'Dosya: "Avrupa'da Yaşlı Bakımı"'

Yaşlı Bakımında Göçmenlere Yönelik Kültürel Duyarlılık İhtiyacı

Yaşlı bakımına ilişkin sistemik problemler, ileri yaştaki göçmenler ve aileleri için daha yoğun tecrübe ediliyor. Bakım çalışanlarının ve kurumsal çerçevenin kültürel duyarlılığa sahip bir akış açısıyla sorunlara yaklaşması, çözüm yollarının bulunabilmesi için şart.

Fotoğraf: @Shutterstock.com

Dünya genelinde yaşlı nüfus oranı artmaya devam ederken, bunun doğal sonucu olarak yaşlı bakım servislerine olan talep yoğunlaşıyor. Nüfus artışı temelinde kendini gösteren bu talebe kurumsal çözümler her zaman yeterli olmuyor. Bu da yaşlı bakım sistemlerinde birçok eksikliğin ve sorunun oluşmasına yol açıyor. Bu sorunları belki de daha yoğun tecrübe eden kesimlerden biri de ilerlemiş yaşta olan göçmenler ve göç kökenli aileler. Bu yazıda Avrupa’da yaşlı bakımına ilişkin sistemik problemleri yaşlı göçmenler ve kültürel duyarlılık nosyonu özelinde ele alacağız.

Dil Becerisi ve Personelin Çeşitliliği

Yaşlı bakım sistemi evde bakım, huzurevleri ve destekli yaşam tesisleri gibi çeşitli hizmetlerden oluşan karmaşık ve çok yönlü bir sistem. Taşıdığı büyük öneme rağmen yaşlı bakım sistemleri, yetersiz finansman, personel eksikliği ve kültürel açıdan duyarlı bakım eksikliği gibi çok sayıda zorlukla karşı karşıya.

Yaşlı bakım sistemindeki sistemik sorunlardan başında belki de bakım sağlayıcılar ve çalışanlar arasında çeşitliliğin gerekli düzeyde olmaması düşünülebilir. Bu özellikle ABD gibi göçmen ya da göç kökenli bakım çalışanı oranının daha düşük seviyelerde kaldığı ülkelerde büyük bir etken olabilir. Bununla ilintili olarak, ülkenin diline yeterince hâkim olamamaktan kaynaklı iletişim engelleri de yaşlı bakım sistemi için önemli bir zorluk teşkil ediyor. Birçok yaşlı göçmen, bakım sağlayıcılarının dilini konuşamıyor, bu da ihtiyaçlarını ve tercihlerini etkili bir şekilde iletmelerini zorlaştırıyor. Bu durum, yaşlı göçmen ile bakım sağlayıcısı arasında yetersiz bakım ve yanlış anlamalara yol açabiliyor.
Farklı istatistiki çalışmaların ortaya koyduğu tablolarda, AB’deki bakım sektörü çalışanlarının önemli bir kısmının AB dışındaki ülkelerin vatandaşları olduğu görülüyor. Bakım sektöründe göç kökenlilerin oranının 3’te 1’e çıktığı görülmekle beraber, bu sektörde Orta ve Doğu Avrupa’daki AB üyesi ülkelerden gelen kişiler de var. Örneğin 2021 itibarıyla Almanya’da Orta ve Doğu Avrupa’dan gelip bakım sektöründe çalışan 300.000 çalışanın olduğu tahmin ediliyor. Bu oran, ülkeden ülkeye ve bölge bölgeye değişkenlik gösterirken özellikle yoğun iş gücü almış Batı Avrupa ülkelerinde daha yukarıda. Dolayısıyla, sorunların temelinde yalnızca dil ve etnik köken çeşitliliği faktörleri olmadığını gözetmek gerekiyor. Bunların en başında da mesleki formasyon ve bakım kuruluşlarının kurumsal politikalarında eksik kalan kültürel duyarlılık ve anlayış eksikliği geliyor.

Kültürel Duyarlı Bakım

Tam da burada bir kavrama dikkat çekmekte fayda var: “Kültürel duyarlı bakım.” Genel halk sağlığının iyileştirilmesinde ve farklı hasta popülasyonları arasındaki sağlık eşitsizliklerinin azaltılmasında önemli bir role sahip olan “kültürel duyarlı bakım”, yaşlı göçmenlerin kültürel farklılıklarını tanımayı, saygı göstermeyi ve onlara bireysel ihtiyaç ve tercihlerine göre bakım sağlamayı içerir. Kültürel değerleri, inançları ve uygulamaları dikkate alır ve bunları bakım planına dâhil etmeye çalışır.
Kültüre duyarlı bakımın bir örneği geleneksel tıbbın kullanılmasıdır. Birçok yaşlı göçmen modern tıp yerine ya da modern tıpla eş zamanlı olarak geleneksel tedavi yöntemlerini ve alışık oldukları yaşam pratiklerini kullanmayı tercih edebilir. Başka bir örnek olarak Türkiye ve Balkan kökenli yaşlı ve hastaların pencerenin açıldığında oluşan cereyanın kendisine kötü etki edeceğini düşünmesi ve pencerenin kapatılmasını istemesi verilebilir. Bakım çalışanının bunu sebepsiz bir endişe olarak görüp kişinin talebini hoş olmayan biçimde reddettiğini akla getirelim. Huzurevindeki ya da evdeki bakım sağlayıcının bu tercihin arkasındaki geleneksel düşünce kalının farkında olması ve bunu bakım verme biçimine entegre etmesi gerekir.

Kültüre duyarlı bakımın bir başka örneğini de gıda alımında görebiliriz. Birçok yaşlı göçmenin kültürel ve dinî inançlarına dayalı özel beslenme şartları ve gereksinimleri vardır. Bakım sağlayıcıların onların beslenmeye ilişkin beklentilerinin karşılandığından emin olmak isterler. Ayrıca insanların şifa bulmak için belirli gıdalara ilişkin geleneksel inançları olabilir. Örneğin, belirli bitki ve baharatların iyileştirici özelliklerine inanabilir ve bu malzemeleri içeren bir öğün ya da diyeti tercih edebilirler. Bu durumda gösterilmesi gereken tutum, kişinin sağlığına kötü etki etmediğinden emin olunduğu müddetçe bu taleplerin karşılanmasıdır. Bunların da ötesinde Müslüman yaşlılara yönelik bakım sağlayıcılar açısından en büyük mesele ise helal gıda talebinin karşılanmasıdır. Bütün hayatını helal gıda konusunda hassasiyetle geçirmiş bir insanın yaşlılığında bu talebinin dikkate alınmaması oldukça sıkıntılı bir durum olacaktır.

Birçoğumuzun kendi ailelerindeki büyükleriyle iletişimde karşılaşmış olduğu irili ufaklı birçok meselenin, insanların iyi hissetmeleri açısından büyük önem taşıdığını göz ardı etmemek lazım. Kültürel açıdan duyarlı bakımın önemi yadsınamaz. Araştırmalar, kültüre duyarlı bakımın yaşlı göçmenler için daha iyi sağlık sonuçları, daha yüksek hasta memnuniyeti ve daha iyi yaşam kalitesi sağlayabileceğine işaret ediyor.

Yaşlılar İçin Güvenli Bir Ortamın Oluşturulması

Son ve tamamlayıcı bir ana unsur ise, bakım sağlayıcılarının mesleki eğitimlerinde kültürel yetkinliğe ilişkin derslere daha fazla yer açılmasıdır. Kültürel yetkinlik eğitimi, farklı kültürler, inançlar ve uygulamalar hakkında bir anlayış geliştirmeyi ve bunları bakım planına etkili bir şekilde nasıl dâhil edeceklerini öğrenmeyi amaçlar. Bakım sağlayıcılar kültürel yetkinlik eğitiminden geçerek kültürel açıdan duyarlı bakım sağlama becerilerini geliştirebilir ve yaşlı göçmenlerin yaşam kalitesini artırabilir.
Özellikle savaş, siyasi baskı, zorunlu göç ya da geçim sıkıntısıyla geçen yılların yıpratıcılığı gibi travmatik olaylar yaşamış olabilecek yaşlı göçmenler için bu eğitimin katkıları daha fazladır. Bu deneyimlere dair farkındalık, bakım çalışanlarının hizmet verdikleri insanlarla bir saygı ve güven ilişkisini tesis edebilmesini sağlayacaktır. Bakım alan yaşlı ve hastaların şahsi ve toplumsal geçmişleri hakkında bilgi ve ilgi sahibi olan bakım çalışanları, hastalara onların anlaşıldığını ve saygı gördüğünü hissettirebilir. Bu da güvenli ve sıcak bir ortamın oluşturabilmesi için mühim bir temeldir.

Dahası, kültürel yetkinlik sağlık hizmetlerinin kalitesini artırabilir ve sağlık hizmetlerindeki eşitsizlikleri azaltabilir. Sağlık hizmeti sağlayıcıları, yaşlı göçmenlerin kültürel ve dilsel ihtiyaçlarını anlayarak iletişimi geliştirebilir, güven inşa edebilir ve daha etkili tedaviler sunabilirler. Çalışanların bireysel tutumlarına ek olarak, kültürel yetkinlik kurumsal yaklaşımların ve siyasi karar alıcıların yapacakları durum değerlendirmelerine katkıda bulunabilir. Bilhassa, yoksulluk, barınma problemi, ayrımcılığa uğrama tecrübesi gibi yaşanmışlıkların kişinin sağlık durumuna etkisi ve sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlaması hâlini kavramalarına ve buna çözüm üretmeyi gündemlerine almaya itebilir.

Sonuç olarak yaşlı bakım sistemi özellikle yaşlı göçmenlere bakım sağlanması söz konusu olduğunda çok sayıda zorlukla karşı karşıyadır. Personel eksikliği, kimi zaman personellerde çeşitliliğin sağlanamaması ve dil ve kültürel farklılık temelli iletişim sorunları, yaşlı göçmenler için yetersiz bakıma ve kötü sağlık sonuçlarına yol açabilir. Bu zorlukların üstesinden gelmek için kültüre duyarlı bakım bir şarttır. Yaşlı göçmenlerin kültürel farklılıklarını tanıyıp saygı göstererek ve bakımı onların bireysel ihtiyaç ve tercihlerine göre uyarlamak, sağlanan bakımın kalitesini artırabilir ve yaşlı göçmenlerin yaşam kaliteleri yükseltebilir.

Burak Nuri Gücin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler