Aşırı Sağ Karşıtı Protestolar AfD’ye Verilen Desteği Nasıl Etkiledi?
AfD'nin milyonlarca yabancıyı sınır dışı etmeyi planladığının ortaya çıkmasının ardından siyaset, sivil toplum ve halk partiye yoğun tepki gösterdi. Ancak parti karşıtı kitlesel protestolara rağmen, AfD'nin seçmen desteğini koruduğu ve hatta üye sayısının arttığı bildirildi.
Almanya’da birçok siyasetçi ve seçmen, yabancı ve Müslüman karşıtı söylem ve tutumuyla bilinen AfD’nin yasaklanmasını istiyor. INSA araştırma şirketinin 27 Ocak 2024’te tamamladığı ankete göre, önümüzdeki pazar günü seçim olsa Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) yüzde 31, AfD yüzde 21, Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde 14, Yeşiller yüzde 13, Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 4 ve Sol Parti yüzde 4 oranında oy alıyor.
Öte yandan ARD-DeutschlandTrend firmasının yaptığı bir diğer yeni ankete göre ise AfD’nin oy oranı üç puan düşmüş durumda. Katılımcıların yüzde 19’u gelecek pazar seçim olması durumunda AfD’ye oy vereceğini açıkladı. Firmanın bir önceki anketinde bu oran yüzde 22’ydi. Mevcut durumda AfD Federal Mecliste 78 milletvekiliyle temsil ediliyor.
Sokaklardaki Protesto Eylemleri
AfD’nin gizli düzenlenen bir toplantıda tartıştığı göçmenlerin sınır dışı edilmesine yönelik planının sızmasının ardından özellikle sendikalar ve sivil toplum örgütleri, halkı aşırı sağa karşı gösterilere katılmaya çağırıyor. Son haftalarda Almanya’nın birçok şehrinde bir araya gelen yüz binlerce kişi, ülkedeki ırkçılığı ve aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisini (AfD) protesto etti. Berlin, Hamburg ve Köln’den sonra Düsseldorf şehrinde “AfD’ye karşı sessiz kalmayacağız” sloganıyla bir araya gelen yaklaşık 100 bin kişi ülkedeki ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve aşırı sağcılığa tepki gösterdi. Ellerinde ırkçılık karşıtı dövizler taşıyan göstericiler, AfD aleyhine sloganlar attı. Kentin farklı noktalarında harekete geçen göstericiler, Ren Nehri kıyısında bir araya geldi.
Son olarak, 28 Ocak’ta Hamburg kentinde bir araya gelen yaklaşık 50 bin kişi, ırkçılığı ve aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisini (AfD) protesto etti. “Demokrasimiz ve çeşitlilik için, Hamburg AfD’ye karşı birlikte duruyor” sloganıyla düzenlenen gösteride, AfD aleyhine sloganlar atıldı ve yabancı düşmanlığı ile ırkçılığa tepki gösterildi.
Protestolara medyada verilen tepkiler genel olarak olumlu yönde oldu. AfD içindeki bazı kişilerin Almanya’daki Neonazi çevrelerle bağlantıları olduğu uzun zamandır bilinmesine rağmen, Alman halkı ilk kez aşırı sağcı bir partiyi protesto etmek için bu kadar kalabalık bir şekilde sokaklara indi.
AfD’nin Gizli Toplantısı
Almanya’nın Postdam şehrinde, Kasım 2023’te aşırı sağcı popülist Almanya için Alternatif (AfD) Partisinden politikacıların ve bazı Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) üyelerinin de yer aldığı toplantıda, milyonlarca yabancı kökenlinin Almanya’dan zorla sınır dışı edilmesini öngören bir plan üzerinde gizlice görüştükleri ortaya çıkmıştı.
Avusturya’daki aşırı sağcı “Kimlikçi Hareketi”nin eski lideri Martin Sellner’in de katıldığı toplantıda, sığınmacıların, ülkede oturum hakkı bulunan yabancıların ve Avrupa kültürünü benimsemeyen Alman vatandaşlarının sınır dışı edilmesini öngören planın görüşüldüğü belirtilmişti.
Gizli görüşmenin ortaya çıkması üzerine ülkede, AfD’nin kapatılmasına ilişkin tartışmalar başlamış, halk aşırı sağa ve AfD’ye tepki göstermek için sokaklara çıkmıştı. AfD Partisi Eş Genel Başkanı Alice Weidel de iktidara gelmeleri halinde AB’de reform yapmaya çalışacaklarını, olmazsa AB’den çıkmak için referandum yapacaklarını söylemişti.
Wulff: “AfD’nin Nüfuz Kazanması Tüm Ülkeye Zarar Verecektir”
Eski Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Tagesspiegel gazetesine yaptığı açıklamada, Almanya’da son haftalarda göçe ilişkin artan tartışmalara dikkati çekerek, “Almanya’da göçmen kökenliler olmadan hiçbir şey yürümez. Göç olmazsa bir kayıp yaşarız. Otellerin, restoranların, eczanelerin, hastanelerin ve bakım merkezlerinin durumunu bir düşünün.” ifadesini kullandı. Wulff, Almanya’da İslam, göç ve entegrasyon konularında hâlen büyük zorluklarla karşılaşıldığının altını çizdi. Almanya’da Müslümanların medyada nasıl algılandığıyla ilgili geçmişte yapılan araştırmaya değinen Wulff, şöyle devam etti:
“Almanya’daki Müslümanlar aslında sadece suç, terör ya da başörtüsü söz konusu olduğunda algılanıyor. Bu hiç de gerçeği yansıtmıyor. Buna millî futbol takımımızın kaptanı (İlkay Gündoğan) ve Kovid-19 aşısını üretenler (Uğur Şahin ve Özlem Türeci) de dahil. Tüm komşularımız, meslektaşlarımız, barış içinde ve hukukun üstünlüğüne saygı duyarak birlikte yaşayan insanlar.”
Alman Silahlı Kuvvetlerinde yaklaşık 5 bin Müslüman askerin görev yaptığını vurgulayan Wulff, “Ama neredeyse hiç kimse bunun farkında değil. Onlar bizim için hayatları pahasına görev yapıyorlar, biz ise sadece sorunlar hakkında konuşuyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisinin (AfD) insan onuruna ve temel özgürlüklere karşı takındığı tutumu eleştiren Wulff, “Bu, demokrasinin altını oyma, onu istismar etme girişimidir. İzolasyon, kibir fikrini yüceltmektedir. AfD’nin nüfuz kazanması sadece azınlıkları büyük ölçüde tehlikeye atmakla kalmayacak herkese, tüm ülkeye zarar verecektir.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Steinmeier: “Aşırı Sağcılar Toplumdaki Korkuları İstismar Ediyor”
Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, sendika ve iş dünyası temsilcileriyle gerçekleştirdiği görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, iş dünyası ve sendika temsilcilerine demokrasiye sahip çıktıkları ve aşırı sağa karşı durdukları için teşekkür etti. Steinmeier, aşırı sağcıların, milyonlarca yabancının ülkeden sınır dışı edilmesine ilişkin planlarına tepki göstererek, aşırılık yanlılarının ideolojisinin Almanya için tehlike olduğunu söyledi.
Aşırı sağcıların, milyonlarca kişiyi sınır dışı etme planlarıyla ilgili çıkan haberlerin insanları sarsarak uyandırdığını vurgulayan Steinmeier, Almanya’da yüzbinlerce kişinin aşırı sağcılara karşı sokaklara çıktığını, bu şekilde aşırı sağcıların ülkede istenmediğinin ve bunlara tahammül edilmeyeceğinin gösterildiğini ifade etti. Steinmeier, toplumda endişe ve belirsizlik yaşandığına, aşırı sağcıların da toplumdaki bu korkuları istismar ettiğine işaret etti.
“Aşırılık Yanlılarının Bu İdeolojisi Ekonomimiz İçin Zehirdir”
Avrupa Birliği’nden (AB) çıkma söylemlerine ve göçmenlere yönelik duyulan nefrete tepki gösteren Steinmeier, “Aşırılık yanlılarının bu ideolojisi ekonomimiz için zehirdir, istihdam ve refah için zehirdir. Ülkemiz için tehlikedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Aşırı sağcıların, ülkeden göndermek istedikleri insanların süpermarketlerdeki kasalarda çalıştığını, otobüs ve tramvay sürdüğünü, otellerde ve restoranlarda çalıştığını, ev ve konut yaptıklarını, araştırma kurumlarında ve üniversitelerde aşı geliştirdiğini ve şirketler yönettiğini anlatan Steinemeier, “Onlar olmasaydı ne yapardık?” dedi.
Steinmeier, topumda aşırılığa karşı ve demokrasiden yana olan geniş bir ittifaka ihtiyaç duyulduğunun altını çizerek, böyle bir ittifakın birlikte sorumluluk gösterme konusunda toplumu cesaretlendirebileceğini kaydetti.
Protestolar Sürerken Seçmenin Gözünde AfD Nasıl Bir Konumda?
AfD, Haziran 2023’te Thüringen eyaletinde ilk ilçe yöneticiliğini ve Temmuz 2023’te komşu eyalet Saksonya-Anhalt’ta ilk belediye başkanlığını elde ettikten sonra seçimlerde daha fazlasını elde etmeyi amaçlıyor. Ülke çapında yapılan kamuoyu yoklamaları AfD’yi CDU’nun ardından ikinci sıraya ve Sosyal Demokratların oldukça üstünde bir yere yerleştiriyor. Bununla birlikte protestolardan bu yana yapılan ilk anket, göçmen karşıtı partiye desteğin yüzde 1,5 puan düştüğünü gösterdi.
Eylül ayında Almanya’nın üç doğu eyaletinde (Brandenburg, Saksonya ve Thüringen) yerel seçimler için sandığa gidilecek. AfD’nin Saksonya ve Thüringen’deki yerel teşkilatları Almanya’nın iç istihbarat teşkilatı tarafından “onaylanmış” bir aşırılık yanlısı örgüt olarak sınıflandırılmış olsa da, anketlerde hâlâ en üst sırada yer alıyor. Medyaya yansıyan anket sonuçlarına göre Saksonya’da yüzde 35, Thüringen’de ise yüzde 31’lik oy oranlarına sahipler.
ARD-DeutschlandTrend firması anket katılımcılarına oy tercihleri dışında ayrıca AfD’ye ve partiye yönelik olası bir yasağa nasıl baktığını sordu: Katılımcıların yüzde 66’sı AfD’yi aşırı sağcı olarak tanımladı. 1303 katılımcının yüzde 51’i ise AfD’nin yasaklanmaması gerektiğini belirtti. Yüzde 37’lik bir dilim ise partinin yasaklanması için hukuki sürecin başlatılmasının orantılı olacağı fikrine sahip. Yüzde 48’lik bir kesim ise partinin hazine yardımından mahrum bırakılmasını istiyor.
Seçmenin AfD’ye desteğine dair bir diğer yeni gösterge ise partilerin üye sayılarına ilişkin veriler. Aşırı sağcı partinin göçmenleri kitlesel olarak ülkeden göndermeyi planladığının ifşa edildiği 10 Ocak’tan bu yana AfD’nin ülke çapında 1.900 kişinin üyelik başvurusu yaptığı açıklandı. Bu son ani artışla partinin toplam üye sayısının 41 bine yükseldiği aktarıldı.
Artışın Berlin’deki yansımasıyla ilgili açıklama yapan AfD Berlin Teşkilatı Sözcüsü Ronald Glasär’e göre, yeni üyelerin çoğunun motivasyonu “AfD’ye yönelik bir karalama kampanyasına” karşı koymak. Peki, seçmenin hangi kesimi AfD’ye üye olmaya yatkın? RBB’nin AfD’nin Berlin üye profiline dair eriştiği bazı temel verilere göre, AfD üyelerinin yaş ortalaması diğer partilere göre daha yüksek: AfD, Berlin’deki diğer partilere kıyasla en fazla 60 yaş üzerinde üyeye sahip parti. Berlin AfD üyelerinin yaklaşık yüzde 40’ı 60 yaşın üzerinde. Berlin’de yaş ortalaması en düşük olan parti ise Yeşiller. Kadın-erkek dağılımına bakıldığında AfD yaklaşık yüzde 20’lik bir oranla kadın üye oranı en düşük seviyede olan parti. En fazla kadın üyeye sahip partiler ise yüzde 40’un üzerindeki oranlarıyla Yeşiller ve Sol Parti. (AA/P)