'Vatandaşlık Hukuku'

“Vatandaşlıkta İsrail’in Var Olma Hakkını Tanıma Şartı Savunulamaz”

Almanya’nın Saksonya-Anhalt eyaleti, Alman vatandaşlığına kabul şartı olarak İsrail’in var olma hakkını kabul etmeyi zorunlu kıldı. Siyaset bilimcisi Prof. Dietrich Thränhardt ile düzenlemeyi ve düzenlemenin dayandırıldığı Hikmet-i Hükûmet terimini konuştuk.

Prof. Dietrich Thränhardt | Fotoğraf: Stephan Röhl

Almanya’nın Saksonya-Anhalt eyaleti, Alman vatandaşlığına kabul şartı olarak İsrail’in var olma hakkının (Alm. Existenzrecht) başvuruda bulunan kişiler tarafından kabul edilmesini zorunlu hâle getirdi. Bu adımı Vatandaşlık Hukuku bağlamında nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu İsrail/Filistin’deki şiddet eylemlerini çevreleyen mevcut kargaşa bağlamında anlaşılması gereken, Holokost’un tarihsel travmasını vatandaşlığa kabul sürecine kaydıran ve böylece onu dışsallaştıran bir düzenleme. Kanaatimce bu talep yasal olarak savunulabilir değil ve mahkemede, yani düzenlemeye dava açılması durumunda başarısız olacaktır.

Böyle bir düzenleme özellikle Almanya’da göç kökenli kişiler veya göçmenler için vatandaşlığa kabul sürecini etkiler mi?

Evet, bu düzenleme Orta Doğu’daki çatışmalarla bağlantılı olduğu düşünülen gruplara yönelik bir şüphe ortamı yaratıyor. Bu da idari uygulamalarda sorunlara yol açabilir. Talebin mantıklı olduğunu düşünmüyorum.

“Antisemitizm Kavramı Almanya’da İcat Edildi”

Özellikle 7 Ekim’deki olaylardan sonra antisemitik görüşlere sahip kişilerin vatandaşlıktan çıkarılmasına yönelik çağrılar yapıldı. Vatandaşlığa geçmek isteyenlerin neredeyse tamamı göçmen/göç kökenli veya mülteci olduğundan, bu talebin bu gruplara yönelik klişeleri pekiştirebileceği düşünülüyor. Bu eleştiriler hakkında ne düşünüyorsunuz? Almanya’da antisemitizm iddia edildiği gibi “ithal” edilmiş bir olgu mu?

Irkçı, anti-demokratik veya antisemitik görüşlere sahip kişilerin vatandaşlığa kabul edilmemesi meşrudur. Alman tarihi göz önünde bulundurulduğunda antisemitizmden özellikle bahsedilmesi de doğru ve isabetli. Antisemitizmin uzun bir Alman ve Avrupa tarihi var. Bu terim Almanya’da icat edilmiştir. Bu fenomen dünya çapında yayıldı ve göçle birlikte Almanya’ya da geri dönüyor.

Saksonya-Anhalt’taki vatandaşlık düzenlemesinin antisemitizmle mücadeleye katkıda bulunmasını bekleyebilir miyiz?

Düzenleme kamuoyunda ve idari süreçte bir hukuk normunun uygulanmasını sağlıyor. Bunun mutlaka etkileri olacaktır.

Bu karar Saksonya-Anhalt eyaleti ile sınırlı kalır mı, yoksa diğer eyaletlerin de bu tür kararlar almasını bekleyebilir miyiz?

Başlangıçta Saksonya-Anhalt ile sınırlı kalacağını tahmin ediyorum. Sonraki süreçte bir ya da iki eyalet daha eklenebilir.

“Devlet Hukuku Almanya’nın Demokratik Düzenine ve Onun Gerekliliklerine Dayanmalı”

“Raison d’état”, yani Hikmet-i Hükûmet (Alm. Staatsräson) terimi son zamanlarda, özellikle İsrail’in güvenliği bağlamında Almanya’da çok popüler oldu. Siyasi bir terim olmasına rağmen hukuk sistemi üzerinde giderek artan bir etkiye sahip gibi görünüyor.  Bu terim hakkında siz ne düşünüyorsunuz?

Eski Batı Almanya Şansölyesi olarak görev yapmış olan Helmut Schmidt, İsrail’in güvenliğinin Alman devletinin varoluş nedeni olduğu şeklindeki ifadeyi “duygusal anlamda anlaşılır olsa da aptalca bir görüş” olarak eleştirmişti. Bununla birlikte, bu görüş siyasette yaygın olarak kabul görmüştür. Henüz yasal metinlerde yer alan bir terim değil. Raison d’état terimi Floransalı düşünür ve devlet adamı Machiavelli’den geliyor ve demokratik geleneklerle çelişiyor.

Vatandaşlığa kabul için böyle bir koşulun Almanya’da zaten çalkantılı olan göç tartışmaları için sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yeni konulara dönüldüğünde ya da bir idari mahkeme durumu çözüme kavuşturduğunda bu meselenin yeniden kaybolacağını tahmin ediyorum.

Vatandaşlıkla ilgili düzenlemelerinin Orta Doğu’daki savaş gibi güncel siyasi gelişmelerden etkilenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Helmut Schmidt “duygusal olarak anlaşılabilir” bir bakış açısının doğurabileceği sonuçlar konusunda da uyarıda bulunmuştu. Devlet hukuku güncel uluslararası olaylara değil, Almanya’nın demokratik düzenine ve onun gerekliliklerine dayanmalı.

Enise Yılmaz

Bochum Ruhr Üniversitesinde hukuk eğitimi gören Yılmaz, Perspektif’in yayın kurulu üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler