'İsrail-Filistin'

İsrail’in Yargı Sistemi ve Filistinli Çocukların Durumu

Bombardıman nedeniyle Gazze'de binlerce çocuk öldü ve on binlerce Filistinli çocuğun hayatı tehlikede. Peki, son olaylardan önce Filistinli çocukların durumu nasıldı? Kısa süre önce yayımlanmış bir rapora göre, İsrail özellikle genç erkekleri gözaltında tutmayı önceleyen keyfi bir yargı süreci işletiyordu.

Batı Şeria'daki bir askeri hapishane. Fotoğraf: Ryan Rodrick Beiler - Shutterstock.

İsrail’in Doğu Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinlilere insan hakları ihlallerini izleyen Defense for Children International – Palestine (DCIP) adlı uluslararası organizasyon, geçtiğimiz mayıs ayında kapsamlı bir rapor yayımlamıştı. “Hükmen Keyfi Yargılama: İsrail Askerî Mahkeme Sisteminde Filistinli Çocuklar” (Arbitrary by Default: Palestinian children in the Israeli military court system) başlıklı raporda her yıl yüzlerce Filistinli çocuğun gözaltına alındığı ve bu çocukların askerî mahkemelerde adil yargılanma için temel güvencelerden yoksun bırakılarak yargılandığı bildiriliyor.

Çocuklar, Askeri Mahkemelerde Neden ve Nasıl Yargılanıyor?

Raporda öncelikle İsrail’in uyguladığı ikili hukuk sistemi (askeri ve medeni hukuk) ile ilgili uygulamalar inceleniyor:

“Batı Şeria’daki Filistinlilere 1967’den beri İsrail askeri hukuku uygulanıyor. Ancak Batı Şeria sınırları içinde yaşayan Yahudi yerleşimciler, uluslararası hukuka aykırı olmasına rağmen, İsrail’in yurttaşlarına yönelik yasalarınca muamele görüyor. Buna göre, İsrail aynı bölgede iki ayrı hukuk sistemi uygulamakta. Kudüs’te yaşayan Filistinli çocuklar genellikle İsrail medeni hukuku kapsamında. Doğu Kudüs ile Batı Şeria’nın geri kalanı arasındaki yasal ayrımların varlığı da İsrail’in Doğu Kudüs’ü ele geçirip ardından Kudüs’ün tamamını “bölünmez” başkenti ilan ettiği 1967 yılına dayanıyor.”

Raporda uluslararası normların, sivillerin ve özellikle de çocukların genel olarak askerî mahkemelerde yargılanmasına izin vermemesine rağmen İsrail’in yılda 500 ila 700 çocuğu askeri mahkemelerde otomatik ve sistematik bir şekilde yargılayan dünyadaki tek ülke olduğu kaydediliyor. İsrail Hapishane Servisinin verilerine göre, 2016’dan bu yana İsrail her ay ortalama 225 Filistinli çocuğu gözaltına alıyor.

Raporda gözaltına alınan çocukların ifadelerinin nasıl alındığı inceleniyor:

“İsrail’in askeri yasalarına göre, tutuklu Filistinli çocukların sorgu sırasında avukat tutma hakları yok. İsrail askeri mahkemelerinin yargıçları, Filistinli çocuklarının çoğunun bilmediği bir dil olan İbranice yazılmış, baskı veya işkence yoluyla elde edilen itirafları nadiren değerlendirmelerinin dışında tutuyor. Aksine, askeri savcılar mahkûmiyet kararlarını bazen yalnızca bu ifadelere dayandırarak veriyorlar. Raporlama aşamasında ifadeleri alınan Filistinli çocukların yaklaşık yüzde 52’sine İbranice yazılmış kağıtlar gösterildi veya bu kağıtların altına imza attırıldı.”

Taş Atma Gerekçesiyle Yıllarca Hapis Cezası Alan Çocuklar

DCIP, 2016-2022 yılları arasında Batı Şeria’da gözaltına alınan 766 çocuktan, dörtte üçünün gözaltına alındıktan sonra bir tür fiziksel şiddete maruz kaldığını gösteren yeminli beyanları da derledi. Çocukların yüzde 97’si ebeveyni olmadan sorguya alındı ve üçte ikisi hakları konusunda gerektiği gibi bilgilendirilmedi. İsrail güçleri vakaların yüzde 85,5’inde çocuklara tutuklanma nedenlerini bildirmedi.

Filistinli çocuklar en yaygın olarak taş atma suçlamasıyla karşı karşıya kalıyor ve bu suçlama koşullara bağlı olarak 10 ya da 20 yıla kadar hapis cezası gerektiriyor. Çocukların büyük kısmı, suçlamalar karşısında ilk başta masum olduğunu savunsa da yasal süreçten çıkmanın en hızlı yolu olduğu içinde neticede yapılan suçlamayı kabul ediyor: Suçu kabul ettikleri için 12 aylık ceza indirimi veriliyor. Öte yandan, duruşmular büyük olasılıkla bir yılı aşıyor ve askeri mahkemeler davaların ekseriyetinde kefalet ödemesiyle davalıyı salmayı reddettiği için çocuklar, bu süre içerisinde parmaklıklar ardında kalıyor.

Gözaltına Alınan Çocuklar İçin Yargı Süreci

Uluslararası çocuk adaleti normlarının temelindeki iki ilke, raporda hatırlatılıyor: Çocukları ilgilendiren mahkeme kararlarının alınmasında söz konusu çocuğun yararına olacak şekilde davranılması önceliği ve çocukların -ancak son çare olarak- mümkün olan en kısa süre için özgürlüklerinden mahrum bırakılması. Silahlı çatışma durumlarını düzenleyen uluslararası insani hukuk sistemi, İsrail güçlerinin çocuklar da dahil olmak üzere sivilleri hedef almasını yasaklamakta ve İsrail’i çocukları her türlü şiddet eyleminden korumaya mecbur tutmakta.

Raporda yer alan ifadelere göre, İsrail bu yargı zorunlulukları yerine getirmiyor:

“İsrail sürekli olarak uluslararası insan hakları hukukunun, özellikle de kendi onayladığı antlaşmaların İsrail’in askeri işgali altında yaşayan Filistinliler için geçerli olmadığını savunuyor. Ancak bu argümanlar, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan Filistinlilere karşı uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini değerlendirirken, hiçbir uluslararası destek bulamamış ve Uluslararası Adalet Divanı ve birçok Birleşmiş Milletler insan hakları kuruluşu tarafından sürekli olarak reddedilmiştir.”

Amal Nakhleh Örneği

DCİP raporda, Filistinli Amal Nakhleh’in durumuna ilişkin olayları da örnek niteliğindeki bir vaka olarak ele alıyor: Ocak 2021’de İsrail güçleri 17 yaşında olan Amal’ı evinde tutukladı. Hiçbir suçlama ve yargı kararı olmaksızın idari gözaltında kalan Amal 481 gün sonra serbest bırakılmıştı. UNICEF Amal hakkında yaptığı bir açıklama şunları belirtmişti:

“Ne Amal ne avukatları ne de ailesi tutuklanma ve gözaltında tutulma gerekçeleri hakkında bilgilendirilmemiştir. Amal, sürekli tıbbi tedavi ve takip gerektiren ciddi bir otoimmun hastalığından muzdarip. (…) Amal’ın durumu, Filistinli bir çocuğun suçlama ya da yargılama olmaksızın alıkonulduğu en uzun süreli vakalardan biridir. Ancak bu münferit bir vaka değildir.”

Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, Kasım 2021’de Nakhleh’in davasını inceleyen bir görüş yayınladı ve ayrımcı bir gerekçeyle, “ulusal, etnik ve sosyal köken” ve cinsiyeti de dahil olmak üzere gözaltına alındığı sonucuna vararak Nakhleh’in gözaltında tutulmasının keyfi olduğunu tespit etti. İsrail ordusunun “genç erkekleri gözaltına almak amacıyla açıkça hedef alan bir model” çerçevesinde hareket ettiğini ifade etti. BM’nin bu çalışma grubu, ayrıca, idari gözaltı uygulayan İsrail askeri mahkemelerinin bağımsızlık ve tarafsızlığa ilişkin uluslararası yasal gereklilikleri karşılamadığı yönündeki görüşünü belirtti.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler