'Dosya: "Avrupa'da Yaşlı Bakımı"'

Yaşlanan Türkiyeli Göçmenler Bağlamında Ailelerin ve Ev Sahibi Toplumların Karşılaştığı Yeni Zorluklar

Avrupa’da yaşayan yaşlı göçmenler ve aileleri hem dil hem de kültürel beklentilerine cevap veren bir yaşlı bakım alternatifi bulmakta zorlanıyor. Bu beklentilere cevap verebilmek için sistemde yenilikçi çözümlere ihtiyaç var.

Fotoğraf: © Zurijeta/shutterstock.com

Göçmenler, hızla büyüyen ekonomilerdeki vasıfsız işçi gerektiren konumları doldurmak amacıyla 1960’lardan itibaren 1973-74 petrol krizine kadar kuzeybatı Avrupa’ya geldiler. Bu göçmenlerin önemli bir kısmı ise Türkiye kökenliydi. Aradan yarım yüzyıldan fazla bir zamanın geçtiği bugün itibarıyla ilk göçmen işçilerin çoğu ve eşleri artık ileri yaşlardalar. Örneğin 1970 yılında 25 yaşındayken Avrupa’ya gelen bir göçmen bu yıl 78 yaşına girecek demektir. Bu demografik gelişme nedeniyle sadece yaşlı göçmenlerin kendileri değil, aynı zamanda hem aileleri hem de yaşadıkları Avrupa devletleri yaşlı bakımının uygun şekilde sağlanmasıyla ilgili sorunlarla karşı karşıya.

Yaşlı Göçmenler ve Dil Engeli

Bu durumla ilgili bir mesele lisan yeterliliği olarak öne çıkıyor. Göç etmelerinin üstünden onlarca yıl geçmiş olsa da yaşlı erkek ve kadınların çoğu, ev sahibi ülkenin diline ancak sınırlı bir düzeyde hâkim. Bunun nedeni yaşlı göçmenlerin birçoğunun söz konusu ülkelere hayli sınırlı bir eğitim seviyesiyle gelmiş olması. Erkekler genellikle beş yıllık temel eğitime sahipken, kadınların çoğu okul yüzü hiç görmemişler. Dahası bu kişiler geldikten sonra çoğunlukla hem sözlü iletişim kurmalarının pek gerekmediği hem de yeni dili öğrenme imkânlarının sınırlı olduğu vasıfsız işlere girdiler. Durumu daha da kötüleştiren diğer bir faktör ise, yaşlı göçmenlerin her şeye rağmen edinmeyi başardıkları dil becerilerinin bir kısmını da hâlihazırda kaybetmiş olmaları. Tüm bu faktörler Türkiye’den gelen yaşlı göçmenlerin önemli bir kısmının, mesela Dancada iletişim kurmalarını ve dolayısıyla çeşitli sağlık ve yaşlı bakımı hizmetlerinde çalışan kamu personeliyle etkileşime girmelerini zorlaştırıyor.
Bu tür dil engelleri Türkiyeli birçok yaşlı göçmenin aile üyeleri tarafından bakılmayı tercih etmesinin temel nedenlerinden birini oluşturuyor. Bir diğer neden ise kendi ülkeleriyle geldikleri ülkeler arasındaki genel anlayış ve kabullerdeki farklılıklar. Danimarka son derece bireyci bir toplum ve yaşlı bakımı alanındaki sorumluluğun büyük bir kısmını devlet omuzluyor. Bu nedenle “Kişi, ebeveynlerinin nitelikleri ve hataları ne olursa olsun, onları daima sevmeli ve onlara daima saygı göstermelidir” ifadesine Danimarka nüfusunun sadece yüzde 36’sı katılıyorken, aile desteği konusundaki geleneğin çok daha güçlü olduğu Türkiye’de bu ifadeyi nüfusun yüzde 86’sı desteklediğini belirtiyor.

Yaşlı Göçmenler Aile İçi Bakımı Tercih Ediyor

Bir araştırmacı olarak yaşlı göçmenleri evlerinde ziyaret ettim. Onlarla ve çocuklarıyla (bazen de torunlarıyla) yaşlılıkta yaşam ve bakım hakkında konuştum. Bu araştırmanın ön koşullarından biri olan ve araştırmamı mümkün kılan şey, gençliğimde Türkiye’de kaldığım süre zarfında öğrendiğim Türkçeye orta düzeyde hâkimiyetimdi.

Ziyaret ettiğim ailelerdeki en büyük sorunlardan biri, kamu bakım hizmetlerinden yararlanıp yararlanmamak konusundaki kararsızlıklarıydı. Bu tür kamu hizmetlerinin mevcudiyeti Avrupa ülkeleri arasında farklılıklar gösteriyor. Örneğin Danimarka son yıllarda harcamaları kısmak için yapılan kesintilere rağmen hayli gelişmiş bir sosyal devlet anlayışına sahip. Danimarka’nın sağladığı hizmetler karşımıza farklı şekillerde çıkıyor. Bunlardan biri, neredeyse tüm yaşlı göçmenlerin ihtiyaç duymaları hâlinde yararlanmaktan mutluluk duydukları ücretsiz sağlık sistemi. Ancak yaşlı bakımına ilişkin mevcut hizmetlerden yararlanma konusundaki mutabakatın daha düşük bir yüzdeye tekabül ettiği görülüyor. Bu tür hizmetler iki temel şekilde sunuluyor: Bunlardan ilki, hem (temizlik gibi) pratik hizmetlerini hem de (banyo gibi) mahrem hizmetlerini görmek üzere yaşlı ve elden ayaktan düşmüş bireyleri ziyaret eden ev yardımcıları. İkincisi ise, önemli derecede bakıma muhtaç olmalarından dolayı kendi evlerinde kalamayan bireylere hizmet sunan bakım evleri.

Bazı yaşlı göçmenler bu tür kamu hizmetlerinden faydalanmaya açıklar. Bazıları ise bu hizmetlere olumsuz yaklaşımlarından dolayı aile mensuplarının üstüne ağır bir bakım yükü yükleyebiliyorlar. Yetişkin bir kız evlatla yaptığımız bir görüşmede bize ailesindeki bu tür dinamiklerden bahsetmişti. Yetmiş iki yaşındaki annesi yeni bir ameliyat geçirmişti. Bir süreliğine yapmaktan kaçınması gereken bazı hareketler olduğu için belediye, hastaneden taburcu olduğunda evini temiz tutması için kendisine evde yardım desteği sunmuş ancak annesi bunu reddetmişti. Kızı yaşadıkları durumu şöyle anlatıyordu:
“Anneme [ev yardımı hizmetlerinden] bir kişinin gelip evini süpürmesi teklif edildi. Ama bir adam kapısına gelip de dairesini temizlemek üzereyken, annem bunu son derece yadırgadı. Oracıkta bu hizmetten vazgeçerek adamcağızı kovdu. Sonra biz [=çocukları] hizmet talebini sonlandırmak zorunda kaldık. Belediyeyi arayıp ev yardımını iptal etmek ve evi süpürme işini biz yapmak zorunda kaldık.”
Bu örnekte, Danca konuşamayan ve aile üyelerinden yardım almaya alışkın olan yaşlı anne kendisine teklif edilen kamu yardımını geri çevirmiş olsa da evini her halükârda birine temizletmiş oldu. Ancak kızı bana, kendisinin de tam zamanlı bir işte çalıştığı ve kendi çocuklarına baktığı için, annesinin kendisine sağlanan kamu yardımını kabul etmiş olmasını yeğleyeceğini ifade etmişti.

Yenilikçi Çözümlere İhtiyaç Var

Bazı yaşlı göçmenler ise çocukları konusunda endişeleniyor. Bir yandan “herkesin çalıştığı” bir toplumda çocuklarına yük olmak istemiyorlar. Diğer yandan ise kamu yardımı alma düşüncesinden memnun değiller. Özellikle bakım evleri, birçok ailenin ısrarla uzak durmaya çalıştığını söylediği bir konu. Bakım evine bir alternatifin de yetişkin çocukların, yaşlı ebeveynin belirli bir programa göre kendi evlerinde kaldığı bir rotasyon planı oluşturmak olduğu görülüyor. Ebeveynlerden birinin demans hastası olduğu bazı göçmen ailelerde böyle bir çözüm geliştirildiği gözlemleniyor. Bu alternatif evde sağlanan bakımı kolaylaştırmanın bir yolu olsa da yaşlı kişinin ihtiyaçları için en iyi çözüm olmayabilir.
Avrupa’ya gelen birinci neslin yaşlanmış olduğu mevcut durumla ilgili net bir yol haritası hâlâ yok. Bu nedenle farklı aileler karşılaştıkları sorunlara uygulanabilir çözümler geliştirmeye çalışıyorlar. Çözümlerden biri, aileyi de devleti de kullanmaksızın, bunun yerine bakım konusunda bir topluluk yaklaşımı geliştirmeye çalışmak olabilir. Örneğin görüştüğümüz yetişkin bir kız evlat, yaşlı bir adamı kaldığı yerde ziyaret ettiğini şöyle anlatıyor:

“Bakım evinde değil, destekli yaşam tesisinde kalıyordu. Gerçekten güzeldi ve düşündüm ki: ‘Keşke bizim büyüklerimiz için de böyle bir yer yapabilseler’. Bir eviniz var; bir asansörünüz. Aynı zamanda bir hemşire de var. Bu harika olurdu. Birbirinizi ziyaret edebileceğiniz küçük bir köy gibi. Ve Türkçe konuşabilen hemşirelerin olduğu.”

Bu tür yenilikçi çözümler, yaşlı göçmenlerin bakım ihtiyaçlarına yönelik çözümün bir parçası olabilir. Diğer çözümler belirli dil becerilerine sahip bakım çalışanlarının istihdam edilmesi veya yemek ve bakım hizmetlerinin farklı kültürel arka plana sahip gruplara göre uyarlandığı bakım evleri olabilir. Ayrıca yaşlı fertlere sahip göçmen ailelerin kendi içlerinde ve diğer göçmen ailelerle aralarındaki diyaloğun geliştirilmesi büyük önem taşıdığından sivil toplumun da bu sürece dâhil olması önem arz ediyor. Şu anda pek çok kişiye uzak bir şey gibi geliyor olsa da, yaşlılıkta karşılaşılan zorluklar eninde sonunda çoğumuzun tecrübe edeceği şeyler.

Bazıları ise aile desteğini tercih ederek bu sorunlardan kaçmaya çalışır. Ancak yardıma ihtiyaç duyulduğunda bir annenin sosyal hizmet çalışanını geri çevirmesi, örneğin kadınların çoğunun işgücü piyasasına dâhil olduğu Danimarka’da bu yardım yükünü hem aile üyelerinin ihtiyaçlarını karşılamak hem de tam zamanlı bir işte çalışıyor olmaktan dolayı zaten yıpranmış bir kız evladın omuzlarına yükleyebilmektedir.

Anika Liversage

Annika Liversage Danimarka Sosyal Bilimler Araştırma Merkezinde (VIVE – The Danish Center for Social Science Research) kıdemli araştırmacıdır.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#1

*Tüm alanları doldurunuz

  • "Yurt dışında Türkleri Hedef Alan Paylaşımlar Kabul Edilemez"
    2023-06-16 14:45:07

    […] dışında yaşayan Türklerin, yaz sezonunun başlamasıyla ülkelerini ziyarete hazırlıklarını ifade eden Çiçek, […]

Son Yüklenenler