çok şeyin değiştiğine, çocuklarınızın büyüdüğüne şahit oluyorsunuz. Orada da ‘misafir’ gibi hissediyorsunuz. Bir süre sonra ailenizi de çalıştığınız ülkeye getiriyorsunuz. Orada bir düzen kuruyorsunuz. Yıllar geçiyor ve artık yaşlandığınızı fark ediyorsunuz. Emeklilik ve sağlık sorunlarının da etkisiyle zamanınızın çoğu evde geçiyor.

Çocuklarınız ve torunlarınızın ayrı bir düzeni kuruluyor. Yıllardır emekli olup vatanınıza dönmenin hayalini kuruyorsunuz fakat kurulan düzeninizden dolayı bu mümkün olacak mı bilmiyorsunuz.”
Bu senaryonun köken ülkesinden uzakta yaşamış ve yaşlanmış birçok insan için ortak unsurlar barındırdığını söylemek mümkün. Göçmen olarak başka bir ülkeye çeşitli sebeplerle gelmiş insanların uzun yıllar etnik ayrımcılığa, dil/iletişim problemlerine, kültürel yalnızlığa, ekonomik sorunlara ve aidiyet problemlerine maruz kalmış olmaları muhtemeldir. Bu gibi zorlukları genç yaşta çalışmak amacıyla “gurbete” giden büyüklerimizin de yaşadığını düşünerek yaşlılık dönemine kadar nasıl bir hayata ve ruh hâline sahip olduklarını tahmin edebiliriz. Bu zor tecrübeler, insanda derin bir aidiyetsizliğe, özgüven eksikliğine ve yalnızlık hissine neden olabilir. Bu nedenle köken ülkesinden farklı bir yerde yaşayan büyüklerimizle iletişime geçerken, onlarla vakit geçirirken, onları anlamaya ve ihtiyaçlarını gidermeye çalışırken geçmişlerini göz önünde bulundurmak faydalı olabilir.

Bugün yaşlı olan bu büyüklerimizin bir zamanlar bizler için yaptığı fedakarlıkları bilip bunu takdir etmek ve bundan dolayı onlara minnet duymak belki de yolun en başı sayılabilir. Onlarla yakından ilgilenmek, sık sık ziyaret edip hâl hatır sormak, yeri geldiğinde eski zamanlardan konuşmak, gönüllerini daima hoş tutmaya gayret etmek onlara duyduğumuz muhabbetin yanında bahsini geçirdiğimiz saygı ve minnetin de bir yansıması olarak görülebilir.

Yaşlılık döneminden geçen büyüklerimizle kurduğumuz sağlıklı ilişkiler, sosyal becerilerimizin gelişmesine, karşılıklı saygı, anlayış ve sevgi duygularımızın güçlenmesine yardımcı olur. Onlarla samimi olarak kurduğumuz her diyalog onlara yalnız olmadıklarını, önemsendiklerini ve sevdiklerinin yanlarında olduğunu hissettirecektir. Köken ülkesinden farklı bir yerde yaşlanan büyüklerimize gösterdiğimiz saygı, onlarla kurduğumuz güzel ilişkiler ve fedakarlıkları için gösterdiğimiz her türlü minnettarlık ise onların gözünde çok farklı bir yerde duracaktır. Sosyal destek ihtiyacının neredeyse tamamını aile üyelerinden karşılayan büyüklerimiz için attığımız her adım, gösterdiğimiz her gayret yaşlılığın getirdiği zorlukların üstesinden gelmekte onlara son derece yardımcı olacaktır.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler