'Hessen Eyalet Seçimleri'

Hessen Eyalet Seçimleri – Parti Programları Müslümanlara Ne Vadediyor?

Hessen yeni eyalet parlamentosunu seçmeye hazırlanıyor. Peki SPD, CDU, Yeşiller, FDP, Sol Parti ve AfD'nin parti programlarında İslam ve Müslümanlara dair neler var?

5 Ekim 2023 Muhammed Suiçmez
©Shutterstock.com

Hessen eyalet seçimleri 8 Ekim’de yapılacak. Yaklaşık 4 milyon kişi oy kullanma hakkına sahip. Şu ana kadar eyalet parlamentosunda altı parti temsil ediliyor. İktidar kanadının 69 vekili var (CDU 40 ve Yeşiller 29). SPD’nin 29, FDP’nin 11, Sol Parti’nin 9, AfD’nin ise 19 sandalyesi bulunuyor.

Eyalet seçimlerine yaklaşık bir hafta kala, farklı anketlerde CDU yüzde 31 ile, SPD’nin (yüzde 16) ve Yeşiller’in (yüzde 17) açık ara önünde gözüküyor. Seçim kampanyası ve programına, Ukrayna’daki savaş nedeniyle artan enflasyon, enerji ve korona krizi gibi konular hakim; ama bunlar dışında partiler seçim programlarında özellikle Müslüman vatandaşlara neler vaat ediyor?

SPD: Tüm İnançlara Yönelik Din Eğitimine Devam Edilmeli

SPD, seçim programında devlet ve dinî topluluklar arasındaki işbirliğini vurguluyor. SPD’ye göre bu, gelecekte de toplum için büyük önem taşımaya devam edecek. Bu bağlamda farklı dinlerin Hessen eyaletinin kültürel ve dinî zenginliğine katkıda bulunması adına, dinî anayasa hukukunun daha da geliştirilmesi ve geniş bir perspektif çerçevesinde ileriye dönük şekillendirilmesi isteniyor.

SPD, tüm inançlara yönelik din eğitimine devam edilmesini istiyor. Bu, dinî toplulukların ilkeleri kanunu GG 7 (3) uyarınca İslam dini eğitimi verilmesini gerektiriyor. SPD ayrıca üniversitelerde İslam teolojisinin yaygınlaştırılmasını kolaylaştırmak istiyor. Parti, seçim programında şöyle diyor: “Dinî topluluklar ve kiliseler ülkemize sosyalleşme, maneviyat ve hayırseverlik bağlamında büyük katkı sağlıyor. Parti olarak gelecekte de bu süreci desteklemeye devam edeceğiz.”

Aşırı sağcılığa ilişkin çeşitli suçlamaların ve Hessen polis teşkilatı içinde sağcı sohbet gruplarının ortaya çıkmasının ardından SPD, polisin bir kez daha rol model olma görevini yerine getirmesini istiyor. Seçim programında “Suçlu kim diye sormak yerine hataların açıkça tartışıldığı yeni bir liderlik kültüre ihtiyacımız var” deniyor.

SPD’nin kozmopolit, çoğulcu ve demokratik bir toplumu temsil ettiği vurgulanarak, “Her türlü aşırılığı, özellikle de eski bölge valisi Dr. Walter Lübcke cinayeti ve Hanau’daki saldırının arkasındaki aşırı sağa kararlı bir şekilde karşı çıkılması gerektiği” ifade ediliyor. SPD bu amaçla kapsamlı bir eylem planı sunuyor.

 CDU: Müslümanları Toplumumuza Entegre Etmemiz Gerek

CDU’nun seçim programında Hanau’daki saldırıyı açıklığa kavuşturmaya veya İslamofobi ile mücadeleye ilişkin bir ifade yok. Bunun yanında CDU Müslümanların entegrasyonunu teşvik etmek için daha fazlasının yapılması gerektiğini ifade ediyor. Müslümanların son yıllarda kendilerini ülkenin olumlu yönde gelişmesine adadıkları vurgulanıyor. CDU seçim programında şu ifadeler yer alıyor: “Müslümanlar bizi, Müslüman kültürünü ve yaşam tarzını toplumumuza eskisinden daha fazla entegre etme hedefimiz için teşvik ediyorlar.”

CDU, Müslüman dinî topluluklarla çalışmaya devam etmek ve onların “topluma yönelik manevi destek ve sosyal hizmet alanındaki önemli çalışmalarını desteklemek” ve aynı zamanda camilerin inananları topluma entegre etme çabalarını da artırmak istiyor. Cami açma ve örneğin kültürel festivaller aracılığıyla topluluklarla fikir alışverişinde bulunma girişimlerini özellikle destekledikleri ifadelerinin yer aldığı parti programında, CDU’nun kapsamlı mezhepsel dinî eğitimi savunmaya devam ettiği ve Müslüman öğrencilere yönelik derslerin devam etmesini istediği belirtiliyor.

FDP: Camilerdeki Güvenlik Tedbirleri Genişletilmeli

FDP, seçim manifestosunda “herkesin dinini özgürce yaşayabildiği ve hiç kimsenin dinî mensubiyeti nedeniyle ayrımcılığa uğramadığı” açık bir toplumun gerekliliğini vurguluyor. Liberaller ayrıca dinler arası diyaloğu da geliştirmek istiyor. Parti seçim programında, “Dinler arası işbirliğinin daha iyi olması için eyalet parlamentosunda, dinî uzman ve danışmanlardan oluşan bir yuvarlak masa toplantısı düzenlemek istiyoruz. Böylece uygun kurumlarla ortak bir çalışma yürütmeyi amaçlıyoruz” deniyor.

Ayrıca programda üniversitelerle işbirliği yapılarak Hessen eyaletinde Almanca imamlık eğitiminin verilmesi, hastanelerde ve ıslahevlerinde İslami manevi desteğin yaygınlaştırılması talep ediliyor. FDP aynı zamanda Alman okullarının denetimi altında ve Almanya’da eğitim almış öğretmenler tarafından Almanca dilinde verilecek İslam din dersini de savunuyor. Bununla ilgili olarak FDP’nin programında, “İşbirliği yapılacak ortaklar, yabancı hükûmetlerin, dinî grup ve kurumların dışarıdan etkilerini kabul etmeyeceklerini garanti etmelidir” deniyor.

Hessen’in son yıllarda Dr. Walter Lübcke cinayeti ya da Hanau’daki saldırı nedeniyle hep odak noktası olduğuna dikkat çekilerek, bu korkunç eylemlerin istismar edilmemesi, nefret, önyargı ve korku ortamının oluşmasının engellenmesi gerektiği ifade ediliyor. FDP bu bağlamda cami ve sinagoglardaki güvenlik tedbirlerinin daha etkin şekilde genişletilmesini istiyor.

FDP aynı zamanda aşırı sağla mücadele için büyük bir aksiyona ihtiyaç duyulduğunu da söylüyor: “Bu (aşırı sağ), açık ve özgür toplumumuza yönelik sürekli bir tehdit, bu nedenle politikacılar ve güvenlik otoriteleri tarafından daha fazla dikkate alınmalı.”

Yeşiller, Halkın Polise Olan Güvenini Tazelemek İstiyor

Yeşiller, devlet destekli İslam din eğitimini genişletmek istiyor. Her ne kadar tüm öğrencilere yönelik zorunlu ahlak bilgisi dersini savunsalar da, İslam din dersini bundan ayrı olarak destekliyorlar. Ayrıca kurumlarda önemli ölçüde iyileştirilen İslami manevi destek hizmetinin daha da geliştirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Yeşiller ayrıca, NSU cinayetleri, Walter Lübcke cinayeti ve Hanau’daki ırkçı saldırıyla ilgili soruşturma komitelerinin de ortaya koyduğu üzere, güvenlik yetkililerinin “insan hayatını koruma ve demokrasimize yönelik tehditleri önleme görevlerini yerine getiremediğini” ifade ediyor ve Hessen polis teşkilatında istenmeyen gelişmeler ve yapısal sorunlar yaşandığı vurgulanıyor. Ayrıca bu sorunları adlandırmanın ve bunlar üzerinde çalışmanın “zayıflık değil, güç göstergesi“ olduğu ifade ediliyor. Seçim programına göre, “özellikle NSU’nun sağcı terörü ve Hanau’daki ırkçı saldırıların ardından” nüfusun bazı kesimlerinde kaybedilen güvenin yeniden kazanılması için yapılan hataların sorgulanması gerekiyor.

Seçim programında son olarak Yeşillerin aktif olarak ırkçılıkla mücadele ettiği, Hessen’de barışçıl ve ırkçılıktan uzak bir yaşam için çabaladığı belirtiliyor: “Bu bağlamda okullarla ve derneklerle birlikte ırkçılığa karşı ülke çapında bir eylem planı başlatmak istiyoruz.”

Sol Parti, Polis Teşkilatında ve Bakım Hizmetlerinde Reform İstiyor

Sol Parti, seçim programında devletin sağcı terörle mücadelede başarısız olduğunu vurguluyor: “NSU cinayetleri, Dr. Lübcke cinayeti ve Hanau’daki ırkçı terör saldırısı bunu kanıtlıyor.” Bu bağlamda Sol Parti polis reformu çağrısında bulunuyor. Programda şöyle deniyor: “Hessen son yıllarda polis teşkilatı içinde yaşanan bir dizi skandalla sarsıldı. Kendini ‘NSU 2.0’ olarak tanıtan hareketle birlikte, polis teşkilatındaki  korkunç kusurlar ve sorunlar gün yüzüne çıktı.” Buna göre sağcı örgütlenmenin Hessen polis teşkilatını da kapsayan acı bir gerçek olduğu belirtiliyor.

Sol Parti, programında toplumda ırkçılığın ve diğer insanlık dışı tutumların yayılmasını kınıyor. Günlük hayatta, örneğin ev ararken, iş yerinde ya da ırkçı motivasyonlu polis kontrolleri sırasında yaşanan ırkçılık ve ayrımcılığın Hessen’deki pek çok insan için her gün karşılaşılan üzücü bir gerçek olduğu ifade ediliyor. Ayrıca seçim programında şöyle deniyor: “Fakat ajitasyonu körükleyen sadece AfD değil. Kişisel buluşmalarda, sosyal ağlarda hatta aile kutlamalarında bile incitici, nefret söylemine varan yorumlar yapılıyor.” Sağcı şiddetten etkilenenlerin çoğu zaman yetkililer tarafından yalnız bırakıldıklarını ve ciddiye alınmadıklarını hissettikleri belirtiliyor.

Parti aynı zamanda tüm dinî topluluklar için devlet destekli din eğitimini de savunuyor. Parti programında, “İnsanların inançlarından dolayı damgalanmasına kesinlikle karşı çıkıyoruz,” deniyor. Sol Parti ayrıca sağlık sistemi ve bakım hizmetlerinde de herkese eşitlik talep ediyor: “Herkes, kökeni veya dini ne olursa olsun, kapsamlı tıbbi ve bakım hizmeti hakkına sahip olmalı.” Bunun aynı zamanda kültürel açıdan duyarlı yaşlı bakımını da içermesi gerektiği vurgulanıyor.

AfD “Yavaşça İslamlaşma”yı Eleştiriyor

AfD de seçim programını yayımladı. Sağcı partiye göre İslam ne Almanya’ya ne de Hessen’e ait. Programda şöyle deniyor: “İslam sadece bir din değil, aynı zamanda inanç, hukuk, siyaset ve iktidar. Tarihimizi ve kültürümüzü İslam şekillendirmedi.” Ayrıca İslam’ın Alman içtihatlarında hiçbir şekilde uygulanmaması gerektiği vurgulanıyor.

AfD ayrıca İslam eğitimine son verilmesi çağrısında bulunuyor ve Hristiyan din eğitimini ve tarafsız ahlak blgisi dersini destekliyor. Aynı zamanda DITIB gibi camilerin de okullarda herhangi bir siyasi ve dinî etkiye sahip olmasına karşı çıkılıyor.

AfD ayrıca, İslam’a ve “yavaşça İslamlaşma”ya yönelik eleştirilerin politikacılar ve medya tarafından din özgürlüğü adı altında daha “başlamadan kesildiğini” öne sürüyor. AfD ayrıca “İslam’ın ayrıcalıklı egemenlik iddiasını yaydığı” için halka açık ezanların durdurulması çağrısında bulunuyor. Son olarak AfD, kadınların kamusal alanda tamamen örtünmesinin, kamu hizmetlerinde ve 14 yaşın altındaki çocuklarda başörtüsü takılmasının yasaklanması çağrısında bulunuyor.

Muhammed Suiçmez

Marmara Üniversitesinde İslam ilahiyatı bölümünde eğitimini tamamlayan Suiçmez, yüksek lisans eğitimini Osnabrück Üniversitesinde manevi rehberlik alanında bitirmiştir. Suiçmez şu anda IslamiQ haber-yorum platformunun genel yayın yönetmenliğini yürütmektedir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler