Amacı İnsanlara Ulaşmak Olan Futbol Kulübü: Anadolu Kültür ve Spor Derneği
40 yılı aşkın bir süredir spor faaliyetlerine devam eden Anadolu Kültür ve Spor Derneği Başkanı Ali Esen’le 2014 Entegrasyon Ödülü’nü almış derneğin misyonu ve çalışmaları hakkında konuştuk.
9 Şubat akşamı saat 19:00. Köln’ün Buchforst ilçesindeki bir belediye tesisinde misafirim. Farklı spor kulüplerinin ortaklaşa kullandığı bir futbol sahasının kulüp binasında, Anadolu Kultur und Sportverein adlı derneğin başkanı Ali Esen’le sohbet ediyoruz. 1983’te faaliyete başlayan derneğin başkanı Ali Esen ve kulüp yönetiminden bir başka emektar Mustafa Özkanlı, haftada iki defa toprak zeminde yapılan antrenmana gelecek oyuncular için hazırlık yapıyor.
Daimî Bir Uğraş: Sahaya Takım Çıkarmak
Bölgesel düzeyde mücadele eden bu Kreisliga D takımı verilen sezon arasında birkaç hafta sonra yeniden başlayacak maçlara hazırlanıyor. Bir cuma akşamı mesaiden sonra antrenmana katılabilecek 4-5 oyuncu geldikten sonra eşofmanlarını giymiş olan Mustafa Bey oyuncuları çalıştırmak için sahaya geçiyor. Türkiye kökenli göçmenlerin kurduğu ve yaşattığı bu kulüpte dikkat çeken bir husus ise artık gündelik dilin Almanca olması. An itibarıyla sadece bir tane yetişkin takımı olan Anadolu’nun hem göçmen kökenli hem de Alman kökenli futbolcuları bulunuyor. Takımda yer alanların çoğu gönüllü olarak forma giyerken kamu hizmeti verme zorunluluğu kapsamında katılım sağlayanlar da var. Oldukça mütevazı şartlarda yaşamını sürdüren Anadolu Spor için sahaya hazır bir takım çıkartmak zorlu bir uğraşa benziyor.
Sahaya hazır bir takım sürmenin ne kadar emek ve sabır gerektiren bir şey olduğunu anlatan Ali Bey, kulübün zaman zaman futbolcu bulmak için internet sitelerinde ilanlar verdiğini ekliyor. Bu sayede yaşadığı çevrede futbol oynamak için bir yer arayan ve dernekle önceden teması olmayan kişiler de Anadolu Spor’un kapısını çalmaya başlamış. “Sadece biz Almanya’ya değil, kulübe gelenler de bize adapte oluyor. Mesela, uzun müddet İtalyan futbolcu vardı aramızda. Alman, Suriyeli, Kürt demeden ve ayrım yapmadan herkese yardımcı olmaya çalışıyoruz.” sözleriyle kapılarının sadece Türklere değil herkese açık olduğunu anlatan Ali Esen’le kulübün geçmişi ve amaçları hakkında konuşmaya devam ediyoruz.
“Amacımız İnsanımıza Hizmet Etmekti”
Anadolu Spor da birçok diğer Türk spor kulübü gibi 1980’li yıllarda ve cami cemiyetlerinin teşkilatlanma çalışmalarının yoğunlaştığı bir dönemde kurulmuş. Ali Esen ilk önce Almanya’daki Türk gençleri yalnız bırakmama ve hayata katılımlarına aracı olmak fikriyle kurulan Türkiyemspor ve Sancakspor derneklerinde görev almış. Daha sonra eyalet bölge birimlerine göre ayrılan Bezirksliga’da faaliyet gösteren bir Alman kulübünün devralınmasıyla 1983’te Anadolu Spor kurulmuş. Birkaç yıl sonra bir alt seviye olan (il bölgesi) Kreisliga A seviyesinde mücadele ederken derneğin başkanı olarak göreve başlamış. Spor ve kültür dernekleri alanına cami derneklerinin bağlı olduğu çatı kuruluşlardaki büyüklerinin tavsiyesiyle atıldığını anlatan Esen, 1980’li yıllarda Türkiye’ye geri dönme fikriyle ve Almanya’yı yurt belleme mücadelesi arasındaki Türk göçmenleri merkeze koyan yol haritalarını şu sözlerle açıklıyor: “Amacımız insanımıza hizmet etmekti.”
Anadolu Spor’un ana faaliyeti futbol olsa da Ali Esen’in emek verdiği alanlar yeşil sahalarla sınır değil. Başkanlığını üstlendiği bir cami derneği olan İslam Kültür Derneği’nin jimnastik ve yüzme branşları da kamuya açık olarak faaliyetlere devam ediyor. Bunlara ilaveten Almanca/Arapça/Türkçe dil dersleri, sosyal danışmanlık ve mültecilere yönelik sosyal çalışmaları var. Esen için yoğun efor harcadığı iki farlı derneğin faaliyetleri aynı amacı taşıyor: Başta göç kökenli gençler olmak üzere topluma hizmet etme misyonu. Bu faaliyetlerde Esen’in oynadığı merkezî rolü, Buchforst ve Deutz’daki derneklerin birbirine yakınlığı ve aynı sosyal tabana hitap etmesiyle bir bütünlük içeriyor.
Köln Uyum Meclisi ve Köln Belediyesinin spordan sorumlu biriminde temsil görevlerine devam eden Ali Esen, Anadolu Spor’un tek amacının spor faaliyeti düzenlemek olmadığını vurguluyor: “Sadece gençlere spor yaptırmıyoruz. Spor sayesinde onlara yaklaşma ve eğitim, iş bulma, meslek eğitimi alma gibi sosyal alanlarda yardımcı olmak istiyoruz.”
Anadolu’nun sosyal faydayı önceleyen çalışmaları ülkedeki ve uluslararası futbol otoritelerinin de dikkatini ve takdirini çekmiş. Esen, Anadolu’yu temsilen katıldığı delegasyonla birlikte 2006’daki Dünya Futbol Şampiyonası’nı düzenleyen Almanya’ya getirilen o meşhur altından kupayı teslim almış. Bahsi geçmişken hatırlatalım: Bilhassa Türkiye kökenli futbolseverlerin heyecanla beklediği ve Türkiye A Millî Futbol Takımı’nın da katılacağı 2024 yazındaki Avrupa Futbol Şampiyonası’nın ev sahibi yine Almanya.
Anadolu’nun misyonunun taltif edildiği bir diğer konu ise Almanya’ya gelen sığınmacılar olmuş. 2013-2014 döneminde barınma sağlamadaki problemler nedeniyle kapalı spor salonları gibi mekânlara yerleştirilen sığınmacılar, kulüp civarındaki bir salona yerleştirilmiş. İçlerinde birçok farklı ülkeden gelen mültecilerin de olduğunu aktaran Esen, bir Ramazan ayında geldiklerini aktarıyor. Sıcak yemek ve erzak sağlamanın yanında sığınmacılara spor yapmaları için imkân sağlayan Anadolu Spor, sağlık ve iş bulma kurumları gibi diğer resmî hizmetlere erişimde onlara yardımcı olmaya özen göstermiş. Hatta içlerinden Anadolu’nun kayıtlı futbolcusu olanlar da olmuş. Bu katkılarından dolayı dernek, Alman Futbol Federasyonu ve Mercedes-Benz firması iş birliği tarafından 2014 Yılı Entegrasyon Ödülü’yle (Integrasionspreise 2014) ödüllendirilmiş.
Ali Bey sohbetimiz esnasında spor ve sosyal faaliyetlerin amacına ulaşabilmesi ve sürdürülebilir olması için sosyal problemlere duyarlı siyasetçilerle diyalog hâlinde olmanın ve temsil çalışmalarının önemine değiniyor. Lise birinci sınıftayken ailesiyle birlikte Almanya’ya gelen Esen, meslek eğitimi aldıktan sonra komşu şehir olan Bergisch Gladbach’ın sanayisinde 30 yıl çalıştıktan sonra emekli olmuş. Fakat çalışırken ve şimdi de emekliyken bu amaca yönelik bir eğitim almadığı temsil çalışmalarından geri durmamış. Bunu daha iyi kavrayabilmek için Esen’in Almanya’ya geliş hikâyesine ve futbolla olan meşguliyetine bakmak gerek.
Aktif Spora Veda Ettikten Sonra Sosyal Faaliyetlerle Geçen Yıllar
Aslen Denizlili olan Ali Esen, Türkiye’yken bir öğretmen okulu öğrencisiymiş. Almanya’ya ilk geldiğinde kayıt yaptırırken kendisine uygun bir okul tipine yönlendirilmediğini ve bu nedenle bir göçmen çocuk olarak meslek lisesine kaydedildiğini aktaran Esen’in insanlara yardımcı olma amacında muhtemelen bu tecrübesinin bir etkisi var. Türkiye’deki öğretmen okulunda İngilizce öğrenmiş olması sayesinde Almanya’ya geldikten sonra daha hızlı Almanca öğrendiğini belirten Ali Esen, anlaşılan hızlı dil öğrenebilmesi sayesinde grup yönetimindeki becerilerini Almanya’ya taşıma fırsatı bulmuş ve soluğu temsil çalışmalarında almış. Yaklaşık 30 yıldır seçilmiş temsilci olarak Köln Uyum Meclisinde görev alıyor.
Almanya’ya gelmeden önce bir süre Türkiye 3. Futbol Ligi’nde profesyonel olarak da forma giyen Ali Bey’in aktif sporculuğu menüsküs sakatlığı nedeniyle erken bitmiş. 4 defa ameliyat olduğunu belirten Esen, aktif futbola dönemese de yerel düzeyde bir spor yöneticisi olarak hayatını sürdürüyor. Çocukluğundan itibaren gerek köyde gerek okulundaki takımlarda oynayan ve onları çalıştıran kişi olmuş. Bu doğrultudaki yaklaşık 50 yılın ardından bugün de spor yöneticiliğini sürdüren Esen, futbola olan ilgisini “Rabbim böyle bir haslet vermiş. Futbol sevgisi kanser kadar berbat bir şey. Ölmedikçe geçmiyor.” sözleriyle açıklıyor.
Ali Esen’in bu futbol sevgisi doğal olarak oğluna ve torunlarına da geçmiş. Esen’in oğlu gençliğinde Anadolu’da forma giymiş olsa da yine Buchforst civarında yaşayan çocuk yaştaki torunları bugün Anadolu’da forma giyemiyor. Esen’e bunun sebebini sorarken fotoğraf albümünden geçmiş yıllardaki alt yaş takımlarının fotoğraflarını gösteriyor ve açıklıyor: “Şu anda suni çim olmadığı için kimse gelmiyor.”
Önce Zemin Değişecek, Sonra Çok Yönlü Uğraşlar Devam Edecek
Belediyenin zemini yenileyip suni çimle değiştirecek bir tesis yenileme projesini onayladığını aktaran Esen gerek yetişkin gerek de çocuk futbolcuların spor kıyafetlerini daha az kirletmesi nedeniyle bunu tercih ettiğini açıklıyor. Talep az olduğu için Anadolu’nun bir genç takımı da yok. Esen’in torunları da başka bir kulübün genç takımında forma giyiyor.
Ali Bey, Anadolu’nun aktif ve geçmiş futbolcularının ve ailelerinin katılımıyla düzenledikleri sezon sonu etkinlik ve festivallerinin fotoğraflarını gösteriyor. Kendisinin tesis yenilenip suni çim kurulduğunda talebin artacağına ve yeniden alt yaş takımlarını kurabileceklerine dair inancı tam. Bu inancını belirtirken eliyle yan taraftaki okulu işaret ediyor. Anadolu’nun bu yenileme projesi tamamlanana kadar sabır göstermesi ve zorlu gündelik işleri sürdürmesi gerek.
Kulüp binasından çıkıp şut antrenmanı yapan sayıca ufak ekibi izliyor ve sezon sonu etkinliklerinin yapıldığı mesirelik alana geçip Ali Esen’le sohbetimize devam ediyoruz. Ali Bey’in hatırlamaktan en mutlu olduğu anılar, bir şekilde spor yapma imkânı sunabildiği ve bürokratik süreçlerde yardımcı olabildiği gençler. Esen ve kulüp yönetimi, futbol sayesinde bir şekilde tanıştıkları kişilere meslek eğitimi ve takviye eğitim almada ya da yasal bir sorunu aşmada sıkça yardımcı olmuşlar.
Kendisinin ve kulübünün sosyal fayda misyonunun iyi bir Müslüman olmanın gereği olduğunu aktaran Esen için sportif başarı elde etmek ise ikincil bir mevzu değil. Alt yaş takımlarını yeniden başlatmayı isteyen Esen’in bir diğer hedefi de Anadolu’yu tekrar bir üst lige taşımak.
Anadolu Spor, Türkiye kökenli göçmenlerin kurduğu ilk ve son futbol kulübü değil. Avrupa’da varlığı 60 yılı aşan Türkiye kökenli toplulukların göç tarihinde spor ve bilhassa futbol önemli bir yer tutuyor. Umarım gelecekte sosyal tarihin canlı tanıkları olan bu oluşumlar hakkında daha fazla çalışmayı okuma ve izleme fırsatımız olur.