Savaş Suçu İşleyen İsrailli Askerler Yurt Dışında Tutuklanacak mı?
İsrail askerleri, Gazze'deki savaş suçları nedeniyle yargılanma ve tutuklanma riskiyle karşı karşıya. Farklı ülkelerde açılan davalar, uluslararası hukukun hesap sorup soramayacağını test ediyor ve İsrailli yetkilileri bazı önlemler almaya itiyor.

İsrail askerleri, yurt dışında gittikleri bazı ülkelerde Gazze’de işledikleri savaş suçları hakkında açılan davalar sebebiyle tutuklanma tehdidi altında. Fransa, Belçika, İsveç, Arjantin, Tayland ve Sri Lanka gibi ülkelerde açılan davalar, İsrail’e ulusal ve uluslararası arenada yaptırımlar uygulanması tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.
Bazı ülkelerde başlatılan yargı süreçleri nedeniyle İsrail ordusu, başka ülkelerde sivil olarak yaşayan yedek askerleri (İng. reservist) için tutuklanma riskine karşı rehber niteliğinde bir uyarı metni yayımladı. İsrail Savunma Kuvetleri (IDF) Sözcüsü Nadav Shoshani’nin 9 Ocak’ta yaptığı bilgilendirmede, İsrail askerlerinden delil niteliği oluşturacak sosyal medya paylaşımlarına dikkat etmeleri, yüzleri görünecek şekilde fotoğraf çekilip paylaşmamaları ve verdikleri röportajlarda isimlerini kullanmamaları isteniyor. Ayrıca bütün İsrail askerlerinin yurt dışında elçilik tarafından destek alma hakkı olduğu belirtilirken, tutuklanma durumunda hemen elçiliğe başvurmaları öneriliyor.
“Hukuki Taarruz” Stratejisi ile Gazze’nin Hesabını Sormak
Belçika merkezli Hind Rajab Vakfı[1] tarafından birçok ülkede açılan davalar, bir “hukuki taarruz” stratejisi ile “İsrail’i cezasız bırakma kültürü”nü aşmayı amaçlıyor. Hind Rajab Vakfı ismini, 29 Ocak 2024’te İsrail ordusuna ait bir tankın ateşinden kurtulması sonrası yardım istediği telefon görüşmesinin yayınlaması ile gündeme gelen 6 yaşındaki Hind’ten alıyor. Gazze’deki savaş suçları için adalet arayan vakfın dava açtığı ülkelerden bir tanesi de Brezilya.
Bu stratejinin bir örneği olarak Brezilya mahkemelerine sunulan ve görsel, video ve konum belirleme verilerinden oluşan 500 sayfalık dava dosyası, 5 Ocak 2025’te Brezilya’da tatil yapan 21 yaşındaki İsrail askeri Yuval Vagdani’yi “Gazze’de sistematik bir yıkım kampanyası sırasında sivil evlerin kitlesel yıkımına katılmak” ve “binlerce çocuğu öldürmek” ile suçluyor. Vagdani, İsrail elçiliği tarafından tutuklanma ihtimaline dair uyarılmış, sonrasında yine elçilik yardımıyla ülkeden kaçmıştı.
Fransa, Belçika, Şili, Arjantin, Tayland ve Sri Lanka gibi ülkelerde açılan benzeri davalar ise sonuçlanmayı bekliyor.
TikTok Videoları İsrail Askerleri Aleyhine Delil Niteliğinde
İsrailli askerlerin Gazze’de çektikleri TikTok videoları da askerler aleyhine açılan davalarda delil olarak ele alınıyor. Bu videolar, Filistinlilere yönelik alaylar, binaların yıkılması, yağma ve diğer savaş suçlarını içeriyor. Birleşik Krallık merkezli ve Law for Palestine adlı kâr amacı gütmeyen bir kuruluşun hukuk danışmanı Huda Abudagga, The New Arab’a verdiği söyleşide İsrail askerlerinin kameraya kaydettikleri ve çevrim içi paylaştıkları olayların uluslararası hukuka göre savaş suçu olduğunu ifade etti.
Abudagga, IDF’nin ”bu davranışların kendi askerleri için olağan dışı olduğu” iddialarını yalanladı ve Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) bu suçlara yönelik soruşturma kararı alabileceğini; ancak videoları çeken düşük rütbeli askerlerin suçlanmasının ihtimal dahilinde olmadığını açıkladı. Yüksek rütbeli İsrail askerlerinin yargılanmasına dair ise geçmişten örnek vakalar bulunuyor. Abudagga, çift vatandaşlığı olan askerlerin vatandaşlıklarının bulunduğu ülkelerde yargılanma olasılığının daha yüksek olduğunu da belirtti.
İsveç ve Belçika’da Uluslararası Hukuk Sürecinin Yankıları
Söz konusu askerlerin Gazze’deki eylemlerinden ötürü dava açılan ülkelerden biri de İsveç. İsrail’in Mızrak Tugayı bünyesindeki Latak Takımı adlı biriminde görev yapan bir başçavuş ve keskin nişancı olan Ben David’in geçtiğimiz ocak ayında turist olarak ziyaret ettiği İsveç’ten yine buradaki İsrail konsolosluğunun desteğiyle ülkeden ayrılması bekleniyor.
İsveç daha önce 2003’te yazar ve eski bakan Gustav Fridolin’in İsrail ordusu tarafından Ramallah’ta güvenlik duvarı protestoları sırasında tutuklanması ile İsrail ile diplomatik tartışmaların konusu olmuştu. 2010’da eski İsveç İskan ve Kentsel Gelişim Bakanı Mehmet Kaplan’ın Mavi Marmara filosuna katılması ve 2014’te Filistin devletini tanıma niyetini açıklaması ile İsveç Filistin konusunda İsrail ile karşı karşıya gelmişti. Ayrıca İsveç, Uluslararası Ceza Mahkemesinin Kasım 2024’te Netanyahu’ya karşı çıkardığı tutuklama kararını destek vermişti.
Bununla birlikte, Hind Rajab Vakfı, 27 Ocak’ta İsrail Diaspora İşleri Bakanı Amichai Chikli’nin, tutuklanma riski nedeniyle Belçika’ya yapmayı planladığı ziyareti iptal ettiğini duyurdu. İsrail’deki bir gazete olan Kan News’in haberine göre, İsrail hükûmeti Belçika’ya Chikli’nin dokunulmazlığa sahip olup olmayacağını sorduğunda Belçika, böyle bir dokunulmazlık tanınmayacağını belirtmişti.
Yeni Zelanda’da İsraillilere Vize İçin Sorgulama Tartışması
Yeni Zelanda’da ise İsrail ordusu personeline yaptırım tartışması diplomatik bir yanlış anlaşılmaya yol açtı ve aynı zamanda Filistin yanlısı aktivistlerin savaş suçları işlemiş İsrail askerlerinin dolaşım serbestisine tepki göstermesiyle sonuçlandı.
Filistin Dayanışma Ağı Aotearoa (PSNA) tarafından “İsrailli askerler Yeni Zelanda’da tatil yapıyor. Onları bulabilmek için yardımınıza ihtiyacımız var. Böylece burada hoş karşılanmadıklarını onlara bildirebiliriz.” ifadeleri yer alan bir yazılı açıklama yapılmıştı. Haaretz ve The Times of Israel gazeteleri de Yeni Zelanda’daki göçmen dairelerinin İsrail vatandaşlarının askerî arka planına dair detayları edinmeyi vize başvurularında şart gösterdiğini haberleştirmişti. Orduda görev yaptığını belirten İsraillilerden hizmet tarihleri, görev yerleri ve “savaş suçlarına karışıp karışmadığına” dair sorular bulunan bir form doldurmaları istendiği öne sürülmüştü.
Bunun üzerine, ABD’de Texas Eyaleti Senatörü Ted Cruz (Cumhriyetçi Parti), söz konusu iddialarla ilgili X sosyal medya platformundan Yeni Zelanda’yı eleştirmişti. Öte yandan Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Winston Peters, ülkesine turist vizesi için başvuran 18 yaş üstü İsraillilere, orduda görev yapıp yapmadıklarının sorulmaya başlandığı iddialarını yalanladı.
Sadece Yüksek Rütbeli İsrail Askerleri Değil
İsrail’in uluslararası arenada eylemleri konusunda hesap vermesi, Filistin devletinin tanınması ve Filistinlilerin hakları gibi konular Avrupa gündeminde ve uluslararası toplumda 7 Ekim’den önce de tartışılıyordu. Örneğin, 2014’te Danimarka Dışişleri Bakanı Martin Lidegaard, Hamas ile yapılan ateşkes görüşmeleri başarısız olursa, İsrail ile ticaret ilişkilerinde değişiklikler gibi yeni adımlar atılacağını belirtmişti.
Bununla birlikte, Eski Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja da, İsrail’e Gazze’de barışın sağlanmasına yönelik sürecin ilerletilmemesi durumunda ticaret ve diğer ilişkilerin zarar görebileceği konusunda uyarılarda bulunmuştu. Tuomioja, Avrupa Birliği’nin barış sürecine yönelik yeterince teşvik sunduğunu vurgulamış ama ilerleme kaydedilmemesi durumunda İsrail’in “bu duraksamanın bedelini ödemesi” gerektiğini ifade etmişti.
Norveç ise Mayıs 2024’te Filistin’i bağımsız bir devlet olarak tanıma kararı aldı ve İsrail’in politikalarını uluslararası insani hukuka ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkına aykırı olarak değerlendirdi. Norveç, 29 Ekim 2024 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna İsrail’in işgal altındaki Filistinlilere yardım sağlamak için çalışan BM, insani yardım kuruluşları ve devletlere sistematik engeller koyarak uluslararası hukuku ihlal edip etmediği konusunda Uluslararası Adalet Divanından (ICJ) danışmanlık görüşü talep edilmesini önerdi. Bu çağrı, İsrail’in 28 Ekim 2024 tarihinde, Filistin’deki Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) faaliyetlerini neredeyse sürdürülemez hâle getiren bir yasa kabul etmesinin ardından gelmişti.
İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de uyguladığı yıkım politikası, Uluslararası Ceza Mahkemesinin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar nedeniyle tutuklama kararı almasına yol açtı. Bu kararın ardından uluslararası toplumun hukuki araçlarının etkinliği ve bir yandan kararın Gazze için sembolik önemi kutlanırken bir yandan da İsrail ordusunun eylemlerini engellemedeki yetersizliği tartışma konusu olmuştu.
Özellikle başka ülkelerde sivil hayatını sürdürmeye devam eden İsrail askerlerini hedef alan davalar, yüksek rütbe ve makamların ötesinde tüm sorumluların hesap vermesi fikri ve emsal oluşturması açısından önem taşıyor.
Dipnotlar
[1] İsmini 29 Ocak 2024’te İsrail’in tank ateşinden kurtulması akabinde yardım isteyen ve kendisini kurtaran sağlık görevlileri ile birlikte öldürülen 6 yaşındaki Hind’den alan HRF, aynı zamanda 30 Mart Hareketi’nin de bir uzantısı.