“Anlaşma Göçü Durdurmuyor, Daha Tehlikeli Hâle Getiriyor”
AB ve Tunus arasında imzalanan göç anlaşması eleştirilerin odağında. Anlaşmanın Avrupa'ya gelmek isteyen insanları durdurmaya yaramayacağı ve insan kaçakçılarına daha fazla koz vereceği düşünülüyor.
Avrupa Birliği (AB) ve Tunus arasında 16 Temmuz’da imzalanan göç anlaşması, ülkeden Güney Avrupa’ya yönelen mülteci ve göçmen akışını durdurma amacı taşıyor. Ancak, bu anlaşmanın göçü engelleme konusunda başarılı olup olmayacağı tartışma konusu. Afrika’dan Avrupa’ya göç hareketliliği üzerine çalışan araştırmacı Ahlam Chemlali, bu anlaşmanın aslında göçü durdurmak yerine daha tehlikeli hâle getireceği görüşünde.
“İnsanlar Daha Tehlikeli Rotalara Yönlendiriliyor”
Almanya’da göç ve uyum temalı habercilik yapan medya kuruluşu Mediendienst Integration’a verdiği röportajda Chemlali, yaptığı araştırmalarda belirli rotaların kapatılmasının göçü durdurmadığını, aksine insanları daha tehlikeli rotalara yönlendirdiği tespitinde bulunduğunu ifade ediyor: “İnsanlar yeni ve zorlu rotalara yöneliyor, çünkü onları göç etmek zorunda bırakan baskı azalmadı.”
Anlaşma, öncelikle Tunus’tan İtalya’ya gitmek isteyenler için en önemli başlangıç noktası olan Safakes (Sfax) şehrindeki göçmen hareketliliğini engellemeyi hedefliyor. Ancak Chemlali’ye göre sınır kontrollerinin artırılması, insanların İtalya’ya ulaşmak için daha güneydeki Zarzis şehrini yeni bir çıkış noktası olarak seçmelerine yol açıyor. Bu rota değişikliği de göç yolculuğunun daha uzun ve tehlikeli hâle gelmesine neden oluyor.
Tunus hükûmetinin, AB ile yapılan anlaşma çerçevesinde AB destinasyonlu göç hareketliliğini azaltma taahhüdünü yerine getiremeyeceğini ifade eden Chemlali, “Küçük botlara müdahale etsek bile, insanlar ülkeyi terk etmeye devam edecekler.” diye ekliyor. Tunus’ta göçmenlik için siyasi veya yasal bir çerçevenin olmaması, insanların Tunus’tan ayrılmaya yönelmelerine neden oluyor. Chemlali, Tunus’un iltica veya entegrasyon sisteminin olmamasının göçmenleri ülkeyi terk etme noktasında daha da motive ettiğini belirtiyor.
“Anlaşma, İnsan Kaçakçılarına Daha Fazla Koz Vericek”
Tunus Cumhurbaşkanı Said’in, Sahra Altı Afrika’dan gelen göçmenlere ve hatta siyahi Tunuslulara yönelik zulüm politikaları da dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı Said’in ırkçı söylemleri ve politikaları, Sahra Altı Afrikalıları ve siyahi Tunusluları hedef alıyor ve toplumda ayrımcılık ve şiddet dalgasına yol açıyor. Chemlali, AB’nin böyle bir liderle anlaşma yapmasının şaşırtıcı olduğunu vurguluyor.
AB’nin anlaşmayı “kurtarma” olarak adlandırmasına da tepki gösteren Chemlali, insanların kendi istekleri dışında durdurulmalarının asla kurtarma olarak adlandırılamayacağını belirtiyor ve ekliyor: “Anlaşma, göç yolculuğunu daha da tehlikeli hâle getirecek ve insan kaçakçılarına daha fazla koz verecektir. İnsanlar daha zor koşullarda göç etmeye devam edecek ve daha fazla yardıma ihtiyaç duyacaklar.”
Göç krizinin Tunus toplumunun kendisini de etkilediğini belirten Chemlali, ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşan Tunus’un sınır kontrolleri nedeniyle kendi vatandaşlarını da içine hapsettiğine dikkat çekiyor. Chemlali, bu anlaşmanın insan hayatı ve göç krizi üzerindeki etkilerinin daha fazla incelenmesi ve tartışılması gerektiğini hatırlatıyor.
Anlaşma Geçen Hafta İmzalanmıştı
16 Temmuz’da Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, İtalya Başbakanı Georgia Meloni ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile Tunus Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bir araya gelmiş ve yapılan ortak basın toplantısında, Tunus ile AB arasında 5 maddelik kapsamlı işbirliği mutabakat zaptı imzalandığı duyurulmuştu. Haftalar süren görüşmelerin ardından imzalanan anlaşma, ekonomik reformlar ve göçün engellenmesi karşılığında mali krizdeki Tunus ekonomisine 1 milyar avro tutarında yardım yapılmasını öngörüyor.
Siyaset yorumcuları, gazeteciler ve sivil toplum örgütleri, böyle bir anlaşmanın baskıcı bir cumhurbaşkanıyla (Kays Said) yürüyüp yürümeyeceğini ve insan hakları bakımından ne anlam ifade ettiğini tartışıyor. Uluslararası Af Örgütü Avrupa Enstitüleri Ofisi Direktörü Eve Geddie, anlaşmayla ilgili yaptığı basın açıklamasında eleştirilerde bulunmuştu:
“Hatalı bir muhakemeye dayanan ve yetkililerin işlediği ciddi insan hakları ihlallerine dair gitgide artan kanıtlara rağmen imzalanan bu anlaşma, hâlihazırda başarısız olmuş göç politikalarının tehlikeli bir biçimde genişlemesine yol açacak.”
Anlaşmayı imzalayan liderder, son olarak, 23 Temmuz’da Roma’da düzenlenen ve Akdeniz ve Afrika’da düzensiz göçün önlenmesi konusu ile kalkınmanın ele alınacağı uluslararası konferansa katıldı. Burada Akdeniz ve Avrupa arasında diyalog fırsatı sunduğunu belirterek, yasa dışı göçle mücadele etmek için ortak kararlılığa ve işbirliğine ihtiyaçlarının olduğunu söylediler. (P)